Search
English Turkish Sentence Translations Page 22001
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Not the principal, just the interest... | Çoğunu değil, büyük bir kısmını ödeyebiliriz. | Giant-1 | 2010 | |
| We'll help you with that, so start by paying off the interest. | Yardımcı olmaya çalışacağız. Hemen elinizdekileri ödeyin. | Giant-1 | 2010 | |
| Can you really do that for us? | Gerçekten yardım edecek misiniz? | Giant-1 | 2010 | |
| I'm just doing it so that you won't have to deal with those loan sharks again. | Yine tefecilerle uğraşmayasınız diye yardım ediyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Thank you, Miss. | Teşekkürler Hanımefendi. | Giant-1 | 2010 | |
| Our rates will be based on interest rate caps, | Fiyatlarımız, ödeyeceğiniz borçtan baz alınacak. | Giant-1 | 2010 | |
| so don't miss your payments. | Sakın ödemelerinizi aksatmayın. | Giant-1 | 2010 | |
| Should there be any delays, expect legal litigation. | Aksattığınız zaman, hukuki ihtilaf ile karşılaşırsınız. | Giant-1 | 2010 | |
| We will pay down to the last penny. | Tek kuruşuna kadar ödeyeceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| She will let you in on all the other details. | Arkadaşım ayrıntılar konusunda size yol gösterecek. | Giant-1 | 2010 | |
| Yes, yes... This way, please. | Peki... Buyurun lütfen. | Giant-1 | 2010 | |
| So they had you write a body forfeit contract for a mere million won. | Bir milyon won yüzünden, bedeninizle alakalı anlaşma mı imzalattılar? | Giant-1 | 2010 | |
| As they threatened to sell off my kidneys... | Böbreklerimi satmakla tehdit ettiler. | Giant-1 | 2010 | |
| Let's be clear on this. | Açık konuşalım. | Giant-1 | 2010 | |
| Body forfeit contracts have no legal validity. | Bedeni ilgilendiren anlaşmalar, yasalar gereği geçerlilik taşımıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| A private lender giving legal counsel?! | Hukuk müşavirliği mi yapıyor dedin? | Giant-1 | 2010 | |
| I wonder if she'll be all right... | Altından kalkabilir mi dersin? | Giant-1 | 2010 | |
| While offering legal counsel, | Jeong Yeon hukuk müşavirliği yaparak... | Giant-1 | 2010 | |
| Jeongyeon is taking customers away from those loan sharks. | ...müşterilerini tefecilerden uzaklaştırıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| I've never seen anyone in the lending business work this way. | Borç para verme işinde ilk defa bu yöntemle karşılaşıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| But, if she keeps doing that... | Fakat öyle devam ederse... | Giant-1 | 2010 | |
| She'll be just as meticulous in collecting her interests. | Faizleri toplarken çok titiz davranacak. | Giant-1 | 2010 | |
| Hearing you say that does reassure me a little. | Öyle deyince içime su serptin. | Giant-1 | 2010 | |
| I think it's time we put her through a little test. | Sanırım ufak bir sınavdan geçme vakti geldi. | Giant-1 | 2010 | |
| Isn't it too early for that? | Henüz erken değil mi? | Giant-1 | 2010 | |
| Why, does it worry you? | Endişeleniyor musun? | Giant-1 | 2010 | |
| Ohh... Maybe we should use Bucheol? | Bucheol'ü mü kullansak? | Giant-1 | 2010 | |
| If she ends up overcoming Bucheol, | Bucheol'ü yenmeyi başarabilirse... | Giant-1 | 2010 | |
| then she might be ready for bigger responsibilities. | ...daha büyük sorumluluklar almaya hazır demektir. | Giant-1 | 2010 | |
| That's certainly true, but... | Doğru diyorsun ama... | Giant-1 | 2010 | |
| I don't think Jeongyeon is ready... | ...Jeong Yeon'un henüz hazır | Giant-1 | 2010 | |
| No test will ever be as harsh as reality! | Hiçbir sınav, hayat kadar zorlu değildir! | Giant-1 | 2010 | |
| If you really have Jeongyeon's fate at heart... | Jeong Yeon'un geleceğiyle yürekten endişeliysen... | Giant-1 | 2010 | |
| Are you all right? | ...iyi misin? | Giant-1 | 2010 | |
| Let me listen to the Heart Sutra and go. | Heart Sutra'yı aç ve beni yalnız bırak. | Giant-1 | 2010 | |
| Of all people, that ruthless loan shark?! | Başkası kalmamış gibi, o kalpsiz tefeciyi seçmek zorunda mıydı? | Giant-1 | 2010 | |
| Forty two... | Kırk iki... | Giant-1 | 2010 | |
| Forty...three... | Kırk üç... | Giant-1 | 2010 | |
| Forty...fo...fo...four... | Kırk dört... | Giant-1 | 2010 | |
| Looks like you've been working out here for long? | Uzun zamandır burada mı spor yapıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| Don't really like women with muscles... | Kaslı bayanlardan hiç hoşlanmam. | Giant-1 | 2010 | |
| Welcome, Congressman Oh. | Hoş geldiniz Milletvekili Oh. | Giant-1 | 2010 | |
| If you'll please escort us to where the committee members are... | Komite üyelerinin bulunduğu odaya kadar eşlik eder misiniz? | Giant-1 | 2010 | |
| This way, please. Let's go. | Bu taraftan lütfen. Gidelim hadi. | Giant-1 | 2010 | |
| About that new singer we saw last time. | Geçen sefer sahneye çıkan şarkıcı kız... | Giant-1 | 2010 | |
| Doesn't she sing here? | ...burada mı çalışıyor? | Giant-1 | 2010 | |
| Why... | Neden sordunuz? | Giant-1 | 2010 | |
| Are you interested as well? | Sizin de mi ilginizi çekti? | Giant-1 | 2010 | |
| Her performance that night really left an impression. | O geceki performansı üzerimde hoş bir etki bıraktı. | Giant-1 | 2010 | |
| A lot of people are looking for her, actually. | Çoğu müşterim o kızı soruyor. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll bring her here soon. | Yakında çalışmaya başlayacak. | Giant-1 | 2010 | |
| I apologize for being late. | Geciktiğim için özür dilerim. | Giant-1 | 2010 | |
| President Lee, come on in. Have a seat. | Müdür Lee, buyur... Otursana. | Giant-1 | 2010 | |
| You're really working hard these days. | Son günlerde durmaksızın çalışıyorsun. | Giant-1 | 2010 | |
| Let me pour you one. | Uzat bakalım bardağını. | Giant-1 | 2010 | |
| You know... | Doğrusu... | Giant-1 | 2010 | |
| I was really touched by what I saw at the Dolsan construction site. | ...Dolsan şantiyesinde gördüklerim karşısında duygulandım. | Giant-1 | 2010 | |
| If that "turning the impossible into reality" mentality... | Ülkemizin yükselmesi için gerekli olan, imkansızı gerçekleştirmek değilse nedir? | Giant-1 | 2010 | |
| You're flattering me, Sir. | Utandırıyorsunuz beni Efendim. | Giant-1 | 2010 | |
| Just in case... | Diyelim ki... | Giant-1 | 2010 | |
| If you manage to deal with that rock bed and build some solid apartments there, | ...kayalık bölgeyi temizledin ve dayanıklı apartmanlar inşa ettin... | Giant-1 | 2010 | |
| I'll take full responsibility and entrust the New City development to you! | İşte o zaman sorumluluk alıp, Yeni Şehir kalkınmasında seni görevlendiririm! | Giant-1 | 2010 | |
| Congressman, making such statements in their presence is a little... | Milletvekili Oh, diğerlerinin yanında bu dediğin biraz... | Giant-1 | 2010 | |
| A little what? | Biraz ne? | Giant-1 | 2010 | |
| I always called a spade a spade, and always will! | Daima dobra dobra konuşmuşumdur! | Giant-1 | 2010 | |
| And honestly, if he manages to succeed at something everyone else tried to avoid, | Açıkçası herkesin kaçındığı bir projeyi başarıyla tamamlayabilirse... | Giant-1 | 2010 | |
| doesn't that itself vouch for his abilities? | ...yeteneklerini küçümsemek ne mümkün? | Giant-1 | 2010 | |
| Sure, it sure does! | Elbette, haklısın! | Giant-1 | 2010 | |
| Doesn't this call for a toast, Congressman? | Kadehlerimizi kaldıralım mı Milletvekili Oh? Ben ömrümün kalanında yalnız yaşayacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| Ohh... Shall I? | Kaldıralım mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Let's see those glasses. | Kaldıralım kadehlerimizi. | Giant-1 | 2010 | |
| To the successful development of our Suseo project! | Suseo projemizin başarıyla tamamlanmasına! | Giant-1 | 2010 | |
| This is my pride and dignity. | Tüm onurum ve itibarım bundan ibaret. | Giant-1 | 2010 | |
| With this as collateral, how much can you give me? | Bunu teminat olarak sunarsam, ne kadar boç verebilirsiniz? | Giant-1 | 2010 | |
| This is the first of its kind in our country. | Ülkemizde üretilen ilk türüdür. | Giant-1 | 2010 | |
| Sir, I'm afraid you misunderstood what we do here... | Bayım, sanırım işimizi yanlış anladınız. | Giant-1 | 2010 | |
| And it doesn't stop here. | Sadece bununla kalmıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Take a look at this. | Buna bakın. | Giant-1 | 2010 | |
| It's used in stonemasonry, and with this you can deal with any kind of rock. | Taşçılık işinde kullanılıyor. Bu aletle her türlü taşı kırmak mümkün. | Giant-1 | 2010 | |
| We developed this. | Biz geliştirdik. | Giant-1 | 2010 | |
| Eonni... I'm here. | Unni, ben geldim. | Giant-1 | 2010 | |
| Will you only pay the interests again? | Yine sadece faizi mi ödeyeceksin? | Giant-1 | 2010 | |
| Even that alone is hard. | Onu bile zor ödüyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Why bother building in that area... | Niye o bölgeye inşa edeceklerse? | Giant-1 | 2010 | |
| Will you do it or not? | Kabul ediyor musunuz, yoksa etmiyor musunuz? | Giant-1 | 2010 | |
| Gyeongja said she's gaining quite the reputation, | Gyeong Ja epey itibar kazandığını söyledi. | Giant-1 | 2010 | |
| and I guess she's also making good money. | Sanırım iyi para kazanıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Can't you two get back together? | Tekrar bir araya gelemez misiniz? | Giant-1 | 2010 | |
| Even Chairman Hwang asked for forgiveness... | Hem Müdür Hwang af dilendi... | Giant-1 | 2010 | |
| And you forgave him. | ...sen de affettin. | Giant-1 | 2010 | |
| That won't change the fact that he's responsible for my father's death. | Affetmem, babamın ölümünden sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Sorry, Gangmo. | Kusura bakma Gang Mo. | Giant-1 | 2010 | |
| It must be so hard for you... | Eminim zor dayanıyorsundur... | Giant-1 | 2010 | |
| As long as Jeongyeon is doing fine, that's enough for me. | Jeong Yeon sorun çekmediği sürece gönlüm rahat. | Giant-1 | 2010 | |
| With Oh Byeongtak and Min Honggi supporting him, | Oh Byeong Tak ve Min Hong Gi'den aldığı destekle... | Giant-1 | 2010 | |
| stopping Lee Gangmo's subsidies will be hard. | ...Gang Mo'nun para yardımını durdurmak zorlaşacak. | Giant-1 | 2010 | |
| Then, as bothersome as it might be, I'll need to move onto Plan B. | O halde yaratacağı tüm sorunlara rağmen yedek plana geçmeliyim. | Giant-1 | 2010 | |
| You already had something in mind? | Aklından neler geçiyor? | Giant-1 | 2010 | |
| If there's anything in life that can easily break, | Dünyada çabucak bozulacak bir şey varsa... | Giant-1 | 2010 | |
| that's a business partnership. | ...ticari ortaklıktır. | Giant-1 | 2010 |