Search
English Turkish Sentence Translations Page 163328
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Go back to India, bitch. | Hindistan'ına dön fahişe... Geri dön Hindistan ibnesi. | The Final-1 | 2010 | |
| Bernard, I believe this is yours. | Bernar bu senin sanırım. Bernard, sanırım bu senin. | The Final-1 | 2010 | |
| Thank you, come again. | Teşekkürler yine bekleriz. | The Final-1 | 2010 | |
| Sorry. Go back to your seat. | Özür... Yerine dön.. Üzgünüz. Git masana otur. | The Final-1 | 2010 | |
| We have no hummus here for you. | Burada senin için humusumuz yok. Burada humus yemeği yok. | The Final-1 | 2010 | |
| Don't worry about it, man. | Merak etme. Merak etme dostum. | The Final-1 | 2010 | |
| Yo, my peoples, what's up? Hey, Kurtis. | N'aber millet? Hey, Kurtis. Selam millet. Ne haber? Merhaba Kurtis. | The Final-1 | 2010 | |
| Check it. I just got my first commerciaI TV gig. | İlk tv reklamımı aldım.. Şunu dinleyin. Televizyon reklamı için ilk anlaşmamı yaptım. | The Final-1 | 2010 | |
| You're looking at the new face of Yums shoes. | Şeker yüzü oldum. Şu an baktınız sima yakında ünlü olacak. | The Final-1 | 2010 | |
| Video shoot over at their spot on Friday. I want you guys to come check it out. | Videoda cuma çekilecek.. Gelip izleyin. İlk çekimler Cuma günü yapılacak. Sizin de orada olmanızı istiyorum. | The Final-1 | 2010 | |
| That's great news. Hey, you never know. | Harika haber Bilemezsiniz Harika bir haber. Kim bilebilir? | The Final-1 | 2010 | |
| Next time you guys see me, | ...bir dahakine.... Bakarsınız bir gün oskarda... | The Final-1 | 2010 | |
| I'll be at the Oscars accepting my award for best actor. | ...size imza dağıtıyor olabilirim. ...en iyi erkek oyuncu ödülünü alırım. | The Final-1 | 2010 | |
| Ravi, I remember you got that sweet camera for your birthday. | Robbie doğumgünün için kamera aldım sana... Ravi, yanılmıyorsam doğum günün için bir el kamerası almıştın. | The Final-1 | 2010 | |
| Can I get you to, you know, shoot some behind the scenes stuff for me? | Beni nereden alacaksın sen? Benim hatırım için sahne arkası görüntülerimi çekebilir misin? | The Final-1 | 2010 | |
| Help me out? Yeah, sure. | Alırım bir yerden. Görüşürüz değil mi orada? Yardım eder misin? Tabii olur. | The Final-1 | 2010 | |
| Nice. All right, so I'll see you guys there? | Harika.. Hoşçakalın. Güzel. Sizleri orada görebilecek miyim, beyler? | The Final-1 | 2010 | |
| CooI. All right, y'all. | Hoşçakalın. İyi, peki madem. | The Final-1 | 2010 | |
| I like Kurtis. Me, too. | Curtis'i seviyorum Ben de. Kurtis'i seviyorum. Ben de. | The Final-1 | 2010 | |
| Make sure he doesn't make the party. Yeah. | Partiye gelmediğinden emin ol Evet. Partiye katılmadığından emin ol. Tamam. | The Final-1 | 2010 | |
| He's not one of them. | O, onlardan biri değil. Diğerleri gibi değil. | The Final-1 | 2010 | |
| What's up, man? What's up? | N'aber dostum. N'aber. Selam? Ne haber? | The Final-1 | 2010 | |
| What's up? Hey, look, I want you guys to come out. I'm doing a video shoot. | N'aber. Hey, bak. Dışarı çıkmanızı istiyorum. Video çekiyorum da.. Selam millet. Sizin de gelmenizi istiyorum. Bir reklam çekiminde oynayacağım. | The Final-1 | 2010 | |
| Look. | Bak! Şuna bak. | The Final-1 | 2010 | |
| I cannot wait untiI the party next week. | Haftaya yapılacak parti için sabırsızlanıyorum. Partiyi haftaya kadar bekleyemeyeceğim. | The Final-1 | 2010 | |
| What? You're fucking Tommy. | Ne oldu? Tommie'yle yiyişiyorsun. Ne var? Tommy'le düzüşmüşsün. | The Final-1 | 2010 | |
| Who told you that? It's in your cell phone, stupid. | Bunu sana kim söyledi? Telefonunda var sersem. Bunu size kim söyledi? Cep mesajında yazıyor aptal. | The Final-1 | 2010 | |
| "I can't wait to taste you again. " | Tekrar tadına bakmak için sabırsızlanıyorum. ''Tekrar tadına bakmak için sabırsızlanıyorum.'' | The Final-1 | 2010 | |
| You bitch. Give me that. | Sizi sürtükler.. Verin şunu. Sizi sürtükler. Verin şunu bana. | The Final-1 | 2010 | |
| That is so shitty. Take it easy. | Yavaş ol.. Çok rezil bir durum. Sakin ol. | The Final-1 | 2010 | |
| We've been besties since grade schooI. Can't believe you didn't tell us. | En iyi okuldayız zaten. Bize söylemedin inanamıyorum. İlkokuldan beri arkadaşız. Bize söylemediğine inanamıyorum. | The Final-1 | 2010 | |
| He made me promise not to tell anybody, and you can't either. | Söz verdirdi.. Kimseye söylemeyeceğiz. Kimseye anlatmamam konusunda beni uyardı. Bu ikiniz için de geçerli. | The Final-1 | 2010 | |
| You know, we have to keep it quiet since he's still dating Nadya. | Sessiz olmalıyız.. N hala Nadia'yla güya. Madem ki hala Nadya'yla görüşüyor bu sırrı saklamalıyız. | The Final-1 | 2010 | |
| I'm gonna go see him tonight. We're just playing. We won't tell. | Bu gece görüşeceğiz Söylemeyiz merak etme. Bu akşam onunla görüşeceğim. Sadece takılıyoruz. Kimseye anlatmayız. | The Final-1 | 2010 | |
| Besides, Tommy's kind of hot. | Ayrıca Tommie hoş biri. Ayrıca Tommy gibileri çok ateşli oluyor. | The Final-1 | 2010 | |
| I hate that Russian bitch anyways. I'm glad you're fucking her man. | O Rus sürtükleri sevmiyorum. O Rus fahişesinden nefret ediyorum zaten. Erkeğini becerdiğin için çok mutluyum. | The Final-1 | 2010 | |
| AII's fair in sex and high schooI. | Lisede seks hoş bir şeydir. Lisede böyle ilişkiler normaldir. | The Final-1 | 2010 | |
| "I find that I am quite content. | Kendimi tamamen kaptırdım.. Gerçek mutluluğa eriştim. | The Final-1 | 2010 | |
| "I have peace in my life, | hayatımda bir iz gibi. Hayatım huzura kavuştu... | The Final-1 | 2010 | |
| "and I am not afraid. | Korkmuyorum, sakinim... ...ve artık korkmuyorum. | The Final-1 | 2010 | |
| "For the first time, I am not afraid. " | İlk kez, korkmuyorum.. İlk defa korkmuyorum. | The Final-1 | 2010 | |
| Yeah, Mom? | Evet Anne? Ne var anne? | The Final-1 | 2010 | |
| What's with the boxes? I noticed you packed up some things. | Bu kutular ne? Bir şeyler mi topluyorsun? Bu kutularla ne yapacaksın? Bir şeyler paketlediğini gördüm. | The Final-1 | 2010 | |
| Just cleaning up a bit. | Odamı topluyorum da. Ortalığı biraz toparladım. | The Final-1 | 2010 | |
| Is everything okay? You've been very quiet lately. | Her şey yolunda mı? Son günlerde çok sessizsin. Her şey yolunda mı? Son zamanlarda çok sessizleştin. | The Final-1 | 2010 | |
| Yes, everything's fine. Okay. | Evet her şey yolunda. Tamam. Evet her şey yolunda. Peki. | The Final-1 | 2010 | |
| "One night. | Bir gece... Sadece bir gece. | The Final-1 | 2010 | |
| "One finaI night. " | Son bir gece... O gece, son gece olacak. | The Final-1 | 2010 | |
| I just... Look, I really appreciate you guys coming, man. It means a lot. | Gelmenize çok sevindim ya. Geldiğiniz için gerçekten çok minnettarım. Bu benim için çok önemli. | The Final-1 | 2010 | |
| Anytime, man. Man. | Hiç bir zaman. Dostum. Her zaman dostum. Adamım benim. | The Final-1 | 2010 | |
| Now, let me clean the lens off reaI quick. | Hemen etrafa bakacağım. Kameranın lensini temizleyip geliyorum hemen. | The Final-1 | 2010 | |
| I'll be right back. All right. | Geri geleceğim. Pekala. Birazdan dönerim. Pekala. | The Final-1 | 2010 | |
| You must be pretty nervous, huh? | Gerginsin değil mi? Ha? Biraz gerginsin değil mi? | The Final-1 | 2010 | |
| A little bit. I'll find the courage, though. | Biraz. Cesaret topluyorum. Birazcık. Yine de cesaretimi topladım. | The Final-1 | 2010 | |
| Snap! | Harika..bakın burda kim var. Harika.. Bakın burada kim var. Harika.. Şipşakçı! | The Final-1 | 2010 | |
| What do we have here, son, huh? If it isn't the Slumdog Millionaire. | Bakın burada kim var. Milyoner sersem.. Burada ne halt yiyoruz evlat? Slumdog Millionaire mi çekiyorsun? | The Final-1 | 2010 | |
| What's up, bin Laden? | Naber ahmak? Ne haber Bin Ladin? | The Final-1 | 2010 | |
| I'm Indian, not Arab. My bad. I'm sorry. | Bent hintliyim. Arap değil. Özür dilerim, dostum. Ben Hintliyim. Arap değilim. Benim hatam. Kusura bakma. | The Final-1 | 2010 | |
| No, it's a dot. Like it fucking even matters. | Bakın şimdi olmaz. Neyse biraz oynaşalım Hayır, bu bir kara fatma. Elindeki ne?. | The Final-1 | 2010 | |
| What do you got there, sunshine, huh? Technology. | Nedir o güzelim ha? Teknoloji.. Elinde ne var gündüz feneri? Teknoloji aleti. | The Final-1 | 2010 | |
| Give it. Give it. | Ver bakalım. Ver şunu, ver şunu. | The Final-1 | 2010 | |
| Sunni's doing a little recon for his terrorist cell. What you think? | Çok güzel değil mi sence? Küçük ajanımız, terörist ekibi için bilgi topluyor. Sen ne düşünüyorsun? | The Final-1 | 2010 | |
| Joke's over. Joke's not over. | Şaka bitti. Şaka bitmedi. Şakayı bırakın. Şaka yapmıyoruz. | The Final-1 | 2010 | |
| Just give it back. | Ver şunu bana kesin şunu. Verin şunu. | The Final-1 | 2010 | |
| Looks like we got ourselves a terrorist. I caught me a terrorist, Bill. | Teröristlere benzedik.. Bir terörist yakaladık, Bill.. Sanırım teröristimizi avladık. Ben de kendimi terörist sanıyordum Bill. | The Final-1 | 2010 | |
| I got him. I got him. How'd you get him? | Yakaladım, yakaladım... Geri verin Tuttum, tuttum. Onu nasıl yakaladınız? | The Final-1 | 2010 | |
| Well, he was looking at my lockstock funny. | Kendimize çekecek bir şey bulduk. Bana şüpheli bakışlar attı. | The Final-1 | 2010 | |
| You remember state? Fuck, yeah. | Tuttum ben.. Nasıl çıktı? Dur bakalım. Ülkesini hatırlıyor musun? Evet. | The Final-1 | 2010 | |
| So close. | Çok yakın.. Çok yakın. | The Final-1 | 2010 | |
| Bradley's at the 30! The 20! | Bradley 30 yardada 20 yardada. Bradley ani bir atağa kalktı! İkinci çizgiyi geçti. | The Final-1 | 2010 | |
| The 10! Go, go, go! | 10... Koş, koş, koş... Birinci çizgiye yaklaştı! Yürü, yürü, yürü! | The Final-1 | 2010 | |
| Touchdown, Bradley. And the crowd goes wild. | Tüh ya tutamadım. Seyirci çıldırdı. Ve topu tam noktaya indiriyor. Kalabalık sevinçten çıldırıyor. | The Final-1 | 2010 | |
| Why'd you do that? Easy, missy. | Bunu neden yaptın? Sakin ol. Neden bunu yapıyorsunuz? Sakin ol küçük hanım. | The Final-1 | 2010 | |
| 'Cause I felt like it. These things happen. | Ne yapacaksın ha? Başlıyorlar dostum. Çünkü hoşuma gidiyor. Olur böyle şeyler. | The Final-1 | 2010 | |
| Don't be so down. Ravi, they're starting. | Ne oluyor? Takıldık biraz. Moralini bozma. Ravi, başlıyorlar. | The Final-1 | 2010 | |
| What's going on? Three peas in a pod. | Ne oluyor burada? Bir tencerede üç nohut... Ne oluyor? Üç kişi takılıyoruz. | The Final-1 | 2010 | |
| Just telling stories and hanging out. What happened to your camera? | Yalnızca anlatıyoruz işte.. Kamerana ne oldu? Sohbet edip takılıyorduk. Kamerana ne oldu? | The Final-1 | 2010 | |
| What happened? Did you guys break his camera? | Ne oldu? Siz mi kırdınız onu? Ne olmuş? Bu kamerayı siz mi kırdınız? | The Final-1 | 2010 | |
| Is it busted? Did it bust? Hate to think, yeah. | Öyle mi yaptık? Sen yaptın Kırılmış mı? Sinir bozucu değil mi? | The Final-1 | 2010 | |
| I remember. No, you... | Evet Hatırladım.. Hayır, sen..? Biliyorum. Hayır sen... | The Final-1 | 2010 | |
| Yeah, I did. I busted it. | Evet ben yaptım.. Evet ben yaptım. Ben kırdım. | The Final-1 | 2010 | |
| The question is, what the fuck are you gonna do about it, huh? | Ne olacak ki? Asıl soru şu: Ne yapacaksın ha? | The Final-1 | 2010 | |
| What the fuck are you gonna do about it? | Ne yapacaksın ha? Ne yapabileceksin? | The Final-1 | 2010 | |
| I'll tell you what. I'll tell you what. | Bak ne diyeceğim.. Bak ne diyeceğim.. Bak sana ne diyeceğim. | The Final-1 | 2010 | |
| You kick my ass, I'll buy him a new camera. How's that sound? | Sen beni döv ben de ona yeni bir kamera alayım nasıl? Eğer beni döversen, ona yeni bir kamera alacağım. Sana uyar mı? | The Final-1 | 2010 | |
| I can't beat you. | Ben seni dövemem. Seni dövemem. | The Final-1 | 2010 | |
| You can't beat me? I know you can't beat me. | Dövemezsin. Ben de biliyorum.. Beni dövemez misin? Beni dövemeyeceğini biliyorum. | The Final-1 | 2010 | |
| You know why? | Neden biliyor musun? Nedenini biliyor musun? | The Final-1 | 2010 | |
| 'Cause you're a coward. | Çünkü sen ödleksin. Çünkü sen ödlek herifin tekisin. | The Final-1 | 2010 | |
| That's why. | Bu yüzden. Nedeni bu işte. | The Final-1 | 2010 | |
| You know why it is that I do what I do to you? | Bunu niye sana yapıyorum biliyor musun? Seninle neden uğraştığımı biliyor musun? | The Final-1 | 2010 | |
| Do you know? I do it because I know that you can't stop me. | Yapıyorum çünkü sen beni durduramazsın bunu biliyorum. Biliyor musun? Seninle uğraşıyorum çünkü benim hakkımdan gelemezsin. | The Final-1 | 2010 | |
| Get the fuck out of here. | Siktirin gidin be. Siktir ol git buradan! | The Final-1 | 2010 | |
| Let's leave these pussies. I believe this is yours. | Gidelim hadi. Sanırım bu senin. Hayvancıkları yalnız bırakalım. Sanırım bu senin. | The Final-1 | 2010 | |
| Soon. | İşte... Az kaldı. | The Final-1 | 2010 | |
| Individually, these chemicals are harmless, but mixed together | Kesinlikle bir zarar söz konusu olmasa da. Bu kimyasallar tek başlarına zararsızdır ama kostik maddelerle... | The Final-1 | 2010 | |
| form a compound which is caustic | .. Kesinlikle yine de büyük bir... ...karıştırılırsa metali eritecek kadar... | The Final-1 | 2010 | |
| and can eat through metaI. It is actually quite dangerous. | ...tehlike nedeni olabilir. ...keskin hale gelir. Çok tehlikeli bir madde olur. | The Final-1 | 2010 | |
| So, your homework assignment is to find two chemicals that share that property. | Ödeviniz 2 kimyasal tepkimeyi karşılaştırmak. Yeni ödeviniz: İki ayrı kimyasaldan asetik bir madde hazırlayacaksınız. | The Final-1 | 2010 | |
| Man, I'm sorry. I could not get the camera to work. | Üzgünüm kameraya alamadım. Kamerayı getiremediğim için üzgünüm dostum. | The Final-1 | 2010 |