Search
English Turkish Sentence Translations Page 177382
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| We all die one day with no exception! | İstisnasız hepimiz bir gün ölürüz. Hepimiz aniden birgün öleceğiz! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| He'll die today, that's all! | Oysa bugün ölecek, hepsi bu! O, bugün ölecek, hepsi bu kadar! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| It's no surprise. | Bu sürpriz değil. Bu sürpriz olmadı. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Mr. Yoshida! | Bay Yoshida! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Mr Yoshida, are you okay? | Bay Yoshida, iyi misiniz? Bay Yoshida siz iyi misiniz? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Mr. Yoshida, are you okay? | İyi misiniz, Bay Yoshida? Bay Yoshida siz iyi misiniz? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Come on, are you okay? | İyi misiniz? Hadi, iyi misiniz? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| There's nothing you can do. | Yapabileceğin bir şey yok. Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| You love stars? | Yıldızları seviyor musun? Yıldızları sever misin? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| And the planetarium? You faggot! | Ya gökevini? Seni ibne! Ve planetaryumu? Seni ibne! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| You think the Earth is a smooth, blue sphere? | Dünyanın pürüzsüz mavi bir küre olduğunu mu sanıyorsun? Dünya'nın pürüzsüz mavi bir küre olduğunu mu sanıyorsun? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| My idea of it is that it's a chunk of rock. | Bana göreyse bir yığın kayadan ibaret. Benim görüşüm ise kaya yığınından başka birşey değildir. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| It's a rugged, ugly pile of rocks! | Engebeli, çirkin bir kaya yığını. Sarp çirkin bir tepe yığını! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| No planet is smooth and nice. | Hiçbir gezegen pürüzsüz ve güzel değildir. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Look at him. | Şuna bak. Ona bir bak. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Do you want to be like him? | Onun gibi olmak istiyor musun? Onun gibi olmak ister misin? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| How was Mitsuko? | Mitsuko nasıldı? Bay Shamoto! Mitsuko nasıldı? Mitsuko nasıldı? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| I hope she'll stay being OK. | Umarım, iyi kalır. Umarım iyi kalır. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| He took so long! | Çok ileri gitmişti! Çok zamanımı almıştı! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| He's so superficial, I hate him! Do you have substance? | Çok yüzeysel biriydi, ondan nefret ediyorum! Bir fikrin var mı? Çok yüzeysel biriydi, ondan nefret ediyordum! Bir fikrin varmı? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Look at him. | Ona bak. İyi bak ona. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| If you defy me, that's what you get. | Eğer bana kafa tutarsan, senin de başına gelecek olan bu. Eğer bana karşı gelirsen başına bu gelir. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| It makes you on edge at first. | İlk başlarda kendini gergin hissedersin. Başta seni diken üstünde tutuyor. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| After the first few you start to feel numb. | İlk birkaç kereden sonra duygusuzlaşmaya başlarsın. İlk birkaçından sonra duygusuz olmaya başlıyorsun. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| This is my... 58th. | Bununla benim 58 oluyor. Bu benim 58'inci. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| I could get hanged for it. | Bunun için idam edilebilirim. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| But I'm a perfectionist. I'll never be caught. | Ama ben mükemmeliyetçiyim. Asla yakalanmam. Ama ben bir mükemmelliyetçiyim. Asla yakalanmayacağım. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| I'm different to some sensitive amateur... | Duygusal bir amatörden farklıyım. Bazı duygusal amatörlerden farklıyım... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| I'm seasoned and I am skilled. | Tecrübeli ve yetenekliyim. Alıştım ve yeteneklendim. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Stick with me and nothing will go wrong. | Benimle birlikte ol, hiçbir sorun çıkmasın. Benimle devam et ve sorun çıkmasın. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Don't worry. | Tasalanma. Endişelenme. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| You'll make lots of money and have a nice life with your wife. | Çok para kazanırsın ve karınla birlikte mutlu bir hayatın olur. Çok para kazanıp karınla iyi bir hayat süreceksin. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Get a grip! Put the gloves on. | Sakinleş! Eldivenleri giy. Şuna bir el at! Eldivenleri giy. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Wrap up the body. | Cesedi sar. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| And shove it in the boot. | Ve çizmelerinden sürükle. Ve bagaja tık. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| It's best to go along with it. | En iyisi onun yanında olmak. En iyisi onunla çalışmaktır. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| You have nothing to worry about. | Endişelenecek bir şey yok. Endişelenecek hiçbir şey yok. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Pull yourself together. | Toparla kendini. Topla kendini. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Get to work, damn it! | Lanet olsun, çalışmaya başla! Çalış artık, lanet olsun! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Wrap it up! | Sar şunu! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Catch the end! | Ucunu tut! Tut şunun ucunu! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| 4:22pm | 16:22 | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Over here. | Üzerine koyun. Şuraya. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Keep your cool. | Soğukkanlı ol. Soğukkanlılığını koru. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Once we get to Mount Harakiri, I'll direct you. | Önce Harakiri Dağı'na gidiyoruz. Sana tarif ederim. Önce Harakiri dağına gidiyoruz, Sana tarif ederim. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Are you listening to me? Yes. | Beni dinliyor musun? Evet. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| 8:00pm | 20:00 | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| 9:00pm | 21:00 | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Fear and respect the Lord | Kork ve seni ölümden sonra seni... Seni ölümden sonra yargılayacak olan... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Ye shall be judged after death | ...yargılayacak olan Tanrı'ya saygı duy. ...Tanrı'dan kork ve O'na saygı duy. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| You've done well driving us here. Help us with the body. | Buraya kadar iyi gittin. Şimdi bize ceset için yardım et. Bizi buraya getirirken iyiydin. Şimdi ceset için yardım et. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Quick! Get out! | Çabuk ol! Çık dışarı! Çabuk! Çık dışarı! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Come here! | Buraya gel! Gel buraya! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Grab his legs! | Bacaklarından tut! Bacaklarını tut! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Pull him out! You're so slow. | Onu dışarı çıkart! Çok yavaşsın. Dışarı çıkar! Çok yavaşsın. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Wait, lift him up first. | Bekle, önce yukarı kaldır. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Up we go! | Kaldıralım! Şimdi! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Got him? Ready? | Tuttun mu? Hazır mısın? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| 1,2,3! | 1, 2, 3! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Aiko, open the door. | Aiko, kapıyı aç. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Get the light! | Işığı getir! Işıkları yak! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Get the legs around the corner. | Bacaklarını köşeye doğru çevir. Bacakları köşenin etrafından geçir. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Aiko light the candles. Alright. | Aiko, mumları yak. Tamam. Aiko mumları yak. Pekâlâ. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Shamoto, take off the blanket. | Shamoto, battaniyeyi çıkart. Shamoto, battaniyeyi çıkar. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| They're alight. | Hepsi hazır. Hepsi tamamdır. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Come in! You get out! | Buraya gel! Sen dışarı çık! İçeri gel! Sun çık dışarı! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Let's get to work. Alright! | Haydi, işe koyulalım. Tamam. Hadi işe koyulalım. Pekâlâ! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| You stay outside until I call you. | Ben seni çağırıncaya kadar dışarıda kal. Seni çağırana kadar dışarıda bekle. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Hey! Don't you dare run. | Sakın kaçmaya kalkışma. Hey! Sakın kaçmaya çalışma. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Remember your wife and the brat. | Karını ve çocuğunu hatırla. Karını ve veledini hatırla. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Aiko, Mr. Yoshida was a fine man. | Aiko, Bay Yoshida iyi bir adamdı. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| It's a terrible loss. | Bu korkunç bir kayıp. Bu çok kötü bir kayıp oldu. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| I remember he said he'd had a hernia operation when he was a kid. | Çocukken bir fıtık ameliyatı geçirdiğini söylemişti. Çocukken bir fıtık amleyitı geçirdiğini... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Look, there it is! | Bak, orada! Bak, işte orda! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| The old scar is still here. | Eski yarası hâlâ burada duruyor. O yarası hala duruyor. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| I'll circumcise him, too! | Onu sünnet de edeceğim! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Might as well get it all done! | Hatta belki bütünüyle de alabiliriz. Belki kökten keseriz! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Hey! Come back in! We're done here. | Hey! İçeri gel! Burada işimiz bitti. Hey! İçeri geri dön! İşimiz bitti. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Eat some sushi! | Biraz suşi ye! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Does it stink? You'll soon get used to it. | Kokuyor mu? Yakında alışırsın. Kokuyor mu? Yakında alışacaksın. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| It's a liver! | Bu bir karaciğer! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Human foie gras! | İnsan kaz ciğeri! İnsan karaciğeri! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Whatever. | Her neyse. Neyse. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| This is a luxury watch! | Bu, lüks bir saat! Bu lüks bir saat! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Step forward! | İleri doğru bir adım at! Adım at! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Wear it after things settle down. | Her şey yoluna girince onu takarsın. Herşey yoluna girince artık takarsın. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Say, in a year or so. | Yani, bir yıl içinde filan. Yani bir yıl ya da daha fazla bir süre içinde. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| And, Shamoto... | Ve Shamoto,... Ve Shamoto... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Brew us a nice cup of coffee. 2 please. | ...bize güzel bir fincan kahve hazırla. İki olsun lütfen. Bize iki tane kahve getir lütfen. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Clean this up, too. | Bunu da temizle. Şunu da temizle. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| You think this house is strange? | Bu evin garip olduğunu mu düşünüyorsun? Sence bu ev tuhaf mı? | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| My old man... | Babam. Bizim moruk... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| My old man went crazy and... | Babam çıldırdı ve... Benim moruk babam delirdi ve... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| He locked himself in here. | ...kendini buraya kilitledi. Bir sorun mu var? Otursana. ...kendini buraya kilitledi. ...kendini buraya kapattı. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| And me, too. | Ve beni de tabii. Bende. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| When I was little... | Ben küçükken... Küçükken... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| He locked me up in here | ...beni buraya kilitledi... Beni buraya kapattı... | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| and did horrible things to me. | ...ve bana korkunç şeyler yaptı. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| Let's do some more work! | Artık biraz iş yapalım! Hadi işe koyulalım! | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 | |
| We'll burn the bones. | Daha kemikleri yakacağız. | Tsumetai nettaigyo-1 | 2010 |