• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 15883

English Turkish Film Name Film Year Details
Anytime, just knock. I'm always... Ne zaman istersen kapımı çalabilirsin. Müsait olurum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Ooh, um, pretty. Güzelmiş? Kim o kız? Güzelmiş? Kim o kız? Güzel kızmış. Kim bu? Dollhouse-1 2009 info-icon
Nobody, FBI veri tabanına göre hiç kimse. FBI veri tabanına göre hiç kimse. FBI veri bankasına göre hiç kimse. Dollhouse-1 2009 info-icon
No record of her. Hiç kaydı yok. Hiç kaydı yok. Hiçbir kaydı yok. Dollhouse-1 2009 info-icon
Is she in trouble? Başı belada mı? Başı belada mı? Başı belada mı? Olabilir. Dollhouse-1 2009 info-icon
Maybe. Belki, ya da sadece yanlış insanlara yakalanmış. Belki, ya da sadece yanlış insanlara yakalanmış. Dollhouse-1 2009 info-icon
Or just got caught up with the wrong people. Ya da yanlış insanlarla karşılaştı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Either way, I'll keep Hangisi olursa olsun, onu aramaya devam edeceğim. Hangisi olursa olsun, onu aramaya devam edeceğim. Ne olursa olsun onu bulana kadar aramaya devam edeceğim. Dollhouse-1 2009 info-icon
Lucky girl. Şanslı kız. Şanslı kız. Şanslı kızmış. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm not going to hurt you. Sana zarar vermeyeceğim. Sana zarar vermeyeceğim. Seni incitmeyeceğim. Dollhouse-1 2009 info-icon
Do I know you? Seni tanıyor muyum? Seni tanıyor muyum? Tanışıyor muyuz? Dollhouse-1 2009 info-icon
Now that... you're here. Artık buradasın. Artık buradasın. Burada olduğuna göre. Dollhouse-1 2009 info-icon
Stay close. Yanımda dur. Yanımda dur. Yakınımda dur. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm going to get you... Seni buradan çıkaracağım... Seni buradan çıkaracağım... Seni buradan Dollhouse-1 2009 info-icon
I know he's not what people expect. Biliyorum, o insanların beklediği gibi değil... Biliyorum, o insanların beklediği gibi değil... Herkesin beklediği biri gibi değil. Dollhouse-1 2009 info-icon
Or what I expected. ...ya da benim olmasını beklediğim gibi. ...ya da benim olmasını beklediğim gibi. Ya da benim beklediğim gibi. Dollhouse-1 2009 info-icon
But I always go for the wrong guy, you know? Ama devamlı yanlış adama aşık oluyorum. Ama devamlı yanlış adama aşık oluyorum. Hep yanlış erkeklerle birlikte oluyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Yeah. Looks. Evet. Bakışlar. Evet. Bakışlar. Dış görünüş. Dollhouse-1 2009 info-icon
It's always about looks. Hep bakışları yüzünden. Hep bakışları yüzünden. Önemli olan hep dış görünüş oldu. Dollhouse-1 2009 info-icon
I mean, we're bombarded Herkes mükemmel dişlerini, saçlarını, kendini gösterme peşinde... Herkes mükemmel dişlerini, saçlarını, kendini gösterme peşinde... Hep mükemmel dişlerin, saçların ve karın kaslarının peşindeyiz... Dollhouse-1 2009 info-icon
and who cares what's underneath? ...ama içimizde nasıl olduğumuzu kim umursuyor ki? Ama Jason... ...ama içimizde nasıl olduğumuzu kim umursuyor ki? Ama Jason... ...iç güzelliğini kimse umursamıyor. Dollhouse-1 2009 info-icon
But, Jason... Ama, Jason... Dollhouse-1 2009 info-icon
I wouldn't have looked twice at him. İkinci defa dönüp bakmazdım bile ama... İkinci defa dönüp bakmazdım bile ama... Normalde dönüp bakmazdım bile. Dollhouse-1 2009 info-icon
And then you get to know him, ...onu tanımaya başladıkça ve anlıyorum... ...onu tanımaya başladıkça ve anlıyorum... Dollhouse-1 2009 info-icon
and... okay. Evet, biliyorum... Dollhouse-1 2009 info-icon
So he's heavy. ...tamam, kilolu, dergi ya da filmlerdeki... ...tamam, kilolu, dergi ya da filmlerdeki... Kiloluysa ne olmuş. Dollhouse-1 2009 info-icon
He's not the guy from the magazines Dergilerdeki ya da filmlerdekiler gibi değil ama adam gibi biri. Dollhouse-1 2009 info-icon
or the movies, but he's real. ...adamlar gibi değil ama gerçek. ...adamlar gibi değil ama gerçek. Dollhouse-1 2009 info-icon
And I can't stop thinking about him. Ayrıca onu düşünmekten kendimi alamıyorum. Ayrıca onu düşünmekten kendimi alamıyorum. Onu aklımdan bir türlü çıkaramıyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Can you wait for me? Beni bekleyebilir misin? Beni bekleyebilir misin? Beni bekler misin? Dollhouse-1 2009 info-icon
I want to see him after my treatment. Tedaviden sonra onu görmek istiyorum. Tedaviden sonra onu görmek istiyorum. Tedavimden sonra onu görmek istiyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
I mean, I have to tell him what I'm feeling Hakkında ne hissettiğimi anlatmalıyım. Hakkında ne hissettiğimi anlatmalıyım. Korkup kaçmadan ya da bu durumda insanlar ne yapıyorsa... Dollhouse-1 2009 info-icon
I need him to know what I'm thinking. Ne düşündüğümü bilmesine ihtiyacım var. Ne düşündüğümü bilmesine ihtiyacım var. Ne düşündüğümü bilmesi lazım. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'll be here. Burada bekliyorum. Burada bekliyorum. Burada olacağım. Çok iyisin. Dollhouse-1 2009 info-icon
You're the best. Sen bir tanesin. Sen bir tanesin. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'll be right back. Hemen dönerim. Hemen dönerim. Hemen dönerim. Dollhouse-1 2009 info-icon
We have to stop. Durmamız gerekiyor. Durmamız gerekiyor. Durmalıyız. Dollhouse-1 2009 info-icon
No. You got shot with a freakin' arrow. Hayır. Ama okla vuruldun. Hayır. Ama okla vuruldun. Bir okla vuruldun. Dollhouse-1 2009 info-icon
If Robin Hood catches up with us, Robin Hood bizi yakalarsa ikimizi de öldürür. Robin Hood bizi yakalarsa ikimizi de öldürür. Eğer o Robin Hood kılıklı bize yetişirse ikimiz de ölürüz. Dollhouse-1 2009 info-icon
How do I know you? Seni nereden tanıyorum? Seni nereden tanıyorum? Seni nereden tanıyorum? Dollhouse-1 2009 info-icon
We met a while back. Bir süre önce tanıştık. Bir süre önce tanıştık. Önceden tanışmıştık. Dollhouse-1 2009 info-icon
I feel like I can trust you. Sana güvenebileceğimi hissediyorum. Sana güvenebileceğimi hissediyorum. Sana güvenebileceğimi hissediyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
But I don't remember. You're okay? Ama hatırlamıyorum. Sen iyi misin? Ama hatırlamıyorum. Sen iyi misin? Ama seni hatırlamıyorum. İyi misin? Dollhouse-1 2009 info-icon
There was something in the water. Suyun içinde bir şeyler vardı. Suyun içinde bir şeyler vardı. Suda bir şey vardı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Richard... Richard suyumun içine bir şeyler koymuş. Seni zehirledi mi? Richard suyumun içine bir şeyler koymuş. Seni zehirledi mi? Richard... Dollhouse-1 2009 info-icon
put something in my water. He poisoned you? ...suya bir şey katmış. Seni zehirledi mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
He said it wouldn't kill me, but I've been seeing things. Öldürmeyeceğini söyledi, ama devamlı bir şeyler görüp duruyorum. Öldürmeyeceğini söyledi, ama devamlı bir şeyler görüp duruyorum. Beni öldürmeyeceğini söyledi ama bazı şeyler görüyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
What kind of things? Ne tür şeyler? Ne tür şeyler? Nasıl şeyler? Dollhouse-1 2009 info-icon
A girl that looks like me, but isn't. Bana benzeyen bir kız ama ben değil. Bana benzeyen bir kız ama ben değil. Aynı bana benzeyen bir kız, ama ben değil. Dollhouse-1 2009 info-icon
Dead bodies in a shower and... Duşun içinde cesetler var... Duşun içinde cesetler var... Duşta cesetler görüyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
And a man standing over me, holding a knife, ...ve tepemde eli bıçaklı bir adam dikilmiş,... ...ve tepemde eli bıçaklı bir adam dikilmiş,... Elinde bir bıçakla dikilen birini görüyorum... Dollhouse-1 2009 info-icon
but I can't see his face. ...ama yüzünü göremiyorum. ...ama yüzünü göremiyorum. ...ama yüzünü göremiyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
I don't think he has one. Yüzü olduğunu da sanmıyorum. Yüzü olduğunu da sanmıyorum. Bir yüzü olduğunu hiç sanmıyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Are you here? Is this... is this real? Burada mısın? Yani, bu gerçek mi? Burada mısın? Yani, bu gerçek mi? Sen burada mısın? Bunlar gerçek mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm here. Buradayım ve evet, bu gerçek. Buradayım ve evet, bu gerçek. Buradayım. Evet, bu da gerçek. Dollhouse-1 2009 info-icon
He's going to kill us. İkimizi de öldürecek. İkimizi de öldürecek. Bizi öldürecek. Dollhouse-1 2009 info-icon
He's going to find us and he's... Bizi bulacak ve... Bizi bulacak ve... Bizi bulduktan sonra öldürecek. Dollhouse-1 2009 info-icon
No, it isn't. Hayır, girmeyecek. Hayır, girmeyecek. Hayır, girmeyecek. Dollhouse-1 2009 info-icon
Did you hear what I said? Everything's Ne dediğimi duydun mu? Her şey yoluna... Ne dediğimi duydun mu? Her şey yoluna... Ne dediğimi duydun mu? Her şey... Dollhouse-1 2009 info-icon
going to be... Everything's not going to be all right. ...yoluna Hiçbir şeyin yoluna gireceği yok. Dollhouse-1 2009 info-icon
You don't get to live just because you deserve to. Sadece hak ettiğin için yaşayamazsın... Sadece hak ettiğin için yaşayamazsın... Sırf hak ettiğin için hayatta kalamazsın. Dollhouse-1 2009 info-icon
You have to prove it. You have to put your shoulder to the wheel. ...yaşamayı hak ettiğini kanıtlaman da gerekiyor. İnatla yapmaya devam etmelisin. ...yaşamayı hak ettiğini kanıtlaman da gerekiyor. İnatla yapmaya devam etmelisin. Yaşaman gerektiğini kanıtlamalısın. Tüm yüreğini vermelisin. Dollhouse-1 2009 info-icon
You want to speak English? Dilimizi konuşur musun? Dilimizi konuşur musun? Anladığım dilden konuşsan. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm kind of bleeding to death here. Burada kanamadan ölmek üzereyim. Burada kanamadan ölmek üzereyim. Kan kaybından ölmek üzereyim. Dollhouse-1 2009 info-icon
He's not going to stop. Ölene kadar... Ölene kadar... Pes etmeyecek. Dollhouse-1 2009 info-icon
Unless he's dead. ...durmayacak. ...durmayacak. Ta ki ölene kadar. O adamın peşine düşemezsin. Dollhouse-1 2009 info-icon
You can't go after this guy. Bu herifin ardından gidemezsin. Bu herifin ardından gidemezsin. Dollhouse-1 2009 info-icon
You don't have the right imprint... Uygun yüklemeye... Uygun yüklemeye... Gerekli karakter yüklemesi... Dollhouse-1 2009 info-icon
You don't have the right training. Uygun eğitime sahip değilsin. Uygun eğitime sahip değilsin. Yani gerekli eğitimi almadın. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm a fast learner. Jenny... Çabuk öğrenirim. Jenny... Çabuk öğrenirim. Jenny... Hızlı öğrenirim. Jenny... Dollhouse-1 2009 info-icon
Do you trust me? Bana güveniyor musun? Bana güveniyor musun? Bana güveniyor musun? Dollhouse-1 2009 info-icon
With my life. Hayatımın pahasına olsa da. Hayatımın pahasına olsa da. Hayatımla. Dollhouse-1 2009 info-icon
You know how to use this? Bunu nasıl kullanman gerektiğini biliyor musun? Bunu nasıl kullanman gerektiğini biliyor musun? Nasıl kullanacağını biliyor musun? 4 tane erkek kardeşim vardı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Four brothers. Dört erkek kardeşim var. Dört erkek kardeşim var. Dollhouse-1 2009 info-icon
None of them Democrats. Hiç biri de "Demokrat" değil. Hiç biri de "Demokrat" değil. Hiç biri de Demokrat değildi. Dollhouse-1 2009 info-icon
You should keep this. Bunu sen almalısın. Bunu sen almalısın. Sende kalsın. Dollhouse-1 2009 info-icon
If Richard finds you, he'll... Richard seni bulursa... Richard seni bulursa... Eğer Richard seni bulursa. Dollhouse-1 2009 info-icon
You didn't think I'd give you my only gun, did you? Sana elimdeki tek silahı vereceğimi düşünmedin, değil mi? Sana elimdeki tek silahı vereceğimi düşünmedin, değil mi? Tek silahımı sana vereceğimi sanmadın, değil mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
Didn't think it'd be that easy, did you? Bu kadar kolay olacağını zannetmiyordun, değil mi? Bu kadar kolay olacağını zannetmiyordun, değil mi? O kadar kolay olacağını mı sandın. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'd be disappointed if it was. Zaten kolay olsaydı hayal kırıklığına uğrardım. Zaten kolay olsaydı hayal kırıklığına uğrardım. Zaten hayal kırıklığına uğrardım. Dollhouse-1 2009 info-icon
How's your buddy holding up? Dostun dayanabiliyor mu bari? Dostun dayanabiliyor mu bari? Arkadaşının durumu nasıl? Dollhouse-1 2009 info-icon
Losing an awful lot of blood. Çok kan kaybediyor olmalı. Çok kan kaybediyor olmalı. Çok kan kaybediyor olmalı. Dollhouse-1 2009 info-icon
Not as much as you're about to. Senin kaybetmek üzere olduğun kadar değil. Senin kaybetmek üzere olduğun kadar değil. Az sonra senin kaybedeceğin kadar değil. Elinden ne gelir ki? Dollhouse-1 2009 info-icon
What are you going to do? Ne yapacaksın yani? Kafama taş mı atacaksın? Ne yapacaksın yani? Kafama taş mı atacaksın? Dollhouse-1 2009 info-icon
You going to throw rocks at me? No. Bana taş mı atacaksın? Hayır. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm going to shoot you with the gun my "buddy" gave me. Arkadaşımın verdiği silahla seni vuracağım. Dollhouse-1 2009 info-icon
You're playing my game now. Şimdi benim oyunumu oynuyoruz. Şimdi benim oyunumu oynuyoruz. Artık benim oyunumu oynayacağız. Dollhouse-1 2009 info-icon
Toss the bow and get on your knees. Yayı bırakıp dizlerinin üstüne çök. Yayı bırakıp dizlerinin üstüne çök. Yayını at ve dizlerinin üzerine çök. Dollhouse-1 2009 info-icon
Or I blow your freakin' head off. Yoksa koca kafanı patlatırım. Yoksa koca kafanı patlatırım. Yoksa kafanı dağıtırım. Dollhouse-1 2009 info-icon
My dad would have really liked you. Babam olsaydı senden çok hoşlanırdı. Babam olsaydı senden çok hoşlanırdı. Babam seni tanısa çok severdi. Ama yine de seni öldüreceğim. Dollhouse-1 2009 info-icon
I'm still going to kill you... Ama seni yine de öldüreceğim... Ama seni yine de öldüreceğim... Dollhouse-1 2009 info-icon
I just wanted to make a difference. Sadece bir fark yaratmak istemiştim. Sadece bir fark yaratmak istemiştim. Dünyada bir fark yaratmak istiyorum. Dollhouse-1 2009 info-icon
Little piece of advice? Küçük bir tavsiye ister misin? Küçük bir tavsiye ister misin? Küçük bir tavsiye vereyim mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
You don't want the big bad wolf to find you, Kötü kurdun seni bulmasını istemiyorsan, telsizini kapatman gerekir. Kötü kurdun seni bulmasını istemiyorsan, telsizini kapatman gerekir. Eğer kötü kurdun seni bulmasını istemiyorsan... Dollhouse-1 2009 info-icon
you should really turn off your walkie. ...telsizini kapatman gerekir. Dollhouse-1 2009 info-icon
Is this the best date ever or what? Bu en iyi buluşman, değil mi? Bu en iyi buluşman, değil mi? Bu, gelmiş geçmiş en iyi randevu oldu, değil mi? Dollhouse-1 2009 info-icon
Put it down. Bırak onu yere. Yoksa indiririm seni yere. Bırak onu yere. Yoksa indiririm seni yere. Güvenlik danışmanı mı? Evet, yangını başlatan o olabilir. Güvenlik danışmanı mı? Evet, yangını başlatan o olabilir. Yayını indir... Güvenlik danışmanı Yangını o başlatmış olabilir. Dollhouse-1 2009 info-icon
Or I put you down. ...yoksa ben seni indiririm. Dollhouse-1 2009 info-icon
Look at you. Şu haline baksana. Şu haline baksana. Şu hâline bir bak. Güç bela ayakta durabiliyorsun. Dollhouse-1 2009 info-icon
You can barely stand up. Ayakta bile zar zor duruyorsun. Ayakta bile zar zor duruyorsun. Dollhouse-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 15878
  • 15879
  • 15880
  • 15881
  • 15882
  • 15883
  • 15884
  • 15885
  • 15886
  • 15887
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact