• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 163264

English Turkish Film Name Film Year Details
Don't pretend to sleep. Uyuyormuş gibi yapma. Uyuma numarası yapma! The Fall-2 2006 info-icon
Wake up. Laugh, laugh. Uyan. Gıdı gıdı. Kalk! Gülmece, gülmece! The Fall-2 2006 info-icon
Not the time to sleep. Uyku vakti değil. Uyuma zamanı değil. The Fall-2 2006 info-icon
Americana Exotica. Americana Exotica. The Fall-2 2006 info-icon
Does Dr. Snider know about this? Dr. Snider’ın haberi var mı? Doktor Snider'ın bundan haberi var mı? The Fall-2 2006 info-icon
He was under observation, but I thought he was getting better. Müşahede altındaydı, iyileştiğini sanıyordum. Müşahede altındaydı ama durumunun iyiye gittiğini düşünüyordum. The Fall-2 2006 info-icon
Alexandria, go inside! Go on! Alexandria, gir içeri! Haydi! Alexandria, içeri gir bakayım! The Fall-2 2006 info-icon
All right, carry on. Sorry about that. Pekâlâ, devam edin. Çok üzüldüm. Tamam, devam edin. Kusura bakmayın. The Fall-2 2006 info-icon
Roy, wake up. Wake up. Roy, uyan. Uyan. Roy, kalk! Kalk! The Fall-2 2006 info-icon
Roy, wake up. Roy, uyan. Roy, kalk! The Fall-2 2006 info-icon
They're going to cut you up. Gonna chop you up. Wake up. Seni kesecekler. Kesecekler seni. Uyan. Seni doğrayacaklar. Kesecekler seni. Kalk! The Fall-2 2006 info-icon
Go on! Shoo! Wake up. Yürü! Kışt! Uyan. Hadi, kaç bakayım! Kalk! The Fall-2 2006 info-icon
Oh, no, no, no. Ah, hayır, hayır, hayır. Hayır, hayır, hayır. The Fall-2 2006 info-icon
He was his usual self, you know, smiling away, playing with his teeth. Kendi halindeydi, yani, gülümserdi, dişleriyle oynardı. Her zamanki hâlindeydi. Gülümsüyor, dişleriyle oynuyordu. The Fall-2 2006 info-icon
I just don't feel very well, Doc. Kendimi iyi hissetmiyorum, doktor. Ben hiç iyi değilim, Doktor. The Fall-2 2006 info-icon
I don't know what the hell's wrong with me. Cough. Sorunum ne, anlamıyorum. Öksürük. Sorun neremde bilmiyorum. Öksürme hele. The Fall-2 2006 info-icon
What, am I going delirious from the medication? Ne yani, ilaçlardan dolayı çıldırıyor muyum? İlaçlar yüzünden kafayı mı oynatıyorum yoksa? The Fall-2 2006 info-icon
I don't know what the hell... Ne olduğunu bilmiyorum... Anlamadım gitti... The Fall-2 2006 info-icon
Roy, I thought you were dead. Roy, öldüğünü zannettim. Roy, öldün sandım. The Fall-2 2006 info-icon
Saw two men, and they were carrying the body away. İki adam gördüm, birisini götürüyorlardı. İki adam vardı ve birini götürüyorlardı. The Fall-2 2006 info-icon
And then I tried to pinch your toe. Parmağını tutmaya çalıştım. Parmağını çimdiklemeye çalıştım ben de. The Fall-2 2006 info-icon
I run after you, Arkandan koştum... Senin peşinden koştum... The Fall-2 2006 info-icon
and after that one of the doctors told me, "Shoo!" and I had to go away. ...sonra doktorlardan birisi bana, "Kışt!" dedi, ben de kaçtım. ...ama sonra doktorlardan biri bana "Kaç!" deyince gitmek zorunda kaldım. The Fall-2 2006 info-icon
I'm sorry. I promise, but you... Özür dilerim. Söz veriyorum, ama sen... Özür dilerim. Söz veriyorum ama sen de... The Fall-2 2006 info-icon
I bring you more medicine if you want. Sugar. İstersen sana daha fazla ilaç getiririm. Şeker. İstersen sana daha çok ilaç getiririm. Şeker. The Fall-2 2006 info-icon
I promise... They're giving him sugar. Söz... Adama şeker veriyorlar. Söz veriyorum... Ona şeker veriyorlarmış. The Fall-2 2006 info-icon
Come here! Buraya gel! Gel ulan buraya! The Fall-2 2006 info-icon
Oh, well, that's great, you're awake. I brought your x rays... Ah, neyse, güzel, uyandın demek. Röntgen sonucunu getirdim... Çok güzel, uyanmışsın. Röntgenleri getirdim... The Fall-2 2006 info-icon
Hey, you wanna take a look... Doc, the old man's dead and you're... Hey, bakmak istersen... Doktor, yaşlı adam öldü ama sen... Belki bir göz atmak... Doktor, ihtiyar öldü ve sen de... The Fall-2 2006 info-icon
Hey. Roy! That's it! Hey. Roy! Yeter! Roy! Yetti artık! The Fall-2 2006 info-icon
Will you shut up, already? You shut up! Çeneni kapatır mısın sen? Sen çeneni kapa! Sesini keser misin artık? Sen kes be! The Fall-2 2006 info-icon
Get out of here! You're not really sick, Walt! They're feeding you sugar! Defol git buradan! Hasta filan değilsin, Walt! Sana şeker veriyorlar! Defol git! Sen hasta falan değilsin Walt! Sana şeker veriyorlar! The Fall-2 2006 info-icon
Hey, hey, hey, hey, hey! I've had enough of you! Hey, hey, hey, hey, hey! Yettin artık sen! The Fall-2 2006 info-icon
What do you mean, they're giving me sugar? Bana şeker veriyorlar da ne demek? Şeker veriyorlar da ne demek? The Fall-2 2006 info-icon
Here you go, Doctor. She's wet herself. Buyurun, doktor. Kız altını ıslattı. Buyurun, Doktor. Altına yapmış. The Fall-2 2006 info-icon
Get her out of here. Çıkar onu buradan. Çıkarın kızı buradan! The Fall-2 2006 info-icon
Go back to your room. Orderlies! Odana geri dön. Hastabakıcılar! Odana gidiyorsun. Hademe! The Fall-2 2006 info-icon
You should be in bed, Alexandria. Yatağında olmalısın, Alexandria. Yatağında olmalısın Alexandria. The Fall-2 2006 info-icon
There's more fires in the field. Bahçede bir sürü ateş var. Tarladaki ateşler çoğalmış. The Fall-2 2006 info-icon
It's kerosene. The kerosene stops the fruit from freezing. Gazyağı. Gazyağı meyvelerin donmasını engeller. Gaz yağı onlar. Ürünlerin donmasını engeller. The Fall-2 2006 info-icon
No, it's Mystic. Hayır, bu Mistik. Hayır, Gizemli bu. The Fall-2 2006 info-icon
He's coming out of that tree to help Roy. Roy’a yardım etmek için ağacın içinden çıkacak. Roy'a yardım etmek için o ağacın içinden çıkıp geliyor. The Fall-2 2006 info-icon
I think it's bedtime, young lady. No more time for funny talk. Yatma vakti geldi, genç bayan. Artık muhabbet etmek yok. Yatma zamanı genç hanım. Gevezeliğin sırası değil. The Fall-2 2006 info-icon
Into bed now. Hemen yatağa. Doğru yatağına. The Fall-2 2006 info-icon
And maybe one day Belki bir gün... Belki bir gün beni aşağı götürüp arkadaşın Roy ile tanıştırırsın. The Fall-2 2006 info-icon
you can take me downstairs and introduce me to your friend Roy. ...beni aşağıya götürüp arkadaşın Roy’la tanıştırırsın. The Fall-2 2006 info-icon
We go downstairs and say good night? Alt kata inip iyi geceler diyelim mi? Aşağıya inip iyi geceler dileyelim mi? The Fall-2 2006 info-icon
No. He's not allowed any visitors. Olmaz. Ziyaretçi yasak. Olmaz, ziyaretçilerle görüşmesi yasak. The Fall-2 2006 info-icon
Your friend, Roy, needs to rest. Arkadaşın Roy’un dinlenmesi lazım. Arkadaşın Roy'un dinlenmesi gerek. The Fall-2 2006 info-icon
He's very sad. He's lost his girlfriend. He needs to sleep. Çok üzgün. Sevgilisini kaybetmiş. Uyuması gerekiyor. Çok üzgün biri. Kız arkadaşını kaybetmiş. Uyuması gerek. The Fall-2 2006 info-icon
But he can't. He needs medicine to sleep, but he doesn't have any. Ama uyuyamıyor. Uyuması için ilaç lazım, ama hiç ilacı yok. Uyuyamaz ki. Uyumak için ilaç lazım ama onda hiç yok. Sorun bu. The Fall-2 2006 info-icon
I'm sure they're taking very good care of him. Eminim ona çok iyi bakıyorlardır. Ona çok iyi baktıklarına eminim. The Fall-2 2006 info-icon
Now, it's time for bed. Şimdi yatma vakti. Şimdi yatma zamanı. The Fall-2 2006 info-icon
Little girls need to go to sleep, too. Küçük kızların da uykuya ihtiyacı var. Küçük kızların da uyumaları gerekir. The Fall-2 2006 info-icon
I'm not little. I am five. Of course. Ben küçük değilim. Beş yaşımdayım. Elbette. Ben küçük değilim, beş yaşındayım. Tabii ki. The Fall-2 2006 info-icon
Googly, googly, googly, go away. Googly, googly, googly, go away. Gugli, gugli, gugli, kaybol. Gugli, gugli, gugli, kaybol. Allem ettim, kallem ettim. Git buradan! Allem ettim, kallem ettim. Git buradan! The Fall-2 2006 info-icon
Googly, googly. Go away. Googly, googly, googly. Go away. Gugli, gugli. Kaybol. Gugli, gugli, gugli, kaybol. Allem ettim, kallem ettim. Git buradan! Allem ettim, kallem ettim. Git buradan! The Fall-2 2006 info-icon
Googly, googly. Go away. Gugli, gugli. Kaybol. Allem ettim, kallem ettim. Git buradan! The Fall-2 2006 info-icon
Googly, googly. Googly, googly, googly, go away. Gugli, gugli. Gugli, gugli, gugli, kaybol. Allem ettim, kallem ettim. Allem ettim, kallem ettim. Git buradan! The Fall-2 2006 info-icon
Papa, they steal our horse. Baba, atımızı çalıyorlar. The Fall-2 2006 info-icon
Papa, Baba... The Fall-2 2006 info-icon
they steal our horse. ...atımızı çalıyorlar. The Fall-2 2006 info-icon
Papa, angry people burn our home. Baba, kızgın insanlar evimizi yakıyor. Baba, kızgın adamlar evimizi yakıyor. The Fall-2 2006 info-icon
They burn our house. Don't go outside. Evimizi yakıyorlar. Çıkma dışarı. Evimizi yakıyorlar. Dışarı çıkma. The Fall-2 2006 info-icon
Thieves. Hırsızlar. The Fall-2 2006 info-icon
Angry people kill. Kızgın insanlar öldürüyor. Kızgın adamlar öldürüyor. The Fall-2 2006 info-icon
The x ray seems fine. Röntgeni iyi gibi. Röntgende bir sorun görünmüyor. The Fall-2 2006 info-icon
Mommy! Were you taking medicine to Roy? Anneciğim! Roy’a ilaç mı götürüyordun? Anne! İlaçları Roy'a mı götürüyordun? The Fall-2 2006 info-icon
That is your responsibility and this is how you treat it. Bu senin sorumluluğun ve bununla böyle başa çıkıyorsun. Bu, senin vereceğin bir karar ve sen de böyle davranıyorsun. The Fall-2 2006 info-icon
To get better, you gotta have the will İyileşmek istiyorsan, içinde... İyileşebilmen için iradeli olmalı... The Fall-2 2006 info-icon
and your own desire to live. ...yaşama isteği ve arzusu olmalı. ...ve yaşama arzusuna sahip olmalısın. The Fall-2 2006 info-icon
I fell again. Yine düştüm. The Fall-2 2006 info-icon
I heard. Everybody's heard. Duydum. Herkes duydu. Aldım haberini. Herkes aldı. The Fall-2 2006 info-icon
You're famous. Ünlü oldun. Ünlüsün artık. The Fall-2 2006 info-icon
Are they angry? Kızdılar mı? The Fall-2 2006 info-icon
but not at you. ...ama sana değil. The Fall-2 2006 info-icon
I try to take more pills, but I fell. It was the wrong thing, and... Biraz daha hap alacaktım ama düştüm. Yanlış şeye bastım, sonra... Birkaç tane daha hap almak istedim ama düştüm. Yanlış şeydi ve... The Fall-2 2006 info-icon
What? I put my foot on it when I went up Ne? Kalkınca o şeyin üstüne bastım... Ne? Ayağımı üstüne koydum ve kalkınca... The Fall-2 2006 info-icon
and later on the thing made me go like that and I fell. ...sonra böyle böyle oldum ve düştüm. ...ve o şey de beni böyle yaptı ve düştüm. The Fall-2 2006 info-icon
I didn't tell anybody about our secret. Kimseye sırrımızdan bahsetmedim. Sırrımızı kimseye söylemedim. The Fall-2 2006 info-icon
Even when they tortured me with needles. İğnelerle işkence yaptılar, yine de söylemedim. İğnelerle bana işkence yaptıklarında bile. The Fall-2 2006 info-icon
Is that a pirate's flag? Korsan bayrağı mı şu? Korsan bayrağı mı oradaki? The Fall-2 2006 info-icon
Is that yes or no? Bu evet mi, hayır mı demek? Evet mi hayır mı? The Fall-2 2006 info-icon
Tell me the story. Hikâyeyi anlat. Bana masalı anlat. The Fall-2 2006 info-icon
I should go. You need your rest. Gitmeliyim. Dinlenmelisin. Ben gideyim, sen de dinlen. The Fall-2 2006 info-icon
But I want to talk. Ama konuşmak istiyorum. The Fall-2 2006 info-icon
I know you do. You promised. Biliyorum. Söz vermiştin. The Fall-2 2006 info-icon
The story was just a trick to get you to do something for me. Hikâyeyi sana bir şeyler yaptırmak için uydurdum. Benim için bir şey yapasın diye o masalı uydurdum. The Fall-2 2006 info-icon
What? I was... Ne? Ben... The Fall-2 2006 info-icon
But I need the story. Hikâyeyi istiyorum. Ama masalı dinlemem gerekli. The Fall-2 2006 info-icon
You should ask someone else. Başkasından iste. Başka birinden istemelisin. The Fall-2 2006 info-icon
There's no happy ending with me. Bende mutlu son yok. Bende mutlu sonlar yok. The Fall-2 2006 info-icon
I still want to know. Yine de istiyorum. Yine de öğrenmek istiyorum. The Fall-2 2006 info-icon
Ask your friend, Nurse Evelyn, she'll tell it better than I will. Arkadaşın, Hemşire Evelyn’den iste, o benden daha iyi anlatır. Arkadaşın Hemşire Evelyn'e sor, benden daha iyi anlatır. The Fall-2 2006 info-icon
I don't want her in the story! Onu hikâyede istemiyorum! Onu masalda istemiyorum! The Fall-2 2006 info-icon
She's okay. İyi birisi. O iyidir. The Fall-2 2006 info-icon
Oh, she doesn't really love Governor Odious. Ah, Vali Odious’ı gerçekten sevmiyor. Vali Odious'a gerçekten âşık değil. The Fall-2 2006 info-icon
She's just pretending. Seviyormuş gibi yapıyor. Sadece rol yapıyor. The Fall-2 2006 info-icon
I saw her with one of the hospital men. Onu hastanedeki adamlardan biriyle gördüm. Hastane adamlarından biriyle gördüm onu. The Fall-2 2006 info-icon
She was just pretending to love you. Seni seviyormuş gibi yapıyordu. Sana âşıkmış rolü yapıyordu sadece. The Fall-2 2006 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 163259
  • 163260
  • 163261
  • 163262
  • 163263
  • 163264
  • 163265
  • 163266
  • 163267
  • 163268
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact