English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 20117
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| it would have been gushing with blood, unless... | ...her taraftan kan fışkırıyor olması gerekirdi ama tabii... | Forever-1 | 2014 |  |
| Unless what? | Ama tabii ne? | Forever-1 | 2014 | |
| Unless she stopped the bleeding. | Ama tabii kanaması durmadıysa. Eva'nın katili onu, baygın... | Forever-1 | 2014 | |
| But she was awake. | Ama kız uyanıktı. | Forever-1 | 2014 | |
| The rubber tubing has been torn off this carpet. | Kauçuk boru bu halıyı yırtmış. | Forever-1 | 2014 | |
| She must have ripped it out to make a tourniquet. | Turnike yapmak için koparmış olsa gerek. | Forever-1 | 2014 | |
| Wait, doc, are you saying... | Dur biraz doktor, yani... | Forever-1 | 2014 | |
| Our murder victim might still be alive. | Kurbanımız hâlâ yaşıyor olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Where are we with suspects? | Şüphelilerimiz kimler? | Forever-1 | 2014 | |
| Well, we're heading over to Stuhler Center now. | Şu an Stuhler Merkezi'ne doğru gidiyoruz. | Forever-1 | 2014 | |
| Eva's brother said she was being stalked | Eva'nın abisi onun baleden biri tarafından takip edildiğini söyledi. | Forever-1 | 2014 | |
| Figure we head over there, | Oraya gidip, birkaç kişiyle konuşup saklandığı... | Forever-1 | 2014 | |
| talk to some people, see if we can flush 'em out. | ...yerden çıkarabilecek miyiz diye bir bakacağız. | Forever-1 | 2014 | |
| Good. In the meanwhile, | Güzel. Bu arada... | Forever-1 | 2014 | |
| State P.D. is putting together a search party, | ...Eyalet Polis Departmanı da bir arama ekibi oluşturacak. | Forever-1 | 2014 | |
| but they've got a lot of ground to cover. | Ama çok yol kat etmeleri gerek. | Forever-1 | 2014 | |
| It would be nice if they knew exactly where to start. | Tam olarak nereden başlayacaklarını bilseler işte süper olurdu. | Forever-1 | 2014 | |
| Well, Henry's on it, believe me. | Henry o meseleyle ilgileniyor, inanın bana. | Forever-1 | 2014 | |
| Dirt in her tires appears to be a mixture of silt and clay. | Tekerleklerindeki kir silt ve kil karışımı gibi. | Forever-1 | 2014 | |
| Grass under the tires seems to be of the paniculata variety. | Tekerlerlerin altındaki ot çöven çeşidi gibi duruyor. | Forever-1 | 2014 | |
| What exactly does that mean? | Cinayet masasından Dedektif Martinez. Nasıl yani? | Forever-1 | 2014 | |
| There must be something here that can tell us | Eva'nın cesedini saldırganın nereye attığını bize gösterecek... | Forever-1 | 2014 | |
| Time is of the essence! | Zaman çok önemli! | Forever-1 | 2014 | |
| Lucas, you got a minute? | Lucas, vaktin var mı? | Forever-1 | 2014 | |
| No! No. | Yok! Yok. | Forever-1 | 2014 | |
| Uh, a bunch of files came for you | St. Timothy Sıhhiye Grubu'ndan birkaç tane dosya geldi sana. | Forever-1 | 2014 | |
| You have to sign for them. | İmza atman gerekiyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Medical files? What are they about? | Tıbbi dosyalar mı? Ne hakkındalar? | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, that's, uh, probably a mistake. | Sanırım bir hata oldu. Bana gelmedi onlar. Neyse ben... | Forever-1 | 2014 | |
| I'll, uh, I'll figure this out. | Ben bu işi öğrenirim. | Forever-1 | 2014 | |
| It's a terrible thing to lose a talent like Eva. | Eva gibi bir yeteneği kaybetmek ne kötü bir şey. | Forever-1 | 2014 | |
| A director is lucky if he sees a dancer like this | Bir yönetici hayatında onun gibi bir dansçıyı bir veya... | Forever-1 | 2014 | |
| once, maybe, twice in a lifetime. | ...iki kez görürse şanslı sayılır. | Forever-1 | 2014 | |
| Everyone she worked with adored her. | Onunla çalışan herkes ona tapardı. | Forever-1 | 2014 | |
| Well, apparently not everyone. | Belli ki herkes değil. | Forever-1 | 2014 | |
| We believe Eva may have had a stalker. | Eva'nın bir takipçisi olmuş olabileceğini düşünüyoruz. | Forever-1 | 2014 | |
| Do you know of anyone at the theater | Tiyatroda kıskanç olabilecek birini tanıyor musunuz? | Forever-1 | 2014 | |
| There isn't a girl in the company | Grupta Eva'yı kıskanmayan tek bir kız bile yok. | Forever-1 | 2014 | |
| She was replacing Odessa Kozlova as the next Prima. | Sonraki Baş Balerin olarak Odessa Kozlova'nın yerine geçiyordu. | Forever-1 | 2014 | |
| She was replacing Odessa? | Odessa'nın yerine mi geçiyordu? Odessa'nın emekli olduğunu duymuştuk. | Forever-1 | 2014 | |
| The injuries, the... the practice, | Yaralar olsun, alıştırmalar olsun... | Forever-1 | 2014 | |
| they were beginning to take its toll on Odessa. | ...artık Odessa'ya zarar vermeye başlıyordu. | Forever-1 | 2014 | |
| The company thought it would be best | Grup gücü Eva'ya devretmenin en iyisi olacağını düşündü. | Forever-1 | 2014 | |
| How did Odessa feel about that? | Odessa bu konuda neler düşündü? | Forever-1 | 2014 | |
| Well, she was upset, naturally. | Doğal olarak üzülmüştü tabii. | Forever-1 | 2014 | |
| But to think that she would do something like this | Ama onun böyle bir şey yapacağını düşünmek imkânsız. | Forever-1 | 2014 | |
| She was at rehearsal the entire day Eva went missing. | Eva'nın kaybolduğu gün provada o da vardı. | Forever-1 | 2014 | |
| Besides, I never heard her threaten Eva. | Ayrıca onun Eva'yı tehdit ettiğini hiç duymadım. | Forever-1 | 2014 | |
| They hardly even spoke. | Konuştukları bile söylenemez. | Forever-1 | 2014 | |
| Looks like Odessa found | Anlaşılan Odessa mesajını iletmek için başka bir yol bulmuş. | Forever-1 | 2014 | |
| Did Odessa have access to this dressing room? | Odessa'nın bu soyunma odasına erişimi var mıydı? | Forever-1 | 2014 | |
| Yes, she did. | Evet vardı. | Forever-1 | 2014 | |
| You think a prim little ballet queen like Odessa's | Odessa gibi küçük bir bale kraliçesinin... | Forever-1 | 2014 | |
| even got the power to cut off a girl's foot? | ...bir kızın ayağını kesecek gücü var mıydı ki sence? | Forever-1 | 2014 | |
| Well, every queen | Her kraliçenin yandaşları vardır. | Forever-1 | 2014 | |
| Russian mob, by the looks of it. | Rus mafyası gibi geldi bana. Şu adama bak. | Forever-1 | 2014 | |
| His eyes are almost swollen shut. | Gözleri şişmekten kapanmış neredeyse. | Forever-1 | 2014 | |
| Allergy season? | Alerji mevsiminden mi? Hayır, biber gazından. | Forever-1 | 2014 | |
| Eva unloaded half a can on the guy | Eva şişenin yarısını onu takip eden adama boşaltmış. | Forever-1 | 2014 | |
| No autographs. | İmza atmıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, actually, we were hoping for an interview. | Aslında sizinle görüşme yapmayı umuyorduk. | Forever-1 | 2014 | |
| You may call it retirement. | Siz buna emeklilik diyebilirsiniz. | Forever-1 | 2014 | |
| But when a ballet director replaces you | Ama bale yönetmeni sizi parmaklarının üzerinde... | Forever-1 | 2014 | |
| with some girl from the slums | ...zar zor dönen kenar mahalleli bir kızla değiştirirse... | Forever-1 | 2014 | |
| I call that an insult. | ...ben buna hakaret derim. | Forever-1 | 2014 | |
| Yeah, well, I call it motive. | Ben de buna bir bir sebep derim. | Forever-1 | 2014 | |
| Only a pretty girl like you | Ancak sizin gibi güzel bir bayan... | Forever-1 | 2014 | |
| didn't want to get her hands dirty, | ...pis işlere girmek istemezdi, o yüzden arkadaşınız Sergei'ye gittiniz. | Forever-1 | 2014 | |
| Your record is pretty impressive. | Siciliniz çok etkileyici. | Forever-1 | 2014 | |
| Robbery, extortion, aggravated assault. | Soygun, para sızdırma, ağır saldırma. | Forever-1 | 2014 | |
| So, what the hell is a thug like you doing | Sizin gibi bir haydut neden balerinlerle takılır peki? | Forever-1 | 2014 | |
| My colleagues and I are investors | Meslektaşlarım ve ben Odessa'nın kariyerindeki yatırımcılarız. | Forever-1 | 2014 | |
| We pay for her dance coaches, | Dans eğitmenlerinin, geçim masraflarının parasını ödüyoruz. | Forever-1 | 2014 | |
| And in return, you take | Karşılığında, kazançlarından hisse payı alıyorsunuz. | Forever-1 | 2014 | |
| But all that money was about to go away | Bütün paralar, Eva işini kabul ettiğinde... | Forever-1 | 2014 | |
| when Eva took her job. | ...elden gitmek üzereydi. | Forever-1 | 2014 | |
| and then you left it at that ballet as a warning. | Ve onu bale yerinde uyarı olarak bıraktın. | Forever-1 | 2014 | |
| I never touched Eva! | Eva'ya elimi bile sürmedim! | Forever-1 | 2014 | |
| You got close enough for her to pepper spray you. | Birbiri üzerine yazıIı katmanlar varı. Sana biber gazı sıkmasını sağlayacak kadar yakınındaydın. | Forever-1 | 2014 | |
| You must have been following her for a while, | Bir süre onu takip etmişsindir. | Forever-1 | 2014 | |
| waiting for that perfect moment to kidnap her. | Onu kaçıracağın o mükemmel anı beklemişsindir. | Forever-1 | 2014 | |
| He was never trying to kidnap her. | Onu hiç kaçırmaya falan çalışmıyordu. | Forever-1 | 2014 | |
| He was only watching her. | Sadece izliyordu. Rusya'ya eski bir numaradır bu. | Forever-1 | 2014 | |
| You hire a man to follow from distance, | Belli bir mesafeden takip etsin diye adam tutarsın. | Forever-1 | 2014 | |
| leave a few threats. | Birkaç tehdit mesajı bırakırsın. | Forever-1 | 2014 | |
| Suddenly the dancer gets distracted. | Dansçının dikkati birden dağılıverir. | Forever-1 | 2014 | |
| I was just trying to make Eva slip up. | Eva'nın hata yapmasını sağlamaya çalışıyordum. | Forever-1 | 2014 | |
| But I told Sergei never to touch her, just to watch her. | Ama Sergei'ye ona dokunmamasını, sadece izlemesini söyledim. | Forever-1 | 2014 | |
| Were you following her the day she went missing? | Kaybolduğu gün onu takip ediyor muydun? | Forever-1 | 2014 | |
| She left rehearsal around three, | Saat üç gibi provadan çıktı. | Forever-1 | 2014 | |
| went to the courtyard, | Avluya gitti, bir heykelin etrafında dolanıp durdu ve sonra gitti. | Forever-1 | 2014 | |
| And you didn't follow her? | Sen de onu takip etmedin mi? | Forever-1 | 2014 | |
| Let me get this straight, Henry. | Bakalım doğru anlamış mıyım Henry: | Forever-1 | 2014 | |
| You dragged us all the way back out here, | Bizi aptal bir Kazak yağmur yağıyordu dedi diye mi buraya getirdin? | Forever-1 | 2014 | |
| It was pouring when Eva left the studio, | Eva stüdyodan gittiğinde yağmur yağıyormuş. | Forever-1 | 2014 | |
| and yet she stood outside | Ama o yine de dışarıda bu heykelin önünde biraz durmuş. | Forever-1 | 2014 | |
| Henry, we still have two | Henry, merkezde hâlâ iki önemli şüphelimiz var. | Forever-1 | 2014 | |
| Both have motive, both... | İkisininde sebebi var ve ikisi de... | Forever-1 | 2014 | |
| Are innocent. | Masum. | Forever-1 | 2014 | |
| Sergei and Odessa won't be able | Sergei ve Odessa bize Eva'nın kaybolduğu öğlen nereye... | Forever-1 | 2014 | |
