Search
English Turkish Sentence Translations Page 181421
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Once ranked 15th in the world, I hear. | Bir zamanlar dünya 15.si olduğunu duydum. Bir zamanlar 15' inci olduğunu duymuştum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Uh, 11 th, actually, for the better part of'96. | Aslında tam olarak 96nın bir kısmında 11. Aslında, 11' inci. 96 yılındaydı. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Then we're hoping he'll be hanging his racket here at the club. | O halde klüpte raketini rafa kaldırmasını umabiliriz. Güzel, göreceğiz. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
We shall look forward to giving you a peek at our ground strokes. | Vuruşlarımıza göz atmanız için peşinizde koşmamız gerekecek. Değil mi hanımlar? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oh, do shut up, Sylvia. Good luck at the championships, young man. | Ah kes sesini Sylvia. Şampiyonada iyi şanslar genç adam. Çok teşekkür ederim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Yes. Carry on. Uh, Peter. Peter. | Evet. Devam et. Ah Peter. Peter. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Watch the ladies. Occupational hazard. Of course. | Kadınlara dikkat et. Mesleki tehlikedirler. Kesinlikle. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I can't wait forever. There's no one else I'd rather... | Sonsuza kadar bekleyemem. Bence Ian'dan başka tavsiye edebileceğim kimse yok. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Once ranked 17 th in the world. | Bir zamanlar dünya 17. siydi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Eleventh! I was ranked 11 th in the world. | Onbirinci! Ben sıralamada 11.ydim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
What makes one tennis player different from another? | Bir tenis oyuncusunu diğerinden farkı kılan şey nedir? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
It isn't a killer forehand or serve. Lots of people have those. | Forhand ve serviste canavar olmak değil. Çoğu insanda var bu özellikler. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
But as you can see, I've never been hungry. | Ama görebileceğiniz gibi ben asla hırslı olmadım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Hello. And as far as a supportive family goes... | Merhaba. Destekleyen aileye gelince... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Deep Throat. Director's cut. Absolute classic. | Derin Boğaz. Direktör Seçimi. Kesinlikle klasik. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
They've been at it like that... like cats and dogs... for weeks. | Haftalardır böyleler... Kedi köpek gibi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You all right, Dad? | Baba iyi misin? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You got our Wimbledon tickets sorted yet? | Wimbledon biletlerini şimdiden sıraladın mı? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I've never won a match at Wimbledon with my family in attendance. | Biraz ilginç bir zırvalama. Wimbledon'da ailemin geldiği hiç bir maçı kazanamadım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
We're not invited? No. | Davetli değil miyiz? Hayır. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Thank you. Why is Dad so upset? Oh. Ridiculous man. | Teşekkürler. Babamın canı niye sıkkın? Oh gülünç adam. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
For some reason, he believes I'm having an affair with Eliot Larkin. | Eliot Larkin'e ilgim olduğu fikrine inanmış. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Mother. He saw you snogging in the club car park. | Anne. Seni klubün otoparkında öpüşürken görmüş. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, that would do it. Not in the kitchen. | Bu yeterli. Mutfakta olmaz. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I wanted your father to see us. That was the point. | Babanın bizi görmesini istedim. Olay buydu. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Shake him out of his stupor, compel him to act. | Uyuşukluğundan kurtarmak, harekete zorlamak istedim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I hear you're planning to retire to babysit a bunch of old ladies. | Yaşlı kadın grubuna bebek bakıcılığı yapmaktan ayrılmayı planladığını duydum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Not what your father and I had in mind all those years ago cheering you on. | Yıllardır seni alkışlarken aklımızdaki bu değildi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
And do you know why? Because I believe you to be a truly great tennis player. | Ve biliyor musun neden? Çünkü senin gerçekten büyük bir tenis oyuncusu olduğuna inanıyorum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You've just always been afraid to admit it to yourself. | Ah Tanrım. Sen her zaman bunu kendine itiraf etmekten çekindin. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I'm not afraid. I'm old. Oh, don't be absurd. | Kormuyorum. Yaşlandım. Komik olma. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Thirty one is not old. It is in tennis years. | Otuzbir yaş fazla değil. Tenis için uygun. Otuz bir yaş çok değil. Tam tenis yaşı. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I might as well be your age. Thank you, dear. | Senin yaşın kadar iyi olabilirim. Teşekkürler hayatım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
And I'm tired of hotels, and I'm tired of airports... | Yoruldum artık otellerden. havaalanlanlarından... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
and long distance love affairs that never go anywhere and... | Sonunda hiçbir yere varmayan uzun mesafeli aşk meselelerinden... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oh, God. You really are a wanker, aren't you? | Ah Tanrım. Sen gerçekten boşboğazın tekisin değil mi? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Why doesn't he have the tickets? | Niye biletleri almadı ki. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I mean, do you know why? What does he think? | Yani nedenini biliyor musun? Ne düşünüyor? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Dad, what are you doing up there? | Baba orada ne yapıyorsun? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Right. I'm off up to Wimbledon then. Righto. | Doğru. İyi ben Wimbledon'a gidiyorum o zaman. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Peter. Yeah. | Peter. Evet. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Yeah. Total bollocks. | Evet. Tamamen zırvalık. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Everything I ever told you... total bollocks. | Sana anlattığım herşeyi... tamamen zırvalık. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Welcome to the Dorchester, Mr. Colt. Thank you. | Dorchester'e hoşgeldiniz Bay Colt. Teşekkürler. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Really, I think you might have made a... | Sahi mi, samırım bana bir... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, they weren't wrong about the view. | Güzel, manzara konusunda doğru söylemişler. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You need something? Yeah, I... | Birşeye mi ihtiyacınız vardı? Şey, ben... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I'm so sorry. I was given the key to Room 1221. | Çok özür dilerim. Bana 1221 nolu odanın anahtarı verildi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
This is Room 1221... my 1221. | Bu oda 1221... Benin 1221. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oh, right. Your 1221. Well, that makes perfect sense. | Oh haklısınız. Sizin 1221. Bu çok uygun. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
What makes perfect sense? I'd reserved a more modest room. | Ne çok uygun? Bakın, ben daha sade bir oda rezerve ettirmiştim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Yes, good bye. And may I say good body... Luck! | Evet, hoşçakalın. Ve size iyi vucut.. Şans! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Shit. I meant... | Lanet. Yani ben... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I usually don't answer them. That's why it's called a personal life. | Genellikle onlara yanıt vermem. Bu yüzden ona özel hayat denir. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Unfortunately... I have to agree with my dad on this one... | Maalesef... Bu konuda babama katılmak zorundayım... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Some of the players think you go out of your way to disrupt a match. | Bazı oyuncular maçı bölerek çizgini kaybettiğini düşünüyor. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I really don't. I mean, you know, | Kesinlikle değil. Demek istediğim, bilirsiniz... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
And that's why I came to London... to win Wimbledon. | Ve benim Londra'ya geliş nedenim bu... Wimbledon'u kazanmak. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Gonna knock 'em dead this year, Peter? That's the idea, Danny. | Bu yıl gebert onları Peter. Anafikir bu Dany. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I've got a strong feeling. Thanks, Danny. | Bunu olacağını hissediyorum. Teşekkürler Danny. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Gonna knock 'em dead this year, Ivan? I'll do my best for you. | Bu yıl gebert onları Peter. Senin için elimden geleni yaparım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I've got a strong feeling. | Bunu olacağını hissediyorum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
See you later. Hey, Dieter. You wanna go for dinner? | Sonra görüşürüz. Hey, Dieter. Yemeğe gidelim mi? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Afraid not. I may get lucky tonight. Oh, really? | Korkarım olmaz. Bu akşam şans yüzüme gülebilir. Ya, sahiden mi? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Only child. Tragic. | Var ama daha çocuk. Trajik. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I should stay and work on my serve anyway. | Zaten benim de kalıp servis çalışmam gerekiyor. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, that's the spirit, old man. | İşte olayın özü bu yaşlı adam. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oops. | Hop. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
God, no. You're the lady with the lovely... kitchen. | Tanrım, hayır. Siz harika... mutfağı olan. A ha. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Lizzie Bradbury, right? And you're? | Lizzy Brudburry değil mi? Ve siz de? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Peter. Peter Colt. Nice to meet you, Peter Peter Colt. | Peter. Peter Colt. Tanıştığıma memnun oldum, Peter Peter Colt. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Lovely form. Thank you. | Çok hoş form. Teşekkürler. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You're exceeding my expectations. Mine too. | Hmm. Beklentilerimi aşıyorsunuz. Siz de aynen. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Do it with a slice serve, I'll treat you to fish and chips. | Bunu slice servisle yap, sana fish and chips ısmarlayayım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Fish and chips it is then. Lizzie, what the heck are you doing? | Fish and chips o zaman. Lizzie, hayatım buralarda ne yapıyorsun? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oh, just one more serve, Daddy. | Ah yalnızca bir servis daha, Baba. 20 dakika içinde ropörtaj için otelde olmalısın. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Hello, and welcome to day one of the championships, | Merhaba, Andy Roddick, Serena Williams... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Other Brits in action include journeyman veteran Peter Colt. | Ve kıdemli "Gezginadam" Peter Colt diğer izleyeceğimiz İngilizlerden. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
You know what, I'll let it go. | Ne yapacağımı biliyor musun, Boş vereceğim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
'Cause you obviously can't see it, and I feel sorry for you. | Çünkü açıkçası, göremiyorsun ve sana üzülüyorum. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
30 15. | 30 15 | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
40 15. Yes! | 40 15. Evet! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
How are you doing? What time's your match? | Nasılsın? Maçın saat kaçta? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
He's sitting over there. Look. Oh, my God. | Orada oturuyor. Bak. Aman Tanrım. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Shouldn't he be off discovering masturbation or something? | Mastürbasyonu keşfetmek için dışarıda geziyor olamamalı mıydı? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Played him at Bogota. He's like all young men... | Bogota'da onunla oynamıştım. O da tüm gençler gibi... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
And like all young men, he must first be taught the lesson of humility. | Ve tüm geçler gibi ona da önce alçak gönüllülük dersi verilmeli. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Sadly, no. He killed the father... straight sets. | Maalesef hayır. Babasını öldürdü... Set vermeden. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Twenty pound to win... Ajay Bhatt. | Ajay Bhatt'a 20 pound. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
So this is it. This is the end. | Hepsi bu. Bu son. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Six million balls. | Altı milyon top. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
at 2:00 in the afternoon on Court 17... | ...17. kortta hepsi sona eriyor... | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Well, let's see if I can at least make it last a little while. | Güzel, bakalım en azından biraz uzun sürmesini sağlayabilecek miyim? | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Ajay! Come on, Ajay! | Ajay! Haydi Ajay! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Good luck, Mr. Colt. Thank you. | İyi şanslar Bay Colt. Teşekkür ederim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Love 15. | 0 15. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Okay, nice. Not embarrassing. | Tamam, güzel. Utanç verici değil. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
Oi! Bloody rabbit! Shoo! | Oi! Bela tavşan! Şşşş! | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
We have our first match point. Yes! Come on. | İlk maç puanımızı gördük. Evet! Haydi. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |
I must say he's playing with newfound confidence today. | Bugün yeni kazanılmış bir özgüvenle oynadığını söylemeliyim. | Wimbledon-2 | 2004 | ![]() |