Search
English Turkish Sentence Translations Page 15879
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Hassle a grizzly. | Boz ayıyla güreş. Boz ayıyla güreş. Bir dağ ayısına sataş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Leave the science to the science guy. | Bilimi, bilim adamlarına bırak. Bilimi, bilim adamlarına bırak. Bilimi bilim adamlarına bırak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well, how about clearing up my signal, Professor? | Sinyalimi çözmeye ne dersin, profesör? Sinyalimi çözmeye ne dersin, profesör? Sinyalimi güçlendirsene, Profesör. Ekranım berbat durumda. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're in the middle of "Why Would Anyone Want to be There?" | "Neden İnsan Orada Olmak İstesin ki?" sorusunun tam ortasındasın. "Neden İnsan Orada Olmak İstesin ki?" sorusunun tam ortasındasın. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdesin. Ne bekliyordun, ayna gibi mi olacaktı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What did you expect, HBO? | Ne bekliyordun, HBO? Ne bekliyordun, HBO? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Can't you retask one of the auxiliary satellites, | Yedek uydulardan birine yeni görev bir verip... Yedek uydulardan birine yeni görev bir verip... Destek uydularından birini yeniden konumlandırıp... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
uh, give me some more coverage? | ...bana biraz daha kapsama alanı sağlayamaz mısın? ...bana biraz daha kapsama alanı sağlayamaz mısın? ...görüntümü düzeltemez misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What's the magic word? | Sihirli kelime ne? Sihirli kelime ne? Sihirli kelime neydi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I was actually looking for "abracadabra," but that will do. | Aslında "abrakadabra" kelimesini arıyordum ama bu da yapacaktır. Aslında "abrakadabra" kelimesini arıyordum ama bu da yapacaktır. Aslında "Abrakadabra" demeni bekliyordum ama bu da olur. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Okay, re tasking... | Tamam, yeniden görevlendiriyorum... Tamam, yeniden görevlendiriyorum... Tamadır yeniden konumlandırıyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
satellite... | ...Uydu... ...Uydu... Uydu... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
7115. | ...7115. ...7115. 7115'i. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Gonna take a few to move it into alignment. | Hizaya gelene kadar bir kaç dakika geçecek. Hizaya gelene kadar bir kaç dakika geçecek. İstediğin konuma gelmesi belli bir süre alacaktır. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Thanks. | Teşekkür ederim. Ne istersen. Teşekkür ederim. Ne istersen. Teşekkürler. Senin için canım feda. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
'Cause I love you. | Çünkü seni seviyorum. Çünkü seni seviyorum. Çünkü seni seviyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Deep, deep man love. | Derin, derin adamın aşkı. Derin, derin adamın aşkı. Gerçek bir erkek gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The woods. | Orman. Evet. Orman. Evet. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I hate the woods. | Ormandan nefret ederim. Evet. Ormandan nefret ederim. Evet. Ormandan nefret ederim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Doesn't add up, does it? | Akla yatkın değil, değil mi? Akla yatkın değil, değil mi? Hiç mantıklı değil, değil mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Ballard? | Ballard? Ballard? Ballard. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hell are you doing here? | Senin ne işin var burada? Senin ne işin var burada? Burada ne arıyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This is a straight kidnap. | Bu, doğrudan adam kaçırma. Bu, doğrudan adam kaçırma. Bu basit bir fidye olayı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What doesn't add up? Yeah. | Ne akla yatkın gelmiyor? Evet. Ne akla yatkın gelmiyor? Evet. Mantıklı olmayan neymiş? Evet. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why don't you give us the inside view | Neden bütün bunların bizi nasıl Dollhouse'a götürdüğünü anlatmıyorsun? Neden bütün bunların bizi nasıl Dollhouse'a götürdüğünü anlatmıyorsun? Bu olayın nasıl da Dollhouse'a bağlı olduğunu bir anlatsana. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
leads to the Dollhouse? | Ya da alternatif plan: Ya da alternatif plan: | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Or alternate plan: | Ya da şunu yap: | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
why don't you just let us do our jobs? | Niçin kendi işimizi yapmamıza müsaade etmiyorsun? Niçin kendi işimizi yapmamıza müsaade etmiyorsun? İşimizi yapmamıza izin ver. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Not all of it. | Hepsi değil. Hepsi değil. Mantıksız noktalar var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We got three pros come up from Mexico... | Elimizde 3 tane Meksikalı adam... Elimizde 3 tane Meksikalı adam... Üç tane Meksikalı suçlumuz... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
...and a disgruntled science teacher. | ...ve hoşnutsuz hoca var. ...ve hoşnutsuz hoca var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They take the Crestejo girl for ransom, | Crestejo'nun kızını fidye için kaçırıyorlar... Crestejo'nun kızını fidye için kaçırıyorlar... Crestejo'nın kızını fidye için kaçırdılar... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
then they fall out... | ...sonra anlaşamıyorlar... ...sonra anlaşamıyorlar... ...sonra da anlaşmazlığa düşüp... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
...and make everybody's life easier. | ...ve herkes kendi yoluna gidiyor. ...ve herkes kendi yoluna gidiyor. ...herkesin hayatını kolaylaştırdılar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But the money is gone. | Ama para gitti. Ama para gitti. Ama para gitmiş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So, there's a fifth guy, and he's right now loving life. | Yani beşinci bir adam daha var ve şu anda hayatın keyfini sürüyor. Yani beşinci bir adam daha var ve şu anda hayatın keyfini sürüyor. O halde rüya gibi bir hayatı olan 5. bir adamımız varmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He the one packing the cannon? | Bu deliği de o mu açtı? Bu deliği de o mu açtı? Yani pompalıyla ateş eden oydu. O olmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He'd have to be. | O olmalı. O olmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That weapon's not here. | Silah burada değil. Silah burada değil. Silah burada değil. 5. adam götürmüşdür. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Fifth guy took it. | Beşinci adam aldı. Beşinci adam aldı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
After he blows the door in? | Kapıyı havaya uçurduktan sonra mı? Kapıyı havaya uçurduktan sonra mı? Kapıyı dışarıdan patlattıktan sonra mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Which is funny. | Ki bu garip! Ki bu garip! Bu çok garip. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He's in the room with his buddies, | Arkadaşlarıyla odasında... Arkadaşlarıyla odasında... Önce bu elemanlarla içerideymiş sonra da dışarıdan kapıyı patlatmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
then he has to blow the door in? | ...sonra kapıyı havaya uçarmak zorunda mı kaldı? ...sonra kapıyı havaya uçarmak zorunda mı kaldı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
So, no fifth guy. | Yani, beşinci adam diye biri yok. Yani, beşinci adam diye biri yok. Yani beşinci bir adam yok. Crestejo birilerini mi göndermiştir? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You think Crestejo sent someone after them? | Sence Crestejo onlardan sonra birini mi gönderdi? Sence Crestejo onlardan sonra birini mi gönderdi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well, he swears he didn't. | Göndermediğine yemin ediyor. Sakın kurbanın yanına gittiğini söyleme. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey, tell me you didn't go near my vic. | Kurbanımın yanına gitmediğini söyle. Kurbanımın yanına gitmediğini söyle. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I just hear the talk. | Sadece konuşmalar duydum. Sadece konuşmalar duydum. Sadece söylentileri duydum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Crestejo's an interesting guy, though. | Yine de Crestejo ilginç bir adam. Yine de Crestejo ilginç bir adam. Ama Crestejo ilginç bir adam. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Fits a certain profile. | Belli bir profile uyuyor. Belli bir profile uyuyor. Belirli bir kalıba uyuyor. Evet, biliyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I know. | Evet, biliyorum. Zengin, saygıdeğer,... Evet, biliyorum. Zengin, saygıdeğer,... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He's rich; he's respectable, | Zengin ve saygı duyulan biri... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
but maybe he's got a kinky side he doesn't want anyone to see, | ...ama belki kimsenin görmesini istemediği garip garip bir yanı vardır... ...ama belki kimsenin görmesini istemediği garip garip bir yanı vardır... ...ama belki de kimsenin görmesini istemediği acayip bir yönü vardır... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and hires himself a pretty lady to groove his move | ...ve kendisine, hareketlerini göstermek için çok güzel bir bayan kiralıyor... ...ve kendisine, hareketlerini göstermek için çok güzel bir bayan kiralıyor... ...işini görmesi için kendine güzel bir kız kiralamış... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and then forget all about it. | ...ve sonra da her şeyi unutuyor. ...ve sonra da her şeyi unutuyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They can do that, you know, with science. | Bilimin yardımıyla bunu yapabilirler. Bilimin yardımıyla bunu yapabilirler. Bugünkü bilimle bunu yapabiliyorlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's what Davina called her. | Davina da kıza öyle hitap ederdi. Davina da kıza öyle hitap ederdi. Davina ona böyle hitap etmişti. Anlamadım? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Crestejo's daughter. | Crestejo'nun kızına. Crestejo'nun kızına. Crestejo'nın kızı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She said the pretty lady came and saved her. | Güzel bayanın gelerek kendisini kurtardığını söylemişti. Güzel bayanın gelerek kendisini kurtardığını söylemişti. Güzel bir bayanın onu gelip kurtardığını söylemişti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Shaw, we get any pretty lady prints? | Shaw, elimizde hiç güzel bayan programı var mı? Shaw, elimizde hiç güzel bayan programı var mı? Hiç güzel bir bayan parmak izi bulduk mu? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We got the dead guys and the kid, no one else. | Elimizde sadece ölü adamlar ile çocuk var, başka kimse yok. Elimizde sadece ölü adamlar ile çocuk var, başka kimse yok. Ölü adamların ve kızınkiler var sadece. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Will you stop humoring... And a couple areas definitely | Dalga geçmeyi keser misin? Bir kaç bölge kesinlikle silinmiş. Dalga geçmeyi keser misin? Bir kaç bölge kesinlikle silinmiş. Şunun suyuna gitmesene. Birkaç bölgede silinme izleri var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
wiped down. So, what? | Ne yani? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The Dollhouse sends one of its brainwashed beauties | Dollhouse beyni yıkanmış kızlarını gönderip fidyecileri mi halletmiş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
to to take out a kidnapping ring? | ...kaçırma olayını çözmeye mi gönderiyor? ...kaçırma olayını çözmeye mi gönderiyor? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's a full service organization. | Bu bir tam hizmet kuruluşudur. Bu bir tam hizmet kuruluşudur. İşte tam hizmet diye buna denir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's the little girl's, right? | Küçük kızın, değil mi? Küçük kızın, değil mi? Bu küçük kızındır, değil mi? Ben olsam araştırırdım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'd check it out. | Kontrol edeceğim. Kontrol edeceğim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Agent Ballard thinks we should investigate. | Bak sen, Ajan Ballard araştırmamız gerektiğini düşünüyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Thanks for the tip. | Bahşiş için teşekkürler. Bahşiş için teşekkürler. Tavsiye için sağ ol. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why don't you just leave us to go find your pretty lady? | Neden gidip güzel bayanını bulmamız için bizi rahat bırakmıyorsun? Neden gidip güzel bayanını bulmamız için bizi rahat bırakmıyorsun? Başımızdan gidip de güzel kızlarını bulsana. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I will. Be careful. | Bulurum. Dikkatli ol. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Looks here like she's pretty bad ass. | Görünüşe göre kız pek yaman biriymiş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Carbon shaft, | Karbon şaft, üç bıçaklı geniş kafa. Karbon şaft, üç bıçaklı geniş kafa. Karbon saplı. Üç açılı geniş başlı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Damn! Shh! | Lanet olsun! Lanet olsun! Vay be! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You'll scare away lunch. | Yemeği korkutup kaçıracaksın. Yemeği korkutup kaçıracaksın. Öğlen yemeğimizi korkutacaksın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Uh, you couldn't have packed a couple of sandwiches? | Bir kaç tane sandviç hazırlayamaz mıydın? Bir kaç tane sandviç hazırlayamaz mıydın? Bir iki tane sandviç ayarlayamadın mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh, sandwiches don't give you a run | Yemek istediğinde sandviçler... Yemek istediğinde sandviçler... Sadviçleri yemeye kalktığında senden kaçmazlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
when you try to eat them. | ...seni peşinden koşturmaz. ...seni peşinden koşturmaz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They just lay there, waiting for mustard. | Öylece orada uzanıp hardalı beklerler. Öylece orada uzanıp hardalı beklerler. Öylece yatıp hardal sürülmesini beklerler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I like mustard. | Hardal severim. Hardal severim. Hardalı severim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Here. | Al. Al. Al. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
All right? | Tamam mı? Tamam mı? Oldu mu? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're gripping too tight here. Here. | Burayı çok sıkı tutacaksın. Burayı. Burayı çok sıkı tutacaksın. Burayı. Çok gergin tutuyorsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Relax your hand. | Elini gevşet. Elini gevşet. Elini gevşet. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You want the riser to just rest there, | Yükselticiyi buraya yerleştirerek... Yükselticiyi buraya yerleştirerek... Tutacak şurada olmalı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
pressing against your palmer crease. | ...avuç çizgisine doğru bastırıyorsun. ...avuç çizgisine doğru bastırıyorsun. ...hemen avucunun içinde olmalı. Edepsizce bir şeye benziyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sounds dirty. | Kulağa pek hoş gelmiyor. Kulağa pek hoş gelmiyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's your lifeline, | Bu hayat çizgin... Bu hayat çizgin... Avucundaki hayat çizgisi demek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
in your palm. | ...avucunun içindeki. ...avucunun içindeki. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You grip the riser too hard, your shot'll torque. | Yükselticiyi sıkı bir şekilde tutarsan atışın daha çok dönerek gider. Yükselticiyi sıkı bir şekilde tutarsan atışın daha çok dönerek gider. Çok sıkı tutarsan gerekli torku veremezsin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're pretty good at this, aren't you? | Bu işte oldukça iyisin, değil mi? Bu işte oldukça iyisin, değil mi? Bu işi iyi biliyorsun, değil mi? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
My dad taught me. | Babam bana öğretti. Babam bana öğretti. Babam öğretmişti. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
He was a big believer in, uh... | Babam, inançlı biriydi... Babam, inançlı biriydi... Şuna inanırdı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What? Was that a salute? | Ne? Selam mıydı o? Ne? Selam mıydı o? Neye? Bu bir selamlama mıydı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do I have to learn a salute? | Nasıl selam verileceğini öğrenmem mi gerek? Nasıl selam verileceğini öğrenmem mi gerek? Bir selam mı öğrenmem gerekiyor? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's, uh, shoulder to the wheel. | Omuzdan çark edecek. XXX Omuzdan çark edecek. XXX 'Tüm yüreğini ver.' | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do the work, earn your way. | İşini yap, kendi yolunu bul. İşini yap, kendi yolunu bul. İşini yap ekmeğini hak et. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If you can bring down something bigger than you, | Bununla, kendinden büyük bir şey vurabilirsen... Bununla, kendinden büyük bir şey vurabilirsen... Eğer senden büyük bir şeyi bununla haklayabilirsen... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
with just this, you proved you deserve to eat it. | ...yemek yemeyi hak ettiğini ispatlamış olursun. ...yemek yemeyi hak ettiğini ispatlamış olursun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |