Search
English Turkish Sentence Translations Page 15884
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Probably wouldn't be able to hit me | Tetiği çekmeyi başarsan bile büyük ihtimalle beni vuramazsın. Tetiği çekmeyi başarsan bile büyük ihtimalle beni vuramazsın. Tetiği çeksen bile büyük ihtimalle beni vuramazsın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You really want to find out? | Gerçekten öğrenmek ister misin? Gerçekten öğrenmek ister misin? Bunu öğrenmeyi gerçekten istiyor musun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I admit I'm curious. | İtiraf etmeliyim ki merak ediyorum. İtiraf etmeliyim ki merak ediyorum. İtiraf etmeliyim ki merak ediyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Concerned. | Endişeliyim ama merak da etmiyor değilim. Endişeliyim ama merak da etmiyor değilim. Endişelendim... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But curious. | ...ama merak da ediyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then again... | Eğer beni... Eğer beni... Ama beni vurursun... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
...you shoot me | ...vurursan... ...vurursan... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and you get an arrow | ...o güzel göğsüne oku yersin. ...o güzel göğsüne oku yersin. ...o güzel göğsüne bir ok saplanır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How's that arm holding up? | Kolun iyi mi peki? Kolun iyi mi peki? Kolun ne durumda? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Maybe I'm not the one that's going to miss. | Belki de ıskalayacak olan ben değilim. Belki de ıskalayacak olan ben değilim. Belki de ıskalayacak olan ben değilimdir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll tell you what. | Bak ne diyeceğim. Bak ne diyeceğim. Bak ne diyeceğim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why don't we ease up. | Neden sakinleşmiyoruz. Neden sakinleşmiyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We'll call it a draw? | Berabere kaldık desek? Berabere kaldık desek? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You'll let me go? | Gitmeme izin verecek misin? Kesinlikle. Gitmeme izin verecek misin? Kesinlikle. Beni bırakacak mısın yani? Tabii ki. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No harm, no foul. | Zararı yok. Zararı yok. Kimseye bir şeycikler olmadı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You poisoned me and tried to shoot me with arrows. | Beni zehirledin ve okla avlamaya çalıştın. Beni zehirledin ve okla avlamaya çalıştın. Beni zehirleyip okla vurmaya çalıştın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay, so maybe a little bit of harm. | Tamam, belki biraz zarar vermiş olabilirim. Tamam, belki biraz zarar vermiş olabilirim. Tamam, ufak tefek zarar vermiş olabilirim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Look, how about this? | Bak, şuna ne dersin? Bak, şuna ne dersin? Bak, şöyle yapalım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
On the count of three, we both back off. | Üç dediğimde ikimiz de geri çekileceğiz. Üç dediğimde ikimiz de geri çekileceğiz. Üçe kadar sayıp ikimiz de silahlarımızı bırakalım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Deal? | Anlaştık mı? Anlaştık mı? Tamam mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
One... | Bir... Bir... Bir... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Two... | İki... İki... İki... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
...Three. | Üç. Üç. Üç... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I try to be my best. | Elimden geleni yaptım. Elimden geleni yaptım. Elimden gelenin en iyisini yapacağım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That really hurt. | Bu canımı yaktı. Bu canımı yaktı. Bu, çok acıttı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You said you were going to kill me. | Beni öldüreceğini söylemiştin. Beni öldüreceğini söylemiştin. Beni öldüreceğini söylemiştin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's good for a follow through. | Sonunu getirsen iyi olur. Sonunu getirsen iyi olur. Söylediklerini yapıyormuşsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He was right about you. | Senin hakkında haklıydı. Senin hakkında haklıydı. Senin hakkında yanılmamış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You really are special. | Gerçekten de özelsin. Gerçekten de özelsin. Gerçekten özel biriymişsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What are you talking about? | Neden bahsediyorsun? Neden bahsediyorsun? Neden bahsediyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Keep your shoulder to the wheel, baby. | İnatla yapmaya devam etmelisin, bebeğim. İnatla yapmaya devam etmelisin, bebeğim. Tüm yüreğini ver, bebeğim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Shoulder to the wheel... | İnatla yapmaya... İnatla yapmaya... Tüm yüreğini ver... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You okay? Where is he? | İyi misin? İyi misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do you trust me? | Bana güveniyor musun? Evet. Bana güveniyor musun? Evet. Bana güveniyor musun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey! Prove you're not just an echo. | Silik biri olmadığını kanıtla. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Shoulder to the wheel. | İnatla yapmaya devam etmek. İnatla yapmaya devam etmek. Tüm yüreğini ver. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The background checks | Özgeçmiş kontrolleri bu tip durumları engellemek için yapılıyor. Özgeçmiş kontrolleri bu tip durumları engellemek için yapılıyor. Güvenlik sorguları bu tür olayları engellemek için yapılır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How is it that you missed the fact | Connell'in psikopat biri olduğunu gözünüzden nasıl kaçırabilirsiniz? Connell'in psikopat biri olduğunu gözünüzden nasıl kaçırabilirsiniz? Connell'in bir psikopat olduğu gerçeğini nasıl atladın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Because Richard Connell doesn't exist. | Çünkü Richard Connell diye biri yok. Çünkü Richard Connell diye biri yok. Çünkü Richard Connell diye bir yaşamıyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Nothing in his jacket was real. | Ceketindeki hiçbir şey gerçek değildi. Ceketindeki hiçbir şey gerçek değildi. Dosyasındaki hiçbir şey gerçek değildi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
His entire background from birth | Tüm geçmişi, doğumundan üniversiteye,... Tüm geçmişi, doğumundan üniversiteye,... Doğumundan üniversitesine hatta referansına kadar her şey uydurulmuş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I've never seen anything this intricate. | Hiç böyle bir dalavere görmemiştim. Hiç böyle bir dalavere görmemiştim. Böylesine dallı budaklı bir iş hiç görmemiştim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What about the man that Langton subdued in the van? | Peki ya Langton'un minivanda yakaladığı adam? Peki ya Langton'un minivanda yakaladığı adam? Langton'un minibüste yakaladığı adamdan bir şey çıktı mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Have you interrogated him yet? | Sorgulamayı başlamadınız mı? Sorgulamayı başlamadınız mı? Onu sorguya çektin mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He was dead when we got there. | Oraya vardığımızda çoktan ölmüştü. Oraya vardığımızda çoktan ölmüştü. Oraya vardığımda ölmüştü. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But not from his run in with Langton. | Ama Langton ile çatışırken değil. Ama Langton ile çatışırken değil. Ama Langton'ın verdiği zarardan dolayı değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's not the way I left him. | Onu bu şekilde bırakmamıştım. Onu bu şekilde bırakmamıştım. Onu bu şekilde bırakmamıştım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The GSWs were nonfatal. | Kurşun yaraları ölümcül değil. Kurşun yaraları ölümcül değil. Silah yaraları ölümcül değil. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Painful, but you avoided the major arteries. | Acı verici ama ana damarları vurmamışsın. Acı verici ama ana damarları vurmamışsın. Acı veren türden yaralar ama hayati tehlike vermemişler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That was the plan. | Planım da buydu zaten. Planım da buydu zaten. Zaten amacım da buydu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What about these other wounds? | Peki ya öteki yaralar? Peki ya öteki yaralar? Peki ya diğer yaraları? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Caused by a single non serrated blade, | Her biri yaklaşık on santimetre boyunda,... Her biri yaklaşık on santimetre boyunda,... Dişsiz tek taraflı bir bıçakla açılmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
approximately ten centimeters in length. | ...tek taraflı düz bir bıçakla açılmış, hassas kesikler var,... ...tek taraflı düz bir bıçakla açılmış, hassas kesikler var,... Yaklaşım 10 santimetre boyunda olmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The lacerations are precise, almost surgical. | ...neredeyse ameliyat edilmiş gibi. ...neredeyse ameliyat edilmiş gibi. Kesikler kusursuz, neredeyse cerrahi kesimler gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I've seen this before. | Bunu daha önce de görmüştüm. Bunu daha önce de görmüştüm. Bunu daha önce de görmüştüm. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Alpha. | Alpha. Alpha. Alfa olayında. Bu imkânsız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's impossible. | Bu imkânsız. Bu imkânsız. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Isn't that what we do here? | Burada yaptığımız şey de "imkânsız" değil mi zaten? Burada yaptığımız şey de "imkânsız" değil mi zaten? Zaten burada yapılan bu değil miydi? İmkânsızı başarmak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Alpha is dead. After he... | Alpha öldü, saldırıdan sonra... Alpha öldü, saldırıdan sonra... Alfa öldü. Yaptıklarından... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
After what he did... | Yaptıklarından sonra... Yaptıklarından sonra... Yaptıklarından sonra... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
they tracked him down and put a bullet in his brain. | ...onu yakalayıp başından vurdular. ...onu yakalayıp başından vurdular. ...izini bulup kafasına bir tane sıktılar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And they'd never lie to us about something like that. | Böyle bir konu hakkında da bize asla yalan söylemezler. Böyle bir konu hakkında da bize asla yalan söylemezler. Böyle önemli bir konuda asla yalan söylemezler, değil mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Would they? | Söylerler mi? Söylerler mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Alpha could have killed Echo | Alpha, kaçtığı gün Echo'yu öldürebilirdi. Ama öldürmedi. Alpha, kaçtığı gün Echo'yu öldürebilirdi. Ama öldürmedi. Alfa kaçmadan önce Echo'yı öldürebilirdi ama öldürmedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A wake of bodies, | O kadar cesedin içinde onu canlı bıraktı. O kadar cesedin içinde onu canlı bıraktı. Bir sürü kişiyi öldürdü ama onu sağ bıraktı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Now someone hires some nut job to hunt her down in the woods. | Şimdi de kaçığın biri onu avlamak için ormanda birilerini tutuyor. Şimdi de kaçığın biri onu avlamak için ormanda birilerini tutuyor. Şimdi de kafadan çatlağın teki Echo'yu ormanda avlamak için kiraladı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Maybe it was Alpha. | Belki de o Alpha'ydı. Belki de o Alpha'ydı. İşin ucunda belki Alfa vardır. Belki de yoktur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Maybe not. | Belki değildi. Belki değildi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Only thing I really know | Gerçekten bildiğim tek şey; bütün yolların Echo'ya çıktığı. Gerçekten bildiğim tek şey; bütün yolların Echo'ya çıktığı. Ama tek bildiğim... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
is it all leads back to Echo. | ...olayın dönüp dolaşıp Echo'ya geldiği. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sorry. Are you? | Özür dilerim. Öyle mi? Özür dilerim. Öyle mi? Üzgünüm Üzgün müsün? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Am I? | Üzgün müyüm? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sorry. | Özür dilemen. Özür dilemen. Üzgün müsün? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Are you really sorry? | Gerçekten üzgün müsün? Gerçekten üzgün müsün? Gerçekten üzgün müsün? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Awful lot of people seem to end up dead around you. | Görünüşe göre etrafındaki insanlar kötü bir sonla karşılaşıyor. Görünüşe göre etrafındaki insanlar kötü bir sonla karşılaşıyor. Etrafındaki bir sürü insan ölüp duruyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How's it make you feel? | Bunu bilmek nasıl bir duygu? Bunu bilmek nasıl bir duygu? Bu konuda ne düşünüyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh, right. | Ya, tabii ki. Ya, tabii ki. Tabii ya... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You don't, unless we tell you | Sana nasıl, ne zaman, ne hissedeceğin söylenmedikçe bir şey hissetmezsin. Sana nasıl, ne zaman, ne hissedeceğin söylenmedikçe bir şey hissetmezsin. ...biz sana neyi ne zaman ve nasıl düşüneceğini söylemezsek... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm going to swim in the pool. | Havuzda yüzmeye gidiyorum. Havuzda yüzmeye gidiyorum. Yüzmeye gidiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If it were up to me, I'd put you in the Attic. | Bana kalsa seni, tavan arasına kaldırırdım... Bana kalsa seni, tavan arasına kaldırırdım... Eğer bana kalsaydı seni tavan arasına kaldırırdım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Or the ground. | ...ya da bodruma. ...ya da bodruma. Ya da toprağın altına. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, like talking to you is going to make a difference. | Sanki seninle bunları konuşmam bir işe yarayacakmış gibi... Sanki seninle bunları konuşmam bir işe yarayacakmış gibi... Sanki konuşmanın bir faydası varmış gibi seninle konuşuyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. | Evet, içinde kimse yok. Evet, içinde kimse yok. Evet. İçeride kimse yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Önceki bölümde Dollhouse Önceki bölümde Dollhouse Dollhouse'da daha önce. Dollhouse'da daha önce. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
|
In their resting state, our actives are as innocent and vulnerable as children. | Dinlenme evresindeyken, ajanlarımız çocuklar kadar masum ve çaresizdirler. Dinlenme evresindeyken, ajanlarımız çocuklar kadar masum ve çaresizdirler. Dinlenme durumundayken ajanlarımız bir çocuk kadar savunmasız ve masumdurlar. Dinlenme durumundayken ajanlarımız bir çocuk kadar savunmasız ve masumdurlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We call it the tabula rasa, blank slate. | Buna "tabula rasa", yani "yeni sayfa" diyoruz. Buna "tabula rasa", yani "yeni sayfa" diyoruz. Bu duruma 'Boş Sayfa Durumu' adını veriyoruz. Bu duruma "Boş Sayfa Durumu" adını veriyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Now imagine the imprint process fillin it, creating a new personality. | Şimdi yükleme sürecinin beyni doldurduğunu ve yeni bir kişilik yarattığını hayal edin. Şimdi yükleme sürecinin beyni doldurduğunu ve yeni bir kişilik yarattığını hayal edin. Bu boş sayfaya bir kişilik yazarak yeni bir birey yarattığımızı düşünün. Bu boş sayfaya bir kişilik yazarak yeni bir birey yarattığımızı düşünün. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
A friend, a lover, A... and when the engagement has been completed... | Bir arkadaş, bir sevgili... Ve iş tamamladığında... Bir arkadaş, bir sevgili... Ve iş tamamladığında... Bir arkadaş, bir âşık... Görevi bitince ise... Bir arkadaş, bir âşık... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
all memory of it will be wiped clean. | ...hafızası tamamen silinmiş olacak. ...hafızası tamamen silinmiş olacak. ...sizi ve birlikte geçirdiğiniz tüm vakti tamamen hafızasından siliyoruz. Görevi bitince ise hafızasını tamamen siliyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I try to do my best. | Elimden geleni yaparım. Elimden geleni yaparım. Elimden geleni yapacağım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey, neighbor. Off early? | Merhaba, komşu. Bugün erkencisin? Merhaba, komşu. Bugün erkencisin? Merhaba komşu. İşten erken mi çıktın? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Ooh, pretty. Is she in trouble? 1 | Oldukça. Kızın başı belada mı? 1 Oldukça. Kızın başı belada mı? 1 Güzel kızmış. Başı belada mı? 1 | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Maybe. Just got caught up with the wrong people. | Olabilir. Yanlış insanlarla bir araya gelmiş. Olabilir. Yanlış insanlarla bir araya gelmiş. Olabilir. Ya da yanlış insanlarla karşılaştı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Either way, I'll keep looking until I find her. | Her neyse, bulana kadar kızı aramaya devam edeceğim. Her neyse, bulana kadar kızı aramaya devam edeceğim. Ne olursa olsun onu bulana kadar aramaya devam edeceğim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
How did you get this number? Dollhouse. Start hopping. | Bu numarayı nereden buldun? Dollhouse. Ötmeye başla. Bu numarayı nereden buldun? Dollhouse. Ötmeye başla. Bu numarayı nasıl buldun? Dollhouse. Ötmeye başla. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't know any dollhouse. | Dollhouse diye bir şey bilmiyorum. Dollhouse diye bir şey bilmiyorum. Dollhouse diye bir şey bilmiyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
you will have a new friend living with you. | Seninle birlikte yaşayacak yeni bir arkadaşın olacak. Seninle birlikte yaşayacak yeni bir arkadaşın olacak. Yeni bir arkadaşın olacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sierra? | Sierra mı? Sierra mı? Sierra mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* superstar, superstar, driving in your fancy car *... | Süper star, süper star Sürüyorsun lüks arabanı Süper star, süper star Sürüyorsun lüks arabanı | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
* wishing you could take me home *... | Diliyorum beni eve bırakmanı Diliyorum beni eve bırakmanı | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |