Search
English Turkish Sentence Translations Page 164927
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
It's not my usual thing, but he gets whatever I need. | Normalde güvenmem ama, ne istersem getiriyor. Her zaman görüşmeyiz ama neye ihtiyacım olsa bulur gelir. benim genel şeyim değil ama ne ihtiyacım olursa temin ediyor | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I know him from Brooklyn. | Onu Brooklyn'den tanıyorum. Brooklyn'den tanıyorum. onu Brooklyn'den tanıyorum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Dominick Provenzano? Yeah. | Dominick Provenzano? Evet. Dominick Provenzano mu? Evet. Dominick Provenzano? evet. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I'll give him a shot. I got to kill this cocksucker. | Bir şans vereceğim. Bu orospu çocuğunu öldürmeliyim. Ona bir şans vereceğim. Bu şerefsizi öldürmem lazım. ona ateş edeceğim bu sik kafalıyı öldürmem gerek | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Ritchie, you don't hurt a guy like Roy Demeo | Ritchie, Roy Demeo gibi bir adamı Ritchie, kendin zarar görmeden Roy Demeo gibi bir adama zarar veremezsin. Ritchie hiç kimseyi Roy Demeo incittiğin kadar incitmedin | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
without something happening to you, you know? | sana bir şey olmadan incitemezsin, anlıyor musun? sana birşey olmadan biliyorsun? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, that's why I need it. There can't be a trace. | Evet, ona bu yüzden ihtiyacım var. Hiç bir iz kalmamalı. Evet, ona bu yüzden ihtiyacım var işte. Arkamda iz bırakmayacağım. evet yani neden ona ihtiyacım var. iz olabilemez | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
He's coming after my family. How do you know it's him? | Ailemin peşine düştü. O olduğunu nerden biliyorsun? Adam ailemin peşinde. O olduğunu nereden biliyorsun? benim ailemden sonra o geliyor. nereden biliyorsun o olduğunu? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Because, he said he was going to come after my family. | Çünkü, ailemin peşine düşeceğini söylemişti. Ailemin peşine düşeceğini söylemişti çünkü. çünkü o söyledi ailemden sonra geldiğini. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Then get the fuck out of town. | O zaman şehir dışına çık. O zaman çekip gitsene. Deb'i ve çocukları da alıp gidin buradan. ozaman kasabayı terk et! | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Take Deb and the kids and get out of here. | Deb ve kızları al ve buradan git. Deb'i ve çocukları al burayı terk et! | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Do you need money or something? Nah. | Para veya başka bir şeye mi ihtiyacın var? Hayır. paraya yada herhangi birşeye ihtiyacın varmı? hayır | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Nah, I got to take care of this first. | Hayır, önce bunu halletmeliyim. Hayır, önce bu işi halletmeliyim. hayır! önce buna dikkat etmeliyim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Did you hear about Terry? Yeah. It's sad. | Terry'i duydun mu? Evet. Çok üzücü. Terry'e olanları duydun mu? Evet, çok üzücü. Terry'den haber aldın mı? eve.kötü | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's fucking crazy. They're calling him the Iceman. | Çok çılgınca. Ona Buzadam diyorlar. Amına koyduğumun manyağı. Herife Buz Adam diyorlar. bu lanet şey çılgınca. onu BuzAdam diye çağırıyorlar | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Terry tells me he's got something with some guy. | Terry bana bir adamdan bir şey alacağını söylemişti. Terry bana adamın biriyle bir işi olduğunu söylemişti. Terry bana bazı kişilerle birşeye sahip olduğunu söyledi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Next thing you know, he's fucking dead. | Sonra bir baktım, ölmüş. Sonra bir baktım ki öldürülmüş. gelecek şey biliyorsun o bir ölü. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Found him on the side of the highway in a garbage bag. | Onu otoyolun yanında bir çöp torbasında bulmuşlar. Onu yolun kenarında, bir çöp torbasının içinde buldum. anayol tarafında onu çöp kutusunda buldu | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Fucking crazy killer fucking freezes his bodies | Manyak katil cesetleri donduruyor Amına koyduğumun manyak katili, lanet olası katil lanet olasu donan vucudu | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
so the cops won't know the fucking time of death. | böylece polisler ölüm zamanını tespit edemiyorlar. böylece lanet olası polisler ölümün zamanını bilmiyorlar | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I mean, do you believe this shit? | Yani, tüm bunlara inanıyor musun? Yani, sen bu olanlara inanabiliyor musun? demek istediğim bu zırvalığa inanıyor musun? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
What guy? | Hangi adam? Kimmiş bu adam? Anlamadım. hangi herif? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Who was Terry going to meet? | Terry kimle buluşacaktı? Terry kiminle buluşacaktı? Bilmiyorum. Bana söylemedi. Terry kimle buluşacaktı? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I don't know. He never told me. | Bilmiyorum. Bana hiç söylemedi. bilmiyorum bana söylemedi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
The police talk to you? | Polise ifade verdin mi? Polis seninle konuştu mu? Evet, iki kere. Ama nereden bileyim? polis seninle konuştu mu? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, twice. But what do I know? | Evet, iki kere. Ama ben ne biliyorum ki? evet iki kez. ama ne biliyorum? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Dino, thanks for coming, all right? | Dino, geldiğin için teşekkür ederim. Dino, geldiğin için çok teşekkür ederim. Dino buraya geldiğin için teşekkürler | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Hey. Of course, Ritchie. | Hey. Tabi ki, Ritchie. Tabii ki Ritchie. hey elbette Ritchie | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Let's go see the girls, huh? | Gidip kızları göreli mi? Hadi gel kızlara bakalım. Evet. hadi gidip kızları görelim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah. | Olur. evet | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
How you doing? Dominick. | Ne yapıyorsun? Dominick. Nasılsın? Dominick. Nasılsın Dominick? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah. Wow, you're a big guy. | Evet. Büyük cüsseli bir adammışsın. Evet. Bayağı iriymişsin. evet wow sen büyük bir adamsınn | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
A lot bigger than you sound on the phone. | Telefondaki sesinden çok daha büyük. Telefonda sesin daha ufak tefek biri gibi geliyordu. telefonda senden daha büyük sesler vardı. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Hey, you know what they say. | Ne derler bilir misin? Ne derler bilirsin. Hiçbir fikrim yok. hey ne söylediklerini biliyorsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
No, I have no idea. | Hiç bir fikrim yok. hayır, hiçbir fikrim yok | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That's just what they say. | Bu tam da onların söyledikleri. Aynen öyle derler işte. sadece söyledikleri şu | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
So... One sec. | Yani... Bir saniye. Ee.. Bir saniye. böylece... bi saniye | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Look, I'll be honest with you, you know? | Bak, sana karşı dürüst olacağım. Dinle, seninle açık konuşacağım. bak seninle dürüst olacağım? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I like Dino, but, you know, | Dino'yu severim, ama, Dino'yu severim ama bazen yalan söyleyebiliyor. Dino'yu severim ama biliyorsun, | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
sometimes he's so full of it | bazen gerçekten anlaşılmaz oluyor bazen çok farklı birisi oluyor | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
you never really know who his friends are. You know? | onun arkadaşlarının kim olduğunu hiç bilemiyorsun. Anlarsın ya? Kim onun gerçekten arkadaşı anlayamıyorsun. gerçekten bazen onun arkadaşlarını hiç bilmiyorsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Oh, yeah. Yeah. So, look, you know. | Evet. Evet. Yani, bak, bilirsin. Evet, evet. Yani, işte... ah tamam tamam böylece, bak biliyorsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I, I don't really understand this whole cyanide thing, you know? | Ben bu siyanürden pek de anlamam. Ben bu siyanür olayından pek anlamıyorum. ben, gerçekten bu tüm siyanür şeyini anlamadim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I'm curious, you know, how's this thing work? | Ama merak ediyorum, siyanürle iş yapılıyor? Merak ediyorum yani, nasıl oluyor bu iş? meraklı birisiyim biliyorsun bunlar nasıl çalışır? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You put the stuff in a mist. | Damla haline getirip. Malzemeyi spreyin içine koyup... malzemeleri bunun içine koy | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You spray it in someone's face, they fall asleep. | Birisinin suratına spreyle sıkıyorsun, uyuyakalıyor. ...adamın suratına püskürtüyorsun. O da derin bir uykuya dalıyor. bunu birisinin yüzüne sık uyuyakalacaklar | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I tell you, you know, it could take some time to get that shit. | Bu malı bulmaz biraz zaman alabilir. Baştan söyleyeyim, bu malı bulmak biraz zaman alacak. sana diyorum biraz zaman alacağını biliyorsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
How long are we talking? | Ne kadar zamandan bahsediyoruz? Ne kadar bir süreden bahsediyoruz? Bir ya da iki hafta sürebilir. ne kadar zamandır konuşuyoruz? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Well, it might take a week or two. | 1 ya da 2 hafta. bir veya iki hafta kadar | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That's too long. | Bu çok uzun. Çok uzun. çok uzun zaman | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Oh, I mean, I can tell you wanna, you know. | Oh, yani istediğini söylerim ama, bu işleri bilirsin. Ama istersen, yani çok istiyorsan... demek istediğim diyebilirim istiyorsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I'm going to need some cash then. | Biraz paraya ihtiyacım olacak. O zaman kesenin ağzını açacaksın. Teslimattan önce olmaz. ozaman biraz nakite ihtiyacım olacak | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Not until delivery. | Teslimata kadar ödeme yapmam. teslimata kadar değil | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Well... it wouldn't have to be. | Peki... Bu şekilde olmaz zorunda değil. Peki... başka türlü de halledebiliriz. iyi... olmaması gerekecek | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Tell you what. I got this trust fund kid, okay? | Dinle. Zengin bir çocuk var. Dinle beni. Elimde bir zengin bebesi var. bunu elde ettim çocugun sermayesine güven tamam mı? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I've been supplying him with coke for about couple years now. | Bir kaç yıldır ona kokain satıyorum. Birkaç yıldır ona kokain temin ediyorum. Bu sefer benden iki kilo mal istedi. onu bir kaç yıldır kokainle tedarik ediyorum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
He wants me to get him two Ks. | Hep 2 kilo getirmemi ister. benim ona 2 tane Ks. vermemi istiyor | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
All this cyanide talk and everything, it's got me thinking. | Bütün bu siyanür muhabbetinin yanı sıra düşündüm de... Bütün bu siyanür mevzuları falan da beni düşünmeye itti. tüm bu siyanürler ve herşey benim düşünmeme sebep oluyor | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Thinking what? | Ne düşündün? Ne düşünüyorsun? ne hakkında düşünmene? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
We could kill two birds here with one stone. | Bir taşla iki kuş vurabiliriz. burada bir taşla 2 tane kuş öldürebilirdik 1317 01:28:46,440 > 01:28:48,351 şey, bu herzaman iyi bir fikir | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Well, that's always a good idea. | Bu hep iyi bir fikirdir. Bu her zaman iyi bir fikirdir. Bir taşla iki kuş vurmak. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Kill two birds with one stone. | Bir taşla iki kuş vurmak. bir taşla 2 kuş öldür | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Hey, you know, I could I could take care of the cyanide | Ben senin siyanürünle ilgilenirim Ben... ben siyanür işini halledebilirim ama... hey, yapabileceğimi biliyorsun.. siyanüre gözkulak olabilirim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
but, I'm going to need you to take care of the kid. | sen de çocukla ilgilenirsin. ...senin de çocuğun icabına bakman gerekecek. ama, çocuklara dikkaet etmene ihtiyacım var | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Why? | Neden? Neden? Çocuk soysuzun teki. neden? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
He's a fucking degenerate. | Yozlaşmış pisliğin teki çünkü. o lanet olası yazlaşmış birisi | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
He's got markers all over the fucking place, you know? | Mekanının her yanında işaretler var, anlarsın ya? Mekanın her yerinde çocuğun izleri var. tüm her yerdeki noktaları biliyor.. | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Besides, he holds a grudge. He's liable to blackmail me and bail him out. | Ayrıca, kin tutar. Hapse girerse kefaletini ödemem için bana şantaj yapar. Ayrıca, bana karşı garezi var. Bana şantaj yapıp kendi kefaretle kurtulabilir. içinde büyük bir kine sahip. bana şantaj yapmakla sorumlu ve onu kefaletle çıkarabilir | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You do me this favor | Bana bu iyiliği yaparsan Bana bu iyiliği yaparsan, ondan alacağım parayı yarı yarıya bölüşürüz. bana bu iyiliği yapacaksın | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
and I'll split you with his payment 50 50, okay? | ödemeyi yarı yarıya paylaşırız. ve seninle onun parasını yarı yarıya paylaştıracağım tamam mı? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
We'll keep the coke and the cash. | Hem kokain hem para bizim olur. Hem kokain hem de para bizim olur. Onunla 60 bine anlaşmıştık. kokaini ve nakitleri koruyacağım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Deal is worth 60 grand, easy. | Anlaşma en az 60 bin değerinde. antlaşma için 60 bin değer | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
And I'll have that shit to you by next week. No problem. | Sana istediğini de önümüzdeki hafta bulacağım. Sorun yok. Malını da haftaya kadar ayarlarım. Sorun olmaz. ve bu boku sana haftaya elde edeceğim. sorun yok | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Who you work for? | Kim için çalışıyorsun? Kimin adına çalışıyorsun? kim için çalışıyorsun? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I work with Luchezi family. You know? | Luchezi ailesi için. Luchezi Ailesi için çalışırım. Ama bunu pek ifşa etmek istemiyorum. Luchezi ailesiyle çalışıyorum biliyor musun? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
But I got to keep that low key, you know? | Ama bunu fazla dillendirmemeliyim, anladın mı? ama bu zayıf anahtarı devam ettirmeliyim biliyorsun | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
They want a piece of every fucking thing that I got. | Sahip olduğum her şeyden pay istiyorlar. Sahip olduğum her şeyden pay almak istiyorlar sonra. onlar sahip olduğum herşeyin parçasını istiyorlar | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Don't worry. | Merak etme. Merak etme. Ben Polonyalıyım. Herkes için çalışırım. endişelenme | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I'm Polish. I work for everybody. | Ben Polonyalıyım. Herkes için çalışırım. ben Polonyalıyım herkes için çalışırım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
That's good to hear. | Bunu duymak güzel. Bunu bilmek iyi oldu. bunu duymak güzel | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
(realtor, on phone) He likes the offer, but he's still looking for 315. | Teklif hoşuna gitti ama, hala 315 bin istiyor. Teklif kafasına yattı ama adam 315 istiyor. teklifi sever. ama hala 315'i istiyor | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Ana' he'll get it, too, with property that close to Atlantic City. | Atlantic City'ye bu kadar yakın bir mülke bu parayı veren olacaktır da. Atlantic City'e bu kadar yakın bir yer için normal bir rakam. ve elde edecekte.. mülkiyat Atlantic City'e yakın | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
315, huh? What's the down payment on that? | 315, ha? Peşinatı nedir? 315 demek? Peşinat ne kadar olacak? 315? bundaki ödeme nedir? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
We could have gone at 15 percent, | Normalde yüzde 15, Aslında % 15'ti ama nakit olacağı için 40 bin uygundur. %15 alabileceğiz | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
but because it's all cash, it's 40 grand. | ama nakit olarak 40 bin. ama hepsi nakit para 40 bin | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
40. Okay. | 40. Tamam. 40 bin. Tamam. 40 bin tamam | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Tell them I'm in. | Söyle ona, alıyorum. Kabul ettiğimi söyle. Kabul ettiğimi söyle. Parayı birkaç gün içinde ayarlarım. içeride olduğumu söyle onlara | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I'll have the balance in the next couple days. | Parayı önümüzdeki birkaç gün içinde tamamlayacağım. gelecek haftalarda dengeye sahip olacağım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, I'm working on it. | Evet, üzerinde çalışıyorum. Evet, iş üzerindeyim. evet, onun üzerinde çalışıyorum | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
It's as sound as it gets, Mr. Kuklinski. | Söylediğimiz gibi, Bay. Kuklinski. Öyle diyorsan öyledir Bay Kuklinski. Bay Kuklinski kadar elde edeceksin | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
There's no reason the building | Binanın yılın sonuna kadar O binanın yıl sonuna kadar dolmaması için hiçbir engel yok önümüzde. yapı için hiçbir neden yok | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
won '2' be filled by the end of the year. | dolmaması için bir sebep yok. yılın sonuna kadar dolabilemeyecek | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Can you come by tomorrow to finish the paperwork? | Yarın uğrayıp evrak işlerini halledebilir misiniz? Evrak işlerini halletmek için yarın uğrayabilir misin? bu işleri bitirmek için yarın gelebilir misin? | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, I'll call you to schedule tomorrow. | Evet, yarına bir randevu almak için seni arayacağım. Tamam, saati belirlemek için yarın ararım seni. evet seni program için arayacağım | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
I hope you're as excited as I am. | Umarım benim kadar heyecanlısınızdır. Umarım sen de benim kadar heyecanlısındır. umarım benim kadar yorgunsundur | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, I am. [beeper beeps] | Öyleyim. Evet heyecanlıyım. evet öyleyim | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Great! Take care, Mr. Kuklinski. | Harika! Kendinize dikkat edin Bay Kuklinski. Harika! Kendine iyi bak Bay Kuklinski. mükemmel! dikkatli ol Bay Kuklinski | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Thanks. | Teşekkürler. Sağ ol. teşekkürler | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
Agh. | Agh. ahhh! | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |
You still got a fever. | Hala ateşin var. Hâlâ ateşin var. Ateşin hâlâ düşmemiş. hala ateşin var | The Iceman-1 | 2012 | ![]() |