Search
English Turkish Sentence Translations Page 20170
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What if something was found up there | Ya orada bir şey bulunduysa ve onu korumak zorundaysak? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What something? | Hangi bir şey? Charlie? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I spoke to Dan Anderssen. | Dan Anderssen ile konuştum. Dan'le mi konuştun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You spoke to Dan? What about? | Dan'le ne hakkında konuştun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He said if there's no improvement in Liam by the morning, | Yarın sabaha kadar Liam'da hiç gelişme olmazsa onu uçakla anakaraya gönderecek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You spoke to... | Niye konuştun? Neden yaptın bunu? Neden arkamdan iş çevirdin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's mumps, for Christ's sake. | Yalnızca kabakulak Tanrı aşkına! | Fortitude-1 | 2015 | |
| What if it's not?! You can watch him. | Peki ya değilse? Ona sen de bakabilirsin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where you going? | Nereye gidiyorsun? Jules. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You've never seen that before? | Daha önce hiç görmedin mi? Hayır. Kutup ayılarını okuduğunu sanıyordum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, apex predators, not polar bears. | Aslında kutup ayıları değil apeks yırtıcılardı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, okay, grizzlies. | Anladım, boz ayılar. Hayır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Vincent, your paper was on biomagnifcation | Vincent makalen... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah, in the U.K. | Evet, Birleşik Krallık'taki. Birleşik Krallık'taki mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What? | Ne? Porsuklar mı yani? Evet, porsuklar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Badger can give you a pretty nasty bite, actually. | Aslında porsuk da kötü şekilde ısırabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam? | Liam! Uyanıksın. Daha iyi hissediyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Frank. | Frank. Frank, buraya gel. Çok daha iyi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Give me a cuddle. | Bana bir kucak ver. İşte bu kadar! | Fortitude-1 | 2015 | |
| My little soldier. | Küçük askerim benim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The swelling's gone down completely. | Şişlik tamamen gitmiş. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm hungry. | Acıktım. Acıkmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| All the time, I'm afraid to speak, | Her zaman seni rahatsız ederim diye konuşmaya korkuyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I spend my life trying to think what it is you want... | Hayatımı istediğinin ne olduğunu düşünmeye çalışıp... | Fortitude-1 | 2015 | |
| What, Liam? | Ne oldu Liam? Sorun nedir? İyi misin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam, calm down. Liam, what is it? | Liam sakin ol! Liam ne oldu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What is it, son? Liam? | Ne oldu oğlum? Liam! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam? My feet are burning! | Liam! Ayaklarım yanıyor! Liam! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sweetie, it's all right. Calm down. | Tatlım geçti artık. Sakin ol. Arabanın anahtarını getir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jules, get the car keys! | Jules arabanın anahtarını getir! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charlie Stoddart said something's been found. | Charlie Stoddart bir şeyin bulunduğunu söyledi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's not going to give us the go ahead. | Devam etmek için izin vermeyecek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's he talking about? What's been found? | Neden bahsediyor ki? Ne bulunmuş? Söylemedi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Governor. | Vali Hanım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah, he didn't tell me. | Evet, bana söylemedi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know the Governor. Of course. | Vali Hanım'ı tanıyorsunuz. Tabii ki. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We would like you to meet Amanda Phelps of England. | İngiltere'nin Amanda Phelps'i ile tanışmanızı isteriz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Third and fourth degree frostbite. | Üçüncü ve dördüncü derece soğuk ısırması. Birkaç hafta beklememiz gerekecek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Wait? Wait for what? | Beklemek mi? Ne için bekleyeceğiz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| To see if debridement is necessary, | Debridmanın belki de ampütasyonun gerekli olup olmadığını görmek için. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The doctor will explain. | Doktor açıklayacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It is beyond me how you could let this happen to a little boy. | Küçük bir çocuğa bunun olmasına nasıl izin verdiğiniz konusu beni aşar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What have you done? | Ne yaptın? Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're lying to me. | Bana yalan söylüyorsun. Jules yalan söylemiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You left him on his own. | Onu tek başına bıraktın. Yapmışsın ki o da seni aramak için çıkmış olmalı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He must have gone outside because you weren't there. | Yanında olmadığın için dışarı çıkmış olmalı. Lütfen Jules şimdi olmaz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Please? Please what? | Lütfen mi? Ne lütfeni be? Ne halt ettin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where did you go? | Nereye gittin? Nereye gittin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where did you go?! | Nereye gittin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Professor Stoddart? | Profesör Stoddart! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hello? | Merhaba! Profesör Stoddart! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hello? | Merhaba! Merhaba! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Stay down there. | Orada kal! Yüzü koyun! Yüzü koyun yat! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I just... just got here. | Az önce geldim. Ellerini arkada çapraz yap! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Up. | Kalk! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I didn't... | Ben yapmadım. Diz çök! Burada kal. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I chose a life of crime | Hiç suç olmayan bir kasabada suç hayatı seçtim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I studied criminal law on the mainland, | Anakarada ceza hukuku okuyup... | Fortitude-1 | 2015 | |
| came to Fortitude, | ...Fortitude'a geldim ve bir polisle evlendim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And we live on the one place on Earth | Dünya üzerinde sakin bir hayat için garanti verdiğimiz tek yerde yaşıyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Our honeymoon was a night of thrills and magic. | Balayımız heyecan dolu büyülü bir geceydi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Eric took me up onto the glacier in a tent... | Eric beni buzulun üzerindeki bir çadıra götürdü ya da daha çok bir ordugâh diyelim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And the temperature fell to minus 30, | Sıcaklık 30 dereceye düştü ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| And now we are building a hideaway in the ice. | Şimdi de buzun içinde saklanacak bir yer... | Fortitude-1 | 2015 | |
| We are building a hotel hewn into the glacier itself, | ...vahşi doğanın, kuzey ışıklarının âşıkları için... | Fortitude-1 | 2015 | |
| or just lovers | Ya da yalnızca âşıklar dünyadaki en güvenli yerden... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm quite proud of that line, actually, | Aslında bundan son derece gurur duyuyorum... | Fortitude-1 | 2015 | |
| And here it is. | Ve işte karşınızda! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Excavation's scheduled to begin in two weeks' time, | Kazının iki hafta içinde başlaması planlanıyor ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and in six months, | ...altı hafta içinde de ilk konuklarımız için hazır oluruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So thank you, and enjoy. | Teşekkür ederim ve keyfini çıkarın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sheriff Anderssen for you. | Şerif Anderssen arıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan. Hildur. | Dan. Hildur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charlie Stoddart's dead. | Charlie Stoddart öldü. Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm sounding the bear warning. | Ayı uyarısı alıyorum. Bütün temsilcileri binada tutun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Bear attack? | Ayı saldırısı mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Search the perimeter of the property, prints, | Binanın çevresinde vahşi hayvan ve kan izleri arayın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If you see the bear, | Ayı görürseniz öldürmek için ateş edin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What about him? Go. | Peki o ne olacak? Yürü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You stay in the back of the car | Memurlar geri dönene kadar arabanın arkasında kal. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You think a bear did this? | Bir ayının yaptığını mı düşünüyorsun? Kendi güvenliğin için. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Go as quick as you can, because... | Mümkün olduğunca hızlı hareket et çünkü... Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Bear trails lead from the back of the house. | Ayı izleri evin arka tarafından başlıyor. Köpeklerin içeri girmesine izin vermeyin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm dying of liver cancer. | Karaciğer kanserinden ölmek üzereyim. Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm dying of liver cancer. | Karaciğer kanserinden ölüyorum. Teşekkür ederim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Out of here! | Alarmı çalıştırmadan önce çık hemen buradan! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hyperbaric oxygen treatment can increase | Yüksek basınçlı oksijen tedavisi hipoksiyi önleyip... | Fortitude-1 | 2015 | |
| the viability of reversibly damaged cells | ...ödemi azaltarak hücrelerdeki hasarı geri döndürüp canlılığı arttırabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, if that's what he needs, yes. | Tamam. İhtiyacı olan buysa, evet. Bu bir araştırma merkezi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It isn't set up to treat patients. | Hastaları tedavi etmek için kurulmadı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's experimental, and... | Deneysel ve riskler söz konusu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, do you think it... | Peki, sizce... | Fortitude-1 | 2015 | |
| you could get Liam in? We could make an exception. | ...Liam'ı kurtarabilir misiniz? Bir istisna yapabiliriz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Did you search the grounds for the bear? | Ayı için çevreyi aradınız mı? Evet, elbette. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You can't hear them coming, you know. | Geldiklerini duyamazsınız biliyorsunuz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan. | Dan. Aman Tanrım! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Look at the wound pattern, Margaret. | Yara izlerine bak Margaret. Bir ayının işi değil bu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hildur. Oh, oh, my Christ, Dan. | Hildur. Aman Tanrım! Dan. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hildur, listen to me. | Hildur beni dinle. Burada ciddi bir sorunumuz var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't think this was a bear attack. | Bunun ayı saldırısı olduğunu sanmıyorum. | Fortitude-1 | 2015 |