Search
English Turkish Sentence Translations Page 20173
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| it turns out your husband was still alive, | ...kocanın hâlâ hayatta olduğunu fark etmedikleri ortaya çıkmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He was left? | Öylece bırakılmış mı? Evet, evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| For how long? | Ne kadar süre? Bir saat. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And as soon as they found out, | Fark eder etmez hemen ambulansı arayıp... | Fortitude-1 | 2015 | |
| they got him to the hospital, | ...hastaneye götürmüşler ama geç kalındığı için ölmüş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan's here to talk to you about it now. | Dan şimdi bunu anlatmak için geldi. Çok üzgünüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I think we can rule out the grieving widow. | Sanırım yas tutan bir dulu eleyebiliriz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I need a room. | Bir odaya ihtiyacım var. Lütfen hemen bir oda verebilir misin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, I've messed everything up. | Her şeyi bok ettim! Evet, Liam'a olanları duydum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Is he being flown out? | Uçakla götürüldü mü? Bundan daha da kötüsü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam's too sick to be moved. | Liam taşımak için çok hasta. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But look, just please... | Baksana, lütfen hemen bir oda ver. Bunu daha sonra da konuşabiliriz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There are no rooms. | Hiç oda yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You can use my room. | Benim odamı kullanabilirsin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hi. | Selam. Bensiz mi başlıyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Who are you? | Kimsiniz? Müfettiş Morton. Londra'dan mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| 30 degrees softens up the dried blood just about right. | Yaklaşık 30 derece sıcaklık kurumuş kanı hemen yumuşatır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You don't want to use too much pressure, | Herhangi ikincil bir kirletici maddeyi yıkamadığından emin olmak için... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Are you okay taking notes? | İyi not tutar mısın? Yani yardım etmek için mi buradasınız? | Fortitude-1 | 2015 | |
| That's right. | Doğru. Londra'dan mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| But he was only declared dead 12 hours ago. | İyi de yalnızca 12 saat önce öldüğü ilân edildi. Pekâlâ... | Fortitude-1 | 2015 | |
| so how could you have got here from London | Hâlâ hayattayken gitmek zorunda kaldıysanız... | Fortitude-1 | 2015 | |
| "If you would have had to leave." | "Gitmek zorunda kaldıysanız." İngilizcen çok iyi! | Fortitude-1 | 2015 | |
| The striations here in the ribs and the sternum | Burada, kaburgalar ve göğüs kemiğindeki yivler baltayı düşündürürken... | Fortitude-1 | 2015 | |
| These long incisions here | ...tam buradaki uzun kesiler ise bir çeşit bıçaklama olduğunu gösterir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And then these triangular punctures | Şuradaki üçgen deliklerden bütün üst gövdede var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What kind of a ritualistic murder | Ne tür törensel bir cinayetin sebze soyucuyla işlendiğini söyleyebilirsiniz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Shall I continue with the postmortem examination, boss? | Otopsi incelemesine devam edeyim mi patron? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Please, Petra. | Lütfen Petra. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Actually, let me take you through it | Aslında, izin verin de en başından alayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| With this degree of injury, | Bu yaralanma derecesiyle kalp debisi bozulmuş ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and blood flow to and from the brain | ...kan akışı, beyin ciddi şekilde tehlikede olurdu ve bu da demektir ki... | Fortitude-1 | 2015 | |
| that the pulse at the victim's throat | ...nabız kurbanın boğazından zorlukla anlaşılabilir olacaktır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Pupil dilation response was next to zero, | Gözbebeği tepkisi sıfıra yakın olduğundan ölü gibi görünüyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hildy. | Hildy. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's the matter? | Sorun nedir? Ne yani kimse sana söylemedi mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Told me what? | Neyi söylemedi mi? Charlie Stoddart öldürüldü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What? | Ne? Onu yerde yatarken gördüm ve o... | Fortitude-1 | 2015 | |
| he was all... | ...tamamen paramparça edilmişti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Come here. | Buraya gel. Korkunç bir şey bu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jesus Christ. | Yüce Tanrım! Kimin yaptığını biliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where are your cigarettes? Right there. | Sigaraların nerede? Hemen orada. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where? | Nerede? Pantolonunda değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Try my jacket. | Ceketime bak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| They got a man in custody, | Adamı gözaltına aldılar ama hâlâ arıyorlar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This professor had his head open. Imagine that. | Şu profesörün kafasını yarmışlar! Düşünsene! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason. Jason. Pick up, Jason. | Jason. Jason. Aç şunu Jason. Tanrı aşkına Jason ne halt ettin sen? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know that Jason | Şu Jason böyle bir şeyi yapacak türde biri değil biliyorsun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Then I have to speak to him. | O hâlde onunla konuşmam gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You shoot to stop, just like you would a bear. | Ayılara yaptığın gibi durdurmak için ateş ettin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I should have been there, but I was with you. | Orada olmam gerekirdi ama seninle birlikteydim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Trish, we might have found something incredible, | Trish inanılmaz ve fazlasıyla belaya sebep olacak bir şey bulmuş olabiliriz! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Is this what got him killed? | Bununla mı öldürülmüş? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He was already inside the house. | Zaten evin içindeydi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan was already there? Yes. | Dan orada mıydı? Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Something happened to Liam. | Liam'a bir şey oldu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Is he being flown out? Much worse than that. | Uçakla götürüldü mü? Bundan daha da kötüsü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We have equipment | Liam'ın iyileşme şansını arttırabilecek donanıma sahibiz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, you were doing something you shouldn't. | Yapmamanız gereken bir şey yapıyordunuz! | Fortitude-1 | 2015 | |
| You went out to be with another woman. | Başka bir kadınla birlikte olmak için dışarı çıktın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The Governor is responsible. Her Sheriff killed them both. | Sorumlu validir. İkisini de onun şerifi öldürdü! 1 | Fortitude-1 | 2015 | |
| DCI Morton is a forensic expert. | Müfettiş Morton adlî tıp uzmanıdır. Çok değerli analitik becerilerini sunabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This is some kind of a ritualistic murder. | Bir tür törensel cinayet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Until we have somebody else in custody, I'm not letting him walk. | Gözaltına alacak başka birini bulana kadar gitmesine izin vermeyeceğim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It'll create panic. | Panik yaratacağım. Sanırım yas tutan bir dulu eleyebiliriz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Somebody! Hello! Natalie should've been there too! | Merhaba! Kimse yok mu? Natalie de orada olmalıydı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Natalie Yelburton could be a victim. | Natalie Yelburton bir kurban da olabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Missing, lost, abducted. | Kaybolmuş, kaçırılmış, alıkonuyor olabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jesus Christ. I know who did it. | Yüce Tanrım! Kimin yaptığını biliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason. Pick up, Jason. | Jason. Jason. Aç şunu Jason. Tanrı aşkına Jason ne halt ettin sen? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Markus Huseklepp. | Markus Huseklepp. Eugene Morton. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's a very fine community | Pek çok iyi insanın olduğu mükemmel bir topluluk. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This is my girlfriend, Shirley. | Bu hanım kız arkadaşım Shirley. Merhaba. Selam, Gene ben. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Markus wants to speak with you | Markus sizinle dedektif olduğunuz için konuşmak istiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Always been very interested | Oldum olası adlî tıp bilimine ilgim olmuştur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I actually teach science at the school here. | Aslında buradaki okulda bilim öğretiyorum. Öyle mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mm hmm? And chemistry, biology... | Ayrıca kimya, biyoloji ve fizik. Markus tüm konularda eğitim verir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I see that, yeah. | Anlıyorum, evet. İlköğretim yedi seviyesine kadar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Uh huh. Great. | Harika. Harika. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Shall I tell you something very interesting about this place? | Burası hakkında size çok ilginç bir şey söyleyeyim mi? Tabii ki. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You cannot die here... | Burada ölemezsiniz ya da gömülemezsiniz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Those are the laws. | Bunlar yasadır çünkü gömülen hiçbir şey asla çürürmez. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There are bodies in the cemetery | Mezarlıkta hâlâ veba taşıyan cesetler var. Veba mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| This place... | Burası tam bir adlî tıp hazine yuvasıdır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, let's try it again. | Tamam, bir daha deneyelim hadi. İşte bu kadardı. Çabuk ama hadi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey, Celia. | Selam Celia. Jason'a bir şey mi oldu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do you know where he is? | Nerede olduğunu biliyor musun? Hayır. Burada değil Dan. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Snowmobile's not out there. Hi, Celia. | Kar arabası da dışarı değil. Selam Celia. Kız oturma odasında mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, Hanna's there. | Hanna da burada işte. Siz görüşürken ben de onunla konuşayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Can I ask you, did somebody | Acaba Cuma akşamı bu telefondan yaklaşık 10 gibi ya da 11'den sonra arama yapan oldu mu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm going to do everything I can | Bu da ne? Orospu çocuğu! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It is my decision | İçeri girip girmeme izni verme kararı da bana ait. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I have to preserve the integrit... | Bütünlüğü korumak zorunda... Ben de senin gibi polisim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yes, and I have to preserve the integrity of... | Evet ama bütünlüğü kormak zorundayım... Tamam. Petra'ydı değil mi? Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah. I'm here because Professor Stoddart | Profesör Stoddart İngiliz vatandaşı olduğu için burada bulunuyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| and a wicked person did a terrible thing, | Kötü biri korkunç bir şey yaptı ve ben de senin gibi onu yakalamak istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Now, you are in control of this crime scene, | Şimdi suç mahallinde denetimdesin ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and I will not question that for a second, | ...bunu bir saniye bile sorgulamayacağım. Bir saniye bile! | Fortitude-1 | 2015 | |
| However, I will interpret it for you, | Ancak senin için yorumlayacağım ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and I promise I will tell you | ...söz veriyorum gördüğüm her şeyi kesinlikle sana da söyleyeceğim. | Fortitude-1 | 2015 |