Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14303
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
...Already is. | Zaten orada. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Why do we even play this game? | Bu oyunu niye oynuyoruz ki? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Because Hollywood told us it is great fun. | Çünkü Hollywood bize bunun çok eğlenceli olduğunu söyledi. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Right foot on red. It has to be the most boring game... | Sağ ayak kırmızıya. Bugüne kadar ki en sıkıcı... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
That... ever... | ...oyun olmalı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
No joking? Of course. | Dalga geçmiyorsun ya? Tabi ki hayır. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
One more time? | Bir kez daha? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Lie down and let me show you sedation from the Middle Ages. | Uzan ve sana Orta Çağ'dan kalma sakinleştirme yöntemlerini göstereyim. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
What are you doing? Like that. Put your arms behind... There. | Ne yapıyorsun? İşte böyle. Kollarını arkaya koy. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
You're sitting on my hands. It's how it works. | Ellerimin üzerinde oturuyorsun. Bu böyle oluyor. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Now close your eyes. No. | Şimdi gözlerini kapa. Hayır. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Close your eyes. No, I'm not closing them. | Gözlerini kapa. Hayır, kapatmıyorum. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Don't... Martin, Stop. Quit it... | Yapma. Martin, dur. Bırak. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Martin! Cut it out! | Martin! Kes şunu. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
I was only kidding. | Sadece şaka yapıyordum. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Why do you do that? I get claustrophobic and I can't breathe. | Bunu neden yapıyorsun. Benim klostrofobim var ve nefes alamıyorum. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Sorry. Look now. No. | Üzgünüm. Şimdi bak. Hayır. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
How does that work? Get some beer. | Bu nasıl çalışıyor? Biraz bira al. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Beer, beer, beer. | Bira, bira, bira. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
There's someone out there. | Dışarıda birisi var. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
I saw someone. | Birisini gördüm. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
It's probably Sara. | Muhtemelen Sara'dır. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Not Sara... Are you sure it wasn't an elk? | Sara değil. Geyik olmadığına emin misin? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
I can damn well tell the difference between a human and an elk! | Bir geyik ile insan arasındaki lanet farkı söyleyebilirim. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
There's nothing here. Vegard was right, it was probably just an animal. | Burada bir şey yok. Vegard haklıymış, muhtemelen sadece bir hayvandı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Typical women. They get frightened by everything. | Tipik kadın. Her şeyden korkuyorlar. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Is it possible to get a cup of coffee here? | Bir bardak kahve almam mümkün mü? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Who made the coffee? | Kahveyi kim yaptı? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Ecological... | Çevre dostu. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Didn't it taste good? No, it didn't. | Tadı güzel değil miydi? Hayır değildi. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
What are you nice kids doing at a place like this? | Sizin gibi iyi çocukların bunun gibi bir yerde ne işi var? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Is it your cabin? No, my girlfriend's. | Bu sizin kulübeniz mi? Hayır, kız arkadaşımın. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
And who's the lucky one? | Ve nerede bu şanslı insan? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
She's not here right now | Şu anda burada değil. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
She's a bit more athletic than the rest of us. | Geri kalanımızdan biraz daha atletik. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Is the... | Arazi... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Is the terrain dangerous? | Arazi tehlikeli mi? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
The terrain is the least of your problems up there, put it that way. | Arazi yukarıdaki en küçük probleminiz, onu bir kenara koyun. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
I presume you spoiled little shit heads didn't bother to check out the local history | Aptal kar aracınızla buraya gelmeden önce, siz geri zekalıların... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
before you came waltzing in on that bloody snow tractor of yours. | ...zahmet edip de bölgenin yerel tarihini araştırmadığını tahmin ediyorum. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Things have happened here... | Burada bir şeyler oldu... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Things that people don't like to talk about. | İnsanların hakkında konuşmayı sevmedikleri şeyler. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
During World War II, Øksfjord was an important location for the Germans. It was... | II. Dünya Savaşı sırasında, Øksfjord, Almanlar için önemli bir yerdi. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Almost like a middle station for German destroyers. | Alman tankları için neredeyse bir merkez istasyon gibiydi. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
It was an important link to stop convoys between Britain and Russia. | İngiltere ve Rusya arasındaki konvoyları durdurmak için önemli bir noktaydı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
"Einsatz" | "Einsatz". | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
That was the name of the forces that were stationed there. | Burada konuşlanmış birliklerin adı buydu. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
In contrast to most places where... | Almanların, sivillerle iyi anlaştığı birçok... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
the Germans got along with the civilians, but that was not the case here. | ...yerin aksine, burada olay bu değildi. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
It was under the leadership of... | Buradaki komutan... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Colonel Herzog. | ...Albay Herzog'tu. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
So the civilians went through hell. | Sonuç olarak bütün siviller doğrudan cehennemi boyladı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
The people were tortured, beaten and maltreated every day. | İnsanlara her gün işkence edildi, dövüldü ve kötü davranıldı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Trust me when I tell you... | Size söylediklerime inanın. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
These were evil hellish bastards. | Bunlar kötü, şeytani piç kurularıydı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
It was towards the end of the war when they stepped over the line. | Savaşın sonlarına doğru çizgiyi aştılar. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
The Germans started to realize they were beaten, and the Russians were on their way. | Almanlar yenildiklerinin farkına vardılar ve Ruslar da yoldaydı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
So the Germans went into every house and stole all | Bütün evlere girip, altın, gümüş ya da parlak olan ne varsa çaldılar. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Those who protested... | Karşı çıkanlar... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
got a bullet between their eyes. | ...kaşlarının çatından vuruldu. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
But they got one hell of a surprise afterwards. | Ama daha sonra bir sürprizle karşı karşıya kaldılar. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
The citizens had secretly teamed up. | Vatandaşlar gizlice birlik olmuşlardı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
And decided that enough was enough. | Ve artık yettiğine karar verdiler. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
All the anger and rage the 3,000 citizens had built up | Üç yıl boyunca, 3000 vatandaşın... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
during the last three years needed to be unleashed. | ...beslediği bütün kin ve öfke artık serbest kalmalıydı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
So they had started gathering all the weapons they could find. | Bulabildikleri bütün silahları toplamaya başladılar. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
That was basically scythes, axes, knives, shovels... | Kasaturalar, baltalar, bıçaklar, kürekler... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Everything that could break a skull. | Bir kafatasını kırabilecek her şey. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
they ambushed the bastards in the middle of the night. | ...bir gece, piç kurularını pusuya düşürdüler. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
The soldiers didn't have a chance, and they knew it. Several got killed. | Askerlerin hiç şansı yoktu ve bunu biliyorlardı. Birçoğu öldürüldü. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
But the devil himself... | Ama şeytanın ta kendisi... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Colonel Herzog with several of his men managed to escape. | ...Albay Herzog ve birkaç adamı kaçmayı başardı. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
They ran up in the mountains. | Dağlara kaçtılar. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
And took with them lots of the stolen goods, the greedy pigs that they were. | Ve yanlarında çalınmış altınları da götürdüler. Aç gözlü domuzlar. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Several civilians followed them, but they lost the tracks up in the mountains. | Bazı siviller onları takip etti, fakat dağlarda izlerini kaybettiler. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
In these exact mountains... | Donup ölecekleri kesin olan... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Where they most likely froze to death. | ...bu dağlarda. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Because of that... | Bundan dolayı... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
people tread lightly up here. | ...insanlar buraya yürüdüler. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
There's an evil presence here. | Burada şeytani bir varlık var. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
An evil you wouldn't want to wake. | Uyandırmak istemeyeceğiniz bir kötülük. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, we have to be careful so we don't wake up the evil. | Evet, dikkatli olmak zorundayız. Kötülüğü uyandırmak istemeyiz. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
I should get moving. | Gitsem iyi olacak. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Remember what I told you. | Size söylediklerimi unutmayın. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
We're actually all medical students, so I think we'll do fine. | Aslına bakarsan hepimiz tıp öğrencisiyiz, yani bence idare ederiz. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Unfortunately we haven't learnt to banish evil yet, but I think that's on next semester. | Ne yazık ki henüz şeytan çıkarmayı görmedik, sanırım bir daha ki dönem. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
But what if you're holding your own intestines in your hands. What do you do then? | Ama ya kendi bağırsaklarınızı elinizde bulursanız. O zaman ne yaparsınız? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Or if you get your arms and legs torn off. What do you do then? | Ya da kollarınız ve bacaklarınız kopsa. O zaman ne yaparsınız? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Have you learned that yet? | Bunları öğrendiniz mi? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Sara... | Sara? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Is there anybody there? | Orada kimse var mı? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
I have a weapon. | Silahım var. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Are you sure we shouldn't wait till tomorrow? | Yarına kadar beklesek daha iyi olmaz mı? | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
She'll probably be here during the day. | Muhtemelen gün içinde burada olur. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
It's no problem. | Sorun olmaz. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
You're probably right... | Muhtemelen haklısın. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
I just have a bad feeling. | Sadece içimde kötü bir his var. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
She'll probably be here soon. | Yakında burada olur. | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
If I'm not back tomorrow... | Yarına kadar dönmezsem... | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |
Just listen! | Sadece dinle! | Dd Sn-1 | 2009 | ![]() |