• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 15881

English Turkish Film Name Film Year Details
How did you get this number? Bu numarayı nereden buldun? Bu numarayı nereden buldun? Bu numarayı nereden buldun? Dollhouse-1 2009 info-icon
I'll always know your number, Lubov, and where to find you. Numaranı ve seni nerede bulacağımı her zaman bileceğim, Lubov. Numaranı ve seni nerede bulacağımı her zaman bileceğim, Lubov. Numaranı ve seni nerede bulabileceğimi hep biliyorum Lubov. Dollhouse-1 2009 info-icon
Wait. What do you want? Bekle. Ne istiyorsun? Bekle. Ne istiyorsun? Ne istiyorsun? Dollhouse-1 2009 info-icon
Why are you bothering me, huh? Niçin beni rahatsız ediyorsun? Niçin beni rahatsız ediyorsun? Neden benimle uğraşıyorsun? Dollhouse-1 2009 info-icon
I am honest citizen. Ben iyi bir vatandaşım. Ben iyi bir vatandaşım. Ben dürüst bir vatandaşım. Dollhouse-1 2009 info-icon
And I'm the Easter Bunny. Ben de Paskalya Tavşanıyım! Ben de Paskalya Tavşanıyım! Ben de paskalya tavşanıyım zaten. Dollhouse-1 2009 info-icon
Dollhouse. Start hopping. Dollhouse. Ötmeye başla. Dollhouse. Ötmeye başla. Dollhouse. Ötmeye başla. Dollhouse-1 2009 info-icon
No, no. I told you, I I... I don't know any Dollhouse. Hayır, sana söyledim. Dollhouse diye birşey bilmiyorum. Hayır, sana söyledim. Dollhouse diye birşey bilmiyorum. Söyledim ya Dollhouse hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Then find another honest citizen who does. Öyleyse Dollhouse'u bilen iyi bir vatandaş bul. Öyleyse Dollhouse'u bilen iyi bir vatandaş bul. O zaman bilen başka bir dürüst vatandaş bul. Dollhouse-1 2009 info-icon
Don't make me come find you. Gelip kendini buldurtma bana. Gelip kendini buldurtma bana. Beni yanına getirme. Dollhouse-1 2009 info-icon
Hey, uh, Ballard? Ballard, biri telefon etti. Ballard, biri telefon etti. Ballard. Dollhouse-1 2009 info-icon
We got a call. Bir çağrı aldık. Dollhouse-1 2009 info-icon
A couple kids found a house in the woods Bir kaç çocuk ormanda şekerden ve çörekten yapılmış... Bir kaç çocuk ormanda şekerden ve çörekten yapılmış... Birkaç çocuk ormanda şekerden yapılmış bir kulübe bulmuşlar. Dollhouse-1 2009 info-icon
Thought that might be up your alley. Tam sana göre bir iş diye düşündük. Tam sana göre bir iş diye düşündük. Senin alanına girer diye düşündük. Dollhouse-1 2009 info-icon
Oh, my God, that's hilarious. Aman tanrım, çok komiksin. Aman tanrım, çok komiksin. Amma da komiksiniz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Where'd this come from? Bu kimden geldi? Bu kimden geldi? Bu nereden geldi? Kocakarı bıraktı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Oh, uh, Granny left it. Granny bıraktı. Dostum, kızın dişleri kocamandı. Granny bıraktı. Dostum, kızın dişleri kocamandı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Man, her teeth looked big. Dişleri bayağı büyük gözüküyordu. Dollhouse-1 2009 info-icon
Satellite retask coming online. Uydu tekrar yayına giriyor. Uydu tekrar yayına giriyor. Uydu konumlandırması tamamlandı. Dollhouse-1 2009 info-icon
When? Ne zaman? Ne zaman? Ne zaman? Dollhouse-1 2009 info-icon
anytime... nowish? Çok yakında... Her an olabilir? Çok yakında... Her an olabilir? Her an... Az sonra. Dollhouse-1 2009 info-icon
We got company. Misafirimiz var. Misafirimiz var. Gelen var. Dollhouse-1 2009 info-icon
All right. Pekala. Pekala. Pekâlâ. Görünüşe göre şuradayız. Dollhouse-1 2009 info-icon
Looks like we're there. Geldik gibi gözüküyor. Geldik gibi gözüküyor. Dollhouse-1 2009 info-icon
No, I'm telling you, we're not there. Hayır, söyledim ya, henüz gelmedik. Hayır, söyledim ya, henüz gelmedik. Artık gidebilir miyim? Onun sorunu ne? Sana orada değiliz diyorum. Gidebilir miyim? Dollhouse-1 2009 info-icon
We're somewhere over here. Buralarda bir yerdeyiz. Buralarda bir yerdeyiz. Şuralarda bir yerdeyiz. Dollhouse-1 2009 info-icon
There is where we want to be. Gitmek istediğimiz yer burası. Gitmek istediğimiz yer burası. Şuraya da gitmek istiyoruz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Here is not there. Geldiğimiz yer değil. Geldiğimiz yer değil. Ama burada değil. Dollhouse-1 2009 info-icon
Excuse me. Affedersiniz. Affedersiniz. Af edersiniz. Dollhouse-1 2009 info-icon
This area's restricted. Bu alan koruma altında. Bu alan koruma altında. Bu bölgeye girmek yasaktır. Dollhouse-1 2009 info-icon
No vehicles off the main road. Ana yoldan hiçbir aracın girmesine izin yok. Ana yoldan hiçbir aracın girmesine izin yok. Ana yoldan haricinde araçlar burada olamaz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Sorry, uh, we we're completely turned around. Özür dilerim, nerede olduğumuzu tamamen şaşırdık. Özür dilerim, nerede olduğumuzu tamamen şaşırdık. Kusura bakmayın ama yolumuzu çok feci şaşırmışız. Dollhouse-1 2009 info-icon
Do you mind pointing us in the right direction? Bize gitmemiz gereken yönü gösterebilir misin? Bize gitmemiz gereken yönü gösterebilir misin? Bize nereden gideceğimizi gösterebilir misiniz? Dollhouse-1 2009 info-icon
What you fellas doing way out here? Sizin burada ne işiniz var ki? Sizin burada ne işiniz var ki? Burada ne arıyorsunuz beyler? Yerel haber kanalındanız. Dollhouse-1 2009 info-icon
Local news. Yerel kanaldan. Yerel kanaldan. Dollhouse-1 2009 info-icon
We're shooting B roll for a piece Bölgenin daha fazla ağaç kesmek üzere... Bölgenin daha fazla ağaç kesmek üzere... Daha çok ağaç kesme alanı için yapılan baskılarla ilgili... Dollhouse-1 2009 info-icon
about the push to open up the area to more logging. ...açılmasını sağlamak için haber yapıyoruz. ...açılmasını sağlamak için haber yapıyoruz. Dollhouse-1 2009 info-icon
You got some ID to go along with that story? Anlattığınızı doğrulayabileceğiniz herhangi bir kimliğiniz var mı? Anlattığınızı doğrulayabileceğiniz herhangi bir kimliğiniz var mı? Bu anlattıklarınızı kanıtlamanız için kimliklerinizi görebilir miyim? Dollhouse-1 2009 info-icon
Sure. Tabii ki. Tabii ki. Tabii. Dollhouse-1 2009 info-icon
Can't be too careful, Dikkat etmelisiniz, Bay Crehan. Dikkat etmelisiniz, Bay Crehan. Tedbiri elden bırakmamak lazım... Dollhouse-1 2009 info-icon
Mr. Crehan. Bay Crehan. Dollhouse-1 2009 info-icon
Being so far off the beaten tends to attract Böyle ücra yerlerde bulunmak, nahoş şeyleri beraberinde getirebilir. Böyle ücra yerlerde bulunmak, nahoş şeyleri beraberinde getirebilir. Böyle ıssız bir yerde kötü olaylar olabiliyor. Dollhouse-1 2009 info-icon
No worries, Officer. Endişelenmeyin, Memur Bey. Endişelenmeyin, Memur Bey. Merak etmeyin memur bey. Dollhouse-1 2009 info-icon
We couldn't be more savory. Daha hoş olamazdık. Daha hoş olamazdık. Bizden kötülük çıkmaz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Good to know. Duyduğuma sevindim. Duyduğuma sevindim. Öğrendiğim iyi oldu. Dollhouse-1 2009 info-icon
The new Samuelson. Yeni Samuelson. Yeni Samuelson. Yeni Samuelson. Dollhouse-1 2009 info-icon
You're bigger than the last one. Önceki adamdan daha irisin. Önceki adamdan daha irisin. Diğerinden daha büyükmüşsün. Dollhouse-1 2009 info-icon
Topher. Topher. Topher. Topher. Dollhouse-1 2009 info-icon
The man behind the gray matter curtain. Zekâ perdesinin arkasındaki adam. Zekâ perdesinin arkasındaki adam. Perdenin arkasındaki adam. Dollhouse-1 2009 info-icon
So, Alpha's one of your achievements. Yani, Alpha senin geliştirdiklerinden biri. Yani, Alpha senin geliştirdiklerinden biri. Yani Alfa senin işlerinden biriydi. Dollhouse-1 2009 info-icon
Yeah, yeah. Evet, evet. Evet, evet. Evet, evet. Dollhouse-1 2009 info-icon
That, uh, was an anomaly. O bir istisnaydı. O bir istisnaydı. O bir hataydı. Dollhouse-1 2009 info-icon
There's unpredictable remainders. Bazen farkedilmeyen kalıntılar oluyor. Bazen farkedilmeyen kalıntılar oluyor. Tahmin edemeyeceğimiz hafıza kalıntıları oluyor. Dollhouse-1 2009 info-icon
We're still working out the kinkies. Hâlen gariplikler üzerinde çalışıyoruz. Hâlen gariplikler üzerinde çalışıyoruz. Karışıklıkları halletmeye çalışıyoruz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Like the blood, Kan, çığlıklar, ölümler gibi mi? Kan, çığlıklar, ölümler gibi mi? Kan, çığlıklar ve ölüm gibi karışıklıkları mı? Dollhouse-1 2009 info-icon
Look at them. Şunlara bak. Şunlara bak. Şunlara bir bak. Dollhouse-1 2009 info-icon
Bunch of helpless children. Bir düzine çaresiz çocuk. Bir düzine çaresiz çocuk. Çaresiz çocuk gibiler. Dollhouse-1 2009 info-icon
Did the ones Alpha slaughtered even Alpha'nın katlettikleri, ona karşı koyabildiler mi? Alpha'nın katlettikleri, ona karşı koyabildiler mi? Alfa onları katlederken ona karşı mücadele ettiler mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
They... Nasıl... Nasıl... Onlar... Dollhouse-1 2009 info-icon
wouldn't know how. ...dövüşeceklerini bilmiyorlardı ki. ...dövüşeceklerini bilmiyorlardı ki. ...kopya kişilikleri olmadan... Dollhouse-1 2009 info-icon
Not without an imprint. Beyinlerine yazmadan olmaz. Beyinlerine yazmadan olmaz. ...nasıl mücadele edileceğini bilmezler. Dollhouse-1 2009 info-icon
So, why not default them with ninja skills or whatever? Peki neden en başta Ninja gibi herhangi bir dövüş yeteneği yüklemiyorsunuz? Peki neden en başta Ninja gibi herhangi bir dövüş yeteneği yüklemiyorsunuz? Neden şimdiki hallerine dövüş bilgisi koymuyorsunuz? Dollhouse-1 2009 info-icon
We tried that once. Bunu daha önce denemiştik. Bunu daha önce denemiştik. Bir kere denemiştik. Dollhouse-1 2009 info-icon
And? Ve sonuç? Ve sonuç? Sonuç? Dollhouse-1 2009 info-icon
Blood, screaming, dying. Kan, çığlıklar, ölüm. Kan, çığlıklar, ölüm. Kan, çığlıklar, ölüm. Dollhouse-1 2009 info-icon
Alpha. Alpha. Alpha. Alfa. Dollhouse-1 2009 info-icon
I think I'd like to swim now. Ben biraz yüzmek istiyorum. Ben biraz yüzmek istiyorum. Şimdi yüzmek istiyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
What do you think of your new girl? Yeni kızın hakkında ne düşünüyorsun? Yeni kızın hakkında ne düşünüyorsun? Kızımız hakkında ne düşünüyorsun? Dollhouse-1 2009 info-icon
She's not a girl. O bir kız değil. O bir kız değil. O bir kız değil. Bir insan bile değil. Dollhouse-1 2009 info-icon
She's not even a person just an empty hat. İnsan bile değil. Sadece boş bir şapka. İnsan bile değil. Sadece boş bir şapka. Dollhouse-1 2009 info-icon
Until you stuff a rabbit in it. Ta ki içine bir tavşan koyana kadar... Ta ki içine bir tavşan koyana kadar... Dollhouse-1 2009 info-icon
Abracadabra. Abrakadabra. Abrakadabra. Abrakadabara. Dollhouse-1 2009 info-icon
Uh, you getting this, man friend? Bunları sen de görüyor musun, "Dağ adamı" arkadaşım? Bunları sen de görüyor musun, "Dağ adamı" arkadaşım? Bunu görüyor musun, dağcı dostum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Yeah, I'm getting it. Evet, görüyorum. Evet, görüyorum. Evet, görüyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Okay, uh... Peki, şu zigzagları görüyor musun? Peki, şu zigzagları görüyor musun? Evet... Dollhouse-1 2009 info-icon
see these squigglies? Bu dalgalar. Dollhouse-1 2009 info-icon
These are the not so goods. Bunlar pek iyi değil. Bunlar pek iyi değil. İyi değil demektir. Dollhouse-1 2009 info-icon
What the hell's going on over there? Neler oluyor orada? Neler oluyor orada? Dollhouse-1 2009 info-icon
Everything's fine. Her şey yolunda. Her şey yolunda. Her şey yolunda. Dollhouse-1 2009 info-icon
You sure? Emin misin? Evet. Emin misin? Evet. Emin misin? Evet. Dollhouse-1 2009 info-icon
Except for the gun pointed at my head. Kafama dayanmış silah dışındaki her şey. Kafama dayanmış silah dışındaki her şey. Suratıma doğrultulan silahı saymazsak. Dollhouse-1 2009 info-icon
Boyd? Boyd? Dostum? Boyd? Boyd? Dostum? Boyd? Boyd? Dostum?! Dollhouse-1 2009 info-icon
He's a threat. O bir tehdit. O bir tehdit. O bir tehdit. Dollhouse-1 2009 info-icon
Agent Ballard has been groping blindly Ajan Ballard bir süreden beri kör topal bir araştırma sürdürüyor. Ajan Ballard bir süreden beri kör topal bir araştırma sürdürüyor. Ajan Ballard bir süredir başı boş bir şekilde bizi arıyor. Dollhouse-1 2009 info-icon
He knows nothing. Hiçbir şey bilmiyor. Hiçbir şey bilmiyor. Hiçbir şey bilmiyor. Onun gibileri bilirim. Dollhouse-1 2009 info-icon
I know his type. A guy like this, Onun gibileri bilirim. Bunun gibiler, derilerinin altında bir şey olsa bile... Onun gibileri bilirim. Bunun gibiler, derilerinin altında bir şey olsa bile... Dollhouse-1 2009 info-icon
something gets under his skin, Böyleleri kafalarına bir şey koydu mu başarana kadar işin peşini bırakmazlar. Dollhouse-1 2009 info-icon
he's not going to let it go until it's scratched out. ...onu kaşıya kaşıya dışarı çıkarana kadar durmaz. ...onu kaşıya kaşıya dışarı çıkarana kadar durmaz. Dollhouse-1 2009 info-icon
And how would you suggest we handle this? Peki sen bu durumu nasıl idare etmemizi öneriyorsun? Peki sen bu durumu nasıl idare etmemizi öneriyorsun? Onunla ilgilenmemiz gerektiğini mi söylüyorsun. Dollhouse-1 2009 info-icon
Neutralize the risk before it becomes untenable. Tahammülümüzü zorlamadan tehlikeyi yok etmeyi. Tahammülümüzü zorlamadan tehlikeyi yok etmeyi. Riski iyice büyümeden önce etkisiz hale getirmeliyiz. Dollhouse-1 2009 info-icon
Authorize a kill order? Öldürme emri mi verelim? Öldürme emri mi verelim? Bir ölüm emri mi vermemi istiyorsun? Dollhouse-1 2009 info-icon
On a federal agent? Hem de bir devlet ajanını? Hem de bir devlet ajanını? Hem de bir federal ajana. Dollhouse-1 2009 info-icon
I think you overestimate his abilities. Bence onun yeteneklerini gözünde fazla büyütüyorsun. Bence onun yeteneklerini gözünde fazla büyütüyorsun. Bence onu gözünde çok büyütüyorsun. Dollhouse-1 2009 info-icon
Even a blind dog can find a bone if he digs enough holes. Kör köpek bile yeterince delik açarsa kemik bulur. Kör köpek bile yeterince delik açarsa kemik bulur. Kör bir köpek bile yeterince delik kazarsa kemik bulabilir. Dollhouse-1 2009 info-icon
All the appropriate measures are being taken. Uygun olan tüm önlemler alınacaktır. Uygun olan tüm önlemler alınacaktır. Tüm gerekli önlemleri aldık. Dollhouse-1 2009 info-icon
Thank you for your concern, Mr. Dominic. Endişeleriniz için teşekkürler, Bay Dominic. Endişeleriniz için teşekkürler, Bay Dominic. İlginiz için teşekkür ederim Bay Dominic. Dollhouse-1 2009 info-icon
With respect, ma'am, I don't think you fully... Tüm saygıma rağmen, hanımefendi, Bence dikkatinizi yeter... Tüm saygıma rağmen, hanımefendi, Bence dikkatinizi yeter... Beni yanlış anlamayın ama sanırım Dollhouse-1 2009 info-icon
Hey, uh, sorry. Merhaba, özür dilerim. Merhaba, özür dilerim. Af edersiniz. Dollhouse-1 2009 info-icon
I think we have a situation. Sanırım bir sorunumuz var. Sanırım bir sorunumuz var. Bir problemimiz var. Dollhouse-1 2009 info-icon
The kind you need to shoot at. Ateş etmenizi gerektirebilecek türden. Ateş etmenizi gerektirebilecek türden. İlgilenmeniz gereken bir problemimiz. Dollhouse-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 15876
  • 15877
  • 15878
  • 15879
  • 15880
  • 15881
  • 15882
  • 15883
  • 15884
  • 15885
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact