Search
English Turkish Sentence Translations Page 21492
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It's okay, right? Yeah. | Olur, değil mi? Evet. | Genova-1 | 2008 | |
| Got a little party thing. | Ufak bir parti gibi bir şey olacak. | Genova-1 | 2008 | |
| I didn't know your class was having a party on Friday. | Cuma günü senin sınıfın bir parti yaptığından haberim yoktu. | Genova-1 | 2008 | |
| It's not a party, it's just lunch. | Parti değil, öğle yemeği sadece. | Genova-1 | 2008 | |
| With Rosa? | Rosa'yla mı? | Genova-1 | 2008 | |
| Oh God, it's just a lunch! | Tanrım, sadece bir yemek! | Genova-1 | 2008 | |
| Don't feel guilty. If you're seeing her, it's fine. | Kendini suçlu hissetme. Onunla görüşüyorsan, sorun değil. | Genova-1 | 2008 | |
| Just trying to keep things a bit vague for the children. | Sadece çocuklardan biraz gizli tutmaya çalışıyorum bazı şeyleri. | Genova-1 | 2008 | |
| Don't you think it's better to be open and honest with people? | İnsanlara karşı açık ve dürüst olmak sence de daha iyi olmaz mı? | Genova-1 | 2008 | |
| Children, especially? | Çocuklara karşı özellikle? | Genova-1 | 2008 | |
| You've been very kind and helpful, but I do not need your advice, okay? | Çok nazik ve yardımcı oldun ama tavsiyene ihtiyacım yok, tamam mı? | Genova-1 | 2008 | |
| This is my turn. I'll see you later. | Ben buradan dönüyorum. Sonra görüşürüz. | Genova-1 | 2008 | |
| Thank you for the concert. Bye. | Konser için teşekkürler. Güle güle. | Genova-1 | 2008 | |
| You played beautifully today. I'm so proud of you. | Çok güzel çaldın bugün. Seninle gurur duyuyorum. | Genova-1 | 2008 | |
| Kelly plays better. | Kelly daha iyi çalıyor. | Genova-1 | 2008 | |
| Well, she's older. | O senden büyük. | Genova-1 | 2008 | |
| I think she'll be a really good pianist just like you when she grows up. | Bence büyüyünce o da senin gibi çok iyi bir piyanist olacak. | Genova-1 | 2008 | |
| Silver. | Gümüş. | Genova-1 | 2008 | |
| I don't wanna go to school here, mummy. | Burada okula gitmek istemiyorum anne. | Genova-1 | 2008 | |
| I wanna be with you. | Senin yanında kalmak istiyorum. | Genova-1 | 2008 | |
| Mummy! Mummy! No! No! | Anne! Anne! Hayır! Hayır! | Genova-1 | 2008 | |
| Don't leave me! Mummy! | Beni bırakma! Anne! | Genova-1 | 2008 | |
| It's all right. Mummy... | Tamam, hepsi geçti. Anne... | Genova-1 | 2008 | |
| It's all right, my darling, I'm here. It's okay. | Hepsi geçti hayatım. Ben buradayım. Tamam. | Genova-1 | 2008 | |
| Mummy! Okay. You're okay. | Anne! Tamam. Hepsi geçti. | Genova-1 | 2008 | |
| You know, it doesn't matter what happened. I love you. | Ne olduğunun bir önemi yok. Seni seviyorum... | Genova-1 | 2008 | |
| And I'm so sorry you were in that car when it crashed. | ...ve kaza olduğunda arabada olduğun için çok üzgünüm. | Genova-1 | 2008 | |
| It's a terrible thing, but it's happened and it's done. | Çok korkunç bir şeydi ama oldu ve bitti. | Genova-1 | 2008 | |
| And it's over. | Geçti artık. | Genova-1 | 2008 | |
| You should get ready, sweetie. | Hazırlanmalısın tatlım. | Genova-1 | 2008 | |
| Come on. I don't want you to be late. Now I've got to go. | Haydi. Geç kalmanı istemiyorum. Benim de çıkmam gerek. | Genova-1 | 2008 | |
| You're wearing perfume. It's aftershave. | Parfüm sıkmışsın. Traş losyonu. | Genova-1 | 2008 | |
| So, I'll see you at Gerry's at four, okay? | Saat dörtte Gerry'nin yerinde görüşürüz, tamam mı? | Genova-1 | 2008 | |
| Okay, daddy. Bye. | Tamam babacığım. Güle güle. | Genova-1 | 2008 | |
| Bye. Have fun with Rosa. | Gül güle. Rosa'yla sana iyi eğlenceler. | Genova-1 | 2008 | |
| What's that supposed to mean? | Bu ne demek şimdi? | Genova-1 | 2008 | |
| That's who you're having lunch with, right? | Yemeğe onunla gitmiyor musun? | Genova-1 | 2008 | |
| Oh, is it? Who told you that? | Öyle miymiş? Kim söyledi? | Genova-1 | 2008 | |
| Lorenzo. They're friends, remember? | Lorenzo. Onlar yakın arkadaş, unuttun mu? | Genova-1 | 2008 | |
| Ciao, Monica. Ciao. | Görüşürüz Monica. Görüşürüz. | Genova-1 | 2008 | |
| I'll be back by four to get her. | Onu almak için saat dörtte gelirim. | Genova-1 | 2008 | |
| Ciao, Kelly. | Görüşürüz Kelly. | Genova-1 | 2008 | |
| Okay, ciao. Bye. | Tamam görüşürüz. Güle güle. | Genova-1 | 2008 | |
| Here I am. There you are. | İşte geldim. Sonunda. | Genova-1 | 2008 | |
| Are you sitting with us? | Bizimle oturacak mısın? | Genova-1 | 2008 | |
| Look what Alessandro has made us. | Bak Alessandro bize ne yapmış. | Genova-1 | 2008 | |
| When I first come in Genova as a student... | Cenova'ya ilk kez öğrenci olarak geldiğimde... | Genova-1 | 2008 | |
| I used to work here. | ...burada çalışmaya başlamıştım. | Genova-1 | 2008 | |
| That's why I know them like a family, no? | O yüzden hepsini ailem gibi görüyorum. | Genova-1 | 2008 | |
| I bring here just people that I really like. | Buraya sadece çok sevdiğim insanları getiririm. | Genova-1 | 2008 | |
| Do you wanna go for a swim? | Yüzmek ister misin? | Genova-1 | 2008 | |
| I can't because I have to go back soon. | Olmaz çünkü biraz sonra eve dönmem gerek. | Genova-1 | 2008 | |
| Soon, why? | Hemen mi? Neden? | Genova-1 | 2008 | |
| Because I have to be back by four. | Çünkü dörtte orada olmalıyım. | Genova-1 | 2008 | |
| Monica. Yes? | Monica? Evet? | Genova-1 | 2008 | |
| I'm going to look for a taxi. | Ben, taksi çağırmaya gidiyorum. | Genova-1 | 2008 | |
| Lorenzo, I need to go! | Lorenzo, benim gitmem gerek! | Genova-1 | 2008 | |
| I don't need to go. | Ama benim gitmem gerekmiyor. | Genova-1 | 2008 | |
| What do you mean, you don't need to go? | Ne demek gitmen gerekmiyor? | Genova-1 | 2008 | |
| Means that it's the middle of the day. Why do we need to go? | Günün ortasında demek oluyor. Neden gitmek zorundayız ki? | Genova-1 | 2008 | |
| How else am I supposed to get back? | Başka nasıl geri döneceğim? | Genova-1 | 2008 | |
| Why bring me here if you weren't gonna take me back? | Beni geri götürmeyeceksen neden buraya getirdin? | Genova-1 | 2008 | |
| Do I look like a taxi driver? | Taksi şoförüne mi benziyorum? | Genova-1 | 2008 | |
| I can walk by myself. | Ben yürüyerek giderim. | Genova-1 | 2008 | |
| I've done it before. Really, I'll be fine. | Daha önce de yaptım. Gerçekten, bir şey olmaz. | Genova-1 | 2008 | |
| There is a station in the next town. So, if you wanna go... | Yan kasabada bir durak var. Gitmek istiyorsan... | Genova-1 | 2008 | |
| And how far is that? | Ne kadar uzakta? | Genova-1 | 2008 | |
| Three... four kilometres. Something like that. | Üç, dört kilometre. O civarda bir şey. | Genova-1 | 2008 | |
| Are you gonna take me there? No way. | Beni oraya bırakır mısın? İmkânı yok. | Genova-1 | 2008 | |
| You know what? Fuck you! | Biliyor musun? Def ol git! | Genova-1 | 2008 | |
| Kelly! Kelly! | Kelly! Kelly! | Genova-1 | 2008 | |
| You okay? No. | Sen iyi misin? Hayır. | Genova-1 | 2008 | |
| Do you have an actual helmet? | Başka bir kaskın var mı? | Genova-1 | 2008 | |
| No problem, no problem. | Var, var. | Genova-1 | 2008 | |
| This church was built to give thanks for the end of a plague. | Bu kilise veba salgınından sonra, şükürlerin sunulması için inşa edildi. | Genova-1 | 2008 | |
| They wanted to pray for the souls of the children who died... | Ölen çocukların ruhları için ve Tanrı'nın artık başka çocukları... | Genova-1 | 2008 | |
| and to pray that no more would be taken by God. | ...yanına almaması için dua etmek istediler... | Genova-1 | 2008 | |
| And I wish that you could always be with me forever. | ...ve umarım sen de sonsuza dek benimle birlikte kalırsın. | Genova-1 | 2008 | |
| Joe, it's Barbara. | Joe, ben Barbara. | Genova-1 | 2008 | |
| Monica just called. She's been trying to get through to you. | Az önce Monica aradı. Sana ulaşmaya çalışıyormuş. | Genova-1 | 2008 | |
| They've had to leave. | Çıkmak zorundalarmış. | Genova-1 | 2008 | |
| Kelly wasn't back so Mary has gone back the apartemnt by herself. | Kelly daha dönmemiş ve Mary de eve tek başına gitmek zorunda kalmış. | Genova-1 | 2008 | |
| Kelly supposed to be with Mary. Where is she? | Kelly'nin Mary'nin yanında olması gerekiyordu. Nerede o? | Genova-1 | 2008 | |
| I just saw her. Where? | Onu gördüm. Nerede? | Genova-1 | 2008 | |
| Is there a way down here? I can't see a way down. | Buradan aşağıya bir yol var mı? Aşağıya nasıl ineceğiz? | Genova-1 | 2008 | |
| Oh my God! Oh my God. I'm sorry. | Aman Tanrım! Aman Tanrım! Özür dilerim. | Genova-1 | 2008 | |
| My baby. Are you all right? | Bebeğim. İyi misin? | Genova-1 | 2008 | |
| Are you all right, sweetie? | İyi misin hayatım? | Genova-1 | 2008 | |
| Don't go. Don't go. No, I won't. I'm not going anywhere. | Gitme. Gitme. Hayır, gitmeyeceğim. Hiçbir yere gitmiyorum. | Genova-1 | 2008 | |
| No, no, no, see, they're all okay. See? | Hayır, hayır, gördün mü onlar iyi. Gördün mü? | Genova-1 | 2008 | |
| Let's go. Okay. | Haydi gidelim. Tamam. | Genova-1 | 2008 | |
| So we have all the information we need about the accident. | Kaza hakkında gereken bütün bilgiyi aldık. | Genova-1 | 2008 | |
| We will pass on the report to our commanding officer. | Raporu yetkili amirimize ileteceğim. | Genova-1 | 2008 | |
| We may need to pass on the information to our insurance companies. | Gerekli bilgiyi sigorta şirketlerine de gönderebiliriz... | Genova-1 | 2008 | |
| But for the moment everything is in order. | ...ama şimdilik bir sorun yok. | Genova-1 | 2008 | |
| Right. Yeah. Thanks for your help. | Tamam. Evet. Yardımınız için teşekkürler. | Genova-1 | 2008 | |
| I'll see you at work then. Or whenever. | İşte görüşürüz o zaman ya da bir ara işte. | Genova-1 | 2008 | |
| Bye, darling. | Güle güle bir tanem. | Genova-1 | 2008 | |
| ...it's "I would like". It's quite a polite way to say it. Okay? | "Rica ederim." demek. Bunu söylemenin daha kibar bir yolu. Tamam mı? | Genova-1 | 2008 | |
| "Please can you speak more slowly. " | "Daha yavaş konuşabilir misiniz lütfen?" | Genova-1 | 2008 |