Search
English Turkish Sentence Translations Page 22055
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Is this all to help your father's entry into politics? | Amacın, babanın politikaya girmesine yardım sağlamak mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Since it's you, I'll be honest. | Size karşı dürüst davranacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm planning to open a credit institution. | Kredi kuruluşu açmayı planlıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| And I need investors. | Dolayısıyla yatırımcılara ihtiyacım var. | Giant-1 | 2010 | |
| So by helping the event I'm supervising, | Yani yönettiğim bu geceye yardımda bulunarak... | Giant-1 | 2010 | |
| you will muster the financial backing you need. | ...ihtiyaç duyduğun finansal desteği toplayacaksın. | Giant-1 | 2010 | |
| Help me out, Deputy. | Yardım edin, Sayın Vekil. | Giant-1 | 2010 | |
| It would surely help my cause as well. | Üstelik benim amacımı da karşılayacaktır. | Giant-1 | 2010 | |
| Here... Let's help each other. | Evet... Birbirimize yardım edelim. | Giant-1 | 2010 | |
| Agreement I approve the constitutional amendment | ANLAŞMA Anayasa Değişikliğini Onaylıyorum | Giant-1 | 2010 | |
| Did you bring the account as well? | Defteri de getirdiniz mi? | Giant-1 | 2010 | |
| Once I can convince enough ruling party members to reach the quorum, | Yeterli sayıda iktidar partisi üyesini ikna edebildiğimde... | Giant-1 | 2010 | |
| I will approach the opposition as well. | ...muhalefet partisine yaklaşacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| They must never find out the source of this account. | Bu defterin kaynağını asla öğrenmemeliler. | Giant-1 | 2010 | |
| I will keep the list and account. | Liste ve defter bende kalacak. | Giant-1 | 2010 | |
| Because if anything happens, we must get rid of all material evidence. | Çünkü işlerin ters gitmesi durumunda, bütün kati delilleri yok etmeliyiz. | Giant-1 | 2010 | |
| We'll get going, then. | O halde biz kalkalım. | Giant-1 | 2010 | |
| I will handle this. | Ben hallederim. | Giant-1 | 2010 | |
| I've heard rumors that Chief Oh and Jo Pilyeon are meeting frequently as of late. | Şef Oh ile Jo Pilyeon'un son zamanlarda sıkça görüştüğüne dair söylentiler duydum. | Giant-1 | 2010 | |
| You do that. | Anlaşıldı. | Giant-1 | 2010 | |
| Mountaineering this, study group that... | O gün dağcılık, bugün çalışma ekibi kurmak... | Giant-1 | 2010 | |
| There are way too many outside groups forming among ruling party members. | İktidar Partisi üyeleri arasında gereğinden fazla gruplar oluşuyor. | Giant-1 | 2010 | |
| With the country in this state, is this the time to be worrying about their hobbies? | Ülke bu haldeyken, kendi hobilerini düşünecek zaman mı? | Giant-1 | 2010 | |
| You really think those people gather simply to share their hobbies? | Sırf hobilerini paylaşabilmek için toplandıklarını mı sanıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| So that's why I'm telling you. | O yüzden diyorum ya. | Giant-1 | 2010 | |
| No need to look elsewhere. | Başka yerleri aramaya gerek yok. | Giant-1 | 2010 | |
| The way I see it, these are bonafide factions. | Bakış açıma göre, iyi niyetli bölünmeler diyebiliriz. | Giant-1 | 2010 | |
| And that's exactly what we were focusing our attention on. | Dikkatimizi tam olarak o noktaya çevireceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| Any good news to tell me? | Bana iyi haberler iletecek misin? | Giant-1 | 2010 | |
| There is a lot of clamor over the constitutional amendment among ruling party members. | İktidar Partisi içinde, anayasa değişiklik paketi hakkında haykırışlar yükseliyor. | Giant-1 | 2010 | |
| And who would they be? | Kimmiş onlar? | Giant-1 | 2010 | |
| I don't need any conclusive evidence. Who are we dealing with? | Kati delillere ihtiyacım yok. Kimden bahsettiğini söylesen yeterli. | Giant-1 | 2010 | |
| You're dealing with congressmen here. | Burada milletvekillerinden bahsediyoruz. | Giant-1 | 2010 | |
| Ruling party members at that. | Üstüne üstlük, İktidar Partisi üyeleri. | Giant-1 | 2010 | |
| We can't use a few complaints bandied about over a drink to inculpate them. | İki üç tane şikayeti, onları itham etmekle kullanamayız. | Giant-1 | 2010 | |
| Look, Chief Oh. | Bana bak, Şef Oh. | Giant-1 | 2010 | |
| Any crime they commit won't be an accidental misstep. | İşledikleri suçların hiçbiri yanlış atılan adım sayılmayacak. | Giant-1 | 2010 | |
| Because the moment they show their approval for the constitutional amendment, | Çünkü anayasa değişikliğini onayladıklarını gösterdikleri anda... | Giant-1 | 2010 | |
| they'll be guilty of treason. | ...ihanet suçundan hüküm giyecekler. | Giant-1 | 2010 | |
| So even if we don't have any clear evidence, | Yani elimizde kati delil bulunmasa bile... | Giant-1 | 2010 | |
| you must do everything in your power to create some. | ...yaratabilmek için tüm gücünü kullanmalısın. | Giant-1 | 2010 | |
| Aren't you listening to me? | Dediklerimi duymadın mı? | Giant-1 | 2010 | |
| I said you're dealing with ruling party members! | İktidar Partisi üyelerinden bahsediyoruz! | Giant-1 | 2010 | |
| Seems like I'm not making myself clear. | Kendimi yeterince anlatamamışım. | Giant-1 | 2010 | |
| Who do you think is most likely to be the culprit? | Sence içlerindeki muhtemel suçlu kim? | Giant-1 | 2010 | |
| I finally realized it thanks to mountaineering. | Dağcılık sayesinde sonunda farkına varabildim. | Giant-1 | 2010 | |
| The steeper the mountain, | Dağı her tırmanışında... | Giant-1 | 2010 | |
| the more people you'll need by your side. | ...yanında bir o kadar insana ihtiyaç duyarsın. | Giant-1 | 2010 | |
| More people you can rely on, and reach the summit with. | Güvenebileceğin ve birlikte zirveye ulaşabileceğin insanlara... | Giant-1 | 2010 | |
| We'll go for Mount Jiri next month, and our numbers will triple. | Önümüzdeki hafta Jiri Dağı'na gideceğiz. Sayımız üçe katlanacak. | Giant-1 | 2010 | |
| Is everyone confident? | Herkesin güveni yerinde mi? | Giant-1 | 2010 | |
| It has to be done. | Elbette. | Giant-1 | 2010 | |
| It must. | Hepimiz kendimize güveniyoruz. | Giant-1 | 2010 | |
| What are you doing at a mountaineering gathering? | Dağcılık toplantısında işin ne? | Giant-1 | 2010 | |
| How have you been, Congressman Kang? | Nasılsın Milletvekili Kang? | Giant-1 | 2010 | |
| Congressman Park... | Milletvekili Park... | Giant-1 | 2010 | |
| I see Congressman Kwon as well. | Bakıyorum Milletvekili Kwon da buradaymış. | Giant-1 | 2010 | |
| If you're really that interested, join our club. | Eğer o kadar ilgiliysen, kulübümüze katıl. | Giant-1 | 2010 | |
| More than the mountains, | Dağdan çok... | Giant-1 | 2010 | |
| I find the company here a lot more enticing. | ...kurduğunuz grubu daha davetkar buluyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| I recall someone saying this. | Birinin dediğine göre... | Giant-1 | 2010 | |
| That nobody was as enlightened as the ruling party's mountaineering club members. | ...kimse İktidar Partisi'nin dağcılık kulübündekiler kadar aydın değilmiş. | Giant-1 | 2010 | |
| Seeing the talent on display, it does seem as if those weren't unfounded rumors. | Önümdeki yeteneğe bakınca, o söylentilerin yersiz olmadığını anlıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| It's indeed a remarkable collection of great minds. | Doğrusu muhteşem zekaların fevkalade bir derlemi. | Giant-1 | 2010 | |
| You're spoiling the mood. | Ortamın havasını kaçırıyorsun. | Giant-1 | 2010 | |
| If you didn't come here to have a drink, just... | Buraya eşlik etmeye gelmediysen... | Giant-1 | 2010 | |
| I believe that this country needs a constitutional amendment to survive. | Ülkemizin hayatta kalabilmek için anayasa değişikliğine ihtiyaç duyduğuna inanıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| However, the amendment I was thinking about differs from what has been mentioned. | Yalnız, benim düşündüğüm değişiklik ile bahsedilen değişiklik arasında fark var. | Giant-1 | 2010 | |
| Even if we have to fix the constitution to allow it, | İzni sağlayabilmek için anayasayı değiştirsek bile... | Giant-1 | 2010 | |
| we must move to a parliamentary cabinet system. | ...parlamenter kabine sistemine geçmeliyiz. | Giant-1 | 2010 | |
| Parliamentary cabinet?! | Parlamenter kabine mi? | Giant-1 | 2010 | |
| Are you suggesting we nominate a prime minister? | Başbakan adayı mı belirleyelim diyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| And who would be entrusted this task? | O göreve kimi adayabiliriz? | Giant-1 | 2010 | |
| Need to ask? | Sormaya ne gerek var? | Giant-1 | 2010 | |
| It obviously will be the president. | Elbette başkanımızı. | Giant-1 | 2010 | |
| That can only mean an unlimited rule... | O dediğin sayesinde, süresizce görev başında kalır. | Giant-1 | 2010 | |
| Don't you know what the people are asking for right now? | Halkın şu anda neyi arzuladığını bilmiyor musun? | Giant-1 | 2010 | |
| It is only a statistically insignificant minority. | O dediğin, istatistiksel olarak değersiz azınlığı kapsıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Everyone else just follows their village headman's decision like a loyal mutt. | Diğer herkes, sadık bir it gibi köy muhtarının peşine takılır. | Giant-1 | 2010 | |
| Get out of here! | Defol! | Giant-1 | 2010 | |
| Spare me all that nonsense and get out of my face! | Saçmalıklarını kendine sakla ve defol gözümün önünden! | Giant-1 | 2010 | |
| But when that "nonsense" becomes reality, | O "saçmalık" dediğin gerçeğe dönüştüğü zaman... | Giant-1 | 2010 | |
| history will be written anew. | ...tarih baştan yazılacak. | Giant-1 | 2010 | |
| While you enjoy your mountain climbing, | Dağa tırmanışın tadını çıkarırken... | Giant-1 | 2010 | |
| I suggest you bear that in mind. | ...bu dediklerimi aklınızda bulundurmanızı öneririm. | Giant-1 | 2010 | |
| Don't let that intimidate you. | Dedikleri gözünüzü korkutmasın. | Giant-1 | 2010 | |
| Swaying off our path will only mean defeat. | Yolumuzdan caymak demek, yenilgiyi kabullenmek demektir. | Giant-1 | 2010 | |
| So you think they're the ones who approve of the constitutional amendment? | Anayasa değişikliğini onların onaylayacağını mı düşünüyorsunuz? | Giant-1 | 2010 | |
| I still am not sure. | Hala emin değilim. | Giant-1 | 2010 | |
| But all I need is one of them betraying everyone else. | İçlerinden birinin, diğerlerine ihanet etmesine ihtiyacım var. | Giant-1 | 2010 | |
| Because one of them coming to me is all I need to expose them all. | Çünkü bir tanesini kendi tarafıma çekmek hepsini ifşa etmeye yetecektir. | Giant-1 | 2010 | |
| Manbo Construction is having a press conference. | Manbo İnşaat basın toplantısı düzenliyor. | Giant-1 | 2010 | |
| They said it's about their boiler branch. | Kazan üretim bölümüyle ilgiliymiş. | Giant-1 | 2010 | |
| Boiler?! | Kazan mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Why would they suddenly enter the boiler business?! | Ansızın niye kazan işine girsinler ki? | Giant-1 | 2010 | |
| There is no doubt now. | Artık şüphe kalmadı. | Giant-1 | 2010 | |
| They stole our technology for sure. | Teknolojimizi çaldıkları ortada. | Giant-1 | 2010 | |
| Manbo Construction, Ondol Based Korean Style Boiler Development Conference | Manbo İnşaat, Yerden Isıtmalı Kore Tarzı Kazan Geliştirme Konferansı | Giant-1 | 2010 | |
| We will install boilers in every Suseo apartment under construction. | İnşa halindeki bütün Suseo apartmanlarımıza kazan sistemi kuracağız. | Giant-1 | 2010 | |
| Are you going to cooperate with Hangang Construction and... | Hangang İnşaat'la işbirliği yapıp... | Giant-1 | 2010 |