Search

English Turkish Sentence Translations Page 170185

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
You arrested two nobodies! Nobodies!	İki garibanı yakalın! Gariban!	The Secret in Their Eyes-1	2009
They weren't even there!	Orada dahi değillerdi!	The Secret in Their Eyes-1	2009
Let them go, what do I care?	Sal gitsinler öyleyse, çok da sikimde.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You ordered it beat the hell out of them!	Onları ölesiye dövdürtmüşsün!	The Secret in Their Eyes-1	2009
Know where I'm going? To file a complaint!	Nereye gidiyorum, biliyor musun? Şikâyet dilekçesi yazmaya!	The Secret in Their Eyes-1	2009
We'll see who saves your ass this time!	Bu sefer götünü kim kurtaracak göreceğiz!	The Secret in Their Eyes-1	2009
Fuck your complaint!	Sokayım senin şikâyetine!	The Secret in Their Eyes-1	2009
Don't worry, you're going to.	Göreceğiz, kim kime sokacak!	The Secret in Their Eyes-1	2009
Go file it.	Git, yaz dilekçeni.	The Secret in Their Eyes-1	2009
All this fuss over two lousy blacks!	İki karafatma için çıkardığın tantanaya bak!	The Secret in Their Eyes-1	2009
Your eyes will be black when I'm done with them!	Asıl senin gözlerin kararacak birazdan!	The Secret in Their Eyes-1	2009
You better check the wanted ads.	İş ilanlarına bakmaya başlasan iyi edersin.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You'll never set foot here again!	Artık buraya adımını dahi atamayacaksın!	The Secret in Their Eyes-1	2009
You don't know who you're fucking with!	Sen kiminle dans ettiğini bilmiyorsun!	The Secret in Their Eyes-1	2009
You have no idea.	Haberin dahi yok.	The Secret in Their Eyes-1	2009
It's okay,	Tamam, yok bir şey...	The Secret in Their Eyes-1	2009
I'm going to file a complaint. I�ll be right back.	Şikâyet dilekçesi yazacağım. Hemen dönerim.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Fine by me.	Tamam, öyle yap.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Did you see Sandoval? He left.	Sandoval'ı gördün mü? Çıktı.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Where? Down Talcahuano.	Nereye gitti? Talcahuano'ya doğru.	The Secret in Their Eyes-1	2009
This country is upside down.	Memleketin hali içler acısı.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You're upside down.	Asıl senin halin içler acısı.	The Secret in Their Eyes-1	2009
How can you defend this demagogue president of ours?	Böyle bir başbakana nasıl destek verirsin?	The Secret in Their Eyes-1	2009
Watch what you say, you�ll get into trouble.	Ağzından çıkanı kulakların duysun.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Attention, everybody, please.	Beyler, dikkat, lütfen.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Chief Justice Benjamin Esposito just walked in the door.	Adliyemizin müdürü Benjamin Esposito içeri buyurdular.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Hail, Your Honor.	Şerefinize, Hâkim Bey.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Oh come on...	Yapma şunu... Borcu ne kadar?	The Secret in Their Eyes-1	2009
Besides, it's early. What's the big deal?	Hem zaten daha erken. Mesele nedir ki?	The Secret in Their Eyes-1	2009
I'll pay for it, here I go.	Ben öderim. Ve işte ödüyorum.	The Secret in Their Eyes-1	2009
That's it.	Şuradan al.	The Secret in Their Eyes-1	2009
No, no, I have money...	Yo, yo, param var.	The Secret in Their Eyes-1	2009
It's paid.	Ödendi.	The Secret in Their Eyes-1	2009
In that case, Mr. Esposito can buy everybody a round...	O halde, Bay Esposito herkese bir içki söyleyebilir.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Hands off, hands off,	Çek elini. Çek elini dedim. Tamam, ağır ol. Herhangi bir sorun yok.	The Secret in Their Eyes-1	2009
you're not the boss in here, don't embarrass me	Burada şefim değilsin. Arkadaşlarımın önünde...	The Secret in Their Eyes-1	2009
in front of my friends, got it?	...beni küçük düşürme, tamam mı?	The Secret in Their Eyes-1	2009
I'll never spot you money again.	Sana bir daha para veren ne olsun!	The Secret in Their Eyes-1	2009
Why do you keep screwing around?	Boş boş içmenin ne âlemi var?	The Secret in Their Eyes-1	2009
Okay, okay, let's go. Slowly, everything's fine.	Peki, peki, gidelim. Ağır ol, her şey yolunda.	The Secret in Their Eyes-1	2009
It's fine.	Öyle olsun. Haydi.	The Secret in Their Eyes-1	2009
We're leaving.	Çıkıyoruz.	The Secret in Their Eyes-1	2009
I'm going...	Ben çıkıyorum...	The Secret in Their Eyes-1	2009
well, see you.	Görüşürüz öyleyse.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Here we go. Goodbye!	Gidiyor musun? Hoşça kal!	The Secret in Their Eyes-1	2009
I've got it.	Bende, bende.	The Secret in Their Eyes-1	2009
See you, Emilio.	Görüşürüz, Emilio.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Why don't you two speak?	Siz ikiniz niye küssünüz?	The Secret in Their Eyes-1	2009
You're his wife and this is his home...	Burası onun da evi.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You bring him at this hour, I don't know where he's been...	Bu saatte kadar nerelerdeymiş!	The Secret in Their Eyes-1	2009
You bring him now, I don't know what to do.	Ne yapayım şimdi ben onu?	The Secret in Their Eyes-1	2009
It's early, you should thank me.	O kadar da geç değil. Bana teşekkür etmelisin.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You can't drop him off like this. It�s your problem.	Onu bu şekilde eve alamam. Bu senin sorunun.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You brought him like this.	Onu bu vaziyet sen getirdin.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You mean it's my fault?	Suç bende mi yani?	The Secret in Their Eyes-1	2009
Benjamin Esp�sito.	Benjamin Esposito.	The Secret in Their Eyes-1	2009
From the courts, remember?	Adliyeden, hatırladın mı?	The Secret in Their Eyes-1	2009
I really am sorry for those guys.	Şu işçiler için üzüldüm gerçekten.	The Secret in Their Eyes-1	2009
They should be getting out by now.	Evet. Şimdiye salmışlardır onları.	The Secret in Their Eyes-1	2009
hab�a que esperar a que They had to be checked by forensics	Şikâyet dilekçem üzerine...	The Secret in Their Eyes-1	2009
for that lawsuit I mentioned.	...adli tıp tarafından rapor hazırlandı.	The Secret in Their Eyes-1	2009
No, keep looking.	Sen bakmaya devam et.	The Secret in Their Eyes-1	2009
That way you'll get to know her better.	Böylece onu daha iyi tanırsın.	The Secret in Their Eyes-1	2009
I know I'm in denial, but...	Kabullenmek istemiyorum, biliyorum...	The Secret in Their Eyes-1	2009
it helps me go on until we find the guy.	...ama katil bulunana kadar bana teselli veriyorlar.	The Secret in Their Eyes-1	2009
That's when she graduated.	Mezuniyetini kutlarken.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Then she came from Chivilcoyand moved in with her aunt.	Sonrasında Chivilcoy'dan buradaki teyzesinin yanına taşınmış.	The Secret in Their Eyes-1	2009
She worked in a school in Almagro, that's how we met.	Almagro'daki bir okulda görev yapıyorken tanıştık.	The Secret in Their Eyes-1	2009
She used to pay her bills at the bank.	Faturalarını çalıştığım bankaya ödüyordu.	The Secret in Their Eyes-1	2009
I still don't know where I got the courage to talk to her.	Onunla konuşmaya nasıl cesaret edebilmiştim hâlâ bilmiyorum.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Tell me one thing. When we get this guy, what will he get?	Söylesenize, yapan adam yakalanırsa, kaç yıl hapis yer?	The Secret in Their Eyes-1	2009
Rape and homicide. He�ll get life.	Irza geçme ve cinayet. Ömür boyu hapis verirler.	The Secret in Their Eyes-1	2009
We don't have the death penalty.	Bizde ölüm cezası yok.	The Secret in Their Eyes-1	2009
I don't agree with the death penalty.	Ölüm cezasına karşıyım.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Me neither. I thought maybe	Ben de öyle. Ama bazen...	The Secret in Their Eyes-1	2009
for you it could serve as retribution.	...kısasa kısas iyi olabilirdi diye düşünüyorum.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Retribution? Will they rape him and beat him to death?	Kısas mı? Ona da tecavüz edip öldürürler miydi dersin?	The Secret in Their Eyes-1	2009
No, they'll give him an injection and he'll take a nap.	Hayır, zehirli iğne ile uyuturlardı.	The Secret in Their Eyes-1	2009
I'd gladly trade places with him.	Öyle sona canım feda.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Those are from when she was 17 or 18.	O resimlerde 17 18 yaşlarında.	The Secret in Their Eyes-1	2009
That's the spring picnic in Chivilcoy.	Chivilcoy'da bir bahar pikniği yapıyorlarken.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Ever been there?	Oraya hiç gittin mi?	The Secret in Their Eyes-1	2009
I have, she took me to visit her folks.	Ben gittim. Ailesini ziyarete gitmiştik.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Let him grow old.	Hayır...	The Secret in Their Eyes-1	2009
No, why?	Hayır, niye sordun?	The Secret in Their Eyes-1	2009
Do you know who this is?	Şunu tanıyor musun?	The Secret in Their Eyes-1	2009
He's in several. Looking at her.	Birkaç resimde var. Ona bakıyor.	The Secret in Their Eyes-1	2009
I showed Liliana this system,	Liliana'ya bu yöntemi ben öğretmiştim.	The Secret in Their Eyes-1	2009
otherwise, years pass and you forget	Yıllar geçtikçe...	The Secret in Their Eyes-1	2009
who's in the photo.	...fotoğraflardaki insanlar unutuluyor.	The Secret in Their Eyes-1	2009
I always thought the photo thing was a bit crazy.	Şu fotoğraf konusunu hep biraz uçuk buldum.	The Secret in Their Eyes-1	2009
it's the look in their eyes. That's the key.	...her şey gözlerinde bitiyor. Gözler ele veriyor.	The Secret in Their Eyes-1	2009
You see this kid looking at this woman... Worshipping her.	Bu oğlanın ona bakışını görüyorsun... adeta taparcasına.	The Secret in Their Eyes-1	2009
The eyes... Speak...	Gözler... yalan söylemez.	The Secret in Their Eyes-1	2009
They bullshit too, they should keep quiet.	Bazen de saçmalar. Sussalar daha iyi olacak.	The Secret in Their Eyes-1	2009
What?	Ne diyecektin?	The Secret in Their Eyes-1	2009
We never talked about this case. When did you come back from Jujuy?	Bu konu hakkında hiç konuşmamıştık.	The Secret in Their Eyes-1	2009
In '85.	85'te.	The Secret in Their Eyes-1	2009
Why now?	Peki, neden şimdi?	The Secret in Their Eyes-1	2009
Better than planting begonias...	Begonya yetiştirmekten iyidir...	The Secret in Their Eyes-1	2009