Search
English Turkish Sentence Translations Page 19563
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Get your lawyer to draft a letter threatening to sue us. | Avukatına bize dava açmak için bir mektup hazırlat. Avukatına gidip bize karşı dava açtığınızı anlatan bir mektup yazdır. Avukatına bize dava açmak için bir mektup hazırlat. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
If we're lucky, we'll get a quick settlement. You understand? | Şansın varsa hemen uzlaşırız. Anladın mı beni? Şanslıysak, belki çabucak uzlaşırız. Anladın mı? Şansın varsa hemen uzlaşırız. Anladın mı beni? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Then you can have your damn patents. | Böyleceo baş belası patentlerini geri alabilirsin. Sen de o allahın belası patentini geri alırsın. Böyleceo baş belası patentlerini geri alabilirsin. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Okay, but, Bob, you gotta forget my name when it comes to Ford. | Peki, ama Bob, sıra Ford'a geldiğinde adımı unutmalısın. Ama Bob, iş Ford'a gelince beni unut. Peki, ama Bob, sıra Ford'a geldiğinde adımı unutmalısın. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Qe're not gonna testify against them. Qe're not gonna appear. | Onlara karşı şahitlik yapmayacağız. Ortalıkta görünmeyeceğiz. Onlara karşı mahkemede tanıklık yapmayız. Onlara karşı şahitlik yapmayacağız. Ortalıkta görünmeyeceğiz. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I mean it. Qell, say it. | Bunda ciddiyim. Söz ver bana. Ciddiyim. Söz ver.. Bunda ciddiyim. Söz ver bana. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
You won't testify. Previck won't be involved in any way. | Şahitlik yapmayacaksınız ve Previck hiçbir şekilde müdahil omayacak. Tanıklık istemiyorsun. Previck hiçbir şekilde karışmayacak.. Şahitlik yapmayacaksınız ve Previck hiçbir şekilde müdahil omayacak. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
All right. | Anlaştık. Tamam. Anlaştık. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Dear Dr. Kearns, | Sayın Dr. Kearns, Sayın Dr. Kearns, Sayın Dr. Kearns, | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Previck Automotive has received your demand letter | Previck Otomotiv olarak, Kearns'ün Kırpılan Gözü... Previck Oto talebinizle ilgili mektubu almıştır. Previck Otomotiv olarak, Kearns'ün Kırpılan Gözü... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
concerning the Kearns Blinking Eye Wiper. | ...ile ilgili talebinizi aldık. ...ile ilgili talebinizi aldık. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
While Previck has acted in accordance with the terms of our agreement, | Her ne kadar Previck anlaşmalara uygun davranmış olsa da... Antlaşmanın şartlarına göre hareket ederek, Her ne kadar Previck anlaşmalara uygun davranmış olsa da... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
in order to avoid litigation, | ...olası bir ihtilaftan kaçınmak için... dava açmanızı önlemek için, ...olası bir ihtilaftan kaçınmak için... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
we have decided to assign to you our rights to the registered patents. | ...patentler üzerindeki haklarımızı size devretmeye karar verdik. patentinizin hakları için uzlaşma kararı almış bulunuyoruz. ...patentler üzerindeki haklarımızı size devretmeye karar verdik. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
You will now be the sole owner of the patents. | Artık patentlerin tüm hakları size aittir. Artık patentinizin yegane sahibi sizsiniz. Artık patentlerin tüm hakları size aittir. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Best regards, Gil Previck. | Saygılarımla, Gil Previck. Saygılarımla, Gil Previck. Saygılarımla, Gil Previck. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
No, you had back there a nice bread | Şuracıkta güzelim ekmekleriniz var... 1 SENE SONRA Şuracıkta güzelim ekmekleriniz var... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
that's all twisted up with salt on it. I don't know. | .. ama hepsi tuza bulanmış. Bilemiyorum. .. ama hepsi tuza bulanmış. Bilemiyorum. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, we could do that. | Evet, yapabiliriz. Evet, yapabiliriz. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
No, wait, there they are! There they are. Phyllis, hi. | Dur bekle! İşte oradalar. Ordadalar. Merhaba Phyllis. İşte geldiler! Phyllis... Dur bekle! İşte oradalar. Ordadalar. Merhaba Phyllis. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Hi. So good to see you. Hello, Bob. | Merhaba. Sizi görmek çok hoş. Merhaba Bob. Merhaba. Sizi görmek çok hoş. Merhaba Bob. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Thank you, Jimmy. And would you bring us a bottle of Moët? | Teşekkürler Jimmy. Bir şişe Moët alabilir miyiz lütfen? Sağol, Jimmy. Bize bir şişe Moët getirir misin? Teşekkürler Jimmy. Bir şişe Moët alabilir miyiz lütfen? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Sure. | Tabi ki. Tabi. Tabi ki. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Sit down, sit down. Sounds like good news. | Oturun, oturun. İyi haberler var gibi. Oturun Oturun. İyi haberler var anlaşılan. Oturun, oturun. İyi haberler var gibi. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I'd say it is. In fact, you could call this a celebration dinner. | Var denebilir. Aslında bu bir kutlama yemeği. Aynen öyle. Hatta bu yemeğe kutlama yemeği diyebilirsiniz. Var denebilir. Aslında bu bir kutlama yemeği. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
This is exciting. | Heyecan verici. Heyecanlandım şimdi. Heyecan verici. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Qould you like to know who called me on the phone today? | Bugün beni kim aradı bilmek ister misin? Bugün beni kimin aradığını bilmek ister misiniz? Bugün beni kim aradı bilmek ister misin? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Charlie Defao. | Charlie Defao. Charlie Defao. Charlie Defao. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Qell, you may not know that name, | İsim tanıdık gelmeyebilir... Bu adamı tanımıyor olabilirsiniz, İsim tanıdık gelmeyebilir... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
but he's the man Macklin Tyler calls when it's closing time. | ...ama Macklin Tyler'ın iş bitirmek için aradığı adamdır. ama bu adam Macklin Tyler'ın sağ kolu.. ...ama Macklin Tyler'ın iş bitirmek için aradığı adamdır. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
And he's not a man to waste his time on trivial matters. | Ufak şeylere zaman harcayan birisi de değildir. Ve vaktini geyik muhabbetiyle geçiren biri de değil. Ufak şeylere zaman harcayan birisi de değildir. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Bob, Phyllis, I'm very pleased to report to you | Bob, Phyllis, size şunu iletmekten mutluyum ki... Bob, Phyllis. size mutlulukla bildiririm ki, Bob, Phyllis, size şunu iletmekten mutluyum ki... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
that Ford has offered to settle for $250,000. | ...Ford 250.000 dolara uzlaşma önerdi. Ford anlaşma için bize 250,000 dolar teklif ediyor. ...Ford 250.000 dolara uzlaşma önerdi. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Two hundred and fifty thousand dollars. Oh, my gosh. | İki yüz elli bin dolar. Vay canına. 250,000 dolar. Aman yarabbi! İki yüz elli bin dolar. Vay canına. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Settle? Now, what does that mean in practical terms? | Uzlaşma mı? Yani daha açıkça ne demek oluyor nu? Anlaşmak için mi? Pratikte ne demek oluyor yani bu? Uzlaşma mı? Yani daha açıkça ne demek oluyor nu? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
'Cause I thought we weren't gonna pursue that. | Çünkü sanırım bunun peşinde değiliz. Daha fazla ileri gidemeyecek miyiz? Çünkü sanırım bunun peşinde değiliz. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
No, that was our agreement. | Hayır, anlaşmamız buydu. Hayır. Anlaşmamız böyle. Hayır, anlaşmamız buydu. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
And we didn't do anything to seek this settlement. | Ve bu anlaşma için biz hiç bir şey yapmadık. Bu koşullarda daha fazlasını da yapamayız. Ve bu anlaşma için biz hiç bir şey yapmadık. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
This is Ford's offer. | Bu Ford'un önerisi. Bu Ford'un teklifi. Bu Ford'un önerisi. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
And, frankly, we're a little surprised. | Ve açıkçası biraz şaşırdık. Hatta Frankly'le ben teklifi duyunca şok olduk. Ve açıkçası biraz şaşırdık. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Qe're goddamned shocked, excuse the language. | Aferdersiniz ama ağzımız açık kaldı. Bok gibi şaşırdık. Terbiyesizliğimi bağışla.. Aferdersiniz ama ağzımız açık kaldı. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Happily shocked, though. | Mutluluktan tabi ki. Mutluluktan tabi ki. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Okay, but in this offer, do they admit it was my invention? | Peki bu teklifte benim icadım olduğunu kabul ediyorlar mı? Tamam da, bu teklif benim buluşum olduğunun itirafı oluyor mu? Peki bu teklifte benim icadım olduğunu kabul ediyorlar mı? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
That they lied about it. | Konu hakkında yalan söylediklerini. Daha önce yalan söylemişlerdi. Konu hakkında yalan söylediklerini. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
In a settlement like this, | Böyle bir uzlaşmada adet olan... Bunun gibi anlaşmalarda, Böyle bir uzlaşmada adet olan... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
it's customary that both sides are enjoined from commenting. | ...iki tarafın da yorumdan kaçınmasıdır. iki tarafın da bazı şeyleri farklı yorumlaması normaldir. ...iki tarafın da yorumdan kaçınmasıdır. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Qhat that means is, they don't say it wasn't your invention. | Bu da demek oluyor ki senin icadın olduğunu söylemiyorlar. Bu şu demek ki, buluşun senin olmadığını söylemiyorlar. Bu da demek oluyor ki senin icadın olduğunu söylemiyorlar. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
No, absolutely not. No. No, no, no, no. Qe wouldn't allow that. | Hayır. Kesinlikle olmaz. Hayır hayır hayır. Bunu kabul edemeyiz. Hayır, Hayır kesinlikle.. Buna izin vermeyiz. Hayır. Kesinlikle olmaz. Hayır hayır hayır. Bunu kabul edemeyiz. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
But they won't say they stole it. | Ama bunu çaldıklarını söylemezler ki? Ama çaldık da demiyorlar? Ama bunu çaldıklarını söylemezler ki? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
No, but if they're offering $250,000, | Ama 250.000 öneriyorlarsa... Evet, 250.000 teklif ettilerse, Ama 250.000 öneriyorlarsa... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I think we can see $350,000. Maybe four. | ...sanırım 350.000'e çıkabiliriz. Belki de 400.000 350 hatta 400.000 koparırız.. ...sanırım 350.000'e çıkabiliriz. Belki de 400.000 | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
That's wonderful, I think we'd like to think about it. | Harika. Bunu bir düşünelim bence. Harika. Bence bunu düşünmeliyiz.. Harika. Bunu bir düşünelim bence. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Sure, of course. | Evet, tabi ki. Tabi, kesinlikle. Evet, tabi ki. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Phyllis is right. You should think it over. It's been a rough 15 rounds. | Phyllis haklı. Bunu bir düşünmelisiniz. Sıkı bir müsabaka oldu. Phyllis haklı. Bir düşün şunu. 15 kez görüştük adamlarla. Phyllis haklı. Bunu bir düşünmelisiniz. Sıkı bir müsabaka oldu. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
No, there's nothing to think about. Tell them no. | Hayır düşünecek bir şey yok. Olumsuz cevabımızı ilet. Düşünecek birşey yok. Onlara hayır de.. Hayır düşünecek bir şey yok. Olumsuz cevabımızı ilet. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Bob, let's take a bird's eye view for a moment, okay? | Olaya biraz yukarıdan bakmayı dene olur mu Bob. Bob, olayı bir de kuş bakışı görmeye çalış. Olaya biraz yukarıdan bakmayı dene olur mu Bob. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
First off, if you're really thinking of turning this down and going to court, | Öncelikle unutma ki eğer teklifi reddedip mahmekeye gidersen... Bir kere paradan vazgeçmiş olacaksın ve iş mahkemeye gidecek. Öncelikle unutma ki eğer teklifi reddedip mahmekeye gidersen... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
that's a very expensive proposition. | ...bu sana oldukça pahalıya patlayacak. Dünyanın parası tutar.. ...bu sana oldukça pahalıya patlayacak. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
It's not a good... It's not a good play. | Doğru bir... Doğru bir hamle olmaz. İyi değil bu.. İyi bir oyun değil.. Doğru bir... Doğru bir hamle olmaz. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I'm not talking about play, Mr. Lawson. | Oyun oynamıyorum Bay Lawson. Ben oyun oynamaktan bahsetmiyorum Mr. Lawson. Oyun oynamıyorum Bay Lawson. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Let me just tell you something for future reference, Bob. | İleride lazım olur diye şimdiden söylüyorum Bob. Şimdi söyleyeceklerim kulağına küpe olsun, Bob. İleride lazım olur diye şimdiden söylüyorum Bob. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I don't appreciate the way you're talking to me. | Benimle konuşma şeklinden hoşlanmıyorum. Böyle konuştuğum için kusura bakma ama, Benimle konuşma şeklinden hoşlanmıyorum. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
You don't have the most charming personality. | Çok da kibar bir insan değilsin. Pek sevimli bir adam değilsin. Çok da kibar bir insan değilsin. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
And at least four times a week, I get a call from you | Ayrıca haftada en az dört defa telefonla arayıp... Haftada dört kere beni arayıp, Ayrıca haftada en az dört defa telefonla arayıp... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
telling me what the law is. | ...hukukun ne olduğunu bana öğretmeye çalışıyorsun. bana hukuk öğretmeye kalkıyorsun. ...hukukun ne olduğunu bana öğretmeye çalışıyorsun. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
You're not a lawyer, Dr. Kearns. | Sen avukat değilsin Dr. Kearns. Sen avukat değilsin Dr. Kearns. Sen avukat değilsin Dr. Kearns. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Now, from a real lawyer, from a 45 year member of the bar, I can tell you, | Şu anda, 45 yıldır baroya kayıtlı bir avukat olarak diyebilirim ki... Şimdi gerçek bir avukat olarak, 45 yıldır baroya üye, gerçek bir avukat olarak diyebilirim ki, Şu anda, 45 yıldır baroya kayıtlı bir avukat olarak diyebilirim ki... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
this firm has spent more time on your case than you can comprehend. | ...bu şirket sizin davanıza düşündüğünüzden daha fazla zaman harcadı. Bu firma senin davan için düşündüğünden de fazla çalıştı. ...bu şirket sizin davanıza düşündüğünüzden daha fazla zaman harcadı. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Maybe. But you're getting money for this case. | Olabilir. Ama bu iş için ücretinizi alıyorsunuz. Olabilir. Siz de para alacaksınız. Olabilir. Ama bu iş için ücretinizi alıyorsunuz. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Only if we settle. | Eğer anlaşırsak. Eğer anlaşma olursa. Eğer anlaşırsak. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Bob, think it over. It's essential. | Bir düşün Bob. Makul geliyor. Bob bir düşün. Bu iyi bir fırsat. Bir düşün Bob. Makul geliyor. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Three, maybe $400,000, it's enough to change your whole life. | Üç belki de dört yüz bin... Tüm yaşantınızı değiştirmeye yeter. 350 belki 400.000, senin hayatını değiştirir. Üç belki de dört yüz bin... Tüm yaşantınızı değiştirmeye yeter. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I'm sure it would. | Eminim ki yeter. Eminim değiştirir. Eminim ki yeter. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
It certainly seems like a lot. | Bence hem de fazlasıyla. Yeterli gözüküyor. Bence hem de fazlasıyla. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
It doesn't matter. | Önemli değil. Mesele o değil. Önemli değil. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Look, I'm sure you men think this is a bunch of hogwash, | Bakın. Biliyorum size belki delice geliyor ama... Bak siz bunu bir demet saçmalık olarak görebilirsiniz. Bakın. Biliyorum size belki delice geliyor ama... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
but this is about more than money. | ...olay sadece para meselesi değil. Ama bu paradan daha öte birşey. ...olay sadece para meselesi değil. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I always thought I was put here on this earth for a purpose. | Dünyaya gelişimin bir amacı olduğunu düşündüm hep. Dünyaya gelişimin bir amacı olduğunu düşündüm hep. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
I thought it was to be an engineer. Or maybe an inventor. | Bu amaç belki mühendis olmaktı belki de mucit olmak. Bu mühendis olmak da olabilir ya da mucit.. Bu amaç belki mühendis olmaktı belki de mucit olmak. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
But that's not it. And now I know what it is. | Ama değilmiş. Artık bu amacı biliyorum. Ama mesele o da değil. Ben artık ne olduğunu biliyorum. Ama değilmiş. Artık bu amacı biliyorum. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
God put you here to sue the Ford Motor Company? | Tanrı seni Ford'u dava etmen için mi gönderdi yani? Allah seni Ford Motor'a dava aç diye mi yarattı yani? Tanrı seni Ford'u dava etmen için mi gönderdi yani? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Look, I brought these here, thinking that you had different ideas. | Bakın, sizlerin farklı düşünceleriniz olduğunu düşünerek bunları getirdim. Bak, ben sizi farklı düşünüyorsunuz diye tuttum. Bakın, sizlerin farklı düşünceleriniz olduğunu düşünerek bunları getirdim. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Edwin Armstrong invented the FM radio. | Edwin Armstrong FM radyoyu icat etti. Edwin Armstrong FM radyoyu icat etti. Edwin Armstrong FM radyoyu icat etti. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Somehow R.C.A. Ended up with the patent. | Ancak bir şekilde RCA patentleri elde etti. Ancak bir şekilde RCA patentleri elde etti. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
He jumped out a 13 story window. This was a good man! | Sonuçta on üçüncü kattan atladı. Yazık oldu. Armstrong 13. kattan atlayıp intihar etti. O iyi bir adamdı! Sonuçta on üçüncü kattan atladı. Yazık oldu. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
He was an inventor. And, look, I have letters from people. | O da bir mucitti. Ve işte ben de insanlardan mektuplar alıyorum. Bir mucitti. Bak, insanlardan mektuplar geliyor. O da bir mucitti. Ve işte ben de insanlardan mektuplar alıyorum. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
People who've had their ideas taken from them. | Fikirleri kendilerinden çalınan insanlardan. Fikirleri onlardan çalınmış insanlardan. Fikirleri kendilerinden çalınan insanlardan. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
They've heard about us. They're in their backyards and their garages, | Bizi duymuşlar. Arka bahçelerinde ya da garajlarındalar... çalıştıkları garajlarda, arka bahçelerinde bizi takip ediyorlar. Bizi duymuşlar. Arka bahçelerinde ya da garajlarındalar... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
and they're counting on me. Please, just look at this. | ...ve bana güveniyorlar. Lütfen şuna bir bakın. ve bana güveniyorlar Lütfen bir de böyle bak.. ...ve bana güveniyorlar. Lütfen şuna bir bakın. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Thank you very much. I really don't need to look at these right now. | Çok teşekkür ederim ama şu an bakmama gerek yok. Sağol ama şu an buna gerek yok. Çok teşekkür ederim ama şu an bakmama gerek yok. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
Let's just get to the point. Okay? | Sadede gel yeter, anlaşıldı mı? Meselenin özüne gelelim. Sadede gel yeter, anlaşıldı mı? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
This settlement offer is very, very generous. | Bu uzlaşma önerisi çok ama çok cömert bir öneri. Bu teklif çok ama çok cömert. Bu uzlaşma önerisi çok ama çok cömert bir öneri. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
And if we did get this before a jury, | Eğer bunu jüri karşısına çıkmadan alırsak... Tabi parayı mahkemeden önce alırsak. Eğer bunu jüri karşısına çıkmadan alırsak... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
if we prevailed, | ...eğer ikna olursak... Ama mahkemeye gider de jüri de sana hak verirse, ...eğer ikna olursak... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
if the jury gave you the recognition you so obviously crave... | ...eğer jüri yalvar yakar istediğin tasdiki verirse bile... sadece patentin için yalvarmış olmakla kalacaksın. ...eğer jüri yalvar yakar istediğin tasdiki verirse bile... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
That's insulting. | Bu çok küstahça. Buna hareket denir. Bu çok küstahça. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
...it is doubtful that you would do any better | ...bu öneriden daha iyi bir sonuç... Bundan daha iyisini elde edeceğin şüpheli. ...bu öneriden daha iyi bir sonuç... | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
than you would right now with this settlement. | ...elde edeceğin bile şüpheli. O yüzden anlaşmayı kabul et. ...elde edeceğin bile şüpheli. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
And whatever happened to this little thing called justice you talked about? | Peki bahsettiğin o azıcık adalet inancına ne oldu? Ya senin "küçük birşey yapabilirim" dediğin o adalete ne oldu? Peki bahsettiğin o azıcık adalet inancına ne oldu? | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |
This is justice, Bob. This is how justice is dispensed in this country. | Bu adaletin ta kendisi Bob. Bu ülkede adalet böyle dağıtılıyor. Adalet bu, Bob. Bu ülkede adalet böyle dağıtılıyor. Bu adaletin ta kendisi Bob. Bu ülkede adalet böyle dağıtılıyor. | Flash of Genius-1 | 2008 | ![]() |