Search
English Turkish Sentence Translations Page 158319
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| My honour is insulted. | Şerefim beş paralık oldu. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I am disgraced! They think I am a cheater! | Bak ne hale düştüm. Adım dolandırıcıya çıktı. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I can't say it now. | Şimdi söyleyemem. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Bilal has to go bed! | Bilal'imin uyku vakti. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| And what about our money? | Peki paramız ne olacak? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| What am I gonna say to my brother, mother and everybody? | Abime ne derim? Anneme ne derim? Herkese ne derim? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin. You haven't cheated anyone! | Metin, sen kimseyi dolandırmadın. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| In addition, Bilal doesn't have to study abroad to become a good guy. | Bilal'in iyi bir çocuk olması için yurtdışında okuması gerekmiyor. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Nobody can't kick me out! | [ALMANCA] Kimse beni dükkânımdan atamaz! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| 19 years... I'm here for 19 years. You can only have my dead body. | 19 yıl... Tam 19 yıldır buradayım. Buradan ancak ölüm çıkar. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You will pack all of you stuff until next week, got it? | Önümüzdeki hafta eşyalarını topluyorsun, anladın mı? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Hello, H�seyin. | Aleyküm selam Hüseyin Efendi. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| There is a rat among us! | Aramızda bir muhbir var. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| By jove! | Allah Allah. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| We are in a big trouble, hodja. Very big trouble! | Büyük sorunlarımız var hoca efendi. Büyük sorunlarımız var. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Hallo, hodja! | [BOZUK TÜRKÇEYLE] Selamün aleyküm hoca. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Karl, I cannot collaborate any more. | Karl, artık sizinle çalışamam. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I'm sure that our guys know everything. | Bizimkilerin her şeyi bildiklerinden eminim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| If you give up, I am down. You know that! | Senin yardımın olmazsa, hapı yutarım. Bunu biliyorsun. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| And also, how can I protect you in that case? | Ve seni nasıl korurum? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Actually I don't feel like I am being protected, anyway... | Pek korunduğum duygusunda değilim nedense. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Have I betrayed your trust during all these years, at all? | Bunca yıldır güvenini boşa çıkardım mı hiç? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I saved you from many troubles. We are friends! | Seni tüm beladan kurtardım. Biz dostuz! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Look, I'm doing all of these for my religion's benefit. | Bak ben bütün bunları kendi dinim için yapıyorum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I know that you don't care it. | Bunun senin umurunda bile olmadığını biliyorum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| If we can stop those bigots... | Bu işten sizlerin yaptıklarınıza son verirsek... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You didn't even notice that they pinched more than 200 milliard. | 200 milyarın üstüne bile oturduklarını fark etmediniz. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| They are really cunning, Karl. | Çok uyanıklar, Karl. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Believe me, everybody makes a mistake. Sooner or later... | İnan bana, önünde sonunda hepsi hata yapar. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I hope I'll learn everything soon. First day of the Ramadan fiest. | İnşallah yakında tam öğreneceğim. Ramazan bayramının ilk günü. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| After that, I'm out. "My friend"! | Ondan sonra da ben yokum artık. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin... | [DIŞARIDAN BAĞIRIR] < Metin... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin, is this really necessary? | Metin, bu gerçekten gerekiyor mu? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| You don't get into all these events, do you? | Bak, bu pis işlere karışmayacaksın değil mi? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Sevde, please! I promised you! | Sevde, lütfen! Sana söz verdim ya! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Which airport? Okey, I'll be there in an hour! | Hangi havaalanı dedin? Tamam, bir saat sonra ordayım. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Just two days... | Sadece 1 2 gün. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| May I drink something? | [ALMANCA] Bir şey içebilir miyim? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| First take off yourjacket! I'll bring you drink. | > Önce montunu çıkart. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Daughter, you can't stay by me. | Kızım... Bende kalamazsınız. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| We can talk before Metin comes here. But we can handle it... | Metin gelene kadar biz konuşuruz, hallederiz ama... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| The laboratory has found the clues of explosive TAF in hodja's house. | [ALMANCA] Laboratuar, Hoca'nın evinde TAF patlayıcısına ait emâreler bulmuş. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| This explosive is very destructive. | Patlayıcının tahrip gücü çok yüksek. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Half of the house is blowed up! | Evin yarısı havaya uçtu! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| They've managed to stabilize his blood circulation. | Sonunda nabzı normale girdi. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Do you see that! He managed! | Gördün mü, başardı işte! Evet. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Can we talk? I'm from Cologne Radia. | Köln Radyosu'ndan geliyorum. Konuşabilir miyiz? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| It's not a good timing. | Kötü zamanlama. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I know. I'm investigating the reasons of the attack on your family. | Biliyorum. Ailenize saldırılma nedenlerini araştırıyorum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I'll give you important informations. | Önemli bilgiler vereceğim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I will catch those jerks! | O orospu çocuklarını bulacağım! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I swear you, I'm gonna capture them! | Sana yemin ederim! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Don't get into it! | Sen bu işe karışma! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| That's all I need! | Bir bu hıyar eksikti! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Forgive me that I am so late. | Geç geldiğim için beni bağışla. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I was in Turkey. I learned that in the association. | Türkiye'deydim. Şimdi dernekten öğrendim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I can't tell you how sad I am. My condolences. | Ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Başın sağ olsun. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Huseyin, what's going on? | Hüseyin Abi, neler oluyor? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I know, son. Take it easy... | Biliyorum evladım. Acele etme. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Believe me, I'm in shock too! | İnan ben de şaşkınlık içindeyim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I'll pray for Bilal. You do, too. | Bilal için dua ediyorum. Sen de et. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Again you? | [ALMANCA] Yine mi siz? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| May I talk to you for a second? | [ALMANCA] Bir dakika konuşabilir miyiz? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| What do you think? | < Siz ne düşünüyorsunuz? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I don't care what the press is writing about this event. | Basının ne dediği umurumda bile değil. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Do you know, I have good relations with the police and politicians. | Bakın ne diyeceğim... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I can support you with the informations I have. | Size bilgi akışı sağlayabilirim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| A copy of the police file. | Polis dosyasının bir kopyası. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| We are not authoritized. | Biz burada yetkili değiliz. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Look, I'm one of the JIMPA investors. | Jimpa'ya para verenlerden biriyim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I want to see an authoritized person now. | Firma sorumlusuyla hemen görüşmek istiyorum. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Sir, if you call this number, they will certainly help you. | Beyefendi, bu numarayı ararsanız size yardımcı olacaklardır. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I have to see someone! You should leave here, Sir! | Lütfen, görmem lazım. Tamam sakin olun. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| We can get any information we need! | [MUHABİR ALMANCA] İstediğimiz bilgilere ulaşırız! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| How could you find this hotel? You haven't told me yet. | Bu oteli nasıl buldunuz, hâlâ anlatmadınız. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Obviously, your friend has a lot of money! | Arkadaşınızın durumu iyi galiba. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Don't worry. Our radio covers everything. | Bunu dert etmeyin. Radyomuz her şeyi karşılıyor. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Take this. | [MUHABİR ALMANCA] Bunu alın. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I've studied here eastern languages and Islamic theology. | Eğitimimin bir bölümünü... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I know Quran very well. | ...Doğu dilleri ve İslamiyet üzerine burada tamamladım. Kuran'ı da iyi bilirim. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Not exactly... | Tam olarak değil. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Have you read the Bible, too? | İncil'i de okudunuz mu? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| It depends on the explication... | Tefsirlere bağlı. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| What about people whose hands... | Peki, İslamiyet adına bugün hâlâ... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| "The Islamic People's Unity transfers millions of euro to Turkey... | İslami Halk Birliği, Avrupa'dan topladığı milyonlarca Euro'yu... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| and other Muslim countries first of all for financing the party. | ...siyasi faaliyetleri ve partileri desteklemek için Türkiye'ye transfer ediyor. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I know him. Once, he came to the JIMPA Office. | Bu adamı tanıyorum. Jimpa ofisinde görmüştüm. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I'll call a friend of mine, he knows him very well. | Bir arkadaşı arayacağım. Onu iyi tanıyor. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Do you see the ring? | Yüzüğü görüyor musunuz? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| If you keep poking your nose in everything... | Her şeye burnunuzu sokmaya devam ederseniz... | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| ...you can bring trouble on yourself. | ...başınıza bir bela gelebilir. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Metin, can you come here, please? | [ALMANCA] Metin, lütfen gelir misin? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Here it is: the big partner of the JIMPA "Trans Orient" company. | İşte burada. Jimpa, Trans Orient firmasının büyük ortağı konumunda. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| They're specialized in trading with Iran and Afghanistan. | İran ve Afganistan'la ticaret konusunda uzmanlaşmışlar. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| And there: Ye�il Electronics, Helal Foods, Cimentopro... | Hepsi burada: Yeşil Elektronik, Helal Gıda, Çimentopro. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| All of them are JIMPA's suppliers. | Bunların hepsi Jimpa'nın tedarikçi firmaları. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I guess he is a deputy in Turkey. Him, too. | Sanırım bu Türkiye'de bir milletvekili. Bu da öyle. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| I'll tell you later. Let's go! | Sonra size anlatırım. Gidelim! | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| Who are the people behind it? | [METİN] Bu işin ucunda kimler var? | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 | |
| It is all about the shell companies. | Bütün mesele paravan şirketlerde. | Takiye: Allah yolunda-2 | 2010 |