Search
English Turkish Sentence Translations Page 16108
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I love you. You know that, right? | ...sizleri seviyorum. Bunu biliyorsunuz, değil mi? Sizi seviyorum. Biliyorsunuz, değil mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Min seo. Happy Birthday. | Min seo. Doğum günün kutlu olsun. Min seo. Doğum günün kutlu olsun. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
TEN YEARS LATER | ON YIL SONRA ON YIL SONRA | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Min seo! | Min seo! Min seo! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Are you all right? What in the world... | Hepiniz iyi misiniz? Ne oldu böyle... İyi misin? Niye dışarı... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I wanted to see its face... They left already? | Yüzünü görmek istemiştim. Hemen gittiler mi? Durum nasıl? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Just come out and look. | Hadi dışarı çıkın da bakın. Gelin ve bakın. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Oh my... My, my... | Tanrım...Tanrım. Tanrım. Tanrım... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
My good old friend the eightball. | Benim sevgili eski arkadaşım bilardo topu. Eski dostum. Sekiz numaralı top. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
How did that eightball get destroyed in the first place? | Her şeyden önce bu bilardo topu nasıl oldu da parçalandı? Nasıl oldu da top yok olmadı? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Oh, I don't know... | Bilmiyorum. Oh, bilmiyorum... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Maybe, it was just time for it to get destroyed. | Belki parçalanmasının zamanı gelmişti sadece. Belki yok olma... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Like this place. | Tıpkı bu yer gibi. ...zamanı gelmiştir. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
We can't be the only ones that survived, right? | Tek kurtulanlar biz olamayız, değil mi? Kurtulmuş olan tek kişi biz olamayız, değil mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Of course not. | Elbette ki hayır. Tabii ki, hayır. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Mom. Dad. | Anne, baba. Anne. Baba. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Guys! I think I saw someone over there! | Ağabey! Yenge! Sanırım orada birilerini görüyorum! Sanırım orada birini gördüm! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
You did? Hurry up! | Sahi mi? Hadi çabuk, çabuk! Birini mi gördün? Acele edin! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Wait for us! | Bizi bekle! Bizi bekle! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Agent Garcia. | Ajan Garcia. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Yes sir, you must be Dr. Yates. | Evet efendim, siz de Dr. Yates olmalısınız. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Welcome to the worlds biggest environmental disaster, | Dünyanın en büyük çevresel felaketine hoş geldiniz. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
have you been briefed? | Bilgilendirildiniz mi? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Only that six hours ago the Black Sea ceased to exist. | Sadece altı saat önce. Karadeniz varlığını sona erdirdiğinde. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Follow me. | Beni izleyin. 1 | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
The central sea bed was hit by a cluster | Büyüklüğü 6 ile 7.8 arasında değişen depremlerin birleşimi... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
the quakes lasted 12 minutes 1 | 12 dakika devam eden bu depremler sonucunda 100km genişlikte ve... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
133,000 cubic miles of water disappeared into the earth, | 215.000 kilometreküp su dünyanın içinde kayboldu. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
thankfully we were able to dam the Bosphorus | Şükürler olsun ki, dünya çapındaki okyanus sistemini etkilemeden... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
it's hard to believe but this could have been ours. | İnanması güç fakat daha kötüsü de olabilirdi. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
It could also have struck a populated area. | Bir yerleşim birimini de vurabilirdi. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
True enough, still feels like a nightmare, | Yeterince gerçekçi fakat hâlâ kâbus gibi geliyor. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
the environmental and economic aftermath are just, | Çevresel ve ekonomik sonuçlar... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
it's like nothing we've ever dealt with. | ...daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
"Begins at the Black Sea, | Karadeniz'den başlayarak, dünya genişçe açılır ve tüm suyu yutar... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
"taking back what she has bestowed." | ...bize bahşettiklerini geri alır. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
What exactly are you referring to? | Tam olarak kimden alıntı yapıyorsun? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Its a prophecy made by Rupert Crane. | Rupert Crane'in bir kehaneti. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
The famous writer who disappeared? | Ortadan kaybolan ünlü yazar mı? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Yeah that's him. | Evet o. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Agent Garcia I didn't catch what department you're with. | Ajan Garcia, hangi bölümden olduğunuzu söylemediniz. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
National Defense. | Milli Savunma. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
What does this have to do with National Defense? | Bu olayın Milli Savunma ile ne alakası olabilir ki? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
thank you for your time. | Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Sir, | Efendim. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Alright we got major seismic activity | Pekâlâ, yerin 800 metre altında büyük bir sismik aktivite algıladık. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Yes sir, it's exactly what Crane predicted. | Evet efendim, tıpkı Crane'in tahmin ettiği gibi. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
General I'm going to have to call you back, | General, ben sizi daha sonra arayacağım... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
we're experiencing a tremor. | ...şu anda bir sarsıntı yaşıyoruz. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Were moving back to base camp | Bu alan kararlı hale gelinceye kadar, ana üsse geri dönüyoruz, toparlanın. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Dr. Yates, the sea bed is cracking. | Dr. Yates, deniz yatağı çatlıyor. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
People let's get out of here, let's go. | Bir an önce çıkalım buradan, hadi gidelim. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Leave it let's go. | Bırak onu, hadi gidelim. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Now, move! | Yürüyün! | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Come on, move people, let's go! | Hadi millet yürüyün, gidelim buradan! | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Garcia get in, let's go! | Garcia atla, hadi gidelim! | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Faster! Damn it! | Daha hızlı! Kahretsin! | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
The cliff, turn. | Uçurum var, dön! | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
This is Agent Garcia, | Ben Ajan Garcia, | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
lock on to this position and send a chopper ASAP. | ...yerimi tespit edip, bir an önce bir helikopter göndermenizi istiyorum. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
: In breaking news the disaster at the Black Sea | Şimdi haberler. Karadeniz'deki felaket... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
continues to get worse, the enormous cracks | ...gittikçe kötüleşiyor. Denizi yutan devasa çatlaklar büyümeye devam ediyor. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
and have spread into populated areas, | Ayrıca, yerleşim birimlerine de yayılmaya başladı. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
massive evacuations are now taking place | Kıyı şeridinin 320km içerilerine kadar tahliye işlemlerine başlanmış durumda. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
funds and resources from around the globe | Dünyanın dört bir yanından gelen fon ve kaynaklar bu bölgeye aktarılıyor. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
the environmental impact and loss of life is unprecedented. | Çevresel etkiler ve yaşam kaybı, hiç bu kadar büyük olmamıştı. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
: At exactly 10 A.M. | Tam olarak sabah 10:00. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
I need you to handle this very delicately, | Bu olayı hassasiyetle halletmeni istiyorum. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
follow my instructions and the book is yours. | Talimatlarımı izlersen, kitap senin olur. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Sure thing Mr. Crane, you have my word. | Elbette Bay Crane, söz veriyorum. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
It's a pleasure doing business with you. | Sizinle iş yapmak büyük bir zevk. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Goodbye Mr. Lowell. | Hoşça kalın Bay Lowell. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Eric, we need to talk... get in here. | Eric, konuşmamız gerek. Buraya gel. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
What do you know about this author Rupert Crane? | Rupert Crane adındaki yazar hakkında ne biliyorsun? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Self proclaimed prophet | Kendini peygamber ilan eden adam, 8 veya 9 yıl önce ortadan kayboldu. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Ten. | 10 yıl. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Guy's a modern day Nostradamus, | Adam, günümüzün Nostradamus'u... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
he prophesied 9/11, the Iraq war, a few big disasters, | ...9 Eylül'ü, Irak Savaşı'nı ve birkaç büyük felaketi önceden bildi. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
and he made his last publisher rich. | ...ve son yayıncısını zengin ettikten sonra gözden kayboldu. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Now he wants to publish his next book, | Şimdi ise yeni kitabını yayınlamak istiyor. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
guess who he calls. | Bil bakalım kimi aradı. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Sidwell Publishing. | Sidwell Yayıncılık. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Crazy huh, right out of the blue. | Çılgınca he, aniden ortaya çıktı. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
So I want you to go and pick up his completed manuscript. | Adamın tamamladığı el yazmasını gidip almanı istiyorum. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Where does he live? | Nerede yaşıyor peki? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Well he's been living off the grid | Gözden uzak bir yerde yaşıyor. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
in the mountains of British Columbia. | İngiliz Kolombiya'sındaki dağlarda. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Seriously, and you want me to go pick it up? | Cidden mi, ve sen benden oraya gitmemi istiyorsun? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Well why doesn't he just email it | Peki neden herkes gibi e posta ile göndermiyor? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
You know, for a guy that can see the future | Geleceği görebilen bir adamın... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
you'd think he'd have some basic understanding of the present. | ...günümüzdeki temel şeylerden anlayabileceğini düşünüyorum. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
This guy doesn't do email, he's paranoid, | Adam e posta kullanmıyor, paranoyak biraz. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
he thinks the government's after him, | Devletin, peşinde olduğunu düşünüyor... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
but believe me this trip's going to be worth the trouble, | ...fakat inan bana bu yolculuk, belaya bulaşmaya değer. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
you're leaving early tomorrow morning, | Yarın sabah erkenden çıkıyorsun... | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
I can't I got a fight tomorrow. | Olmaz, yarın dövüş eğitimim var. Demek ki iptal edeceksin. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Well why can't you get somebody else | Neden başkasını göndermiyorsun? Ben sadece düzelticiyim. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Nope has to be you. | Hayır, sen gitmelisin. | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Ah, listen Sam isn't there anyone else who can go? | Dinle Sam, başka birisini gönderemez misin? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |
Hey who signs your pay cheques? | Senin maaşını kim veriyor? | Doomsday Prophecy-1 | 2011 | ![]() |