Search
English Turkish Sentence Translations Page 19607
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Daddy and I love each other very much. | Babanla birbirimizi çok seviyoruz. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But most of all, we love you. | Fakat ondan da çok, seni seviyoruz. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And we're always gonna be a family. | Sonsuza dek de bir aile olacağız. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
That's never gonna change. I promise. | Bu asla değişmeyecek, söz veriyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Come on. Let's go for a ride. | Haydi, gidip şuna bir binelim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Let's do it. Can I ride the Ferris wheel? | Haydi bakalım. Ferris dönme dolabına bineyim mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You want to go on the Ferris wheel? Uh huh. | Ferris'e binmek mi istiyorsun? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
So I went through Marcie's background. | Marcie'yi araştırdım, kardeşini kayıt başvurusunda belirtmiş. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But Janis said she didn't. | Janis belirtmedi demişti. Asıl sözleşme kayıtları bölge saha ofisindeymiş. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
When they were routed to D.C., | Başkente yönlendirdikleri sırada apayrı bir dosya oluşturulmuş. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It was easy to miss, man. | Gözden kaçırması kolay bir şeydi, adamım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Yeah. No. | Evet... Hayır. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I moved out of the house. | Evden ayrıldım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Olivia and me we're... | Olivia ile birlikte... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I don't know. I I moved out. | Bilemiyorum. Ayrıldım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Is this about what you saw in your flash forward? | Geleceği görüşünde gördüğün bir şey ile ilgili mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Partly that, partly what she saw. | Biraz o, biraz da Olivia'nın gördükleri. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But Marcie's still a suspect, so keep digging. | Fakat Marcie hala bir şüpheli. Araştırmaya devam et. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Tell your future. | Geleceğini söyle. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Step up and I... | Adım at ve... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
...In your future... | ...geleceğinde... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Can we do that again? | Tekrar binebilir miyiz? Hayır, canım, gidelim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Okay, let's go. Can we go again? Can we go again? | Haydi gidelim. Tekrar binelim, tekrar binelim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
No, sweetie. | Olmaz tatlım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Why are you following us? | Neden bizi takip ediyorsun? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Because it's my job. | Çünkü bu benim görevim. Ben Özel Ajan Danforth Crowley. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Your husband assigned me to be your security detail. | Kocanız beni güvenliğinizi sağlamam için görevlendirdi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Your safety is his number one priority. | Güvenliğiniz onun bir numaralı önceliği. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You don't know much English, | Fazla İngilizce bilmiyorsun yani çalışma iznin olmadığını biliyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I can try to get you paid off the books. | Senin maaşını kayıt dışı veririm. İlk işin bu işte. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Client wants more horsepower, | Müşteri daha çok beygirgücü istiyor,... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
My guys only work on carbureted engines, | Selam, Dylan! Selam Charlie! | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You said you were some big time engineer back in Japan. | Japonya'da mühendis olduğunu söylemiştin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Maybe you can figure this out. | Belki bunun sorununu anlarsın. Evet, hiç sorun değil. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Yo, emil. You didn't tell us you were hiring a masseuse. | Emil, bizim için bir masörü işe alacağını söylememiştin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Listen up. | Dinleyin. Müziği kesin, söyleyeceklerim var. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
This is keiko. | Onun adı, Keiko. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
She works here now. | Artık burada çalışıyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
That means she's part of the family. | Yani aileden birisi demektir. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Treat her with respect, | Yani ona karşı saygılı olun, yoksa bir sorunumuz var demektir. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Everyone get that? | Herkes anladı mı? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'll take that as a yes. | Bunu bir evet olarak kabul ediyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
All right. Get to work. | Haydi bakalım. İşinin başına geç. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Hey, it's me. | Selam benim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I just wanted to thank you for that security detail. | Bu güvenlik olayıyla ilgili teşekkür etmek istemiştim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It scared the hell out of me, but I guess it helps. | Ödümü kopardı gerçi fakat sanırım yardımı olacaktır. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Charlie misses you. | Charlie seni özlüyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Um, anyway, I'm at the hospital, so call me if you | Neyse, ben hastanedeyim, eğer ihtiyacın olursa ara... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I swear I wouldn't bother you | Yemin ederim bu kadar önemli olmasaydı seni rahatsız etmezdim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Wow, you literally have the world's worst timing. | Gerçekten dünyanın en kötü zamanlamasına sahipsin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Well, yeah. I've heard that before. | Evet. Bunu daha önce de duymuştum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
What do you want, Lloyd? | Ne istiyorsun, Lloyd? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Okay, I need to know | Geleceği görüşünde tam olarak ne gördüğünü bilmem gerekiyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I wrote a formula on your bedroom mirror, | Yatakodanda aynaya bir formül yazmıştım ve bir şekilde bu küresel karama ile ilgili. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
but what I saw was incomplete. Did you see it? | Fakat gördüğüm şey tam değildi. Sen de gördün mü? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Yes, I did... part of it. | Evet, birazını gördüm. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I have to make a call. | Birini aramam gerek. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
After a while, I got up from the bed. | Bir süre sonra yataktan kalktım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Then I noticed something was written on the mirror. | Aynaya bir şeyler yazıldığını fark ettim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It was written in lipstick. | Ruj ile yazılmıştı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Most of it was indecipherable, | Çoğu okunamaz durumdaydı... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
but I did recognize this. | ...fakat şöyle bir şeyler görmüştüm. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Halothane. | Halotan. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's an anesthetic. | Bir tür anestezi ilacıdır. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Quantum physics and anesthetics... | Kuantum fiziği ve anestezi mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
That's what mark and I were working on in our flash forward. | Mark ile birlikte geleceği görüşümde çalıştığım şey buydu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I thought q.E.D. Meant quantum electrodynamics. | Q.E.D'nin Kuantum elektrodinamiği olduğunu sanmıştım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But we were... building a quantum entanglement device. | Fakat biz bir kuantum engelleme cihazı yapıyormuşuz. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Good. Well, that clears that up. | Güzel, işte bu her şeyi açığa kavuşturdu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I have to be getting on with my rounds. | Şimdi görevimin başına gitmem gerek. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Uh, yes, right. Of course. Listen, I I don't want you | Tamam, doğru. Bak dinle seni rahatsız ettiğimi düşünmeni istemem. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
No, I know. You're just trying to save the world. | Hayır, biliyorum. Sadece dünyayı kurtarmak istiyorsun. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
So you come here every single night | Yani her gece buraya gelip o adamın ortaya çıkmasını bekliyorsun? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And during the daytime. | Tabii gündüz de geliyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But it's the only way I can find him. | Fakat onu bulmamın tek yolu bu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
All right. I respect that. | Tamam. Saygı duyuyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You saw your fate, and now you're doing your thing. | Kaderini gördün ve üzerine düşeni yapıyorsun. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
When I saw my future, | Geleceğimi gördüğüm gün... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
it was the best day of my life. | ...benim için en güzel günümdü. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It was the first day | Hayatımda ilk defa kalbimden gelen bir şeyi yapıyordum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
So like you say, I am doing my thing. | Yani dediğin gibi üzerime düşeni yapıyordum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Can I ask, what did you see? | Senin ne gördüğünü sorabilir miyim? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Something different than you. | Seninkinden farklı bir şeydi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Let's leave it at that. | Boş verelim bunu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You are kind to give me a job. | Bana iş verdiğin için çok teşekkürler. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
We're lucky to have you. | Sana sahip olduğumuz için çok şanslıyız. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Thank you, emil. | Teşekkürler, Emil. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You ever tried sea urchin? | Deniz kestanesi yedin mi hiç? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
No. Is it good? | Hayır, güzel mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's like eating somebody's thyroid. | Birinin tiroidini yemek gibi bir şey. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Ah. Well, I'm sure keiko loves it. | Eminim ki Keiko bunu seviyordur. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And if she's the woman you were in love with in your vision, | Geleceği görüşünde aşık kız o olduğuna göre onunla birlikte yemelisin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Wait. This this could be a problem. | Bak, bu sorun olabilir. Ya onun en sevdiği yemek sushi ise ve tek istediği onu yemekse? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Okay. Suddenly she's a mogwai. You're being ridiculous. | Yani o birden Mogwai oldu ha. Saçmaladın şimdi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
A a what? | Ne oldu? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Never mind. Wait. What what's a mogwai? | Boş ver. Söyle, Mogwai ne be? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'm not explaining it to you. | Açıklamasını yapmayacağım. Metaforunuzu açıklayın, hanımefendi! | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
God. Um, mogwai | Tanrım, Mogwai... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
you know, gizmo the little furry creatures | Gizmo'yu bilir misin? Onları beslemezsen gremline dönüşen küçük kızgın yaratıklar. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
They had dietary restrictions. It's forget it. | Onların bir diet listesi vardı. O da... Ya bırak şimdi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |