Search

English Turkish Sentence Translations Page 172348

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
to speak about him, and his death.	...babamın anıtını ortaya çıkarmalıyız.	The Spider's Stratagem-1	1970
I'm his son, his only son.	Onun tek oğluyum.	The Spider's Stratagem-1	1970
Really identical.	Gerçekten tıpatıp aynısı.	The Spider's Stratagem-1	1970
Who is, Athos Magnani?	Athos Magnani kimdir?	The Spider's Stratagem-1	1970
A traitor, or a hero?	Bir hain mi yoksa bir kahraman mı?	The Spider's Stratagem-1	1970
I wish my name weren't Athos Magnani.	Keşke adım Athos Magnani olmasaydı.	The Spider's Stratagem-1	1970
This name has... a meaning, a sound..	Bu adın bir anlamı var. Başkaldırma...	The Spider's Stratagem-1	1970
of rebellion,..	...cesaret...	The Spider's Stratagem-1	1970
of courage, and...	...gibi...	The Spider's Stratagem-1	1970
What was the real plot of Athos Magnani?	Athos Magnani'nin kendi hikâyesi neydi?	The Spider's Stratagem-1	1970
"Young man, where will you go with no ticket you can show?"	"Genç adam, biletin olmadan nereye gittiğini sanıyorsun?"	The Spider's Stratagem-1	1970
The ticket...I just..	Bilet... benim...	The Spider's Stratagem-1	1970
haven't got one!	...biletim yok!	The Spider's Stratagem-1	1970
An assassination...	Bir suikast...	The Spider's Stratagem-1	1970
The assassins...	Suikastçılar...	The Spider's Stratagem-1	1970
An assassination destined to fail from the outset.	Ta başından beri kaderinde başarısızlık olan bir suikast.	The Spider's Stratagem-1	1970
Costa, Rasori, Gaibazzi,..	Costa, Rasori, Gaibazzi...	The Spider's Stratagem-1	1970
my father's friends.	...babamın dostları.	The Spider's Stratagem-1	1970
His loyal comrades.	Sadık yoldaşları.	The Spider's Stratagem-1	1970
They aided him in the struggle,..	Mücadelede ona yardım ettiler...	The Spider's Stratagem-1	1970
close to him to the end.	...sonuna kadar yanında oldular.	The Spider's Stratagem-1	1970
You're hard on me, Draifa.	Bana acımasız davrandın, Draifa.	The Spider's Stratagem-1	1970
What reason had he to betray?	Hangi sebeplerden ötürü ihanet etti?	The Spider's Stratagem-1	1970
a hero.	...bir kahramandır!	The Spider's Stratagem-1	1970
There's a..	Şöyle bir...	The Spider's Stratagem-1	1970
a phrase that...	...söz vardır:	The Spider's Stratagem-1	1970
"A man"..	"Bir insan demek...	The Spider's Stratagem-1	1970
"is made of all men."	...her insan demektir."	The Spider's Stratagem-1	1970
"He is worth as much as all of them, and all are worth as much as him."	"Biri hepsine eşit ve hepsi birine eşit."	The Spider's Stratagem-1	1970
I forgot my suitcase at the station!	Valizimi istasyonda unuttum!	The Spider's Stratagem-1	1970
The train to Parma will be twenty minutes late.	Parma'ya gidecek tren yirmi dakika gecikecektir.	The Spider's Stratagem-1	1970
The train to Parma will be thirty five minutes late.	Parma'ya gidecek tren yirmi dakika gecikecektir.	The Spider's Stratagem-1	1970
You got today's papers?	Bugünün gazetesi var mı?	The Spider's Stratagem-1	1970
They haven't arrived.	Henüz gelmedi.	The Spider's Stratagem-1	1970
It happens. Sometimes they even forget we exist.	Olur böyle. Bazen var olduğumuzu bile unuturlar.	The Spider's Stratagem-1	1970
There it is.	İşte burası. İşte orada. İşte orada. İşte orada. İşte orada. İşte orada. İşte orada.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Pretty much how I remember it.	Hatırladığım gibi. Nerdeyse hatırladığım gibi. Nerdeyse hatırladığım gibi. Nerdeyse hatırladığım gibi. Nerdeyse hatırladığım gibi. Nerdeyse hatırladığım gibi. Nerdeyse hatırladığım gibi.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
I was younger than you last time I was here, Simon.	En son buraya geldiğimde senden daha küçüktüm, Simon. En son buraya geldiğimde senden daha gençtim, Simon. En son buraya geldiğimde senden daha gençtim, Simon. En son buraya geldiğimde senden daha gençtim, Simon. En son buraya geldiğimde senden daha gençtim, Simon. En son buraya geldiğimde senden daha gençtim, Simon. En son buraya geldiğimde senden daha gençtim, Simon.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Well, it's big.	Baya büyükmüş. Evet, büyükmüş. Evet, büyükmüş. Evet, büyükmüş. Evet, büyükmüş. Evet, büyükmüş. Evet, büyükmüş.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Yeah, so I can get bigger pets here, right, Mom?	Daha büyük bir hayvana sahip olabilirim, değil mi, anne? Evet, öyleyse buraya daha büyük evcil hayvanlar koyabilirim, değil mi, anne? Evet, öyleyse buraya daha büyük evcil hayvanlar koyabilirim, değil mi, anne? Evet, öyleyse buraya daha büyük evcil hayvanlar koyabilirim, değil mi, anne? Evet, öyleyse buraya daha büyük evcil hayvanlar koyabilirim, değil mi, anne? Evet, öyleyse buraya daha büyük evcil hayvanlar koyabilirim, değil mi, anne? Evet, öyleyse buraya daha büyük evcil hayvanlar koyabilirim, değil mi, anne?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Sure! Get a cow. Get a whole flock.	Tabii ki! Bir inek al. Ya da sürü halinde al. Kesinlikle! İnek al. Bütün sürüyü al. Kesinlikle! İnek al. Bütün sürüyü al. Kesinlikle! İnek al. Bütün sürüyü al. Kesinlikle! İnek al. Bütün sürüyü al. Kesinlikle! İnek al. Bütün sürüyü al. Kesinlikle! İnek al. Bütün sürüyü al.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Herd.	Bir sürü. Koyun. Koyun. Koyun. Koyun. Koyun. Koyun.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
That, too. What do you think, Jared?	Bunu dahi. Ne düşünüyorsun, Jared? Onu da al. Ne diyorsun, Jared? Onu da al. Ne diyorsun, Jared? Onu da al. Ne diyorsun, Jared? Onu da al. Ne diyorsun, Jared? Onu da al. Ne diyorsun, Jared? Onu da al. Ne diyorsun, Jared?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Okay. Here we go.	İyi o zaman. Hadi gidelim. Tamam. Hadi gidiyoruz. Tamam. Hadi gidiyoruz. Tamam. Hadi gidiyoruz. Tamam. Hadi gidiyoruz. Tamam. Hadi gidiyoruz. Tamam. Hadi gidiyoruz.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
It's okay, Mr. Tibbs. It's okay.	Her şey yolunda, bay Tibbs. Her şey yolunda. Tamam, Bay Tibbs. Tamam. Tamam, Bay Tibbs. Tamam. Tamam, Bay Tibbs. Tamam. Tamam, Bay Tibbs. Tamam. Tamam, Bay Tibbs. Tamam. Tamam, Bay Tibbs. Tamam.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
It has that old people smell.	Bu ev yaşlı insanlar kokuyor. Burada yaşlı insan kokusu var. Burada yaşlı insan kokusu var. Burada yaşlı insan kokusu var. Burada yaşlı insan kokusu var. Burada yaşlı insan kokusu var. Burada yaşlı insan kokusu var.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
It's just an observation, not a judgment.	Bu bir yorum, eleştiri değil. Bu sadece bir gözlem, eleştiri değil. Bu sadece bir gözlem, eleştiri değil. Bu sadece bir gözlem, eleştiri değil. Bu sadece bir gözlem, eleştiri değil. Bu sadece bir gözlem, eleştiri değil. Bu sadece bir gözlem, eleştiri değil.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
You're angry about the move. I get that.	Taşındığımız için kızgınsın. Anlıyorum. Hareketime kızdın. Bunu anlarım. Hareketime kızdın. Bunu anlarım. Hareketime kızdın. Bunu anlarım. Hareketime kızdın. Bunu anlarım. Hareketime kızdın. Bunu anlarım. Hareketime kızdın. Bunu anlarım.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Just what are you expecting your silent protest will get you?	Fakat susarak ne elde etmeyi umuyorsun? Susma eyleminin sana ne kazandıracağını sanıyorsun? Susma eyleminin sana ne kazandıracağını sanıyorsun? Susma eyleminin sana ne kazandıracağını sanıyorsun? Susma eyleminin sana ne kazandıracağını sanıyorsun? Susma eyleminin sana ne kazandıracağını sanıyorsun? Susma eyleminin sana ne kazandıracağını sanıyorsun?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
At least acknowledge this isn't the way to deal with your anger	Böyle yapmaya devam edersen, En azından kabul et, yapacağını söylediğin şey, En azından kabul et, yapacağını söylediğin şey, En azından kabul et, yapacağını söylediğin şey, En azından kabul et, yapacağını söylediğin şey, En azından kabul et, yapacağını söylediğin şey, En azından kabul et, yapacağını söylediğin şey,	The Spiderwick Chronicles-1	2008
the way you said you were gonna do.	sana başka türlü davranacağım. öfkenle baş etmenin yolu değil. öfkenle baş etmenin yolu değil. öfkenle baş etmenin yolu değil. öfkenle baş etmenin yolu değil. öfkenle baş etmenin yolu değil. öfkenle baş etmenin yolu değil.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Say yes with your head.	Kabul ediyorsan kafanı salla. Kafanla evet de. Kafanla evet de. Kafanla evet de. Kafanla evet de. Kafanla evet de. Kafanla evet de.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Two blinks.	Gözünü iki kere kırp. İki kere göz kırp. İki kere göz kırp. İki kere göz kırp. İki kere göz kırp. İki kere göz kırp. İki kere göz kırp.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Mal, you and Simon take your stuff.	Malory, sen ve Simon, eşyalarınızı alın. Mal, sen ve Simon eşyalarınızı alın. Mal, sen ve Simon eşyalarınızı alın. Mal, sen ve Simon eşyalarınızı alın. Mal, sen ve Simon eşyalarınızı alın. Mal, sen ve Simon eşyalarınızı alın. Mal, sen ve Simon eşyalarınızı alın.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Wait in the foyer while I go look for the main circuit breaker.	Ben şalteri bulasıya kadar girişte bekleyin. Ben ana şalteri ararken, girişte bekleyin. Ben ana şalteri ararken, girişte bekleyin. Ben ana şalteri ararken, girişte bekleyin. Ben ana şalteri ararken, girişte bekleyin. Ben ana şalteri ararken, girişte bekleyin. Ben ana şalteri ararken, girişte bekleyin.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Get out of the car right now. You're not my mother, Mallory.	Hemen arabadan çık. Sen annem değilsin, Mallory. Hemen, şimdi arabadan in. Benim annem değilsin, Mallory. Hemen, şimdi arabadan in. Benim annem değilsin, Mallory. Hemen, şimdi arabadan in. Benim annem değilsin, Mallory. Hemen, şimdi arabadan in. Benim annem değilsin, Mallory. Hemen, şimdi arabadan in. Benim annem değilsin, Mallory. Hemen, şimdi arabadan in. Benim annem değilsin, Mallory.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
No, I'm worse, because Mom doesn't believe in hitting.	Hayır, ben daha kötüyüm, zira annen sana vurmazdı. Hayır, ben daha kötüyüm, çünkü annem dayağa inanmıyor. Hayır, ben daha kötüyüm, çünkü annem dayağa inanmıyor. Hayır, ben daha kötüyüm, çünkü annem dayağa inanmıyor. Hayır, ben daha kötüyüm, çünkü annem dayağa inanmıyor. Hayır, ben daha kötüyüm, çünkü annem dayağa inanmıyor. Hayır, ben daha kötüyüm, çünkü annem dayağa inanmıyor.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Come here, you little... And he's out of the car! Thank you!	Buraya gel, seni küçük... Arabadan çıktı! Teşekkürler! Buraya gel, seni küçük... Ve arabadan indi! Teşekkürler! Buraya gel, seni küçük... Ve arabadan indi! Teşekkürler! Buraya gel, seni küçük... Ve arabadan indi! Teşekkürler! Buraya gel, seni küçük... Ve arabadan indi! Teşekkürler! Buraya gel, seni küçük... Ve arabadan indi! Teşekkürler! Buraya gel, seni küçük... Ve arabadan indi! Teşekkürler!	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Stop it! I'm not gonna let you keep acting like a jerk!	Yeter! Aptal gibi davranmana izin veremem! Yapma! Aptal gibi davranmana müsaade etmeyeceğim! Yapma! Aptal gibi davranmana müsaade etmeyeceğim! Yapma! Aptal gibi davranmana müsaade etmeyeceğim! Yapma! Aptal gibi davranmana müsaade etmeyeceğim! Yapma! Aptal gibi davranmana müsaade etmeyeceğim! Yapma! Aptal gibi davranmana müsaade etmeyeceğim!	The Spiderwick Chronicles-1	2008
I'll do whatever I want. No, you won't!	İstediğimi yaparım. Hayır yapamazsın! İstediğimi yaparım. Hayır, yapamazsın! İstediğimi yaparım. Hayır, yapamazsın! İstediğimi yaparım. Hayır, yapamazsın! İstediğimi yaparım. Hayır, yapamazsın! İstediğimi yaparım. Hayır, yapamazsın! İstediğimi yaparım. Hayır, yapamazsın!	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Mom needs this to work, so cut it out!	Annem her şeyin yolunda olmasını istiyor, o zaman rahat dur! Annemin buna ihtiyacı var, bunun için kes şunu! Annemin buna ihtiyacı var, bunun için kes şunu! Annemin buna ihtiyacı var, bunun için kes şunu! Annemin buna ihtiyacı var, bunun için kes şunu! Annemin buna ihtiyacı var, bunun için kes şunu! Annemin buna ihtiyacı var, bunun için kes şunu!	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Simon, get her! I'm a pacifist.	Simon, bana yardım et! Ben barışseverim. Simon, yakala onu! Ben barışseverim. Simon, yakala onu! Ben barışseverim. Simon, yakala onu! Ben barışseverim. Simon, yakala onu! Ben barışseverim. Simon, yakala onu! Ben barışseverim. Simon, yakala onu! Ben barışseverim.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
You're so annoying. You think you know everything!	Sinir bozucusun. Her şeyi bildiğini zannediyorsun. Çok can sıkıcısın. Her şeyi bildiğini sanıyorsun! Çok can sıkıcısın. Her şeyi bildiğini sanıyorsun! Çok can sıkıcısın. Herşeyi bildiğini sanıyorsun! Çok can sıkıcısın. Herşeyi bildiğini sanıyorsun! Çok can sıkıcısın. Her şeyi bildiğini sanıyorsun! Çok can sıkıcısın. Herşeyi bildiğini sanıyorsun!	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Well, I know stuff you don't. Like what?	Senin bilmediğin şeyleri biliyorum. Neyi mesela? Ama,senin bilmediğin şeyleri de biliyorum. Ne gibi? Ama,senin bilmediğin şeyleri de biliyorum. Ne gibi? Ama,senin bilmediğin şeyleri de biliyorum. Ne gibi? Ama,senin bilmediğin şeyleri de biliyorum. Ne gibi? Ama,senin bilmediğin şeyleri de biliyorum. Ne gibi? Ama,senin bilmediğin şeyleri de biliyorum. Ne gibi?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Nothing.	Bu kadar yeter. Hiçbir şey. Hiçbir şey. Hiçbir şey. Hiçbir şey. Hiçbir şey. Hiçbir şey.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Thanks for having my back, bro. I don't do conflict.	Beni koruduğun için teşekkürler. Tartışmalardan kaçınırım. Bana arka çıktığın için sağ ol, kardeşim. Tartışma sevmem. Bana arka çıktığın için sağ ol, kardeşim. Tartışma sevmem. Bana arka çıktığın için sağol, kardeşim. Tartışma sevmem. Bana arka çıktığın için sağol, kardeşim. Tartışma sevmem. Bana arka çıktığın için sağ ol, kardeşim. Tartışma sevmem. Bana arka çıktığın için sağol, kardeşim. Tartışma sevmem.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
What are you doing? Unpacking.	Ne yapıyorsun? Eşyalarımı boşaltıyorum. Ne yapıyorsun? Eşyalarımı çıkarıyorum. Ne yapıyorsun? Eşyalarımı çıkarıyorum. Ne yapıyorsun? Eşyalarımı çıkarıyorum. Ne yapıyorsun? Eşyalarımı çıkarıyorum. Ne yapıyorsun? Eşyalarımı çıkarıyorum. Ne yapıyorsun? Eşyalarımı çıkarıyorum.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Why? I told you it was only temporary.	Neden? Buna gerek yok. Neden? Sana sadece geçici olarak buradayız dedim. Neden? Sana sadece geçici olarak buradayız dedim. Neden? Sana sadece geçici olarak buradayız dedim. Neden? Sana sadece geçici olarak buradayız dedim. Neden? Sana sadece geçici olarak buradayız dedim. Neden? Sana sadece geçici olarak buradayız dedim.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Dad's coming tomorrow, and he's gonna take us back with him.	Babam yarın gelip bizi beraberinde götürecek. Babam yarın geliyor, ve bizi de beraberinde götürecek. Babam yarın geliyor, ve bizi de beraberinde götürecek. Babam yarın geliyor, ve bizi de beraberinde götürecek. Babam yarın geliyor, ve bizi de beraberinde götürecek. Babam yarın geliyor, ve bizi de beraberinde götürecek. Babam yarın geliyor, ve bizi de beraberinde götürecek.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
I know. But what about Mom? She can have Mallory.	Biliyorum. Ama annemi ne yapacağız? O Mallory'ye bakabilir. Biliyorum. Peki ya annem? O da Mallory' i alır. Biliyorum. Peki ya annem? O da Mallory' i alır. Biliyorum. Peki ya annem? O da Mallory' i alır. Biliyorum. Peki ya annem? O da Mallory' i alır. Biliyorum. Peki ya annem? O da Mallory' i alır. Biliyorum. Peki ya annem? O da Mallory' i alır.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Come on, Simon, we can't stay here.	Hadi, Simon, burada kalamayız. Haydi, Simon, burada kalamayız. Haydi, Simon, burada kalamayız. Haydi, Simon, burada kalamayız. Haydi, Simon, burada kalamayız. Haydi, Simon, burada kalamayız. Haydi, Simon, burada kalamayız.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Look at this place. It's the house that time forgot.	Evin haline bir bak. Sanki üzerimize yıkılacak. Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev. Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev. Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev. Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev. Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev. Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
And it's got that... Old people smell, I know.	Dahası kokuyor... Yaşlı insan kokuyor, biliyorum.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
And what's this?	Bu da ne böyle?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Yeah, and that's not weird.	Evet ve bu garip değil. Evet, ve bu garip değil. Evet, ve bu garip değil. Evet, ve bu garip değil.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
I'm guessing she put it there.	Sanırım bunları o koydu. Sanırım bunları o koymuş. Sanırım bunları o koymuş. Sanırım bunları o koymuş. Sanırım bunları o koymuş. Sanırım bunları o koymuş. Sanırım bunları o koymuş.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
ls that the nut bag and her husband? No.	Bu o deli ve kocası değil mi? Hayır. Çatlak kadın ve kocası mı? Hayır. Çatlak kadın ve kocası mı? Hayır. Çatlak kadın ve kocası mı? Hayır. Çatlak kadın ve kocası mı? Hayır. Çatlak kadın ve kocası mı? Hayır. Çatlak kadın ve kocası mı? Hayır.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
That's Arthur Spiderwick, you know, our great great uncle.	Bu Arthur Spiderwick, büyük dayımız. Bu Arthur Spiderwick, biliyorsun, büyük büyük amcamız. Bu Arthur Spiderwick, biliyorsun, büyük büyük amcamız. Bu Arthur Spiderwick, biliyorsun, büyük büyük amcamız. Bu Arthur Spiderwick, biliyorsun, büyük büyük amcamız. Bu Arthur Spiderwick, biliyorsun, büyük büyük amcamız. Bu Arthur Spiderwick, biliyorsun, büyük büyük amcamız.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
The little girl's the nut bag. I mean, Aunt Lucinda, his daughter.	Deli olan küçük kız. Yani, Lucinda teyze ve kızı. Çatlak olan küçük kız. Yani, Lucinda hala, kızı. Çatlak olan küçük kız. Yani, Lucinda hala, kızı. Çatlak olan küçük kız. Yani, Lucinda hala, kızı. Çatlak olan küçük kız. Yani, Lucinda hala, kızı. Çatlak olan küçük kız. Yani, Lucinda hala, kızı. Çatlak olan küçük kız. Yani, Lucinda hala, kızı.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
She's the one who lived here before they took her away to the...	Buradan götürülünceye kadar tek başına yaşamış... Götürülene kadar burada yaşamış... Götürülene kadar burada yaşamış... Götürülene kadar burada yaşamış... Götürülene kadar burada yaşamış... Götürülene kadar burada yaşamış... Götürülene kadar burada yaşamış...	The Spiderwick Chronicles-1	2008
To the...	Barınak... Oraya... Oraya... Oraya... Oraya... Oraya... Oraya...	The Spiderwick Chronicles-1	2008
To the nut house.	Barınağa götürülesiye kadar. Tımarhaneye. Tımarhaneye. Tımarhaneye. Tımarhaneye. Tımarhaneye. Tımarhaneye.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Right.	Öyle. Tamam. Tamam. Tamam. Tamam. Tamam. Tamam.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
And why'd she get taken there?	Peki neden oraya götürmüşler? Ve neden oraya götürülmüş? Ve neden oraya götürülmüş? Ve neden oraya götürülmüş? Ve neden oraya götürülmüş? Ve neden oraya götürülmüş? Ve neden oraya götürülmüş?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Because she said her father was abducted.	Çünkü babasının kaçırıldığını söylüyormuş. Çünkü babasının kaçırıldığını söylemiş. Çünkü babasının kaçırıldığını söylemiş. Çünkü babasının kaçırıldığını söylemiş. Çünkü babasının kaçırıldığını söylemiş. Çünkü babasının kaçırıldığını söylemiş. Çünkü babasının kaçırıldığını söylemiş.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
By?	Kim tarafından?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
By faeries.	Periler tarafından.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Exactly.	Haklıydım. Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle. Kesinlikle.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Our crazy aunt stayed here her whole life and never left, ever!	Deli teyzemiz hayatı boyunca burada yaşadı ve hiçbir yere gitmedi, asla! Deli teyzemiz hayatı boyunca burada kalmış ve hiç terk etmemiş, hiç! Deli teyzemiz hayatı boyunca burada kalmış ve hiç terk etmemiş, hiç! Deli teyzemiz hayatı boyunca burada kalmış ve hiç terketmemiş, hiç! Deli teyzemiz hayatı boyunca burada kalmış ve hiç terketmemiş, hiç! Deli teyzemiz hayatı boyunca burada kalmış ve hiç terk etmemiş, hiç! Deli teyzemiz hayatı boyunca burada kalmış ve hiç terketmemiş, hiç!	The Spiderwick Chronicles-1	2008
That's not gonna happen to me, or you.	Bu ikimize de olmayacak merak etme. Bu bana olmayacak, ya da sana. Bu bana olmayacak, ya da sana. Bu bana olmayacak, ya da sana. Bu bana olmayacak, ya da sana. Bu bana olmayacak, ya da sana. Bu bana olmayacak, ya da sana.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
End of discussion.	Konuşma bitmiştir. Konuşma bitti. Konuşma bitti. Konuşma bitti. Konuşma bitti. Konuşma bitti. Konuşma bitti.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Has anybody seen my keys? I know I left them right here.	Anahtarlarımı gören oldu mu? Buraya bıraktığıma eminim. Cinler vazgeçmez. Nasıl yapacaklarını bilemeyecek kadar aptaldırlar. Anahtarlarımı gören var mı? Biliyorum, tam buraya bırakmıştım. Anahtarlarımı gören var mı? Biliyorum, tam buraya bırakmıştım. Anahtarlarımı gören var mı? Biliyorum, tam buraya bırakmıştım. Anahtarlarımı gören var mı? Biliyorum, tam buraya bırakmıştım. Cinler vazgeçmez.Nasıl yapacaklarını bilemeyecek kadar aptaldırlar. Anahtarlarımı gören var mı? Biliyorum, tam buraya bırakmıştım. Anahtarlarımı gören var mı? Biliyorum, tam buraya bırakmıştım.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
I guess Aunt Lucinda liked honey with her oatmeal, huh?	Sanırım Lucinda teyze, ballı yulaf ezmesi seviyordu. Sanırım Lucinda hala yulaf yemeğiyle birlikte baldan hoşlanırmış. Sanırım Lucinda hala yulaf yemeğiyle birlikte baldan hoşlanırmış. Sanırım Lucinda hala yulaf yemeğiyle birlikte baldan hoşlanırmış. Sanırım Lucinda hala yulaf yemeğiyle birlikte baldan hoşlanırmış. Sanırım Lucinda hala yulaf yemeğiyle birlikte baldan hoşlanırmış. Sanırım Lucinda hala yulaf yemeğiyle birlikte baldan hoşlanırmış.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
And tomato sauce.	Ve domates sosu.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Wow.	Harika!	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Where is my fencing medal, Jared?	Eskrim madalyonum nerede, Jared? Eskrim madalyam nerede, Jared? Eskrim madalyam nerede, Jared? Eskrim madalyam nerede, Jared? Eskrim madalyam nerede, Jared? Eskrim madalyam nerede, Jared? Eskrim madalyam nerede, Jared?	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Hanging on your bed? It's not there anymore.	Yatağına asılı duruyor? Bulamadım. Yatağında asılı değil mi? Artık değil. Yatağında asılı değil mi? Artık değil. Yatağında asılı değil mi? Artık değil. Yatağında asılı değil mi? Artık değil. Yatağında asılı değil mi? Artık değil. Yatağında asılı değil mi? Artık değil.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
Well, find the bed and you'll find your medal.	Yatağı bulursan, madalyonu da bulursun. Yatağını bulursan, madalyanı da bulursun. Yatağını bulursan, madalyanı da bulursun. Yatağını bulursan, madalyanı da bulursun. Yatağını bulursan, madalyanı da bulursun. Yatağını bulursan, madalyanı da bulursun. Yatağını bulursan, madalyanı da bulursun.	The Spiderwick Chronicles-1	2008
I'm not talking about the bed...	Yataktan bahsetmiyorum...	The Spiderwick Chronicles-1	2008
I'm not acknowledging your existence until you bring my medal back.	Madalyonu mu veresiye kadar seni önemsemeyeceğim. Madalyamı geri verene kadar seni görmemezlikten geleceğim. Madalyamı geri verene kadar seni görmemezlikten geleceğim. Madalyamı geri verene kadar seni görmemezlikten geleceğim. Madalyamı geri verene kadar seni görmemezlikten geleceğim. Madalyamı geri verene kadar seni görmemezlikten geleceğim. Madalyamı geri verene kadar seni görmemezlikten geleceğim.	The Spiderwick Chronicles-1	2008