Search
English Turkish Sentence Translations Page 158394
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Up the stairs, right in front. You can't miss it. | Merdivenlerden yukarı, tam karşında. Görmemen imkansız. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Didn't think l'd see you tonight. | Bu gece seni göreceğimi sanmıyordum. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Bit of an atmosphere at Stonefield. Tell me everything. | Stonefield'da ortam gerildi biraz.. Anlat herşeyi. Stonefield'da ortam gerildi biraz.. Anlat herşeyi. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Marriage. Remind me never to try it. | Evlilik. Bana asla denemememi hatırlatıyor. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Andy, you're just a sex object. No one would have you. | Andy, sen sadece bir sex aracısın. Kimse seni almaz zaten. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| GLEN: Ahem. So the Hardiments have lived here for centuries, huh? | Öhöm. Demek Hardimentler burda asırlarca yaşadılar ha? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| No. About 20 years. | Hayır. Yaklaşık 20 yıl kadar. Hayır. Yaklaşık 20 yıI kadar. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Still strangers, by local standards. | Yerel koşullara göre hala yabancı sayılırlar. Yerel koşullara göre hala yabancı sayıIırlar. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Andy, uh, come look at Ingrid. I, uh... | Andy, Gel Ingrid'e bir bak. Eee.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I think she's coming into heat. | Sanırım kızgınlık dönemi geliyor. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| She's very nice, Beth. | Çok hoş biri Beth. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Yeah. I owe her a lot. | Evet, ben de çok hakkı var. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Husband's kind of a sleazebag, huh? | Kocası biraz lavuk gibi sanki? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| We'd say 'prick' here, actually. | Biz ona "deyyus" deriz buralarda.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Or wanker. | Ya da otuzbirci. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| That's good. We might even call him a fuck. | Çok iyi.. "sikik" bile diyebiliriz ona. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| That's good too. | O da iyiymiş.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Can I help? It's going rotten underneath. | Yardım edebilir miyim? İçerden çürümeye başlamış. Yardım edebilir miyim? İçerden çürümeye başlamış. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Can I have a look at Ingrid? Look, it's... It's falling apart. | Ingrid'e bi göz atabilir miyim? Bak şuna, parçalarına ayrılıyor.. Ingrid'e bi göz atabilir miyim? Bak şuna, parçalarına ayrıIıyor.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Yeah, well, I can do that. Beth... | Beth, bırak ben yaparım.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| He won't last five minutes. | (kocan) 5 dakika bile dayanamıyacak. 5 dakika bile dayanamıyacak. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| GLEN: Oh, Jesus. He's been translated into Icelandic and Swahili. | Vay anasını, adamın kitapları İzlandaca ve swahili diline çevrilmiş. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What an output. | Amma üretken. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I need my book to be a success. | Benim kitabımın da başarılı olması lazım. Benim kitabımın da başarıIı olması lazım. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I need a tiny reward for all my endeavors. | Tüm emeklerim için, küçük bir mükafat lazım. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I need a dump. | Sıçmam lazım. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| NICHOLAS: Beth. BETH: No, don't touch me. | Beth. Hayır, dokunma bana! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Don't you dare. L'm sorry. | Sakın cüret etme. Üzgünüm Sakın cüret etme. Üzgünüm | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Not good enough, not anymore. L'm sorry. | Yetmez, artık çok geç Üzgünüm. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| You do what you like, then you're sorry? | Ne istersen yapıyorsun, sonra da üzgünüm mü diyorsun? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I hate myself. I hate myself. | Nefret ediyorum kendimden , nefret.. Nefret ediyorum kendimden, nefret.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| BETH: Where were you? | Neredeydin? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| NICHOLAS: I drove her back to London. Took all night. | Onu Londra'ya geri götürdüm. Bütün gecemi aldı. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| BETH: You drove her home? I finished it. She was in a state. | onu evine mi bıraktın? sonlandırdım.. kadın bi hale girmişti. onu evine mi bıraktın? sonlandırdım.. kadın bi hale girmişti. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| BETH: So it's over? NICHOLAS: L'm sorry. | Yani bitti mi? Üzgünüm. Yani bitti mi? Üzgünüm. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| [CRYING] I don't know why l'm like this. | Neden böyleyim bilmiyorum. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I couldn't manage without you. | Sensiz yapamadım. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| BETH: L've got to go to the bottle bank. | Şişeleri geri dönüşüme atmam lazım. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| NICHOLAS: Okay. | tamam. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Let's talk later. BETH: Yeah. | daha sonra konuşalım. tamam. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| The goat's come into heat. NICHOLAS: Has it? | Keçinin kızgınlık dönemi geldi. Öyle mi? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| L've just seen the Hardiments kiss and make up. | Az önce Hardiment'lerin öpüşüp koklaştıklarını gördüm | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| The hat's on. Looks like she's taking him back. | Şapka kafamda.. Kadın adamı geri kabul edecek gibi. Şapka kafamda.. Kadın adamı geri kabul edecek gibi. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| When the hat's on, it means don't speak. | Şapka kafamdaysa, konuşmayın demek oluyor ! Şapka kafamdaysa, konuşmayın demek oluyor! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| So peace is restored. | Yani tekrar huzura kavuşuldu. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Oh, for fuck's sake! | HAY ANANIN DAMI BE! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I don't like cows. Yeah. | İnekleri sevmiyorum. Ya.. İnekleri sevmiyorum. Ya.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| They exude bovine malice. Yeah. | Büyükbaşların arasına fesat sokuyorlar. Ya.. Büyükbaşların arasına fesat sokuyorlar. Ya.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| These girls are killing machines. | Bu kızlar ölüm makinalarıdır.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| They don't like Americans either. Very funny. | Amerikalılardan da hoşlaşmazlar Çok komik. Amerikalılardan da hoşlaşmazlar Çok komik. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| AND Y: It's Winnards Farm. | aha bu Winnard'ların çiftliği. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Lady there died a while back. Place is empty. | Ordaki bayan bi süre önce öldü. Mekan boş. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Think it's being robbed? Nah. | Hırsız mı girdi sence? Deaah. Hırsız mı girdi sence? Deaah. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Probably just kids. | Muhtemelen sadece çocuklardır. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Nothing to do around here except make trouble. | Bela çıkarmak dışında pek yapacak bir şey yok buralarda. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What if it's bad guys? | Ya kötü adamlarsa? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Don't you have a blunderbuss or a fowling piece or something? | küçük bi tüfeğin ya da tek kırman ya da onun gibi bişeyin yok mu? küçük bi tüfeğin ya da tek kırman ya da onun gibi bişeyin yok mu? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| AND Y: Used to belong to my dad, this place. | Burası benim pederindi eskiden. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Really? But it all went tits up. | Gerçekten mi? Ama hepsi bok yoluna gitti. Gerçekten mi? Ama hepsi bok yoluna gitti. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| The land was flogged to a consortium and the house sold to Londoners. | Arazi bir konsorsiyuma ev de Londralılara satıldı. Arazi bir konsorsiyuma ev de Londralılara satıIdı. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| The Drewes. So this is your ancestral pile? | Drew'lere. Bu senin dedelerden kalma mı yani? Drew'lere. Bu senin dedelerden kalma mı yani? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Was. | Bir zamanlar.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Born in that room up there. | Şu yukardaki odada doğdum. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| You must have been pretty resentful. | Bayağı içerlemiş olmalısın. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| AND Y: Oi! This farm's mine, big nose. | Aloo, Bu çiftlik bana ait "koca burun" ! Aloo, Bu çiftlik bana ait "koca burun"! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Hey, what are you doing? Who are you? | Hey, Ne yapıyorsun? Kimsin sen? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Andy, you moron. It's me. | Andy, seni moron. benim. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| I didn't even recognize you. | Çıkaramadım seni. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Well, you won't do it that way. | Öyle susturamazsın o aleti. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Used to do bits of work for your mom. | Annen için bi ton iş yapardım eskiden. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Been keeping an eye on the place since she died. | Öldüğünden beri buraya göz kulak oluyorum.. ÖIdüğünden beri buraya göz kulak oluyorum.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What kind of work, graphics? | ne tür iş? grafikle ilgili mi? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| No, I do horticulture now. You're a gardener? | Hayır bahçe işleri yapıyorum. Sen bahçıvan mısın? Hayır bahçe işleri yapıyorum. Sen bahçıvan mısın? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Wow, this is a great old house. | Vay anasını bu çok güzel bir eski ev.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Thanks. Do you want to buy it? | Teşekkürler, satın almak istermisin? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| L'm not the property owning type, no. I prefer my life to fit in hand luggage. | Ben mülkiyet sahibi olmak isteyen tiplerden değilim ,saol. Hayatım el bagajına sığacak kadar sığsın isterim. Ben mülkiyet sahibi olmak isteyen tiplerden değilim, saol. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| That why you're back, to flog it? Yep. | Bu yüzden mi geri döndün, evi satmak için? Evet. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| AND Y: Make a nice second home for some banker wankers. | bankacı pezevengin birine güzel bir ikinci ev olsun diye mi? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Look, Andy, if you want it, why don't you just make me an offer? | Bak Andy, eğer çok istiyorsan neden bir fiyat teklif etmiyorsun? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Because, sadly, l'm still prey to the economic forces | Çünkü malesef, Hala köylüleri tarlalarından atan | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| that threw the peasant classes off the land. | ekonomik güçlere yem olmuş konumdayım. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Unlucky. | Şansızlık. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| AND Y: Tam. | Tam. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What the fuck have you done to your nose? | Burnuna naptın kız sen? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Oh, come on, Andy. Aliens came and took it. | Oh, hadi ama, Andy. Uzaylılar aldı götürdü. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| She's completely different. | Tamamen değişik bir tip. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What was she like before? What's the story? | Önceden nasıl biriydi? Hikayesi nedir? Önceden nasıI biriydi? Hikayesi nedir? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| There isn't one. Oh, come on. | Hikaye falan yok. Oo, hadi ama Hikaye falan yok. Oo, hadi ama | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| It was nothing. Decade ago. Just a teenage thing. | Önemsiz bir şeydi. On yıl önce Gençlik hevesi işte. Önemsiz bir şeydi. On yıI önce Gençlik hevesi işte. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| You should find someone you're in love with. | Aşık olacağın birini bulmalısın. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Stupid prick. You saying you love me, frosty tits? | Aptal hıyarağası Beni sevdiğini mi söylüyorsun dik memeli? Aptal hıyarağası Beni sevdiğini mi söylüyorsun dik memeli? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| You first. You're the girl, you say it. | Önce sen. Sen kızsın, sen söyle. Önce sen. Sen kızsın, sen söyle. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Fuck off. I love you! | Siktirgit, SENİ SEVİYORUUUUUUM ! Siktirgit, SENİ SEVİYORUUUUUUM! | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Romeo and Juliet, huh? | Romeo ve Juliet, ha? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Something classy in the wood shed, huh? Heh. | Samanlık seyran oldu ha? | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Would you do him? No. | Şu herifle yatarmıydın? Hayır.. Şu herifle yatarmıydın? Hayır.. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| What about him? He's gay, you dobbin. | Peki bununla? O adam eşcinsel be allahın beygiri. Peki bununla? O adam eşcinsel be allahın beygiri. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| So? Oh. | Ee nolmuş? Oyyy. Ee nolmuş? Oyyy. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| Swipe. | Swipe. | Tamara Drewe-1 | 2010 | |
| JOD Y: Ben Sergeant. L'd walk through fire to do him. | Ben Sergeant. Onu becermek için ateşe bile atlardım. | Tamara Drewe-1 | 2010 |