Search
English Turkish Sentence Translations Page 20112
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
So, how does this happen? | Nasıl oluyor bu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, foie gras is a volatile dish. | Kaz ciğeri uçucu bir yemektir. Hayır ya, hepsini diyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You know, a kid from Washington Heights, | Washington Heights'tan bir çocuk için oteller, lokantacılık... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When I was 10 years old, | 10 yaşımdayken kardeşim gözümün önünde vuruldu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm so sorry. | Başın sağ olsun. Olan oldu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But when I was old enough to get out, I did. | Kurtulacak yaşa gelince kurtuldum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And what about you? | Sende işler nasıl, geçmişinden kurtulmaya hazır mısın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know about your husband, and I'm sorry for your loss. | Kocandan haberdarım. Başın sağ olsun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You did a bit of detective work on your own, huh? | Başka hobileri, ilgi alanları veya arkadaşları var mıydı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I like you, Jo, | Senden hoşlanıyorum Jo, istediğin kadar yavaş gidebiliriz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, I will tell you when to slow down. | Ne zaman yavaşlayacağını söylerim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You know, since this is a working dinner, so... | Bu iş yemeği olduğuna göre... Cinayet asla uyumaz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lucas. | Lucas. Henry ile neredesiniz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lucas, you're a darling. | Lucas, sen bir tanesin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What? No, no, no, no, no. | Ne? Hayır, olmaz. Hiç iyi bir fikir değil bu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What... what... Where are you going? | Nereye gidiyorsun? Ne yapıyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If that bouncer sees us, you're dead. | O goril bizi görürse öldün. Öldük. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Are you high? | Kafan mı iyi? Bitti mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, but I'm quite sure she is. | Hayır ama bu kesin öyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, this is the plan... Dance? | Planımız bu mu, dans mı edelim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you mind if I borrow this? | Bunu ödünç alabilir miyim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh. Hey. Hi. | Selam. Merhaba. Yok. Benim... Evet. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, no, no. | Hayır, hayır. O yanık kokusu phantosmiaydı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hello, there. | Selamlar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Would you mind terribly if I examined your ear? | Kulağınıza baksam çok sorun olur mu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, that's a new one. | Bak bu yeni işte. Niye olmasın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lovely. | Çok güzel. Peki, silebilir miyim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry. Um, no, no, no, wait. | Henry. Hayır, durun. Buraya giremezsiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Okay, take it out on me, please. Don't... don't hurt him. | Tamam, bana patlayın. Lütfen ona dokunmayın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, what the hell are you doing? | Henry, ne yaptığını sanıyorsun? Frank Farrell'ın DNA'sını alıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Best night ever. | Gelmiş geçmiş en iyi gece. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
we found your DNA on Lucy Templeton's body, | Lucy Templeton'ın cesedinde DNA'nı bulduk, tanışıyormuşsunuz. Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Trash was pretty packed back then, | Trash o zamanlar tıklım tıklımdı, dişinden çıkmadıysa... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Why'd she have 9 grand of your cash? | Neden üstünde 9000 dolar paran vardı? Üstünden nakit mı çıktı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You found cash on her? | Bay Delgros burada mı? Bazı sorularımız var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yep, cash we believe is yours that she stole, | Evet, senden çaldığını düşünüyoruz. Bundan çok iyi cinayet sebebi olur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
don't you think, detective? Why didn't you just say so? | Öyle değil mi dedektif? Öyle desene. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's the first thing you got right all day... | Bugün ağzınızdan çıkan ilk doğru şey. Cinayet veya nakit kısmı değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, it was mine. | Evet, para benimdi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Only she didn't steal it. I gave it to her. | Ama çalmadı, ben verdim. Doğru. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lucy was my friend. | Lucy ile arkadaştık. Bir süre gitti, temizlenmiş gibiydi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She said she wanted to start a new life, so I helped her out. | Yeni bir hayata başlamak istediğini söyleyince arka çıktım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If someone asked me for 9 grand today, I'd laugh. | Bugün biri benden 9 binlik istese gülerim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But... | Ama... O zamanlar farklıydı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lucy was special. | Lucy de özeldi. Öyle mi? Nasılmış? Kalemi tutuşunuz... Can çıkar huy çıkmaz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah? How so? | Önce ben sordum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Everybody loved her. | Herkes ona bayılırdı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, obviously not everybody. | Anlaşılan herkes değilmiş. Evet. Değilmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look, all the guys in Eddie's band | Bakın, Eddie'nin grubundaki herkes ona Yoko derdi... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
felt like she was in their way of, | ...onlar için şöhret ve talih demekti. Öyleydi işte. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She was Eddie's kryptonite, | Eddie'nin kriptonitiydi, gruptan çok sevdiği tek şey. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, you can see the conflict of interest. | Çıkar çatışmasını görebilirsiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Okay, bass player Paul Pox, A.K.A. Rich Dornis, | Pekâlâ. Basçı Paul Pox, diğer adı Rich Dornis, Jersey'de yaşıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What about the drummer? | Davulcu ne âlemde? Ölü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That doesn't mean he's dead. | Bu ölü olduğunu göstermez ki. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I mean, I got some pretty nutty pictures of myself | Benimde manyakça fotoğraflarım var, eski günlerde sallarken. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Bluish fingernails suggest venous stasis. | Mavimsi tırnaklar toplardamarındaki sıkışıklığı gösteriyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Scabbing on the neck from needle insertion suggests | İğne sokumundan kaynaklı boynundaki yara... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
that the veins in his arms had collapsed. | Bay Delgros? Evet. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'd say he was about a month away from an overdose. | Bence aşırı doz uyuşturucudan ölmüş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Nailed it. | Sıradan bir şeydi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, dead, in jail... | Yani biri ölmüş, biri de hapiste... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Suppose we'll have to start with him. | İşe bununla başlayalım öyleyse. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah? | Buyrun? Baban evde mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Who are you? | Kimsiniz siz? Ben ilgilenirim Zoe. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hope she wasn't rude. | Umarım ayıp etmemiştir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Um, do you mind if we ask you | Acaba size Lucy Templeton hakkında sorular sorabilir miyiz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I saw the news. | Haberleri gördüm. Buraya geleceğiniz aklıma gelmişti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I figured you'd be here at some point. | Henry, neye ihtiyacın var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Sorry about the mess. | Dağınıklığın kusuruna bakmayın. Zoe, kardeşini götür. Al bakalım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's been a while since anybody's wanted to talk | Uzun zamandır Eddie ve Lucy hakkında konuşmak isteyen olmamıştı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Actually, we wanted to talk about you. | Aslında biz sizin hakkınızda konuşmak istiyorduk. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I don't know. | Bilmem. Öyle isim olmaz küçük hanım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Better not be with that Kevin boy. | Kevin'la çıkmasan iyi olur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Don't give me attitude. Where are you going? | Tavır yapma. Nereye gidiyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is there gonna be alcohol there? I don't know. | Alkol var mı gideceğin yerde? Bilmiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Excuse me. | Affedersiniz. Onu nereden aldınız? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Uh, in a box of my dad's old stuff. | Babamın eski eşyalarını koyduğu bir kutudan. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It matches. | Uyuyor. Lucy'nin bacağındaki modelle uyuyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Whatever you think my dad did, he didn't. | Babamın bir şey yaptığını düşünüyorsanız o yapmadı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He's not that cool. | Bir sürü kızgın kişiden aramalar alıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Uh, do you have somewhere we can go speak privately, | Çocuklarınızdan uzakta, yalnız olarak konuşabileceğimiz... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's what's called a pattern injury. | Model yaralanması diye buna deniyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's of considerable forensic interest | Yara, darbe enstürmanıyla eşleştirilebileceği için... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
to the impacting instrument. | Doktor. Hayır, hayır, hayır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Now, I'll be very happy to take your bracelet | Bileziğini laboratuvarıma götürüp tam bir analiz yapmaktan memnuniyet duyarım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Why don't you, uh, tell us precisely | Bize kesin olarak o gece olanları anlatır mısın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, | Biz... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We were sound checking. | Ses kontrolü yapıyorduk. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We were all actually sober | Plak şirketinden biri gelecek diye hepimiz ayık kalmıştık. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She'd been gone for, like, ever. | Aylardır ortalıkta gözükmüyordu. Şehir dışında başka biriyle... Başka bir şey var mı? Yok, bu yeterince bilgi veriyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
heard she'd been upstate with some guy. Where you been?! | ...olduğunu duyunca Eddie deliye döndü. Nerelerdeydin! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I just wanted him to get over her. | Bayan Browning, eğer yalan söylüyorsanız... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But, man, they started fighting | Sonra birden kavga etmeye başladılar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
like I never seen, and I'd seen them fight. | Hiç öylesini görmemiştim, kavga ettiklerini gördüm. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And after a while, it was quiet. | Aradan biraz geçtikten sonra ses soluk kesilmişti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
There was this big hole in the wall | Duvarda koca bir delik vardı. Biri oraya amfiyi atmıştı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
so I stuck her in there and covered her with insulation, | Orada yanında kalıp yalıtım malzemesiyle onu kapadım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
cleaned up as best I could. | Elimden geldiği kadar ortalığı temizledim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We were a family. | Biz bir aileydik. Onu kollamıştım. Yalanı sürdürmeye devam ettim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |