Search
English Turkish Sentence Translations Page 19582
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Demetri. What? | Demetri. Efendim? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
You're acting kinda weird. Listen, Al, | Biraz garip davranmıyor musun? Dinle, Al... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
you've been acting kinda weird for a couple of weeks yourself. | ...birkaç haftadır sen de garip davranıyorsun. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Do you want to talk about our feelings, | Duygularımız hakkında mı konuşalım istersin... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
or do you want to get back to work? Work sounds good. | ...yoksa işimize dönelim mi istersin? İşe dönmek daha iyi gibi. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
As they looked closer at one of the bodies, | Cesetlerin birine daha yakından bakarken... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
they discover a clue from Mark's board. | ...Mark'ın tahtasındaki bir ipucunu keşfettiler. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
A hand... a blue hand. | Bir el... Mavi bir el. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
When Mark had you pin the blue hand card to the board, | Mark, sana "Mavi El" yazısını tahtaya astırırken, bunun... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
he knew it was somehow related to the word "Baltimore." | ...bir şekilde "Baltimore" kelimesi ile ilişkisi olduğunu biliyordu. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
So you believe in these visions now? It's complicated. | Peki ya şimdi bu görüşlere inanıyor musun? Kafam karıştı. Bunları tam taşırlarken, savaş çıkmış. Peki neden dönüp tamamlamamışlar? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Demetri and Al followed that lead to a mysterious house... | Demetri ve Al, bu ipuçlarını gizemli bir eve kadar takip etti. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Where they find multiple suicide victims | O evde de birden çok intihar etmiş kişi ile karşılaştılar. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
with blue hands. | Evet, tam şurada. İçeri girin. Elleri ise maviydi. Evet, burada. İçeri girin. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Bullet trajectories are consistent | Kurşunların yönü bunların... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
with self inflicted gunshot wounds. | ...birer intihar olduğunu gösteriyor. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Well, when I found out all three vics committed suicide, | Şu üç kişinin intihar ettiğini öğrendikten sonra... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I cross referenced their visions on Mosaic. | ...görüşlerini Mozaik'te karşılaştırdım. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Turns out they're all ghosts. | "Hepimiz birer hayaletiz." gibi bir şey çıktı. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
People who didn't see anything in their flash forwards... | Geleceği görüşlerinde hiçbir şey görmeyen... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
that's what they call themselves. | ...insanların kendilerine taktıkları bir isim. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
None of them had visions, and now they're all dead. | Üçünün de geleceği görüşü yoktu ve üçü de öldü. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Am I the only one who finds that disturbing? | Bunu benden başka rahatsız edici bulan yok mu? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
No, you're not. Check this out. | Hayır, var. Şuna bakın. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
"The blue hand. No limits. No fear. | "Mavi el. Limit yok. Korku yok. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
A place where ghosts can gather to embrace the inevitable." | Hayaletlerin kaçınılmaz sonları ile dalga geçtikleri bir yer." | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
A death club? | Bir ölüm kulübü mü? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Like a book club with bullets. | Yok canım. Mermi kullanan bir kitap kulübü. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Whatever it is, the guy who shot Janis is a part of it. | Her ne ise, Janis'i vuran adam bunun bir parçası. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
We need to find these people, figure out who they are | Bu insanları bulup, ne olduklarını anlayıp... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
and shut them down. The team tracks down | ...alaşağı etmeliyiz. Ekip, kulübün bir... İTALİK | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
the location of the club's next meeting... Here we go. | ...sonraki buluşmasının nerede olacağı bilgisinin peşine düştü. Başlıyoruz. Bilinç kaybı...12 dakika içerisinde. Bilinç kaybı 12 dakika sonra. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
And apprehends their leader... Reynaud. | Ve liderleri Reynaud'ı tutukladı. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
FBI! | FBI! Yat yere! | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
FBI! Get down! Everybody down! | FBI! Herkes yere yatsın! | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Turn around. Turn around! | Dön arkanı! Dön arkanı! | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I want this to end. | Bunun son bulmasını istiyorum. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Not today. Not today. | Bugün değil. Bugün değil. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
With Reynaud in custody, the team interrogates him, | Reynaud gözaltındayken ekip onu sorguladı ve... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
looking for a connection to the men who attacked Janis. | ...Janis'e saldıran adamla bir bağlantı yakalamaya çalıştı. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
It's all mapped out. Don't you understand? | Bunlar planlanmış şeyler. Anlamıyor musun? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
What if you're wrong? What then? | Ya yanılıyorsan? O zaman ne olacak? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
You can run | Kaçabilirsin,... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
and you can hide, | ...saklanabilirsin... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
but you can't escape what's coming. | ...fakat olacak olandan kurtulamazsın. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
But not everyone believes that the future can't be changed. | Fakat herkes geleceğin değiştirilemeyeceğine inanmıyordu. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Ever since the blackout, Al Gough has been conflicted | Bayılmadan bu yana, Al Gough, geleceği görüşü... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
about what to do regarding his vision. | ...ile ilgili ne yapacağı konusunda kendisi ile çatışıyordu. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Demetri. Yep? | Demetri. Efendim. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I left something on your desk. | Masana bir şey bıraktım. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Can you make sure it gets into the right hands? | Doğru kişiye ulaşmasını sağlayabilir misin? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
In Al's flash forward... Hello? | Al'ın geleceği görüşünde... Alo? İTALİK | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Al, I, um, I just got off the phone with the hospital. | Al, hastaneden ancak arayabildim. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
He finds out he is responsible | ...kendisinin Celia adındaki bir kadının... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
for the death of a woman named Celia. | ...ölümünden sorumlu olduğunu gördü. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry, Al. She's gone. | Üzgünüm, Al. O öldü. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
"Dear Celia, | "Sevgili Celia,... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I don't know your last name, | ...soyadını bilmiyorum. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
but I know you have two young boys..." | ...fakat iki küçük erkek çocuğun olduğunu biliyorum." | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Those two boys are orphans... | O iki çocuk benim yüzümden... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Because of me? | ...öksüz mü kaldılar yani? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
"And I know you didn't have a flash forward | "Bir geleceği görüşünün olmadığını da biliyorum. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I understand how terrifying that is | Bunun ne kadar korkutucu olduğunu... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
and how powerless have you must be feeling. | ...ve ne kadar güçsüz hissettiğini anlıyorum. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
But I want you to know that you are not alone." | Fakat şunu bilmeni istiyorum ki yalnız değilsin." | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Stop. Stop. | Dur. Dur! | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Although he has never met this woman | O kadınla hiç tanışmamasına ve... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
and has no idea how or when he will cause her death... | ...ve ölümüne nasıl ve neden sebep olduğunu bilmemesine rağmen... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Al! Al! | Al! Al! | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
No, no, no, no! Al! | Hayır, hayır! Al! | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Al goes to drastic lengths | ...Al, geleceği görüşünün... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
to make sure his flash forward does not come true. | ...doğru olmaması için elinden geleni yapıyordu. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
We can fix this. Come on, Al. | Bunu düzeltebiliriz. Haydi, Al. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
It can happen anytime, anywhere. | Bu herhangi bir anda herhangi bir yerde olabilir. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I don't even know how it happens. | Nasıl olacağını dahi bilmiyorum. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
But if I'm not here... it means we can change things. | Eğer burada olmaz isem, bu geleceği değiştirebileceğimiz anlamına gelir. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Al, please get down. What I saw... | Al, lütfen aşağı in. Benim gördüğüm,... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
What you saw... | ...senin gördüğün... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Doesn't have to play out that way. | ...o şekilde olmak zorunda değil. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Al, listen to me. Celia's death was an accident, okay? | Al, beni dinle. Celia'nın ölümü bir kazaydı, tamam mı? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
There's nothing you could've done to avoid this. | Bunu engelleyebilmek için yapabileceğin bir şey yoktu. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Al! Al! Al! No, no, no, no! | Al! Al! Al! Hayır, hayır, hayır, hayır! | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
As word of Al Gough's death spreads, | Al Gough'un ölümünün duyulmasıyla... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
people begin to realize | ...insanlar geleceğin değişebileceğini... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
that maybe the future can be changed. | ...düşünmeye başladılar. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
They all saw FBI Agent Al Gough alive and well on April 29th. | Hepsi FBI Ajanı Al Gough'un 29 Nisan'da hayatta ve iyi olduğunu görmüştü. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
We can't take what we saw for granted. Okay. | Gördüğümüz şeye garanti diyemeyiz. Pekala. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
This is a new world, | Bu artık yeni bir dünya,... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
this is a new day, and I just think we need to take a moment | ...bu artık yeni bir gün ve bizler bugünü akışına bırakmalı... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
and let that sink in. | ...ve akıllarda yer etmesine izin vermeliyiz. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
You know, we can change what we saw. | Gördüğümüz şeyi değiştirebiliriz. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Everything's back to being up to us again. | Her şey yeniden bizim elimizde. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
But not everyone shared this optimism. | Fakat herkes bu optimist düşüncede değildi. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
You disappear to Los Angeles. You don't return my calls. | Los Angeles'da kayboldun. Aramalarıma cevap da vermedin. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I'm worried about you. We all are. | Senin için endişelendim. Hepimiz endişelendik. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
I don't want to see any of you right now. We have to talk. | Hiçbirinizi görmek istemiyorum. Konuşmamız gerek. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Our experiment killed 20 million people, Simon. | Deneyimiz 20 milyon insanı öldürdü, Simon. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
What more is there to say? | Daha söylenebilecek ne var ki? | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
Lloyd Simcoe's partner, Dr. Simon Campos, | Lloyd Simcoe, Dr. Simon Campos'un ortağı,... | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |
is a world renowned quantum physicist. | ...dünyaca meşhur kuantum fizikçisi. | FlashForward-1 | 2009 | ![]() |