Search
English Turkish Sentence Translations Page 20114
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
It was a boy... Jeffrey Templeton. | Erkekmiş... Jeffrey Templeton. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, but there's a name and social security number. | Hayır ama bir isim ve sosyal güvenlik numarası var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Jeffrey Templeton? | Jeffrey Templeton mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hi. Yeah. Uh, detective Martinez, right? | Merhaba. Evet. Dedektif Martinez değil mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You came to the studio to talk to him a couple days ago. | Birkaç gün önce stüdyoya da onunla konuşmaya gelmiştiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Carl's your father? | Gizli bar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You have different last names. | Soyadlarınız farklı. Çünkü sen evlatlıksın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you know anything about your birth parents? | Öz anne baban hakkında bir bilgin var mı? ...bu noktada asıI dahi yalan söyler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Not really, just that I was better off without them. | Var denemez. Onlarsız hayatımın daha iyi olduğunu biliyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
They were junkies, I guess. | Keşlerdi sanırım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you know where your father is now? | Babanın şimdi nerede olduğunu biliyor musun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm afraid we're closing. | Maalesef dükkanı kapıyoruz. Merhaba Carl. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You know why we're here, don't you? | Neden geldiğimizi biliyorsun değil mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was trying to help her. | Ona yardım etmeye çalışıyordum. Yetişmeleri genelde bir dakika alıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She came to me. | Yanıma gelmişti. Hamileydi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She was pregnant, | Tabii baktığı Lou değilse iş başka. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
said she didn't want Eddie to deal with the responsibility, | Sorumlulukla Eddie'nin uğraşmasını istemediğini... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
wanted him to pursue his music. | Bu senin her zamanki yeteneğin değil ki. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So I took her up north, and I got her an apartment. | Ben de onu kuzeye götürdüm, ona daire tuttum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Helped her get clean. | Uyuşturucuyu bırakmasına yardım ettim. Bunları ben yaptım. Ben. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
After she had the baby, she wanted to go back to him. | Bebeği doğurduktan sonra, ona geri dönmek istedi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It killed me. | Bu beni kahretmişti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I thought maybe... We could be a family. | Bir aile olabileceğimizi sanıyordum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I told her if she went back to him, | Eddie'ye geri dönerse ona şey olacağını söyledim... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Put your hands behind your back, Carl. | Ellerini arkana koy Carl. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I wouldn't do that, detective. | Ben olsam yapmazdım dedektif. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Eddie, don't do this. Put the gun down. | Eddie, bunu yapma. Silahını indir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Me? He did it. | Ben mi? O öldürdü. Bakın şu fotoğraflara. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But they're all on her, all about her, | Hep onun fotoğrafları var. Sanki fotoğrafları çeken... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lucy was nice to me. That's why I helped. | Lucy bana kibar davranıyordu. Bu yüzden ona yardım ettim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What? | Ne? Lucy gitmek istemiyordu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She just didn't want to burden you. | Sana yük olmak istememiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She chose you, Eddie. She loved you. | Seni seçmiş Eddie. Seni sevmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And he took that away from me. | O da Lucy'i benden aldı. Eddie, indir şu silahını. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Jeffrey, you got to get back inside. Get back, son! | Jeffrey, içeri dönmek zorundasın. İçeri dön evlat! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Print we found in the club was a match. | Kulüpte bulduğumuz parmak iziyle eşleşti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And what about Eddie? | Eddie ne olacak? Cezasını çekti o. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No one's pressing charges. You're free to go. | Kimse şikayetçi değil. Gidebilirsin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Go where? | Nereye gideyim? İyi iş çıkarttın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You do have a son. | Bir oğlun var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He doesn't need me. | Bana ihtiyacı yok. Vicky'nin ailesi eşyalarını almaya geldi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Perhaps it's you that needs him. | Senin ona ihtiyacın olabilir ama. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This may be difficult, so take all the time you need. | Zor bir durum olabilir. O yüzden acele etmeyin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's not her. | O değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm not sure which is worse... | Hangisi daha kötü emin olamıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If it was her or still not knowing. | O kişi o mu olsaydı ya da hâlâ bilinmese miydi? Şimdi ne olacak? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, after a couple centuries of collecting crap, | Topladığın saçmalıklardan birkaç yüzyıl sonra... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Are you suggesting I throw it all away? | Hepsini çöpe mi atayım yani? Tabii ki hayır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm suggesting we sell it. | Satalım diyorum. Antika dükkanı açalım. İnanılmaz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hey, Monroe. | Monroe. Ciklet parası. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is there a problem, detective? | Bir sorun mu var Dedektif? Kimse açlıktan ölmez. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes. I'm off early and you're still working. | Var. Çok erken geldim ve sen hâlâ çalışıyorsun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Shall I have the chef whip up a little something something? | Şefe bir şeyler hazırlatayım mı? Hayır, restoranı ben seçeceğim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hmm. | Hayatını mahveden bir şey gibi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes, some memories are precious... | Evet bazı anılar çok değerlidir... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But Emily Dickinson wrote "forever is composed of nows," | Emily Dickinson şöyle yazmış: "Sonsuzluk şimdilerden oluşur." | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and she's right. | Doğru demiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If we root ourselves too deeply in the past, | Geçmişte kendimizi derinlemesine araştırırsak... Nereden buldun bunu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
we'll miss what's right in front of us. | ...burnumuzun dibindekileri göremeyiz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Whoo! Yeah! | Evet! Tebrikler! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Way to go! | Ama hoşuna gitti? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was gonna have some ice cream, but, uh, that looks good. | Dondurma yiyecektim ama o da güzel duruyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What are you working on? | Ne ile ilgileniyorsun? Önemsiz bir şey. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, it's nothing. | ..ve çoğunu da yalnızca birkaç kişi hatırlar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Uh, Eddie Warsaw's son... His birth record. | Eddie Warsaw'ın oğlu. Onun doğum belgesi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's odd. | Yalnızca çoğu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This, uh, image, these two doves... | Şu şekil ve iki güvercin... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It reminds me of something, something about Abigail. | Bana bir şeyi anımsatıyor, Abigail'le ilgili bir şeyi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You were right then, and you're right now. | O zaman da haklıydın şimdi de haklısın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm putting it behind me... At least trying to. | Geride bırakıyorum bunları. En azından bırakmaya çalışıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah, it's probably nothing, anyway. | Önemsiz bir şeydir zaten. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
All right, good night, Abraham. | İyi geceler Abraham. iyi geceler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What have you done with it? Where have you put it? | Ne yaptın? Nereye koydun? Öbür türlüsünün bir sorunu olduğundan falan demiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How can you be so callous? Abigail was your mother. | Nasıl böyle duyarsız olursun? Abigal senin annendi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And I lost her, too, dad. | Onu ben de kaybettim baba. Onu kaybettim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We're never gonna find her. | Onu asla bulamayacağız. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
As you all know, every performance is special. | Bildiğiniz gibi her performans özeldir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But tonight... Tonight is history. | Ama bu gece... bu gece tarih yazılacak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It marks the end of a stunning career | Balenin en büyük yeteneklerinden Odessa Kozlova'nın... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
of one of ballet's greatest talents, Odessa Kozlova, | ...inanılmaz kariyerinin sonunu gösterecek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
a true Prima. | Gerçek bir baş balerinin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And even though this evening is to be her last on stage, | Bu gece onun sahnedeki son gecesi olsa da... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
her legacy will live beyond the ages, forever. | ...mirası çağlar boyu yaşayacak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Places, please! One minute to curtain. | Herkes yerini alsın! Perdenin inmesine son 1 dakika. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Places! 1 | Yerinizi alın! 1 | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know you're upset, Lapochka. | Üzgün olduğunu biliyorum birtanem. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But this is for the best. | Ama böyle olması en iyisi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We both know | Hareketlerinde ağrıların boy göstermeye başladığını biliyoruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The pain I can take. | Ağrıya dayanabilirim ama sana dayanamıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's you I can't stand. | Soyulmuş. Basit. Basit işleri severim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Every human being on this earth | Dünyadaki herkes... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
knows that life is not without pain. | ...acısız bir hayatın olmadığını bilir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
For most of us, | Çoğumuza göre... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
it's an inconvenience, a trial to be endured or avoided. | ...bu çekilmesi veya uzak durulması gereken bir dert veya zorluktur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But there are a select few who seek it out, | Ama acıyı, bulan,... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
who use it as a tool to create something so beautiful | ...bu dünyayı aşan ve ölümsüz olmalarını sağlayan... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
that it transcends this world | ...çok güzel bir şey yaratmak için bir araç olarak kullananlar da vardır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Company change! | Grup değişikliği! İkinci sahneye son 10 dakika! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Have you seen Eva? | Eva'yı gördün mü? Soyunma odasında yok mu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No. And it's seven minutes | Hayır. Ayrıca solo gösterisine 7 dakika kaldı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |