Search
English Turkish Sentence Translations Page 20168
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| he hasn't told me one way or the other. | Bununla ilgili bir şey söylemedi. Pekâlâ, sor ona. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Tell him to give me a call at the surgery if he hasn't. | Geçirmediyse beni muayenehâneden aramasını söyle. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This could be a trunk. | Sanırım bu bir ağaç gövdesi. Sivri bir diş bu. Öyleyse bir mamut olmalı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You think it's a prehistoric mammoth | Buzu çözülmüş tarih öncesi bir mamut olduğunu mu düşünüyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey, we need to get out of here | Bir ayıyla karşılaşmadan buradan gitmeliyiz. İkimiz de bunu kullanabiliriz Jason. | Fortitude-1 | 2015 | |
| When that mine shuts, I have nothing, Jas, nothing lined up, | Şu maden kapanırsa elimde hiçbir şey kalmaz Jas! Korunup saklanmış hiçbir şey! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Carrie's 10 now. She needs things. | Carrie şu anda 10 yaşında. İhtiyaçları var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Let's get it on the truck. | Kamyona götürelim hadi. 1 | Fortitude-1 | 2015 | |
| Very impressive, Hildur. | Çok etkileyici Hildur. Bak şimdi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| See? | Görüyor musun? Minicik ampuller bağladılar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It really comes to life, doesn't it? | Gerçekten hayat buluyor, değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's time you and Henry sorted out your differences, Dan. | Sen ve Henry arasındaki ayrımları çözüme kavuşturmanın vaktidir Dan. | Fortitude-1 | 2015 | |
| By taking him his exile letter? | Sürgün mektubunu ona götürerek mi? Burada ölemez. Kanun böyle. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Look, he's old. He's lonely. | Bak! Adam yaşlı, yalnız ve ölüyor. Senin arkadaşın, bu yüzden bu işi hâllet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Margaret. | Margaret. Liam Sutter 10 yaşında. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mm hmm. What about him? | Ne olmuş ona? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's got the mumps, 99% sure mumps, | Kabakulak olmuş. %99 kesinlikle kabakulak ama... Ama ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| it just might be something else. | Başka bir şey de olabilir. Yani? Ne söylemeye çalışıyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Because his dad was in Afghanistan, | Çünkü babası Afganistan'daymış ve orada hâlâ çocuk felci vakaları görülüyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Incubation period, up to 37 weeks, | Kuluçka süresi 37 hafta kadardır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| so it is possible | Yani Liam'da o hastalığı görmemiz mümkün. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Polio? | Çocuk felci mi? Bu bir karantina konusu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You up for that, Governor? | Bunun için hazır mısınız Vali Hanım? Şehrin mühürlenmesi sizin sorumluluğunuzda olacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, wouldn't we just isolate the Sutter child | Yalnızca Sutter'ların çocuğunu izole edip aileyi karantinaya alsak olmaz mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll run some tests. | Birkaç test yapayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Polio? | Çocuk felci mi? Biliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sorry. | Affedersiniz. Bardakların tümü ortaya, buraya. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're so gorgeous. | Muhteşemsin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So you're search and rescue. | Demek arama ve kurtarmadasın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What do you do? | Ne yapıyorsun? Çaresiz kadınları falan mı buluyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You swoop down and save them? | Baskın yapıp onları kurtarıyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Maybe they're gonna need someone | Belki de seni benden kurtarmak için birine ihtiyaçları vardır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You think? | Öyle mi sence? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know... | Bilirsin bu yerde... | Fortitude-1 | 2015 | |
| things can come at you from nowhere. | ...bazı şeyler aniden ortaya çıkıp üzerine gelebilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Things? | Bazı şeyler mi? Ne gibi şeyler? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Monsters. | Canavarlar. Canavarlar mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You won't see them, you won't hear them... | Onları ne görürsün ne de duyarsın... | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know? | Bilirsin işte. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And then they're gone... | Sonra da sen ne olduğunu anlamadan... | Fortitude-1 | 2015 | |
| into the darkness... | ...karanlığın içinde kaybolup giderler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hi. | Merhaba. Vincent Rattrey misin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Natalie Yelburton. | Natalie Yelburton. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So you're the guy | Demek ren geyiklerinde bulduğum anormalliklerin sorumlusunun... | Fortitude-1 | 2015 | |
| for these reindeer abnormalities I've been finding. | ...PFA olabileceğini düşünen kişi sensin. Makalemi mi gördün? Şöyle bir baktım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So what's this experiment here for? | Peki buradaki deney ne için? Bu mu? Akşam yemeği bu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where did you get this? | Nereden buldun bunu? O şeyin ağzından. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Its mouth? | Ağzından mı? Çözünmüş bir ceset buldum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Did somebody put you up to this? | Bunu sana biri mi verdi? Hayır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's an entire carcass? | Bütün bir ceset mi var? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I mean, its value to science is... | Demek istediğim bilim açısından değerinin haddi hesabı yok! | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's your name, please? | İsmin nedir acaba? Jason. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So... | Pekâlâ, haddi hesabı olmayan bir sayı ver bana profesör. | Fortitude-1 | 2015 | |
| How do you mean? | Ne demek istiyorsun? Değeri nedir? | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's priceless. | Paha biçilemez! Hayır... yani senin için değeri nedir? | Fortitude-1 | 2015 | |
| How much would the Research Centre give me for it? | Araştırma Merkezi bunun için bana ne kadar verir? | Fortitude-1 | 2015 | |
| No, you... | Hayır, sen... Hayır, dinle beni. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The law about finds of this nature is perfectly clear. | Doğanın buluntuları hakkındaki yasa çok açıktır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. Hey. | Tamam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey, I know you! | Seni tanıyorum! İsmin Jason! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Are you still employed at the hotel? | Hâlâ otelde mi çalışıyorsun? Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Has anyone in Fortitude | Fortitude'da olay hakkında seninle konuşan ya da... | Fortitude-1 | 2015 | |
| or given you reason to believe | ...öğrenmiş olabileceklerini düşünmene sebep olan bir şeyler oldu mu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm required to ask you | Fortitude'da hâlâ güvende hissedip hissetmediğini sormam gerekiyor. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm required to ask you | Fortitude'dan ayrılma gibi bir planın olup olmadığını sormam gerek. Yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Because you know if you do, | Biliyorsun ki öyle bir şey yaparsan bize bildirmek zorundasın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Otherwise, you would be in serious breach of your license | Aksi takdirde ciddi şekilde lisansını ihlâl etmiş kabul edilerek sorumlu tutulursun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Are you seeing anybody? | Görüştüğün biri var mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Is that an official question? | Resmî bir soru mu bu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Officially... | Resmî olarak kimsenin üzerine vazife değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. | Tamam. Teşekkür ederim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't like you going out there without telling me. | Bana söylemeden dışarı çıkman hoşuma gitmiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| All I was doing was going up to the cabin | Tek yaptığım fırtına kepenklerini onarmak için kulübeye gitmekti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Listen, you stood in a bear trap, for goodness sakes. | Dinle! Tanrı aşkına bir ayı tuzağına basmışsın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You could have lost your leg. | Bacağını kaybetmiş olabilirdin. Tamam. Bak, üzgünüm Hildy. Üzgünüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So how is everything coming along? | Peki, her şey yolunda mı? Konuşman nasıl gidiyor? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do you need any good jokes for it? | İyi espriye falan ihtiyacın var mı? Buz matkabı yolda. Sahi mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Left Oslo this morning, | Oslo'dan bu sabah ayrıldı yani çarşamba günü ulaşır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| All happening. | Her şey olup gidiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Storm shutters. | Fırtına kepenkleri. Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're lying to me, Eric. | Bana yalan söylüyorsun Eric. | Fortitude-1 | 2015 | |
| "We live in the one place on Earth | Dünya üzerinde sakin bir hayatın garanti olduğu tek yerde yaşıyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Our honeymoon was a night of thrills and magic. | Balayımız heyecan dolu büyülü bir geceydi. Heyecan dolu ve büyülü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Eric took me up onto the glacier in a tent... | Eric beni buzulun üzerindeki bir çadıra götürdü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| and now we're building a hideaway in the ice, | Şimdi de buzun içinde saklanacak bir yer... | Fortitude-1 | 2015 | |
| a hotel hewn into the glacier itself, | ...vahşi doğanın, kuzey ışıklarının âşıkları için... | Fortitude-1 | 2015 | |
| where lovers of the wilderness, | ...buzulun bizzat içine oyulmuş bir otel inşa ediyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| or just lovers... | Ya da yalnızca âşıklar için... yalnızca âşıklar için. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Good morning. | Günaydın. Nasıl gidiyor? Fortitude Polisi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I see you are not carrying any hunting rifles | Kutup ayılarından korunmak için herhangi bir tüfek taşımadığınızı görüyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I understand. | Anlıyorum. Nereden geldiğinizi anlıyorum bayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But the waiting period for firearms | Ancak ateşli silahlar bekleme süresi aşamayacağımız bir tedbir koydu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So that is that. | Yani olay budur. Anlayamadım? | Fortitude-1 | 2015 | |
| That is that. | Hepsi bu kadar. Bakın yalnızca iç kesimde seyahat ediyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No bears. | Hiç ayı yok. İç kesimde hiç ayı yok mu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| No bears inland. | İç kesimde hiç ayı yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What my friend means | Arkadaşımın demek istediği hepimizin bildiği gibi... | Fortitude-1 | 2015 | |
| polar bears are coastal predators | ...kutup ayıları kıyı yırtıcılarıdır ama kıyı boyunca seyahat etmediğimizden... | Fortitude-1 | 2015 | |
| then the recommended precautions | ...önerilen önlemler bizim zaman ölçeğimiz için geçerli değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What's he doing? | Ne yapıyor? Adam Norveçli. | Fortitude-1 | 2015 |