Search

English Turkish Sentence Translations Page 172460

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Yes.	Konuştuk.	The Story of O-1	1975
He gave it?	O mu verdi?	The Story of O-1	1975
Great! I'm proud of you!	Harika ! Seninle gurur duyuyorum.	The Story of O-1	1975
I feel the same.	Aynı şeyi hissediyorum.	The Story of O-1	1975
Have you done my prints?	Benim çıktılarımı yaptın mı?	The Story of O-1	1975
No, I haven't had the time.	Hayır, zamanım olmadı.	The Story of O-1	1975
Oh well, I'm off...	Oldu o zaman, ben kaçayım	The Story of O-1	1975
Jacqueline came often.	Jacqueline sık sık geldi.	The Story of O-1	1975
This pleased Ren�, who found her attractive	Bu, onu çekici bulan René'yi memnun etti,	The Story of O-1	1975
and wanted to seduce her.	onu baştan çıkarmayı istedi.	The Story of O-1	1975
O might have been jealous,	"O" kıskanabilirdi,	The Story of O-1	1975
but something else worried her:	ama başka birşey onu kaygılandırıyordu.	The Story of O-1	1975
The grip Sir Stephen had on Ren�.	Sir Stephen'in René üzerindeki etkisi.	The Story of O-1	1975
I hardly see you!	Seni hiç göremiyorum !	The Story of O-1	1975
You don't touch me!	Bana dokunma !	The Story of O-1	1975
When you do,	Dokunursan,	The Story of O-1	1975
it's to find marks on me.	üzerimde izi kalır.	The Story of O-1	1975
You're in love with him, not me.	Ona aşıksın, bana değil.	The Story of O-1	1975
Had I said that two months ago, you'd have slapped me	Bunu iki ay önce söylesem	The Story of O-1	1975
so hard the walls would have shaken.	beni o kadar kötü tokatladın ki, duvarlar yıkılırdı.	The Story of O-1	1975
But I'm yours! Yours!	Ama ben seninim ! Senin!	The Story of O-1	1975
Sir Stephen's first!	İlk önce Sir Stephen'inim.	The Story of O-1	1975
Listen. No.	Dinle. Hayır.	The Story of O-1	1975
Phone him, tell him I can't come tonight.	Ona telefon et, söyle ona, bu gece gelemem.	The Story of O-1	1975
Invent anything.	Birşey uydur.	The Story of O-1	1975
Tonight I'm yours.	Bu gece seninim.	The Story of O-1	1975
It's impossible.	Olanaksız.	The Story of O-1	1975
I shall tell him your words.	Söylediklerini ona anlatacağım.	The Story of O-1	1975
She didn't believe he would do it.	Bunu yapacağına inanmamıştı.	The Story of O-1	1975
But they went. He stayed only long enough to tell him.	Ama gittiklerinde hemen gammazlamıştı bile.	The Story of O-1	1975
He was as pale as she.	Adam da onun kadar solgun görünüyordu.	The Story of O-1	1975
O thought he was in love with her.	"O", adamın aşık olduğunu düşündü.	The Story of O-1	1975
He'd never kissed her.	Onu hiç öpmemişti daha önce.	The Story of O-1	1975
But he punished her himself that night.	Ama o gece onu kendisi cezalandırdı.	The Story of O-1	1975
He was so cruel, she lost consciousness.	Öylesine acımasızdı ki, o bilincini yitirdi.	The Story of O-1	1975
Is that you? Of course.	Sen misin? Elbette.	The Story of O-1	1975
Something's happened, I can't decide alone.	Tek başıma karar veremeyeceğim birşeyler oldu.	The Story of O-1	1975
I've met Pierre from Roissy.	Roissy'den Pierre ile karşılaştım.	The Story of O-1	1975
Does he want you? Yes, now in a hotel.	Seni istiyor mu? Evet, şimdi bir otelde.	The Story of O-1	1975
Go back to your flat.	Dairene geri dön.	The Story of O-1	1975
Not come to you?	Sana gelmeyeyim mi?	The Story of O-1	1975
I want you to obey me.	Bana itaat etmeni istiyorum.	The Story of O-1	1975
Is that you, Ren�?	Sen misin, René?	The Story of O-1	1975
Ren� gave me a key.	René bana bir anahtar verdi.	The Story of O-1	1975
I see you obeyed me.	Bana itaat ettiğini görüyorum.	The Story of O-1	1975
You're a big girl.	Şimdi büyük bir kız oldun.	The Story of O-1	1975
But first, answer my questions.	Ama önce sorularıma yanıt ver.	The Story of O-1	1975
Since your return,	Döndüğünden beri,	The Story of O-1	1975
have you known other men?	başka erkekler tanıdın mı?	The Story of O-1	1975
A girl, maybe?	Ya da bir kız, olabilir mi?	The Story of O-1	1975
Is it the Jacqueline Ren� told me of?	René'nin bana söz ettiği Jacqueline olmasın...	The Story of O-1	1975
You desire her...	...arzuladığın?	The Story of O-1	1975
Jacqueline has a great life.	Jacqueline'in harika bir yaşamı var.	The Story of O-1	1975
Sir Stephen made her talk about Jacqueline.	Sir Stephen, onu Jacqueline hakkında konuşturdu.	The Story of O-1	1975
But was he listening?	Ama dinliyor muydu ki?	The Story of O-1	1975
She liked to feel that he was aware	Kendisinin kıpırdayan dudaklarıyla,	The Story of O-1	1975
of her voice, of her moving lips.	sesiyle ilgilendiğini hissetmisti, bundan hoşlandı.	The Story of O-1	1975
Ren� knows what I shall say now.	René şimdi söyleyeceğim şeyi biliyor.	The Story of O-1	1975
Remember the first time you came,	İlk gelişini hatırla,	The Story of O-1	1975
I gave you an order you didn't obey.	Sana bir emir vermiştim. Sen itaat etmemiştin.	The Story of O-1	1975
Will you obey it now?	Şimdi uyacak mısın ona?	The Story of O-1	1975
Yes, whenever you wish.	Evet, ne zaman istersen.	The Story of O-1	1975
Drink up.	Kahveni iç.	The Story of O-1	1975
I've seen no one, not even Ren�,	Hiç kimseyi hatta René'yi bile	The Story of O-1	1975
take you.	seninle sevişirken görmedim.	The Story of O-1	1975
It doesn't mean	Bu demek değildir ki,	The Story of O-1	1975
that you'll never give yourself to a stranger	seni seven birinin önünde kendini	The Story of O-1	1975
in front of him who loves you.	asla bir yabancıya vermeyeceksin.	The Story of O-1	1975
He insisted for a long time,	Uzun bir süre ısrar etti,	The Story of O-1	1975
but she wasn't listening. She heard only	ancak o dinlemiyordu. Duyduğu tek şey,	The Story of O-1	1975
"him who loves you". She needed no more proof.	"seni seven birinin önünde" idi. Daha fazla kanıta gerek duymadı.	The Story of O-1	1975
I'll do anything you want. I'm yours.	İstediğin her şeyi yaparım. Seninim.	The Story of O-1	1975
Yours and Ren�'s.	Senin ve René'nin.	The Story of O-1	1975
Ren� and I have agreed you can be mine only.	Yalnızca benim olabileceğin konusunda René ile anlaşmaya vardık.	The Story of O-1	1975
If you agree, I want more than words.	Sakıncası yoksa, sözlerden fazlasını isterim.	The Story of O-1	1975
If you're only mine, you must be marked.	Yalnız benimsen bunun işareti olmalı.	The Story of O-1	1975
Marked? Permanently.	İşaret? Kalıcı olarak.	The Story of O-1	1975
Finish your coffee.	Kahveni bitir.	The Story of O-1	1975
You're not forced to do anything.	Hiçbirşey yapmaya zorlanmıyorsun.	The Story of O-1	1975
You can always refuse	Her an reddedebilir ve	The Story of O-1	1975
and go.	gidebilirsin.	The Story of O-1	1975
I'll give you a few days.	Sana birkac gün süre vereceğim.	The Story of O-1	1975
Time to take Jacqueline.	Jacqueline'le yatman için.	The Story of O-1	1975
Jacqueline, mine?	Jacqueline, benim mi?	The Story of O-1	1975
I could say,	Diyebilirim ki,	The Story of O-1	1975
I'd like to see you with a woman.	seni bir kadınla görmekten hoşlanırım.	The Story of O-1	1975
That is not the case.	Söz konusu değil.	The Story of O-1	1975
She must be yours to go to Roissy.	Roissy'ye gitmek için o senin olmak zorunda.	The Story of O-1	1975
It's not possible!	Olanaksız !	The Story of O-1	1975
It is.	Mümkün.	The Story of O-1	1975
It's not possible.	Olanaksız.	The Story of O-1	1975
I won't owe Ren� anything.	René'ye hiçbirşey borçlu olmayacağım.	The Story of O-1	1975
When she returns, she'll be his.	Kız döndüğünde René'nin olacak.	The Story of O-1	1975
Ren�'s?	René'nin mi?	The Story of O-1	1975
He loves her?	René onu seviyor mu?	The Story of O-1	1975
He wants her. She doesn't.	René onu istiyor. Kız istemiyor.	The Story of O-1	1975
So first, persuade her to share your flat.	O nedenle ilk önce aynı daireyi paylaşmaya ikna et kızı.	The Story of O-1	1975
There's another wardrobe for you.	Senin için başka bir gardrop var.	The Story of O-1	1975
Ren� doesn't mind?	René umursamıyor mu?	The Story of O-1	1975
No, he's happy about it.	Hayır, bundan ötürü mutlu.	The Story of O-1	1975