Search
English Turkish Sentence Translations Page 176942
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Stop! Please! | Stop! Please! Dur! Lütfen! | Troy-12 | 2004 | |
| Paris! Don't! | Paris! Don't! Paris! Yapma! | Troy-12 | 2004 | |
| It's all right. | It's all right. Önemli değil. | Troy-12 | 2004 | |
| You gave me peace. . . | You gave me peace... Savaşla geçen bir hayatta... | Troy-12 | 2004 | |
| . . .in a lifetime of war. | ...in a lifetime of war. ...bana huzur verdin. | Troy-12 | 2004 | |
| Briseis, come. | Briseis, come. Briseis, gel. | Troy-12 | 2004 | |
| You must. | You must. Gitmelisin. | Troy-12 | 2004 | |
| Troy is falling. | Troy is falling. Truva düşüyor. | Troy-12 | 2004 | |
| We must go. I know a way out. | We must go. I know a way out. Gitmeliyiz. Bir çıkış biliyorum. | Troy-12 | 2004 | |
| It's all right. | It's all right. Sorun değil. | Troy-12 | 2004 | |
| Find peace. . . | Find peace... Huzuru bul... | Troy-12 | 2004 | |
| . . .my brother. | ...my brother. ...kardeşim. | Troy-12 | 2004 | |
| If they ever tell my story, let them say... | If they ever tell my story, let them say... Eğer bir gün hikayemi anlatırlarsa... | Troy-12 | 2004 | |
| ...I walked with giants. | ...I walked with giants. ...devlerle beraber yürüdüğümü söylesinler. | Troy-12 | 2004 | |
| Men rise and fall like the winter wheat... | Men rise and fall like the winter wheat... İnsanlar kış otları gibi yükselir ve düşerler... | Troy-12 | 2004 | |
| ...but these names will never die. | ...but these names will never die. ...ama bu isimler asla ölmeyecek. | Troy-12 | 2004 | |
| Let them say I lived in the time of Hector... | Let them say I lived in the time of Hector... Atların terbiyecisi Hector'un zamanında... | Troy-12 | 2004 | |
| ... tamer of horses. | ...tamer of horses. ...yaşadığımı söylesinler. | Troy-12 | 2004 | |
| Let them say... | Let them say... Desinler ki... | Troy-12 | 2004 | |
| ...I lived in the time of Achilles. | ...I lived in the time of Achilles. ...Achilles'in zamanında yaşadım. | Troy-12 | 2004 | |
| Subtitles by SDI Media Group | Subtitles by SDI Media Group Düzenleme ve senkron: Andante | Troy-12 | 2004 | |
| [ENGLISH] | [ENGLISH] [TÜRKÇE] | Troy-12 | 2004 | |
| We have a pact! Fight! | Baba... | Troy-13 | 2004 | |
| This is not worthy of royalty! | Her bir çimeni. | Troy-13 | 2004 | |
| If he doesn't fight, Troy is doomed. | Her bir kum tanesini. | Troy-13 | 2004 | |
| [SCREAMS] | Tarihi Truva'nın kuruluşuna kadar gider. | Troy-13 | 2004 | |
| [SHOUTING] | Halkımızın tarihi bu kılıçla yazıldı. | Troy-13 | 2004 | |
| My father. | Seni canlı istiyorum, yaşlı adam. | Troy-13 | 2004 | |
| He lived for fighting. | Geriye! | Troy-13 | 2004 | |
| No, you haven't. | Sana saldıracaktır, mesafeni koru ve hızını kullan. | Troy-13 | 2004 | |
| Aren't you afraid? | Sen şehrini alırsın. Ben de intikamımı. | Troy-13 | 2004 | |
| Where is he? | Belki de dönmeliyiz. | Troy-13 | 2004 | |
| You gave him the honor of your sword. | Bırakın bize saldırsınlar. | Troy-13 | 2004 | |
| Let me place two coins on his eyes for the boatman. | Gemilere dönün! | Troy-13 | 2004 | |
| No one will stop you. You have my word. | Cesur bir adamsın. | Troy-13 | 2004 | |
| ...will our actions echo across the centuries? | ...yaptıklarımız asırlar boyu yankılanacak mı diye. | Troy-15 | 2004 | |
| Let's settle this war in the old manner. Your best fighter against my best. | Nerede? Onu bulması için bir ulak gönderdim. Bu savaşı eski usul halledelim. En iyi savaşçın, benimkine karşı. Bu savaşı eski usul halledelim. En iyi savaşçın, benimkine karşı. | Troy-15 | 2004 | |
| Where is he? I sent a boy to look for him. | Nerede? Onu bulması için bir ulak gönderdim. | Troy-15 | 2004 | |
| I'll speak to your king in the morning. | Kralınla sabah konuşurum. Belki de savaşımızı yarın, sen daha iyi dinlenmişken yapmalıyız. | Troy-15 | 2004 | |
| Achilles. | Gururumdan, onurumdan vazgeçtim. Achilles. Achilles. | Troy-15 | 2004 | |
| Look at the men's faces. You can save hundreds of them. | Adamların suratlarına bak. Yüzlercesini kurtarabilirsin. Pençeleri arasına bir yılan almış bir kartal görmüşler. | Troy-15 | 2004 | |
| Of all the warlords loved by the gods, I hate him the most. | Truva'nın prensleri! Son gecemizde, Kraliçe Helen ve ben sizleri selamlıyoruz! Tanrıların sevdiği tüm savaş beyleri arasında, en çok ondan nefret ediyorum. Tanrıların sevdiği tüm savaş beyleri arasında, en çok ondan nefret ediyorum. | Troy-15 | 2004 | |
| Brothers in arms! Brothers in arms! | Silah kardeşlerim! | Troy-15 | 2004 | |
| Friendship! Friendship! | Dostluk! Dostluk! | Troy-15 | 2004 | |
| To peace between Troy and Sparta. | Onunla konuşurum. Barışa... Truva ve Sparta arasında. Barışa... Truva ve Sparta arasında. | Troy-15 | 2004 | |
| For the gods. For the gods. | Tanrılar için. Tanrılar için. | Troy-15 | 2004 | |
| Achilles. | Achilles. Paris'le konuşmalıyım. | Troy-15 | 2004 | |
| But I can't wear them. | What about the love for your country? You'd let Troy burn for this woman? Ya vatan sevgin? Bu kadın için Truva'nın yanmasına izin mi vereceksin? Ama onları takamam. Ama onları takamam. | Troy-15 | 2004 | |
| I'm not afraid of dying. | Tüm tanrılardan korkmalı ve saygı duymalı. Ben ölmekten korkmuyorum. Ben ölmekten korkmuyorum. | Troy-15 | 2004 | |
| Don't play with me. Don't play. | İstedin bile. Benimle oynama. Oynama. Benimle oynama. Oynama. | Troy-15 | 2004 | |
| Would you protect me against any enemy? | I build the future, Nestor. Me! Ben geleceği kurarım, Nestor. Ben! Beni tüm düşmanlara karşı korur muydun? Beni tüm düşmanlara karşı korur muydun? | Troy-15 | 2004 | |
| Where is she? Who, my king? | O nerede? Kim Kralım? | Troy-15 | 2004 | |
| She left. | O gitti! Bir bayrak için savaşmayan, kimseye sadık olmayan bir adam. | Troy-15 | 2004 | |
| With the young prince, Paris. She... | Genç prens Paris'le birlikte. | Troy-15 | 2004 | |
| Wait, wait. You fool! | Dur. Seni aptal! | Troy-15 | 2004 | |
| Listen to me. Do you know what you've done? | Dinle beni. Ne yaptığını biliyor musun? | Troy-15 | 2004 | |
| To Sparta? They'll kill you. | Sparta'ya mı? Seni öldürürler. | Troy-15 | 2004 | |
| Little brother, have you ever killed a man? No. | Birini öldürdün mü hiç? Hayır. | Troy-15 | 2004 | |
| Ever seen a man die in combat? No. | Savaşta bir adamın ölümünü gördün mü hiç? Hayır. | Troy-15 | 2004 | |
| I want her back. Well, of course you do. | Onu geri istiyorum. Elbette istersin. | Troy-15 | 2004 | |
| You're the elder, you reap the glory. This is the way of the world. | Sen büyük kardeşsin, tüm ihtişamı sen topluyorsun. Dünya böyle sonuçta. Yunanlılar katlediliyor. Öylece gidemeyiz. | Troy-15 | 2004 | |
| Old King Priam thinks he's untouchable behind his high walls. | Yaşlı Kral Priam, yüksek duvarlar arkasında dokunulmaz olduğunu sanıyor. Truva'da savaşmanı istiyorlar. | Troy-15 | 2004 | |
| For now. For the Greeks! | Şimdilik. Yunanlılar için! | Troy-15 | 2004 | |
| Trees don't swing back. | Ağaçlar kendilerini geri çekemezler. | Troy-15 | 2004 | |
| You have your swords. I have my tricks. | Dünyanın sonuna dek peşimizden gelir. O buraları bilmiyor, ben biliyorum. Senin kılıcın var, benim numaralarım. Senin kılıcın var, benim numaralarım. | Troy-15 | 2004 | |
| They say the king of Ithaca has a silver tongue. | Kaçtığımıza inanmayacaklardır. Diyorlar ki İthaca Kralı'nın gümüşten bir dili varmış. Diyorlar ki İthaca Kralı'nın gümüşten bir dili varmış. | Troy-15 | 2004 | |
| They want you to fight in Troy. | Çok gençti. Truva'da savaşmanı istiyorlar. Truva'da savaşmanı istiyorlar. | Troy-15 | 2004 | |
| And they will love you. | O halde beni bulmasını kolaylaştırırım. Ve seni severler. Ve seni severler. | Troy-15 | 2004 | |
| My son. Father. | Oğlum. Baba. | Troy-15 | 2004 | |
| This is Helen. Helen? | Bu Helen. Helen mi? | Troy-15 | 2004 | |
| Look. | Bak. Mızrağını indir. | Troy-15 | 2004 | |
| Paris! Briseis! | Paris! Briseis! | Troy-15 | 2004 | |
| Beloved cousin, your beauty grows with each new moon. | Sevgili kuzenim, güzelliğin her ayla birlikte artıyor. Achilles ile barış yapsam bile adam beni dinlemez. | Troy-15 | 2004 | |
| But I'm surprised you let him bring her. If I'd let him fight Menelaus for her... | Onu getirmesine izin vermene şaşırdım. Onun için Menelaus'la savaşmasına... | Troy-15 | 2004 | |
| If we send her home to Menelaus, he will follow her. | Kızı Menelaus'un yanına yollarsak, onu izleyecektir. Yaralandın mı? | Troy-15 | 2004 | |
| What if we left? | ...yenilene saygın cenaze töreni yapılmasına izin verileceğine söz verelim. Gitsek ne olur? Gitsek ne olur? | Troy-15 | 2004 | |
| And go where? Away from here. | Nereye gideriz? Buradan uzağa. | Troy-15 | 2004 | |
| My parents sent my there when I was 16 to marry Menelaus. | Ailem beni 16 yaşındayken Menelaus'la evlenmem için oraya yolladı. | Troy-15 | 2004 | |
| They brought us here for war. Yes, but Agamemnon's orders | Bizi buraya savaş için getirdiler. Ama Agamemnon'un emirleri... | Troy-15 | 2004 | |
| Waiting at the city gates. Good. I'll be right there. | Şehir kapılarında bekliyorlar. Güzel. Orada olacağım. | Troy-15 | 2004 | |
| How long? Noon. | Ne kadar sürer? Öğlene kadar. | Troy-15 | 2004 | |
| I'm fighting the Trojans. Not today. | Truvalılarla savaşıyorum. Bugün değil. | Troy-15 | 2004 | |
| I'm ready. You taught me how to fight. | Rahipleri öldü ve yardımcısı esir düştü. Hazırım. Bana savaşmayı öğrettin. Hazırım. Bana savaşmayı öğrettin. | Troy-15 | 2004 | |
| Guard the ship. But this is a war. | Gemiyi koruyacaksın. Ama bu bir savaş. | Troy-15 | 2004 | |
| Immortality! Take it! It's yours! | You don't need to fear me, girl. Benden korkmana gerek yok, kızım. Ölümsüzlük! Gidin alın! Sizindir! Ölümsüzlük! Gidin alın! Sizindir! | Troy-15 | 2004 | |
| Draw! | Oğlumu gözlerini açtığı andan itibaren sevdim... Asıl! Asıl! | Troy-15 | 2004 | |
| Speak. Apollo sees everything. | Konuş. Apollo her şeyi görür. | Troy-15 | 2004 | |
| My lord, you let him go? | It's his decision. No. Bu onun kararı. Hayır. Efendim, onu bırakacak mısınız? Efendim, onu bırakacak mısınız? | Troy-15 | 2004 | |
| Achilles. Ajax. | Achilles. Ajax. | Troy-15 | 2004 | |
| I think your god is afraid of me. Afraid? | Bence tanrın benden korkuyor. Korkmak mı? | Troy-15 | 2004 | |
| Where is he? You're nothing but a killer! | Nerede o? Bir katilden başka bir şey değilsin! | Troy-15 | 2004 | |
| Decide. Guards! | Karar verin. Nöbetçiler! | Troy-15 | 2004 | |
| ... who knows? You sack of wine! | ...kim bilir? Seni ayyaş! | Troy-15 | 2004 | |
| ...I'm sorry for the pain I've caused you. | ...ölürsem Helen'e söyle... ...yol açtığım acılar için özür dilerim. ...yol açtığım acılar için özür dilerim. | Troy-15 | 2004 | |
| An impossible throw. | Archers! Okçular! İmkansız bir atıştı. İmkansız bir atıştı. | Troy-15 | 2004 | |
| Please don't go. Paris fights tomorrow, not me. | Lütfen gitme. Yarın Paris savaşacak, ben değil. | Troy-15 | 2004 | |
| I want to see the girls chasing after him. | Seni korkak! Dövüş benimle! Kızların onu kovaladığını görmek istiyorum. Kızların onu kovaladığını görmek istiyorum. | Troy-15 | 2004 | |
| Let me go. No. | Bırak beni. Hayır. | Troy-15 | 2004 | |
| I'm going down to the ships. | Uzun bir yol. Çabuk. Gidelim. Ben gemilere gidiyorum. Ben gemilere gidiyorum. | Troy-15 | 2004 | |
| Yes. Menelaus will kill him. | Evet. Menelaus onu öldürür. | Troy-15 | 2004 |