Search
English Turkish Sentence Translations Page 158269
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| And they tried everything they could to flip me. | Beni götürmek için her şeyi deneyebilirlerdi. Ve beni yerimden kaldırmak için her şeyi denediler. | Takers-2 | 2010 | |
| I ain't budge, 'cause we had a deal. I kept my end. | Ben yerimden kımıldamadım, çünkü bir anlaşma yapmıştık. Sözümü tuttum. Ama ben kalkmadım, çünkü bir anlaşmamız vardı. Sonuna kadar tuttum. | Takers-2 | 2010 | |
| I kept this, too. You owe me, bro. | Bunu da sakladım. Bana borçlusun kardeş. Bunu da, tuttum. Bana borçlusun, kardeşim. | Takers-2 | 2010 | |
| All of you. | Hepiniz borçlusunuz. Hepiniz. | Takers-2 | 2010 | |
| What were you, boosting Camaros back in Riverside | Gordon ve ben katılmana izin verdiğimizde Riverside'de Camaro modifiye ediyordun. Riverside'da Camaros yaparken... | Takers-2 | 2010 | |
| when me and Gordon decided to let you in? | Gordon ve ben aramıza katılmana izin verdik. | Takers-2 | 2010 | |
| So, don't be so quick to write me off. | Yani beni bu kadar çabuk silme. Yani, beni bu kadar çabuk silmeyin. | Takers-2 | 2010 | |
| All right, I'll talk to the boys and I'll get back at you tomorrow. | Çocuklara konuşup yarın sana haber veririm. Pekala, çocuklarla konuşacağım, yarın sana dönerim. | Takers-2 | 2010 | |
| You do that. Love the place. | Öyle yap. Mekanını beğendim. Yap bakalım. Mekanı sevdim. | Takers-2 | 2010 | |
| Alarm system sucks, though. | Ama alarm sistemin çok dandikmiş. Alarm sistemi berbat. | Takers-2 | 2010 | |
| There she is. | İşte geldin. İşte burada. | Takers-2 | 2010 | |
| Hello. How's my baby G doing? | Selam. Bebeğim G nasılmış bakalım? Merhaba. Bebeğim G, nasılmış? | Takers-2 | 2010 | |
| I'm good, I'm fine. | İyiyim, iyiyim. Güzel, iyiyim. | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah? Yeah? Yeah. | Öyle mi? Öyle. Öyle mi? Evet. | Takers-2 | 2010 | |
| They tell me maybe you finish the program next week. | Haftaya programı bitirebileceğini söylediler. Gelecek hafta programı bitireceğini söylediler. | Takers-2 | 2010 | |
| It's been a tough eight weeks. | Zorlu bir 8 hafta geçirdim. Zor bir sekiz hafta oldu. | Takers-2 | 2010 | |
| Don't worry. I'm gonna do it this time. | Meraklanma. Bu sefer başaracağım. Endişelenme. Bu sefer yapacağım. | Takers-2 | 2010 | |
| That's what my mind and my body's telling me. | Aklımın ve bedenimin bana söylediği şey bu. Bunu bana zihnim ve bedenim söylüyor. | Takers-2 | 2010 | |
| I'm with you. I'm with you. You know that, right? | Senin yanındayım. Senin yanındayım. Bunu biliyorsun, değil mi? Seninleyim. Seninleyim. Bunu biliyorsun, değil mi? | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah? I'm not gonna need these anymore. | Artık buna ihtiyacım olmayacak. Tamam mı? Artık ihtiyacım olmayacak. | Takers-2 | 2010 | |
| By the time I leave here, | Buradan ayrıldığım sırada... Buradan ayrıldığım zaman... | Takers-2 | 2010 | |
| I'm gonna be cleaner than the day I was born. | ...doğduğum günkü kadar temiz olacağım. ...doğduğum günden daha temiz olacağım. | Takers-2 | 2010 | |
| You know I'm grateful, don't you? | Minnettar olduğumu biliyorsun değil mi? Minnettar olduğumu biliyorsun, değil mi? | Takers-2 | 2010 | |
| Stop it. You don't need to say that to me, all right? | Kes şunu. Bana böyle şeyler söylemene gerek yok, tamam mı? Kes şunu. Öyle söylemene gerek yok, tamam mı? | Takers-2 | 2010 | |
| Did you get my letter? Yeah, sure did. | Mektubumu aldın mı? Evet, tabii ki aldım. Mektubumu aldın mı? Evet, aldım. | Takers-2 | 2010 | |
| I've been non stop tripping over this, I tell you. | Durmaksızın bu geziyi düşünüyorum. Durmadan bunları düşünüyorum. | Takers-2 | 2010 | |
| Caribbean, huh? Look at the water. | Karayipler ha? Suya bak. Karayipler, ha? Suya baksana. | Takers-2 | 2010 | |
| Clear and blue. Cool and warm at the same time. | Temiz ve mavi. Aynı anda sıcak ve soğuk. Temiz ve mavi. Hem soğuk hem sıcak aynı anda. | Takers-2 | 2010 | |
| I've just got to get back there. | Oraya geri dönmeliyim. Sadece oraya geri dönmeliyim. | Takers-2 | 2010 | |
| Soon as you're out of here, I'm gonna take you there myself. | Buradan çıktığın gibi seni oraya kendim götüreceğim. Yakında buradan çıkınca, seni oraya kendim götüreceğim. | Takers-2 | 2010 | |
| I promise. All right. | Söz veriyorum. Tamam. Söz veriyorum. Pekala. | Takers-2 | 2010 | |
| Turn that off. | Kapat şunu. Kapasana şunu. | Takers-2 | 2010 | |
| I know, so I walk into my house. | Evime girdim. Evimin içine doğru yürüdüm. | Takers-2 | 2010 | |
| He's standing there, he's drinking my whiskey. | Orada durmuş viskimden içiyordu. Orada durmuş, benim viskimden içiyordu. | Takers-2 | 2010 | |
| I was gonna shoot him in the back of his head. | Ensesinden vuracaktım. Onu kafasının arkasından vuracaktım. | Takers-2 | 2010 | |
| Should've shot him. | Vursaymışsın. Vursaydın keşke. | Takers-2 | 2010 | |
| The guy's been out 24 hours, already wants to do a job. | Adam 24 saattir dışarıda, zaten bir iş yapmak istiyor. Bu çocuk, 24 saattir dışarda zaten iş yapmak istiyor. | Takers-2 | 2010 | |
| He's crazy. Or he's got huge balls. | Çılgının teki. Ya da harbiden cesur biri. Deli. Ya da çok taşaklı biri. | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah, Ghost doesn't play when it comes to money. | Evet, iş paraya gelince Hayalet oyun oynamaz. Evet, Ghost mesele para olunca oyun oynamaz. | Takers-2 | 2010 | |
| He's too smart for that. | Bunun için fazla zeki. Bu için çok zeki. | Takers-2 | 2010 | |
| The bastard's not that smart. That's for sure. | O pislik o kadar da zeki değil. Muhakkak. O piç kadar değil. Elbette öyle. | Takers-2 | 2010 | |
| He's clever, not smart. | Akıllı ama zeki değil. O zeki, akıllı değil. | Takers-2 | 2010 | |
| You guys, we always wait at least a year between jobs. | Beyler, iki iş arasında daima bir yıl bekleriz. Çocuklar, iki iş arasında en az bir yıl bekleriz. | Takers-2 | 2010 | |
| There's a reason for that. Gordon, you guys go way back, right? | Bunun bir sebebi var. Gordon, geri döneceksiniz, değil mi? Bunun bir nedeni var. Gordon, siz çocuklar geri dönüyorsunuz, değil mi? | Takers-2 | 2010 | |
| Ghost could've ratted us out a long time ago, | Hayalet uzun süre önce bizi ihbar edebilirdi... Ghost, bizi uzun zaman önce ihbar edebilirdi... | Takers-2 | 2010 | |
| but he didn't. Kept his word. | ...ama etmedi. Sözünü tuttu. ...ama etmedi. Sözünde durdu. | Takers-2 | 2010 | |
| What's to stop him from doing exactly that once we give him his cut from '04? | 2004'ten kalan payını verdikten sonra onu ne durdurur? 2004'te ondan kestiğimiz payını da verince onu ne durdurur? | Takers-2 | 2010 | |
| See, that's the problem. Yeah. | İşte sorun bu. Evet. Gördün mü, sorun bu. Evet. | Takers-2 | 2010 | |
| That's a big problem there. Something ain't right. | Büyük bir sorun. Yanlış bir şey var. Bu, burada büyük bir sorun. Yanlış birşey var. | Takers-2 | 2010 | |
| I don't trust him. Relax. | Ona güvenmiyorum. Sakinleş. Ona güvenmiyorum. Sakin. | Takers-2 | 2010 | |
| He's trouble. I think he's onto something, though. | Belanın teki. Sanırım yine bir işin üzerinde. O, belanın teki. Bence bir işin peşinde. | Takers-2 | 2010 | |
| He says it's big. Do I look like I care what he says? | Önemli olduğunu söylüyor. Onun söylediklerini umursuyor gibi miyim? Önemli bir şey olduğunu söylüyor. Onun dediklerini umursuyor gibi mi duruyorum? | Takers-2 | 2010 | |
| Well, whatever you decide to do, I'm down with you. | Kararınız ne olursa olsun, sizin yanınızdayım. Pekala, ne yapmaya karar verirseniz, sizin yanınızdayım. | Takers-2 | 2010 | |
| All right. I'm going to the loft. | Tamam. Çatı katına çıkıyorum. Pekala. Çatıya çıkıyorum. | Takers-2 | 2010 | |
| Where you going? None of your damn business! | Nereye gidiyorsun? Seni hiç ilgilendirmez! Nereye gidiyorsun? Seni ilgilendirmez! | Takers-2 | 2010 | |
| Gentlemen. It's Lilli. | Beyler. Lilli. Baylar. Bu, Lilli. | Takers-2 | 2010 | |
| Baby, who ordered the Dom? That's for Johnny boy. | Aşkım, kim Dom sipariş etti? Bu Johnny için. Bebeğim, kim Dom söyledi? Bu Johnny için. | Takers-2 | 2010 | |
| She's cute. | Güzel kız. Sevimli. | Takers-2 | 2010 | |
| Don't let her pay for it. No, no, she's gonna pay, man. | Bu hareketin bedelini ödetme. Hayır, bunun cezasını çekecek dostum. Bunu ona ödetme. Hayır, hayır bunu ödeyecek, dostum. | Takers-2 | 2010 | |
| This is how it's done. Let me show you. | Bu iş böyle yapılır. Durun size göstereyim. Bu böyle yapılır. Göstermeme izin verin. | Takers-2 | 2010 | |
| Slow down, lvy League. This ain't the frat house, man. | Yavaşla Ivy Lig çocuğu. Erkek yurdunda değiliz. Yavaş ol, lvy Ligi. Yurdunda değiliz. | Takers-2 | 2010 | |
| Well, that's some funny shit, man. That's some funny shit. | Komikti be dostum. Komikti. Pekala, bu komikti, dostum. Komikti. | Takers-2 | 2010 | |
| I'll come back up later. | Daha sonra dönerim. Sonra geleceğim. | Takers-2 | 2010 | |
| Ghost. It's been a long time, girl. | Hayalet. Uzun zaman oldu be hatun. Ghost. Uzun zaman oldu, yavrum. | Takers-2 | 2010 | |
| When did you get out? Why? You miss me? | Ne zaman çıktın? Neden ki? Beni özledin mi? Ne zaman çıktın? Neden? Beni özledin mi? | Takers-2 | 2010 | |
| Ghost. You need to back up. | Hayalet. Geri çekilmelisin. Ghost. Geri çekil. | Takers-2 | 2010 | |
| Easy, Jake. Easy. | Sakin ol Jake. Sakin ol. Sakin, Jake. Sakin. | Takers-2 | 2010 | |
| I wish you guys the best. Really. It's the past. | Sizin en iyisini diliyorum. Gerçekten. Geçmiş geçti artık. Siz çocuklara en iyisini dilerim. Harbiden. Geçmiş geçmişte kaldı. | Takers-2 | 2010 | |
| I'm here to discuss the future. | Buraya geleceği konuşmaya geldim. Buraya, geleceği konuşmak için geldim. | Takers-2 | 2010 | |
| If I may. | Müsaadenle. İzin verirsen. | Takers-2 | 2010 | |
| Told you tomorrow, Ghost. | Yarın ararım demiştim, Hayalet. Yarın konuşuruz demiştin, Ghost. | Takers-2 | 2010 | |
| I'm not here to bust any balls. Just business. | Buraya olay çıkarmaya gelmedim. İş konuşmaya geldim. Buraya sorun yaratmaya gelmedim. Sadece iş için. | Takers-2 | 2010 | |
| A.J. Any new tats? | A.J. yeni planlar var mı? A.J. Yeni plan var mı? | Takers-2 | 2010 | |
| Yeah, man, couple. Me, too. | Evet bir çift var. Ben de. Evet, dostum bir çift hemde. Ben de. | Takers-2 | 2010 | |
| G. Ghost. | G. Hayalet. G. Ghost. | Takers-2 | 2010 | |
| How's my man? | Adamım nasıl? Nasılmış bakalım adamım? | Takers-2 | 2010 | |
| I'm doing good, mate. | İyidir ortak. İyidir, dostum. | Takers-2 | 2010 | |
| Lot of tension in the room, huh? | Odada çok fazla gerilim var ha? Odada gerginlik var, değil mi? | Takers-2 | 2010 | |
| What do you want, Ghost? | Ne istiyorsun Hayalet? Ne istiyorsun, Ghost? | Takers-2 | 2010 | |
| Goddamn. | Vay be. Vay canına. | Takers-2 | 2010 | |
| Well, I'll be brief. | Kısa keseceğim. Pekala, kısa keseceğim. | Takers-2 | 2010 | |
| Let's say we go Italian Job on that ass. | İtalyan İşi yapıyoruz diyelim. Buna, İtalyan İşi diyelim. | Takers-2 | 2010 | |
| Why don't we take this upstairs, Ghost? | Hadi yukarı çıkalım Hayalet. Neden yukarı çıkmıyoruz, Ghost. | Takers-2 | 2010 | |
| Fair enough. | Bana uyar. Tamamdır. | Takers-2 | 2010 | |
| Same plan as before, gentlemen. 25 to 30 mil. | Öncekiyle aynı plan beyler. 25 30 milyon dolar. Öncekiyle aynı plan, beyler. 25 ile 30 milyon arası. | Takers-2 | 2010 | |
| All the cash we can carry. Got to move fast, though. | Taşıyabileceğimiz kadar nakit. Yine de elimizi çabuk tutmalıyız. Tüm nakiti taşıyabiliriz. Fakat, hızlı hareket etmeliyiz. | Takers-2 | 2010 | |
| When you say "fast," how fast? | Çabuk derken ne kadar çabuk yani? Hızlı derken, ne kadar hızlı? | Takers-2 | 2010 | |
| Ghost, you want us to take down an armored truck in five days? | Hayalet, 5 günde zırhlı bir kamyonu indirmemizi mi istiyorsun? Ghost, 5 gün içerisinde zırhlı bir kamyonu halletmemizi mi istiyorsun? | Takers-2 | 2010 | |
| I mean, it's not even worth talking about unless you got the route, | Yani elinde rota yoksa konuşmanın anlamı da yok ve daima rotayı değiştirirler. Yani, elimizde rotamız yokken konuşmaya gerek yok... | Takers-2 | 2010 | |
| and they change the route all the time. | ve rotayı her zaman değişitirirler. | Takers-2 | 2010 | |
| That's what screwed us last time. Yeah, man, you got the route? | Geçen sefer bu yüzden çuvallamıştık. Evet dostum, rota var mı? En son bu yüzden başaramamıştık. Evet, dostum rota var mı? | Takers-2 | 2010 | |
| I got it. Exact one from next Tuesday. | Aldım bile. Önümüzdeki Salı'ya ait. Aldım. Gelecek salı için olanı. | Takers-2 | 2010 | |
| How'd you get it? In the joint. | Nasıl aldın? Hapiste. Bunları nasıl aldın? Hapisden. | Takers-2 | 2010 | |
| I got in good with this Russian. | Bu Rus herifle aram iyiydi. Rus adamla iyiydim. | Takers-2 | 2010 | |
| Had the pleasure of keeping them guys from Compton off his ass. | Compton serserilerini ondan uzak tutmuştum. Compton'daki herifleri kıçından uzak tutmuştum. | Takers-2 | 2010 | |
| In exchange, he had his comrades on the outside | Karşılığında, dışarıdaki yoldaşları... Bunun karşılığı, dışarıdaki yoldaşları... | Takers-2 | 2010 | |
| put the arm down on the dispatcher. | ...bir hareket memuruna baskı yapacaklardı. ...bir memuru alacaklardı. | Takers-2 | 2010 | |
| So the dispatcher do anything to screw the job up, | Yani hareket memuru işi bozacak bir şey yaparsa... Yani, memur işimize taş koyacak olursa... | Takers-2 | 2010 | |
| they're wiping out his whole family back at the Ukraine. | ...adamın Ukrayna'daki ailesinin kökünü kazıyacaklar. ...Ukranya'daki bütün ailesini halledeceklerdi. | Takers-2 | 2010 | |
| Why should we trust the Russians? | Ruslar'a niye güvenelim ki? Ruslara neden güvenelim? | Takers-2 | 2010 |