Search
English Turkish Sentence Translations Page 20176
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Are you seeing anybody? | Görüştüğün biri var mı? Resmî bir soru mu bu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ But it ran through my fingertips... ♪ | ...kaçıp gitti parmaklarımın arasından. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Water will keep running, rivers will turn ♪ | Su durmaksızın akıp nehirler kıvrılacak. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Water will keep running and rivers will turn ♪ | Su durmaksızın akıp nehirler kıvrılacak! ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Water will keep running and rivers will turn. ♪ | Su durmaksızın akıp nehirler kıvrılacak! ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| Normally, I need seven hours, and then I can function. | Normalde yedi saate ihtiyacım olur ve sonra çalışabilirim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Any less and I'm cranky and easily distracted. | Ne yaparsam yapayım gerginim ve dikkatim kolayca dağılıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| How many did you get last night? | Dün gece kaç tane aldın? Hiç. Peki sen? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I didn't go to bed at all. | Yatağa hiç gitmedim bile. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ingrid, it's Petra. | Ingrid, Petra konuşuyor. Neredesin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey Petra, I'm coming now. | Selam Petra hemen geliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You can keep that key. | Anahtar sende kalabilir. Ben diğerini alırım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Great. | Harika. Hoşça kal. Güle güle. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Good morning. | Günaydın! Taze kahve? Sağ ol. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Unknown person is discharging a firearm | Dan. Bilinmeyen bir kişi Tavrani'nin tesislerinde silahla ateş ediyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Shouts and screams from inside. | İçeriden bağrışmalar ve çığlıklar geliyor ve henüz görünürde hiç polis yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Henry? | Henry! Ne halt ediyorsun sen? Bakın hele Şerif! Artık güvendeyiz! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, Henry. | Tamam Henry. Baksana martılarıma ne yaptı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I shot the fucker! | Vurdum şerefsizi! Kahrolası martıyı vurdum! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Solved the exile problem, Dan. | Sürgün sorunu çözüldü Dan. Hemen vururum kendimi de! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Don't tempt me. | Sakın beni kışkırtma! Gel hadi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Come on. | Gel bakalım. Sorun değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I thought I'd just heave all this junk out into a skip | Yalnızca bu ıvır zıvırı dışarı atıp burayı ateşe vermeyi düşündüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You can strike the match, Dan, on behalf of the Governor. | Valinin adına kibriti sen de çakabilirsin Dan. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do the dirty work. | Pis işleri yap! Yaptığın bu değil mi zaten? Orospunun pis işleri! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Now get the fuck out. | Siktir git artık hadi! Yakalaman gereken bir katil var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Don't let me keep you, Sheriff. | Seni meşgul etmeyeyim Şerif. Çık git olur mu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sit down, Henry. | Otursana Henry. Defol! Otur! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Listen to me, Henry. | Dinle beni Henry. Silah falan yok artık! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I promise I will find whoever killed Charlie. | Charlie'yi her kim öldürdüyse bulacağıma söz veriyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Keep your head down. | Başını aşağıda tut. Artık öfke dolu toplum gösterileri yok! | Fortitude-1 | 2015 | |
| You said you didn't trust me because I'm a drunk. | Sarhoş olduğum için bana güvenmediğini söylemiştin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And maybe all of this... | Belki de bütün bunlar tamamen benim hatamdır. İçiyor olman da benim hatam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No, Henry. | Hayır, Henry. Bu benim hatam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| My fault, my responsibility. | Benim hatam ve benim sorumluluğum. Peki nasıl, söyle bana. | Fortitude-1 | 2015 | |
| GPR stands for...? | YAR açılımı nedir? Yeraltı Radarı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, well, this is progress, isn't it? | Tamam, bu bir gelişme öyle değil mi? Evet, sanırım öyle. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I mean, I found it in Stoddart's study. | Yani Stoddart'ın çalışma odasında buldum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He was looking at the images himself, | Görüntülere kendisi bakıyordu ama taramada Pettigrew'ın adı var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And it's creased and folded | Sanki epeyce elden ele gezmiş gibi buruşuk ve katlanmış durumda. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, I mean, where does the map lead us? | Peki, harita bizi nereye götürüyor? Pettigrew ne bulmuş? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Somebody wrote that in here, see that? | Birisi buraya yazmış, görüyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| We could be looking at an oil field the size of Belgium | Belçika boyutunda bir petrol sahası arıyor olabiliriz... | Fortitude-1 | 2015 | |
| or the size of that bed over there, I don't know. | ...veya şuradaki yatağın ebadıdır bilemiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, Gene, I'll have Tech Resources examine it. | Tamam Gene. Teknoloji Kaynakları'na bunu inceletmem gerekecek. Tamam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason said he was with his brother last night, | Jason geçen gece kardeşiyle olduğunu söyledi ama doğrulamak için Ciaran'ı bulamıyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Eric tried here last night? | Eric dün gece buraya baktı mı? Evet... bir şey yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Call his mobile. | Cep telefonunu ara. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's ringing. | Çalıyor. Aramaya devam et. | Fortitude-1 | 2015 | |
| His phone's inside. | Telefonu içeride. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ciaran? | Ciaran! Işıkları getir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Call an ambulance. | Ambulans çağır. Kahretsin! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It was Ronnie! | Ronnie yaptı! Ronnie Morgan. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He came in here last night. | Dün gece buraya geldi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ronnie wanted a boat. | Ronnie bir tekne istiyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Didn't have any money, so I told him where to go. | Hiç parası yoktu bu yüzden ben de nereye gideceğini söyledim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I picked up a big fucking bowie knife off the display. | ...vitrinden kahrolası büyük bir av bıçağını kaptım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If he's taken a boat, he could be anywhere. | Tekneyi aldıysa her yerde olabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ronnie's out of control. | Ronnie kontrolden çıktı. Sanki ele geçirilmiş gibiydi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam? | Liam! Liam! İyisin tatlım, yanındayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam! | Liam! Yardım edin! Yardım edin! 1 | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't know what's happening. | Neler olduğunu bilmiyorum. Doktor geliyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam! | Liam! Liam sorun yok tatlım. Buradayım Liam. Bir şeyler yapın! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll check round the back. | Arkadan dolaşıp kontrol edeyim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Carrie's rabbit's gone. | Carrie'nin tavşanı gitmiş. Neden tavşanını da alsın ki? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Companionship? | Arkadaşlık! Ya da belki güveç yapmak için. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Whoever killed the Professor must have been very strong. | Profesörü kim öldürdüyse oldukça güçlü ve fiziksel şiddete yatkın olmalı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Prescription pills in Ronnie's name, unopened. | Ronnie'nin adına reçetelenmiş haplar... açılmamış. Nedir onlar? | Fortitude-1 | 2015 | |
| 800 mills thanatolinone. | 800 doz tanatolinon. Adını biliyorsun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| These are anti psychotics. | Bunlar antipsikotik. Haplarını almadan evden ayrılmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We've had no trouble with Ronnie since he arrived here. | Buraya geldiğinden beri Ronnie'yle hiçbir sorunumuz olmadı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No, none at all, | Hayır, hiç olmadı ama ilaçları biterse... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Then we have no way of knowing | O hâlde durumunun ciddiyetini bilmenin bir yolu yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| They don't prescribe anti psychotics | Kesinlikle gerekli olmadığı sürece antipsikotik reçete etmezler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ciaran said that he grabbed the knife by the blade. | Ciaran bıçağı keskin tarafından yakaladığını söyledi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| House to house. | Ev ev sorup son 24 saat içinde onları gören var mı araştıralım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll get my gear. | Eşyalarımı alayım. Frank ve ben sahili araştırmaya başlar... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Track the stolen boat. | ...çalıntı tekne izlerini süreriz. Hayır. Frank'le ben giderim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan, I'd rather help Frank chase a murderer | Dan, kasabada gün boyu ağrıyan bacağımı sürüklemektense... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I've got the coordinates of Ronnie's boat from his GPS. | GPS'inden Ronnie'nin teknesinin koordinatlarına ulaştım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's about seven miles up the coast. | Sahile yaklaşık 11 kilometre mesafede. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I can easily follow his route since he left Fortitude harbor. | Fortitude limanından ayrıldığından beri rotasını kolayca izleyebiliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And this. | Bu ise... çok tuhaf. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He sailed 30 miles northwest, then he sailed all the way back. | Kuzeybatıya doğru 50 kilometre ilerlemiş sonra da bütün o yolu geri dönmüş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No sign of Carrie at home or at school? | Carrie'nin okulda ya da evde olduğuna dair hiç iz yok. Ronnie kızı yanına almış olmalı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The longer she's alone with him, the more she's at risk. | Onunla ne kadar uzun süre yalnız kalırsa daha da çok risk altında olur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We gotta go right now. | Hemen gitmemiz gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam had a fit this morning. | Liam bu sabah nöbet geçirdi. Nefes alamıyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What kind of fit, is he all right? | Ne tür bir nöbet? İyi mi peki? Gelip onu görmen gerek. Jules! | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's asleep now. | Şu anda uyuyor. Hemen gelip onu gör Frank. Üzgünüm Jules ama Frank'e ihtiyacım var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's going on with you two? | İkinizin arasında neler oluyor? Evden taşındım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Into the hotel? | Otele mi? Şu anda bu konudan bahsetmiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| While your son is sick? | Oğlun hastayken mi? Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok, değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just concentrate on your job, Frank. | Yalnızca işine odaklan Frank. Yapman gereken bu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He found it in the Professor's house and he took it. | Profesörün evinde bulup almış. Morton da kim? | Fortitude-1 | 2015 | |
| The British policeman. | İngiliz polis. Tarama onda. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do you understand? | Anlıyor musun? Üzgünüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't care if you're sorry, Max. | Üzgün olsan da umurumda değil Max. Bana ne... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sorry, Officer, I'd love to help. | Üzgünüm Memur Bey yardım etmek isterdim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He doesn't speak English. | İngilizce bilmiyor. Peki sen Rusça biliyor musun? | Fortitude-1 | 2015 |