• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 172985

English Turkish Film Name Film Year Details
and I've not had, gosh, quite such a substantial brew. Ve böyle demlenmiş çay içmedim. ama hiç, tanrım, böylesi sağlam demlenmiş bir şey görmedim. Ve böyle demlenmiş çay içmedim. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, dear. Ah canım. Of, aman. Ah canım. The Trip-2 2010 info-icon
That's how you started, didn't you, Steve? Buna nasıl başladın, Steve? Sen böyle başlamıştın değil mi, Steve? Buna nasıl başladın Steve? The Trip-2 2010 info-icon
It is, yeah. With impressions. Evet öyle.. taklitlerle... Evet, doğru. Taklitler yaparak. Evet öyle.. taklitlerle... The Trip-2 2010 info-icon
Moved on now? Şimdi. Şimdiden etkilendin mi? Şimdi. The Trip-2 2010 info-icon
Well, yeah. Peki, öyleyse... Şey, evet. Peki, öyleyse The Trip-2 2010 info-icon
Quit while you're ahead, you know? Öndeyken bırak o zaman. Yolun başındayken bıraksan iyi olur, bilirsin. Öndeyken bırak o zaman. The Trip-2 2010 info-icon
It was a shock to all of us when he started performing. Yapmaya başladığında hepimizi şaşırtıyor. Aslında gösterilerine ilk başladığı zamanlar hepimiz için bir şoktu. Yapmaya başladığında hepimizi şaşırtıyor. The Trip-2 2010 info-icon
We thought it would be Deborah or Martin, you know. Deborah veya Martin olduğunu düşündük anlıyor musun? Deborah ya da Martin gibi olacağını sandık, anlarsın ya. Deborah veya Martin olduğunu düşündük anlıyor musun? The Trip-2 2010 info-icon
They were always the funny ones, weren't they? Onlarda çok komiktiler, değil mi? Komik olan da her zaman onlardı, öyle değil mi? Onlarda çok komiktiler, değil mi? The Trip-2 2010 info-icon
Yeah, you were always the quiet one, weren't you? Evet, sen daima sessiz olanıydın öyle değil mi? Evet, sen de her zaman sessiz olandın, değil mi? Evet, sen daima sessiz olanıydın öyle değil mi? The Trip-2 2010 info-icon
Well, I was in my own little world, you know, Şey, ben kendi küçük dünyamdaydım. Şey, bilirsiniz, ben kendi küçük hayal dünyamdaydım. Şey, ben kendi küçük dünyamdaydım. The Trip-2 2010 info-icon
sort of, you know, escape. Bir tür kaçış. Bir çeşit kaçış. bi tür kaçış. The Trip-2 2010 info-icon
I was a daydreamer. Bir hayal peresttim. Hayalperestin tekiydim. Bir hayal peresttim. The Trip-2 2010 info-icon
[as Allen] I used to daydream constantly as a kid, you know, Küçükken sürekli hayal ederdim. Bilirsiniz, çocukken sürekli hayal kurmaya alışmıştım. Küçükken sürekli hayal ederdim. The Trip-2 2010 info-icon
growing up in New York, and I never thought, you know, New York'ta büyümek, bunu hiç düşünmedim. New York'ta büyümüş biri olarak hiç bir gün büyük... New York'ta büyümek, bunu hiç düşünmedim. The Trip-2 2010 info-icon
I'd ever become a great comedian, you know? Harika bir komedyen olacaktım. ...bir komedyen olacağımı düşünmemiştim. Harika bir komedyen olacaktım. The Trip-2 2010 info-icon
I just never figured I would, you know, and... Asla anladığımı düşünmedim... Hiç aklıma gelmezdi, bilirsiniz... Asla anladığımı düşünmedim.. The Trip-2 2010 info-icon
[as Connery] whereas I, when I was growing up in Edinburgh, Oysa ben de Edinburgh'da büyüdüm. Halbuki ben, ben Edinburgh'ta büyürken, Oysa ben de Edinburgh'da büyüdüm. The Trip-2 2010 info-icon
you know, before I became Commander James Bond, Komutan James Bond olmadan önce... Bilirsiniz, Komutan James Bond olmadan önce, Komutan James Bond olmadan önce The Trip-2 2010 info-icon
for me, I was quite withdrawn also. ...benim için, oldukça gerideydim. Çok da içine kapanık birisiydim. benim için, Oldukça gerideydim. The Trip-2 2010 info-icon
[as Caine] I, on the other hand, Diğer yandan. Öte yandan, ben... Diğer yandan. The Trip-2 2010 info-icon
grew up in the East End of London, Londra'nın doğusunda büyümek... Londra'nın doğu yakasında büyüdüm. Londra'nın doğusunda büyümek The Trip-2 2010 info-icon
and all I ever wanted to do was blow the bloody doors off. ...ve tek yapmak istediğimin de lanet olası kapıları kapamak olması. Ömrüm boyunca yapmak istediğim tek şey ezip geçmekti. ve tek yapmak istediğimin de lanet olası kapıları kapamak olması. The Trip-2 2010 info-icon
I've had to put up with this all week. Bütün bunlara bu hafta kaldırmalıyım. Bir hafta boyunca buna katlanmak zorunda kaldım. Bütün bunlara bu hafta kaldırmalıyım. The Trip-2 2010 info-icon
Must be exhausting, keeping all this going all the time. Bunları her zaman aklında tutmak yorucu olsa gerek. Bunu bu şekilde devam ettirmek senin için yorucu olmalı.. Bunları her zaman aklında tutmak yorucu olsa gerek. The Trip-2 2010 info-icon
Exhausting for everyone. Herkes için yorucudur. Herkes için yorucu. Herkes için yorucudur. The Trip-2 2010 info-icon
Listen, why don't you stop for lunch? Dinleyin neden öyle yemeği için kalmıyorsunuz? Dinlesenize, neden öğle yemeğine kalmıyorsunuz? Dinleyin neden öyle yemeği için kalmıyorsunuz? The Trip-2 2010 info-icon
Yes, that would be lovely. Evet, iyi olurdu. Evet, hiç fena olmazdı. Evet, iyi olurdu. The Trip-2 2010 info-icon
Well, we should push on, really. Şey, gerçekten gitmeliyiz. Şey, gerçekten yolumuza devam etmeliyiz. Şey, gerçekten gitmeliyiz. The Trip-2 2010 info-icon
Oh. Oh. Ah. Oh. The Trip-2 2010 info-icon
What route are you taking? Nereden gidiyorsun? Hangi yoldan gideceksiniz? Nereden gidiyorsun? The Trip-2 2010 info-icon
The... well, getting on the M60 clockwise Şey, saat yönünde M60'a doğru... Ee, şey, saat yönünde M60 Şey, saat yönünde M60'a doğru The Trip-2 2010 info-icon
and then on the M56, M6. ...ve sonra M56, M6. Ve sonra da M56, M6'dan. ve sonra M56, M6. The Trip-2 2010 info-icon
You want to watch that. Why? Şunu izlemek istiyor musun? Neden? Kararında emin misin? Niye ki? Şunu izlemek istiyor musun? Why? The Trip-2 2010 info-icon
There's road works all the way from junction 24 to 27. 24. kavşaktan 27'e kadar her yerde yol yapım çalışması var. Kavşak 24'ten 27'ye kadar her yerde yol çalışması var. 24. kavşaktan 27'e kadar her yerde yol yapım çalışması var. The Trip-2 2010 info-icon
It's terrible. Çok kötü durumda. Berbat! Çok kötü durumda. The Trip-2 2010 info-icon
You'd be better off going anti clockwise. Saat yönünün tersini unutmalısın. Saat yönünün tersine gitseniz daha iyi olur. Saat yönünün tersini unutmalısın. The Trip-2 2010 info-icon
Right. Okay. Yeah. Tamam. Tamam. Tamam. Tamam. Peki. Oldu. Tamam. Tamam. Tamam. The Trip-2 2010 info-icon
Yes, well, it's as broad as it's long, isn't it? Evet, inşallah dediğin gibidir. Evet, şey, iki ucu da boklu çubuk, değil mi? Evet, inşallah dediğin gibidir. The Trip-2 2010 info-icon
So, yeah, I'll do that. Good. Good. Yani, öyle yapacağım. Güzel. Güzel. Pekâlâ, madem öyle. Dediğini yapacağım. Güzel, güzel. Yani, öyle yapacağım. Güzel. Güzel. The Trip-2 2010 info-icon
Really nice to meet you. God bless. Tanıştığıma gerçekten çok memnun oldum. Tanrı korusun. Tanışmak gerçekten de güzeldi. Tanrı korusun. Tanıştığıma gerçekten çok memnun oldum. Tanrı korusun. The Trip-2 2010 info-icon
Bye bye. Bye bye. Cheerio. Bye bye. Bye bye. Cheerio. Hoşçakalın. Esenlikler... Bye bye. Bye bye. Cheerio. The Trip-2 2010 info-icon
Bye bye. All right, see you, Mum. Bye bye. Tamam, görüşürüz, anne. Güle güle. Pekâla, görüşürüz anne. Bye bye. Tamam, görüşürüz, anne. The Trip-2 2010 info-icon
How's Mischa? Mischa nasıl? The Trip-2 2010 info-icon
She's in America at the moment, yeah. Şua nda Amerika'da. O, şu anda Amerika'da. Şuanda Amerika'da. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, we thought she'd be coming with you. Seninle gelir diye düşünüyorduk. Onun da seninle geleceğini sanıyorduk. Seninle gelir diye düşünüyorduk. The Trip-2 2010 info-icon
We're going through a bit of a hiatus. Biraz zor bir dönemden geçiyoruz. Sadece biraz zor bir dönem atlatıyoruz. Biraz zor bir dönemden geçiyoruz. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, dear. Canım. Oh, canım! Canım. The Trip-2 2010 info-icon
Rob's the substitute girlfriend. Rob'ın yerine kız arkadaşı. Rob, yedek kız arkadaşım. Rob'ın yerine kız arkadaşı. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, I hope not. Umarım öyle değildir. Umarım, siz ikiniz? Umarım öyle değildir. The Trip-2 2010 info-icon
How's work? Anything coming up? İşin nasıl? Gelişme var mı? İş nasıl? Bir gelişme var mı? İşin nasıl? Gelişme var mı? The Trip-2 2010 info-icon
Yeah, I've got a TV series in America possibly, so... Evet, büyük ihtimal Amerika'da bir diziyle anlaştım yani... Evet, Amerika'da bir TV dizisinde rol alacağım muhtemelen... Evet, büyük ihtimal Amerika'da bir diziyle anlaştım yani... The Trip-2 2010 info-icon
Really? Great. Gerçekten mi? Harika. Gerçekten mi? Harika! Gerçekten mi? Harika. The Trip-2 2010 info-icon
Well, it would mean Peki, bu orada daha fazla... Ee, bu da orada çok fazla... Peki,bu orada daha fazla The Trip-2 2010 info-icon
spending a lot of time over there, though. ...zaman geçireceğiz anlamına geliyor, değil mi? ...zaman harcayacağım anlamına geliyor. zaman geçireceğiz anlamına geliyor değil mi? The Trip-2 2010 info-icon
That's the problem. İşte bu bir sorun. Sorun da bu. İşte bu bir sorun. The Trip-2 2010 info-icon
If you need anybody to carry your bags around. Çevreden çantalarını taşıması için birini arıyorsan. Çantalarını taşıması için birilerine ihtiyacın varsa. Çevreden çantalarını taşıması için birini arıyorsan. The Trip-2 2010 info-icon
All right. Okay. See ya, Dad. Tamam. Tamam. Görüşürüz baba. Pekâla. Tamam. Görüşürüz baba! Tamam.Tamam. Görüşürüz baba. The Trip-2 2010 info-icon
Right. Yeah. Tamam.Tamam. Pekâla, evet. Tamam.Tamam. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, bye. Oh, bye. Bay bay. Oh, bye. The Trip-2 2010 info-icon
Now, listen, you take care of yourself. İyi dinle,kendine dikkat et. Dinle bak, kendine çok dikkat et. İyi dinle,kendine dikkat et. The Trip-2 2010 info-icon
It's okay. Nothing to worry about. Her şey yolunda endişelencek bir şey yok. Her şey yolunda. Endişelenecek bir şey yok. Her şey yolunda endişelencek bir şey yok. The Trip-2 2010 info-icon
All right. Everything's fine. Tamam. Her şey yolunda. Pekâlâ. Her şey yolunda. Tamam. Her şey yolunda. The Trip-2 2010 info-icon
Bye, love. Bye. Güle güle canım. Hoşçakal, aşkım. Güle güle canım. The Trip-2 2010 info-icon
Car's locked. What? Araba kilitli. Ne? The Trip-2 2010 info-icon
Locked. Kilitli. Kilitli The Trip-2 2010 info-icon
Oh, sorry. I thought I pressed it. Üzgünüm, bastığımı sandım. Üzgünüm, düğmeye bastığımı zannediyordum. Üzgünüm, bastığımı sandım. The Trip-2 2010 info-icon
Bye. Bye. Hoşçakal. Bye. The Trip-2 2010 info-icon
Come on, let's get in. Hadi, binelim. Haydi, içeri geçelim artık. Hadi,binelim. The Trip-2 2010 info-icon
So have you made a decision about America? Yani Amerika hakkında bir karar verdin mi? Peki, Amerika konusunda bir karara vardın mı? Yani Amerika hakkında bir karar verdin mi? The Trip-2 2010 info-icon
Will you stay, or will you go? Kalacak mısın,gidecek misin? Kalıyor musun, yoksa gidiyor musun? Kalacak mısın,gidecek misin? The Trip-2 2010 info-icon
I'm not gonna... I don't know. Bilmiyorum. Gitmi... Bilmiyorum. Bilmiyorum. The Trip-2 2010 info-icon
I love Mischa, and I want to be with her, Mischa'yı seviyorum, ve onunla olmak istiyorum. Mischa'ya aşığım ve onunla birlikte olmak istiyorum. Mischa'yı seviyorum, ve onunla olmak istiyorum. The Trip-2 2010 info-icon
but... I don't really want to talk about it, to be honest. Dürüst olmak gerekirse bunun hakkında konuşmak istemiyorum. Ama, dürüst olmak gerekirse, bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Dürüst olmak gerekirse bunun hakkında konuşmak istemiyorum. The Trip-2 2010 info-icon
You don't want to talk about it. Onun hakkında konuşmak istemiyorsun. Konuşmak istemiyorsun. Onun hakkında konuşmak istemiyorsun. The Trip-2 2010 info-icon
You want to talk about things you've gone through? Geride bıraktığın şeyler hakkında konuşmak istiyorsun? Peki neler yaşadığınız konusunda konuşmak istiyor musun? Geride bıraktığın şeyler hakkında konuşmak istiyorsun? The Trip-2 2010 info-icon
No. No. Hayır.Hayır. Hayır. Hayır. Hayır.Hayır. The Trip-2 2010 info-icon
Though it's hurting me, now it's history. Beni incitmesine rağmen geçmiş.. Çünkü beni üzüyor, ve artık geçmişte kaldı. Beni incitmesine rağmen geçmiş.. The Trip-2 2010 info-icon
Now it's history Şimdi sadece bir geçmiş. Artık geçmişte kaldı Şimdi sadece bir geçmiş. The Trip-2 2010 info-icon
both: I've played all my cards Bütün kartlarımı oynadım. Bütün kartlarımı oynadım Bütün kartlarımı oynadım. The Trip-2 2010 info-icon
And that's what you've done too Aynı senin yaptığın gibi Senin de yaptığın aynısıydı Aynı senin yaptığın gibi The Trip-2 2010 info-icon
Nothing more to say Söyleyecek başka bir şey yok Daha fazla söyleyecek şey Söyleyecek başka bir şey yok The Trip-2 2010 info-icon
No more ace to play Oynayacak başka birli yok Oynayacak as kalmadı Oynayacak başka birli yok The Trip-2 2010 info-icon
Tell me, does she kiss Söyle biri öpüyor mu? Söylesene, seni benim Söyle biri öpüyor mu? The Trip-2 2010 info-icon
Like I used to kiss you? Benim seni öptüğüm gibi Öptüğüm gibi mi öpüyor? Benim seni öptüğüm gibi The Trip-2 2010 info-icon
That's a shiver down my arms whenever I hear that... Bunu ne zaman duysam kollarım titremeye başlıyor Bunu ne zaman duysam tüylerim diken diken oluyor... Bunu ne zaman duysam kollarım titremeye başlıyor The Trip-2 2010 info-icon
Thank you. Teşekkür ederim. Sağ ol. Teşekkür ederim. The Trip-2 2010 info-icon
both: Does it feel the same Aynı hissettiriyor mu? Adını seslendiğinde Aynı hissettiriyor mu? The Trip-2 2010 info-icon
When she calls your name? Senin adını andığında? Aynıymış gibi mi geliyor? Senin adını andığında? The Trip-2 2010 info-icon
I was in your arms Senin kollarındaydım Kollarındaydım Senin kollarındaydım The Trip-2 2010 info-icon
Thinking I belonged there Oraya ait olduğumu düşünüyorum Oraya ait olduğumu düşünerek Oraya ait olduğumu düşünüyorum The Trip-2 2010 info-icon
Thinking I'd be strong there Orada, güçlü olacağımı düşünüyorum Orada güçlü olabileceğimi düşünerek Orada güçlü olacağımı düşünüyorum The Trip-2 2010 info-icon
Belonged there. Belonged there. Oraya ait olduğumu. Oraya ait olduğumu. Oraya ait. Oraya ait. Oraya ait olduğumu.Oraya ait olduğumu. The Trip-2 2010 info-icon
Building me a fence I figured... Bana bir engel inşa et Anladım... Kendime çitle çevirdim Düşündüm ki... Bana bir engel inşa et Anladım... The Trip-2 2010 info-icon
both: Figured it made sense Anladım, mana verdi. Düşündüm ki bir işe yarar Anladım,mana verdi. The Trip-2 2010 info-icon
Building me a fence Bana bir engel inşa et Kendimi çitle çevirmek Bana bir engel inşa et The Trip-2 2010 info-icon
Ah, ah, ah, ah Ah, ah, ah, ah The Trip-2 2010 info-icon
both: Building me a home Bana bir ev inşa et Kendime bir ev inşa ettim Bana bir ev inşa et The Trip-2 2010 info-icon
Thinking I belong... Ait olduğumu düşündüğüm.. Ait olduğumu düşünerek Ait olduğumu düşündüğüm.. The Trip-2 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172980
  • 172981
  • 172982
  • 172983
  • 172984
  • 172985
  • 172986
  • 172987
  • 172988
  • 172989
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact