Search
English Turkish Sentence Translations Page 163265
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Just like your girlfriend. | Tıpkı sevgilin gibi. Kız arkadaşın gibi. | The Fall-2 | 2006 | |
| Governor Odious with Nurse Evelyn! | Vali Odious, Hemşire Evelyn’le! Vali Odious ve Hemşire Evelyn! | The Fall-2 | 2006 | |
| She's right. | Haklıymış. Kız doğru söylüyor. | The Fall-2 | 2006 | |
| She's right! | Haklıymış! Kız doğru söylüyor! | The Fall-2 | 2006 | |
| She can't be trusted. | Ona güvenemem. Güvenilir değil. | The Fall-2 | 2006 | |
| You give them your heart, but all they really want is your wallet. | Onlara kalbini veriyorsun, ama tek istedikleri cüzdanın. Onlara kalbini verirsin ama onların tek istediği parandır. | The Fall-2 | 2006 | |
| Sooner or later she's gonna leave him for a richer man. | Er ya da geç onu da daha zengin birisi için terk eder. Er ya da geç daha zengin biri için onu terk edecektir. | The Fall-2 | 2006 | |
| Is a trap. | Bu bir tuzak. | The Fall-2 | 2006 | |
| I understand. I don't like it. | Anlıyorum. Hiç hoşuma gitmedi. | The Fall-2 | 2006 | |
| Thank you for telling me. | Söylediğin için teşekkürler. Söylediğin için sağol. | The Fall-2 | 2006 | |
| Is a suicide. For all of us. | Bu intihar. Hepimiz için. İntihar bu. Hepimiz için. | The Fall-2 | 2006 | |
| Hey, Indian, what means suicide? | Hey, Hintli, intihar ne demek? Hintli, intihar ne demek? | The Fall-2 | 2006 | |
| Wallace? Wallace! | Wallace? Wallace! | The Fall-2 | 2006 | |
| Wallace, what are you doing? | Wallace, ne yapıyorsun? | The Fall-2 | 2006 | |
| Wallace, please will you come down? | Wallace, lütfen aşağıya iner misin? Wallace, aşağı iner misin lütfen? | The Fall-2 | 2006 | |
| Please, this really isn't the time. | Lütfen, şimdi sırası değil. Lütfen, hiç sırası değil. | The Fall-2 | 2006 | |
| Wallace, please! Wallace, will you come down? | Wallace, lütfen! Wallace, aşağıya iner misin? Wallace, lütfen! Wallace, aşağı iner misin? | The Fall-2 | 2006 | |
| Wallace, what did you do? | Wallace, ne yaptın sen? | The Fall-2 | 2006 | |
| Americana Exotica! | Americana Exotica! | The Fall-2 | 2006 | |
| It's beautiful! | Çok güzel! Harikulade! | The Fall-2 | 2006 | |
| Does he really died? | Gerçekten ölmüş mü? Gerçekten de öldü müydü? | The Fall-2 | 2006 | |
| Let's go! | Haydi gidelim! Gidelim! | The Fall-2 | 2006 | |
| I'm all washed up! | Mahvoldum ben! Bittim ben! | The Fall-2 | 2006 | |
| Uncle Darwin, there's angry people. Don't leave me, my friend. | Darwin Amca, kızgın insanlar. Beni terk etme, dostum. Darwin Amca, kızgın adamlar geliyor. Beni bırakma dostum. | The Fall-2 | 2006 | |
| I'll tell everyone they were your idea. | İnsanlara hepsinin senin fikrin olduğunu söyleyeceğim. Fikirlerin senden çıktığını herkese söyleyeceğim. | The Fall-2 | 2006 | |
| They're going to find out I'm a fraud! | Sahtekârın teki olduğumu anlayacaklar! Benim bir sahtekâr olduğumu öğrenecekler. | The Fall-2 | 2006 | |
| Go on! Shoot, you animals! | Haydi! Ateş edin, hayvan herifler! Durmayın! Vurun, sizi yabaniler! | The Fall-2 | 2006 | |
| They'll pay you well for Darwin's hide. | Darwin’in kellesi için size iyi para verirler. Darwin'in postu için iyi para alırsınız. | The Fall-2 | 2006 | |
| He died, too. | O da ölmüş. O da ölmüştü. | The Fall-2 | 2006 | |
| And Wallace, too? | Wallace da mı? | The Fall-2 | 2006 | |
| Did he really died? | Gerçekten ölmüş mü? Gerçekten ölmüş müydü? | The Fall-2 | 2006 | |
| Yeah, and in Wallace's case, happily so. | Evet, ve Wallace’a göre, mutlu bir şekilde. Evet. Ve Wallace'ın durumunda çok şükür ki ölmüştü. | The Fall-2 | 2006 | |
| It was the natural order of things. | Doğanın kanunu böyleymiş. Tabiatın işleyişi böyleydi. | The Fall-2 | 2006 | |
| All things must die. | Her şeyin bir ömrü var. Her şey ölmelidir. | The Fall-2 | 2006 | |
| Damn it all! | Kahretsin! Kahrolasıcalar! | The Fall-2 | 2006 | |
| Back! Get back! | Çekilin! Geri çekilin! Geri basın, geri! | The Fall-2 | 2006 | |
| Kaboom. | Güüüm. Bom! | The Fall-2 | 2006 | |
| If you want something done... | Bir şeyin olmasını istiyorsan... Bir iş olsun istiyorsan... | The Fall-2 | 2006 | |
| Get down there! | İnin aşağıya! Bu tarafa gelin! | The Fall-2 | 2006 | |
| ...you have to do it yourself. | ...kendin yapmalısın. ...o işi kendin yapacaksın. | The Fall-2 | 2006 | |
| Get down there, you animals! | İnin aşağıya, hayvan herifler! Bu tarafa gelin sizi hayvanlar! | The Fall-2 | 2006 | |
| And bring them up here! | Ve onları buraya getirin! Onları da buraya getirin! | The Fall-2 | 2006 | |
| I don't like this! I don't like this story. | Hiç sevmedim! Bu hikâyeyi hiç sevmedim. Bunu sevmedim. Bu masalı sevmedim. | The Fall-2 | 2006 | |
| Why are we running away? | Neden kaçıyoruz? Niçin kaçıyoruz? | The Fall-2 | 2006 | |
| Why did Luigi kill himself? | Neden Luigi kendini öldürdü? Luigi niçin kendini öldürdü? | The Fall-2 | 2006 | |
| Why did not he come with us? | Neden bizimle gelmedi? Niçin bizimle birlikte gelmedi? | The Fall-2 | 2006 | |
| And live as half a man? | Sakat bir insan olarak mı yaşasaydı? Yarımlık olarak mı yaşasaydı? | The Fall-2 | 2006 | |
| He couldn't do that. | Bunu yapamazdı. | The Fall-2 | 2006 | |
| He gave up. | Pes etti. Pes etmişti. | The Fall-2 | 2006 | |
| It's not very satisfying, is it? | İstediğin gibi değil, ha? Pek de beklediğin gibi gitmiyor, değil mi? | The Fall-2 | 2006 | |
| He didn't think so either. | O da böyle düşünmemişti. O da böyle ummamıştı. | The Fall-2 | 2006 | |
| Please, the Mystic. | Lütfen, Mistik. Lütfen, Gizemli! | The Fall-2 | 2006 | |
| Why? Why are they killing the Mystic? | Neden? Mistik’i neden öldürüyorlar? Niçin? Niçin Gizemli'yi öldürüyorlar? | The Fall-2 | 2006 | |
| We need to go help him. | Ona yardım etmeliyiz. | The Fall-2 | 2006 | |
| Mystic! | Mistik! Gizemli! | The Fall-2 | 2006 | |
| Hey! Mystic! | Hey! Mistik! Dur! Gizemli! | The Fall-2 | 2006 | |
| Googly, googly, googly, googly, googly, googly. | Gugli, gugli, gugli, gugli, gugli, gugli. Allem ettim, kallem ettim. Allem ettim, kallem ettim. | The Fall-2 | 2006 | |
| I'm sorry! I'm sorry! | Özür dilerim! Özür dilerim! Özür dilerim. Özür dilerim. | The Fall-2 | 2006 | |
| I'm sorry! | Özür dilerim! Özür dilerim. | The Fall-2 | 2006 | |
| I'm sorry. | Özür dilerim! Özür dilerim. | The Fall-2 | 2006 | |
| Googly, googly, googly! | Gugli, gugli, gugli! Allem ettim, kallem ettim. | The Fall-2 | 2006 | |
| It's okay. | Ben iyiyim. Önemli değil. | The Fall-2 | 2006 | |
| Help! | Yardım edin! Hayır! | The Fall-2 | 2006 | |
| No, no, no, no, no. | Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır. Hayır, hayır, hayır. | The Fall-2 | 2006 | |
| Why are you killing everybody? | Neden herkesi öldürüyorsun? Niçin herkesi öldürüyorsun? | The Fall-2 | 2006 | |
| Why are you making everybody die? | Neden herkesi öldürüyorsun? Niçin herkes ölsün istiyorsun? | The Fall-2 | 2006 | |
| It's my story. | Benim hikâyem. Benim masalım bu. | The Fall-2 | 2006 | |
| Mine too. | Benim de hikâyem. Benim de masalım. | The Fall-2 | 2006 | |
| Bring them up here! | Onları buraya getirin! Buraya getirin onları! | The Fall-2 | 2006 | |
| Alive! | Canlı! Diri olsunlar! | The Fall-2 | 2006 | |
| We are here. | Buradayız. Buradayız zaten. | The Fall-2 | 2006 | |
| Alive. | Canlı. Diri olarak. | The Fall-2 | 2006 | |
| Don't look at her. | Bakma ona. Bakma ona! | The Fall-2 | 2006 | |
| She is also with Odious. Quiet. | O da Odious’la birlikte. Sessiz ol. O da Odious'la birlikte. Sus! | The Fall-2 | 2006 | |
| Just like your girlfriend. Shut up. | Tıpkı sevgilin gibi. Kapa çeneni. Kız arkadaşın gibi. Kes sesini! | The Fall-2 | 2006 | |
| Your girlfriend came with Odious to see you... | Sevgilin, Odious’la birlikte seni görmeye geldi... Kız arkadaşın, Odious'la birlikte seni görmeye geldi. | The Fall-2 | 2006 | |
| The bandit entered Odious's garden... | Haydut Odious’ın bahçesine girmiş... Haydut, Odious'un bahçesine dalmıştı... | The Fall-2 | 2006 | |
| But she stood in the car and she... | Ama o arabada oturdu ve... Ama arabadan çıkmadı ve o... | The Fall-2 | 2006 | |
| But Odious was nowhere to be seen. And Odious... | Fakat Odious görünürlerde yokmuş. Ve Odious... Ama Odious gözden kaybolmuştu. ...içeri giremedi ve Odious... | The Fall-2 | 2006 | |
| As the bandit ran past Odious' hiding place, Odious cracked him in the nose! | Haydut, Odious’ın saklandığı yerin yanından geçerken Odious tam burnuna vurmuş! Haydut, Odious'un saklandığı yerden geçerken Odious onun burnuna bir tane patlattı! | The Fall-2 | 2006 | |
| No, but wait a little. Wait, please! | Hayır, biraz bekle. Bekle, lütfen! Olmaz ama bekle biraz. Bekle, lütfen! | The Fall-2 | 2006 | |
| So he sank to the bottom of the pool. | Böylece havuzun dibini boylamış. Havuzun dibine batmıştı. | The Fall-2 | 2006 | |
| He didn't even try to swim. | Yüzmeye çabalamamış bile. Yüzmeye bile çaba göstermedi. | The Fall-2 | 2006 | |
| You are making this up. No, I'm not. | Uyduruyorsun. Hayır. Uyduruyorsun. Hayır, uydurmuyorum. | The Fall-2 | 2006 | |
| And he started to sink and he was dying. | Batmaya başlamış, ölüyormuş. Batmaya başlamıştı ve ölmek üzereydi. | The Fall-2 | 2006 | |
| Let him live. | Bırak yaşasın. Bırak yaşasın! | The Fall-2 | 2006 | |
| Roy, get up and fight! | Roy, kalk ve dövüş! | The Fall-2 | 2006 | |
| Oh, what a shame! Look, God damn it! | Ah, ne utanç verici! Bak, kahrolası! Vah vah! Allah'ın belası! | The Fall-2 | 2006 | |
| Look at him! Look at him! | Baksana şuna! Baksana şuna! Ona bak! Hâline bir bak! | The Fall-2 | 2006 | |
| I want you to see how pathetic he really is. I can't get up! | Ne kadar aciz olduğunu görmeni istiyorum. Kalkamıyorum! Aslında ne kadar zavallı olduğunu gör! Kalkamıyorum. | The Fall-2 | 2006 | |
| Get up! I can't get up! | Kalk! Kalkamıyorum! Kalk! Kalkamıyorum. | The Fall-2 | 2006 | |
| For God's sake, the water's only waist high. Get up, Daddy! | Tanrı aşkına, su ancak beline gelir. Kalk, baba! Allah aşkına, su ancak bel hizasında. Kalk, Baba! | The Fall-2 | 2006 | |
| I'm not your father. | Ben baban değilim. Ben senin baban değilim. | The Fall-2 | 2006 | |
| How pathetic! Look at him! He's a drug addict! | Ne kadar aciz! Baksana şuna! Hap bağımlısı! Yüreğim parçalandı! Bak ona! Hapçının teki! | The Fall-2 | 2006 | |
| Your father is a coward. | Baban korkağın teki. Baban tam bir ödlek. | The Fall-2 | 2006 | |
| A useless good for nothing! | İşe yaramazın teki! Beş para etmezin önde gideni! | The Fall-2 | 2006 | |
| Dad, get up! | Baba, ayağa kalk! Baba, kalk! | The Fall-2 | 2006 | |
| He can't win! | Başaramazmış! Kazanamaz ki! | The Fall-2 | 2006 | |
| That's because our Masked Bandit's a coward! | Çünkü bizim Maskeli Haydut korkağın tekiymiş! Çünkü Maskeli Haydut'umuz bir ödlek! | The Fall-2 | 2006 | |
| Yeah, he never took an oath. | Evet, hiç yemin etmemiş. Asla ant içmedi. | The Fall-2 | 2006 |