Search
English Turkish Sentence Translations Page 158392
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Didn't you Iearn the Iast time? You can't kiII me. | Geçen sefer öğrenemedin mi? Beni öldüremezsin. | Tamara-2 | 2005 | |
| Sweet ChIoe. | Tatlı ChIoe. | Tamara-2 | 2005 | |
| l'm making this my business. | Ben bunu kendi işim ypıyorum. | Tamara-2 | 2005 | |
| You guys really should give Tamara a break. | Sizler Tamaraya gerçekten biraz rahat vermelisiniz. | Tamara-2 | 2005 | |
| This is really wrong, burying her out here Iike this. | Bu gerçekten çok yanlış, onu böylece gömemeyiz. | Tamara-2 | 2005 | |
| Tamara! Tamara, stop! | Tamara! Tamara, dur! | Tamara-2 | 2005 | |
| This isn't you. It's the magic. Try and remember who you were. | Bu sen değilsin. Bu, büyü. Kim olduğunu hatırlamaya çalış. | Tamara-2 | 2005 | |
| You can end this. Don't Iet it controI you. | Bunu sona erdirebilirsin. Seni kontrol etmesine izin verme. | Tamara-2 | 2005 | |
| I've turned into them. | Onlar benzedim. | Tamara-2 | 2005 | |
| With a touch, I couId've made you mine. | Bir dokunuşla, seni kendime ait edebilirdim. | Tamara-2 | 2005 | |
| But I didn't want you Iike that, Iike some mindIess sIave. | Fakat seni böyle istemedim, akılsız bir köle olarak. | Tamara-2 | 2005 | |
| No, we can stop this. | Hayır, bunu durdurabiliriz. | Tamara-2 | 2005 | |
| There's nothing Ieft. | Geriye hiç bir şey kalmadı. | Tamara-2 | 2005 | |
| No! It can't end Iike this. I won't Iet it! | Hayır! Bu şekilde bitemez. Buna izin veremem! | Tamara-2 | 2005 | |
| Tamara, stop! Tamara's dead. | Tamara, dur! Tamara öldü. | Tamara-2 | 2005 | |
| No, no! You came back for me. | Yo, yo! Benim için geri geldin. | Tamara-2 | 2005 | |
| UnIess we're together, this wiII never end. | Beraber oluncaya dek, asla bitmeyecek. | Tamara-2 | 2005 | |
| Our fates are bound together for as Iong as you Iive. | Kaderlerimiz birbirine bağlı sen yaşadığın sürece. | Tamara-2 | 2005 | |
| Then, we'II be together. | Öyleyse, beraber olacağız. | Tamara-2 | 2005 | |
| Their fates were bound together. | Onların kaderleri birbirlerine bağlıydı. | Tamara-2 | 2005 | |
| He was the onIy one who couId stop her. | Ve onu durdurabilecek tek kişiydi o... | Tamara-2 | 2005 | |
| You're going to need stitches, but you are a very Iucky girI. | Yara bandına ihtiyacın olacak, fakat gerçekten şanslı bir kızsın. | Tamara-2 | 2005 | |
| It wasn't Iuck that saved us. | Bizi kurtaran şans değildi. | Tamara-2 | 2005 | |
| Push everybody back. | Herkesi geri çekin... | Tamara-2 | 2005 | |
| l need everybody to move back. | Herkesin geri çekilmesine ihtiyacım var. | Tamara-2 | 2005 | |
| TESS: And love slipped the bonds of restraint. | Ve aşkın gözü kör oldu.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| His touch was like a cosmic 'yes.' | Dokunuşu kozmik bir "evet" gibiydi.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| EUSTACIA [ANGRILY]: 'Fuck you,' screamed Kelly. 'Fuck you to hell.' | "Siktir !" diye çığlık attı Kelly.. "Cehenneme kadar siktir ol git !" "Siktir!" diye çığlık attı Kelly.. "Cehenneme kadar siktir ol git!" | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Scott stepped back from the cell door as the gob of spit flew. 'Fuck you.' | Scott,bir denizcinin tükürüğü gibi uçarcasına, küçük odasının kapısına geri adım attı... "Siktir git !!! " Scott,bir denizcinin tükürüğü gibi uçarcasına, | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| GLEN: This matrix is what Hardy meant by 'the ache of modernism.' | "Modernizm sancısı" ile Hardy'nin anlatmak istediği bu matrixti. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Crap. | Bok.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| NICHOLAS: Inchcombe knew too well the dreadful mundanity of murder. | Inchcombe cinayetin tüyler ürpertici dünyeviliğini çok iyi biliyordu.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| But Patel was stricken. | Fakat Patel muzdaripti.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Inchcombe realized his lack of feeling was almost... | Inchcombe farkına vardı ki ,hissiyatsızlığı neredeyse Inchcombe farkına vardı ki, hissiyatsızlığı neredeyse | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Pathological. | hastalık seviyesindeydi.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| ''L've been wearing the wrong size all my life,' says Katie. | "Tüm hayatım boyunca yanlış bedende giyindim.." dedi Katie "Tüm hayatım boyunca yanlış bedende giyindim.. " dedi Katie | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| 'I was always popping out. Turns out l'm a 30 GG,' she says. | Memelerim her zaman dışarı taşıyordu.. Farkettim ki aslında 30 GG bedenim ! Memelerim her zaman dışarı taşıyordu. Fark ettim ki aslında 30 GG bedenim! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| 'Now my bras finally fit. | Sonunda memelerim cuk oturuyor.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Though Simon prefers me without one.'' | Simon beni sütyensiz tercih etse bile... Simon beni sutyensiz tercih etse bile... | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| We can go round mine, if you like. | istersen bize gidebilriz.. istersen bize gidebiliriz.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| And watch your dad farting into a sofa? | Babanın koltuğa osurmasını izlemek için mi? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| A taxi? | Bir taksi mi? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| In Ewedown? | Hem de Ewedown'da ?? Hem de Ewedown'da? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Come on. Where are we going? | Hadi Nereye gidiyoruz ? Hadi Nereye gidiyoruz? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Nowhere. | Hiç bir yere.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Glen, can I tempt you? Oh, wow, thank you. | Glen, buyurmaz mısın ? Oy oy çok sağol Glen, buyurmaz mısın? Oy oy çok sağ ol | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Uh, I often take something snacky to Nicholas this time of day. | Sık sık ,günün bu saatlerinde Nicholas'a atışrmalık bişeyler hazırlarım.. Günün bu saatlerinde Nicholas'a atıştırmalık bir şeyler hazırlarım.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I know how the brain needs feeding. Mm. | Beynin beslenmeye nasıl ihtiyacı vardır bilirim... Mmm Beynin beslenmeye nasıl ihtiyacı vardır bilirim... | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| So how you settling in? | Ee anlat bakalım , nasıl gidiyor ? EEG anlat bakalım, nasıl gidiyor? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| The last writers' retreat I was at, I kind of froze my balls off, you know? | Son inzivaya çekildiğim yerde, nerdeyse taşaklarım donmuştu.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Screeching fire doors and curried lasagna, | Gıcırdayan yangın kapıları ve köri soslu lazanya | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| and a needy poet, from whom I still bear the scars. | ve hala yara izlerini taşıdığım muhtaç bir şair.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Well, we try to keep it peaceful here. Far from the madding crowd. | Biz burda huzurlu kalmaya çalışıyoruz.. çılgın kalabalıktan uzakta.. Biz burada çılgın kalabalıktan uzakta huzurlu kalmaya çalışıyoruz. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| May I? Oh. | Alabilir miyim? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Well, it's paradise. | Gerçekten tam bi cennet.. Gerçekten tam bir cennet.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| In Ewedown? What are you doing there? | Ewedown'da mısın?? Ne yapıyorsun orda? Ewedown'da mısın? Ne yapıyorsun orda? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I haven't told her yet. | Daha ona söylemedim. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Why not? You keep saying you want to be with me. | Neden? Benimle birlikte olmak istediğini söyleyip duruyorsun | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Well, I can't tell her just like that. It's 25 years. A marriage. | Öyle çat diye söylemem bunu ona. 25 yıllık bir evlilik bu . Öyle çat diye söylemem bunu ona. 25 yıllık bir evlilik bu. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Ah. Come on, Nicholas. | Bırak yaa Nicholas. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Or l'm gonna get in a taxi and find your farm. | söylemezsen, taksiye atlayıp senin çiftliği bulucam | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| No. Come up there and l'll drag you out. | Hayır. Gelip sürükleyerek dışarı çıkarcam seni.. Hayır. Gelip sürükleyerek dışarı çıkarcam seni.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| No, don't. | Hayır yapma. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I wanted to be with you. I thought you'd be pleased. | Seninle olmak istemiştim. Hoşuna gider diye düşünmütüm.. Seninle olmak istemiştim. Hoşuna gider diye düşünmüştüm.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Well, of course l'm pleased. | tabiki de hoşuma gider. tabi ki de hoşuma gider. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Nadia, go to the pub and stay there. L'II come when I can. | Nadia, bara git bekle. İşim bitince geleceğim. Nadia, bara git bekle. İşim bitince geleceğim. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Are you going to tell her? | Karına söyleyecek misin? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| NICHOLAS: Just give me a couple of hours. | Sadece bir kaç saat ver bana.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Cock pie. | Çük pastası. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| BETH: How's the worker? Good, actually. | İşçimiz nasıl ? iyi sayılır İşçimiz nasıl? iyi sayılır | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Just about to embark on forensics. | Adli kısma girişmek üzereydim.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Well, give me your pages and l'II get started. | Sayfaları bana ver, ben başlarım | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Reckon I might pack it in a bit early today. | Sanırım bugün biraz daha erken bitirebilirim. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Need to think about my blood smears. | Kan lekelerim hakkında düşünmem gerek. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Might take a drive, have a pint. | biraz direksiyon sallarım, bi bira çakarım biraz direksiyon sallarım, bir bira çakarım | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Stir the old grey matter up. | Yaşlılık bunalımından çıkarım.. YaşIıIık bunalımından çıkarım.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Who were you talking to just then? | Az önce kiminle konuşuyordun ? Az önce kiminle konuşuyordun? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Judy. She said the Impala contract should be through in a day or two. | Judy ile.. İmpala kontratının bir iki gün içinde hallolması gerektiğini söyledi.. Judy ile.İmpala kontratının bir iki gün içinde hallolması gerektiğini söyledi.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What? For a drive. | Ne? Direksiyon sallamaya. Ne? Direksiyon sallamaya. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I don't know when we last went out. | En son ne zaman dışarı çıktık bilmiyorum | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Mm. This is absolutely yummy. | Mm. Bu kesinlike leziz ! Mm. Bu kesinlikle leziz! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Or we could go into Hadditon, get a meal. | ya da Hadditon'a gidip yemek yiyebiliriz. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| But what about the guests? | Ama misafirler nolcak? Ama misafirler ne olacak? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Mary's got Casey to help. | Casey Mary'e yardım eder. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| But l... l'm supposed to be thinking, you know, about... | Ama ben... Düşünmem lazım biliyosun, şey hakkında.. Ama ben... Düşünmem lazım biliyorsun, şey hakkında.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| You can run it by me. L'm good at forensics. | Benimle birlikte düşünebilirsin. Adli işlerde iyiyimdir biliyorsun. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Andy, can I tempt you? | Andy, buyurmaz mısın? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Oh, uh, we've got a new academic. Glen, American. | Ee, yeni bi akademisyenimiz var. Glen, Amerikalı. Ee, yeni bir akademisyenimiz var. Glen, Amerikalı. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Turns out he's working on Thomas Hardy. | Thomas Hardy üzerine çalışıyormuş. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Said he might have some farming questions. | Çiftçilik hakkında soruları olabileceğini söyledi. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Needs an expert yokel, does he? Would you mind? | Uzman bir köylüye ihtiyacı var değil mi? Sorun olur muydu ? Uzman bir köylüye ihtiyacı var değil mi? Sorun olur muydu? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Oh, and the... The writers are eating alfresco tonight. | Şey bu arada, yazarlar açık havada yiyecekler bu gece. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Could you check there's no bird shit on the seats? Sorry. | Koltuklarlar kuş kakası var mı kontrol edebilir misin ? Üzgünüm. Koltuklarda kuş kakası var mı kontrol edebilir misin? Üzgünüm. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Nicholas and I are going out to dinner. | Nicholas ve ben dışarı, yemeğe gidiyoruz. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Fucking bingo. | Tam isabet .mına koyim ! Tam isabet. mına koyim! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What a dump. | Tam bir bok çukuru.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Yeah. We could walk up the garage. | Garaja kadar yürüyebilirdik. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Oh. L'm supposed to be helping my mom up at Stonefield. | Stonefield'da anneme yardım ediyor olmam lazım. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| They keep you busy. Yeah. | Sana iş mi veriyolar ? Evet. Sana iş mi veriyorlar? Evet. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| You never stop, you. | Kendini hiç durdurmuyosun.. Kendini hiç durdurmuyorsun.. | Tamara Drewe-1 | 2010 |