Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14074
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
We just sort of began to meet. | Bir şekilde buluşmaya başladık, bilirsiniz işte. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
He had tickets for this, or he thought I might be interested in that. | Bunun için biletleri vardı ya da şununla ilgilenebileceğimi düşünüyordu falan. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It was really mostly mental, to start with. | Başlangıçta gerçekten çoğunlukla aklîydi. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
There was nothing deliberate about it. We didn't know what we were doing at all. | Bununla ilgili ne herhângi bir kasıt ne de yaptığımız şey hakkında bir fikrimiz vardı. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
You're a thoroughly rotten shot. Thoroughly rotten target. | Tam anlamıyla berbat bir nişancısın. Tam anlamıyla berbat bir nişancı mı? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
You couldn't miss a dickey bird. | Minicik bir kuşu bile ıskalayamazsın! Gömülü bir hazine. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
How I'd love to live here. | Burada yaşamayı nasıl da isterdim! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
We'd have to do an awful lot to it. We'd have to do everything to it. | Burası için çok iş yapmamız gerek. Burası için her işi yapmak zorundayız. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Do you know these cottages are being carefully rehabilitated? | Bu evlerin çok dikkatli bir şekilde onarıldığını biliyor musun? Çok masraflı. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
And will emerge as unique cottage type homes of distinction. | Yazlık tipi evlerin eşsiz üstünlüğü olarak gün ışığına çıkacaktır. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Do you want to live in such a home? I wouldn't mind. | Böyle bir evde yaşamak ister misin? Umurumda olmaz. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
With a yellow front door and a carriage lantern? | Sarı giriş kapısı ve fayton tipi fenerlerle! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Absolutely lovely. Ghastly! I really do believe... | Kesinlikle harika! Korkunç! Gerçekten inandığım... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I do. | Bence öyle. Harika bir kızsın sen. Niye? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I don't know. You just are. | Bilmiyorum. Öylesin işte! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It should be so easy to be happy, shouldn't it? | Mutlu olmak çok kolay olmalı öyle değil mi? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Should be the easiest thing in the world. Should be. | Dünyadaki en kolay şey olsa gerek. Öyle olmalı. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I wonder why it isn't. | Niye öyle olmadığını merak ediyorum. Belki de öyledir. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Is it all right for Wednesday? | Çarşamba iyi midir? Çarşamba iyidir. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I hate this furtiveness. It's so corny. | Bu gizlilikten nefret ediyorum. Çok basmakalıp! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It's so embarrassing. What do you want to do, then? | Çok utanç verici. Ne yapmak istersin o hâlde? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I don't know. | Bilmiyorum. Biliyorum. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Wife. | Karı. Koca. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Come on, darling. | Gel hadi canım. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It's so boring. | Çok sıkıcı. Hadi ama canım! Bunu başlatan sensin. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It was your idea to learn the language for our holiday. | Tatilimiz için dil öğrenmek senin fikrindi. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Yes, and all we'd ever be able to say was, "What a lovely view!" 1 | Evet ve yalnızca "Ne harika bir manzara!" dememiz mümkün olacaktı. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I'm getting on with it. | Ben de bu işe devam ediyorum. Pekâlâ, sen bu işe devam et. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Of course, I loved him dearly. He was one of the nicest boys in the world. | Elbette onu çok seviyordum. Dünyadaki en kibar çocuklardan biriydi. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It's just that he was so desperately immature. | Yalnızca umutsuzca olgunlaşmamıştı işte. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Marriage had been sort of foisted on him, poor lamb. | Evlilik bir şekilde ona zorla kabul ettirilmişti. Zavallı kuzucuk! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
He just wasn't ready for the responsibility. | Sorumluluk almaya hiç hazır değildi. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
He tried nobly, but he hadn't really got the faintest idea what it was all about. | Asilce çabaladı ama bütün bunların gerçekten ne olduğu konusunda en küçük fikri yoktu. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Mr. Southgate, you have the reputation of being something of a lone wolf. | Bay Southgate "yalnız kurt" olmak gibi bir şöhrete sahipsiniz. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Is this a protest against the establishment? | Düzene karşı bir çeşit protesto mu bu? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It's true I have always preferred... | Her zaman birbirlerini yalayıp kulaklarının arkasını temizleyen ve... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
rather than a member of a group of literary lions... | ...birbirlerini ısırıp duran edebi bir aslan grubuna dahil olmaktansa... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
always licking each other, washing each other behind the ears... | ...ayakları üzerinde kendi başına ilerleyen bir fare olmayı tercih ettiğim doğrudur. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
And, as you know, they're behind bars in a cultural zoo. | Sizin de bildiğiniz gibi kültürel hayvanat bahçelerinde parmaklıkların ardındadırlar. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
They won't let you print that? Yes, they will, if I fight. | Bunları basmanıza izin verirler mi? Evet, mücadele edersem vereceklerdir. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
And will you fight? He fights. | Peki, mücadele edecek misiniz? Mücadele eder. Bir şey daha! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Now that you've moved down here into the country, into virtual isolation... | Şimdi buraya taşraya, bu sanal tecride taşındınız... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Robert had marvelous tact, incredible maturity, sensitivity. | Robert muhteşem nezakete, inanılmaz bir olgunluğa ve hassasiyete sahipti. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
He had got this funny old bloke spouting his head off. | Kendisi hakkında böbürlenerek konuşan bu ihtiyar adamı bulmuştu. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Fascinating. I'd never met anyone like old Southgate. | Büyüleyici! İhtiyar Southgate gibi biriyle hiç karşılaşmamıştım. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Suddenly one felt madly in, you know. I mean, to think... | Aniden çılgınca hissedilir ya hani. Bilirsiniz işte. Demek istediğim... 1 | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It was extraordinary. | Olağanüstüydü. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I don't really remember much anyone said. But that wasn't really the thing. | Konuşulanları gerçekte pek hatırlamıyorum ama aslında bu hiç de önemli değildi. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
The thing was they accepted me. | Önemli olan beni kabullenmeleriydi. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I'm just dying to read your books. They're mostly out of print. | Kitaplarınız okumak için can atıyorum. Çoğunun baskısı tükenmiş durumda. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Do you mind if I help myself? Please do. | Bir tane daha almamın sakıncası var mı? Keyfinize bakın. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Thank you. | Teşekkür ederim. Sizinle tanışmak muhteşem! Doğrucu biri misiniz? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Yes, I think so. Is she? | Evet, sanırım öyleyim. Öyle mi? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I know she is with me. You consider yourself a very lucky man. | Benimle olduğunu biliyorum. Kendinizi çok şanslı bir adam varsayın. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Yes, I do. | Evet, varsayıyorum. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Gosh, that's marvelous. | Tanrım! Muhteşem bir şey bu. Beğenmenize sevindim. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Probably only took him half an hour. | Muhtemelen yalnızca yarım saatini almıştır. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I should like you to have it. Both of you. | Bunu almanızı isterim. Her ikiniz de. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
We couldn't possibly. Absolutely not. Please. | Alamayız, mümkün değil. Kesinlikle olmaz. Lütfen. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It's yours. It belongs to you. I'm 78 years old, more or less. | İyi de bu sizin, size ait. Aşağı yukarı 78 yaşındayım. Ayrıca... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Just one moment, please. I have a call for you. | Bir dakika lütfen. Size bir çağrı var. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Go ahead, lpswich. | Devam et lpswich. Estelle. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
How are the children? Fine. | Çocuklar nasıl? İyi. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I shall have to stay the night. | Geceyi burada geçirmek zorunda kalacağım. İşin aslı onunla birlikte kalıyorum. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
All right. Say I'm sorry. Give them my love, will you? | Pekâlâ. Üzgün olduğumu söyleyip sevgilerimi ilet olur mu? | Darling-1 | 1965 | ![]() |
And tell them I'll see them tomorrow. | Ayrıca onları yarın göreceğimi de söyle. Hoşça kal. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Okay, your go now. | Tamam, şimdi de sen yap. Biraz para çıkarayım... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Euston, 4614. Go ahead, Southampton. | Euston, 4614. Devam et Southampton. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Tony? Hello, love. I'm still in Southampton. | Alo Tony! Merhaba aşkım. Hâlâ Southampton'dayım. Ne sıkıcı! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I know, darling. It's just as much a bore for me. | Biliyorum sevgilim. Benim için çok daha sıkıcı. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Okay, see you tomorrow. Bye bye, darling. | Tamam. Evet, yarın görüşürüz. Hoşça kal sevgilim. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Wait till we get these on. | Bunları giyene kadar bekle. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Funny pair, that Mr. And Mrs. Gold in 409. | 409'daki Bay ve Bayan Gold komik bir çift. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I suppose you've done this sort of thing... | Sanırım daha önce yüzlerce defa böyle şeyler yaptın. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I just happen to love you. I told you. | Seni sevince oluverdi. Söylemiştim ya. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It is real, then? | Gerçek öyleyse. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It's the first time I've felt real for a long time. | Uzun zamandır ilk defa olarak gerçek hissettim. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Me, too. | Ben de. Ben ne? Ben de. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Look, how jazzy! Every three hours we can call for refreshments. | Baksana ne kadar gösterişli! Her 3 saatte bir içecekler için arayabiliriz. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
The thought of breaking up someone's family... | Dürüst olmak gerekirse, bana göre birinin yuvasını yıkma düşüncesi kesinlikle nahoştu. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
If anyone had told me I was doing anything like that... | Biri bana böyle bir şey yapacağımı söylese dehşete düşerdim. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Over there, a spare divan... | Orada dar bir divan ve Cambridge resimleri var. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Very convenient door through there, leading to bedroom. | Şurada ise yatak odasına açılan çok kullanışlı bir kapı mevcut. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
A picture reproduction of clown. Glass is cracked. | Palyaço resmi reprodüksiyonu. Cam çatlamış. Evet. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
A mirror with gilt ormolu frame. One clock. | Sırma pirinç çerçeveli ayna ve bir resim. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Seems to have stopped. I'm sure it only needs winding. | Durmuş gibi görünüyor. Eminim ki yalnızca sarılması gerek. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Through here, you've got your hall. The gas meter's there. | İşte burada da salonunuz var. Gaz sayacı da şurada. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Through there to the kitchen. Three stairs up here to the bathroom. | Buradan mutfağa geçiliyor. Üç basamak yukarıda da banyo var. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Large cupboard there. Very useful for leaving one's coats. | Şurada ise insanın ceketini asması için son derece uygun geniş bir dolap var. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
And then, in the kitchen... | Mutfakta son kiracıların bıraktığı nispeten yeni sayılabilecek gaz ocağımız var. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Your books have arrived. | Kitapların geldi. Senin de plakların. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Are these yours? Yes. | Bunlar senin mi? Evet. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Hello, my darling. | Merhaba sevgilim. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
... it doesn't intrude on you, because it's been dead for so long. | Uzun zaman önce öldüğünden seni rahatsız etmez. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
It has properties of a beautifully laid out corpse. | Cesedin güzel bir şekilde ortaya koyduğu özelliklere sahip. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
You know, you don't worry about it. It's always there... | Bu konuda endişe etmeyin. Her zaman orada bulunan... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
I don't know. I have no idea at all. What shall I put? | Bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok. Ne yazsam acaba? Şöyle yaz... | Darling-1 | 1965 | ![]() |
"Love, Robert... | Sevgiler, Robert ve Diana. | Darling-1 | 1965 | ![]() |
"Kiss, kiss." | Öpücük, öpücük! | Darling-1 | 1965 | ![]() |
Happy Christmas. Cool Christmas. | Mutlu Noeller. Havalı Noeller! Mutlu Noeller! | Darling-1 | 1965 | ![]() |