Search
English Turkish Sentence Translations Page 158255
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| couple of guys make movies. | İş kazası. | Taken-27 | 2002 | |
| Nothing's wrong with it. | Evet aynı kız. | Taken-27 | 2002 | |
| It was pretty cool, wasn't it? | İstediğim şeyi yapın. Hemen. | Taken-27 | 2002 | |
| He's not your father, Charlie. | Şerif tehlikeli olduğunu söyledi. Bu yüzden emin olmak istiyorum. | Taken-27 | 2002 | |
| He's lying. | Dünya etrafınızda dönüyor olabilir. Ama siz bunu umursamazsınız. Hem de hiç umursamazsınız. | Taken-27 | 2002 | |
| Owen Crawford's son. | Ne anlama geldiğini bilmiyorduk. | Taken-27 | 2002 | |
| ALLIE : Sometimes people come to a moment | Hey. Durun! Küçük kız burada! Bir şeyi yok! | Taken-27 | 2002 | |
| people want to hold someone accountable. | Dans et benimle. | Taken-27 | 2002 | |
| and it's 7.30, and then, all of a sudden | Dayan Russ! Buradan çıkıyoruz! | Taken-28 | 2002 | |
| Why would he have stared at the sun? | Tanrım. Her yerdeler! Keys düşüyor! | Taken-28 | 2002 | |
| Well, aren't we the second coming? | Baba! Tatlım. | Taken-28 | 2002 | |
| we got this glowing behind the trees, and we have no idea what it is | Ölmek istemiyorum! | Taken-28 | 2002 | |
| but mine got so bad, I wouldn't go to sleep. | Allie gitti.. | Taken-28 | 2002 | |
| That's when we both remembered where we'd been | Russell Keys evine, tıpkı bir çok diğer asker gibi savaşmaktan yorulmuş olarak döndü. Ve eve geldiği için de çok memnundu. | Taken-28 | 2002 | |
| And when they show up | Bazıları ise, savaşı bir çift eski ayakkabı gibi geçmişlerine gömerler. | Taken-28 | 2002 | |
| She's a little kid. Give her time. | Sizce Şamanların kötü ruhları kovma ayini yaptığı sis kulübelerinden birini mi bulduk? | Taken-28 | 2002 | |
| so that we can grab little 46,368 | Canım? | Taken-28 | 2002 | |
| Janitorial would never forgive me. | Rahatsız ettiğim için üzgünüm efendim. Bunları acilen görmek istediğinizi söylemiştiniz. | Taken-28 | 2002 | |
| without having them grabbed right back. | Sadece otur. | Taken-28 | 2002 | |
| I think you're reaching here, Ray. | Biliyorum. | Taken-28 | 2002 | |
| About six months after we got the news about Luke | Bunu halka götürmeye ne dersiniz? | Taken-28 | 2002 | |
| But then they started taking him away. | Sonra da belki de dünyadaki en baba adam olduğunu düşündüm. | Taken-28 | 2002 | |
| Turn that off, please. Sorry. | En çok bilginin hava kuvvetlerinde olduğunu yazıyor. | Taken-28 | 2002 | |
| I just try to keep my life private. | Ben de seni görmeyi istiyorum. Eğer bu gece kaçabilirsem seni ararım, ne dersin? | Taken-28 | 2002 | |
| You have any pictures of yourself as a kid? | Aklına bir şey gelmesin. | Taken-28 | 2002 | |
| He had been taken, too? | Seni korkutan bir şey gördün ve kaçtın. | Taken-28 | 2002 | |
| I don't care if you don't. Doesn't bother me at all. | Çok fazla boş zamanım olduğunu fark ettim. | Taken-28 | 2002 | |
| To us. Us. | Hayır. Yok öyle bir şey. | Taken-28 | 2002 | |
| You're reading Sarah. Plain and Tall? | Pasadena nasıl? | Taken-28 | 2002 | |
| And everybody takes these classes? | Görüşmeyeli nasılsın dostum? | Taken-28 | 2002 | |
| So then what happens, they all forget? | Özür dilerim. | Taken-28 | 2002 | |
| I drive a lot, I listen to the radio. I like these guys. | Kimyasal savaş ortamı, bunun gibi bir şey den de olabilir. | Taken-28 | 2002 | |
| That he was a nice guy, that I didn't know him very well, | Kimse dünyada böyle bir ayrı kalma | Taken-28 | 2002 | |
| No...she doesn't. | Onunla ilgili kötü şeyler hissediyorum. Bana hislerime kulak vermemi öğütlemiştin. Bunlar bana babamdan geçti. | Taken-28 | 2002 | |
| WAKEMAN: They wanna make us better to enable us to move | Cehennemde bir duacımız yok değil mi? | Taken-28 | 2002 | |
| Okay. | Bu tarz şeylere eğiliminiz olduğu sürece, tekrar tekrar olması şaşırtıcı değil. | Taken-28 | 2002 | |
| Hey, Charlie, I don't need your help. | Sizinle efendim. | Taken-28 | 2002 | |
| He does nothing but cause trouble. | kafamızdan geldi. | Taken-28 | 2002 | |
| Hey! I asked you to sit down. | Jesse'yi almaya başladılar. | Taken-28 | 2002 | |
| Come on, Dorothy! | Yeniden başlıyor değil mi Kerby? | Taken-28 | 2002 | |
| Hello? | Dışarıda normal subay gibi davranan gizli görevlilerimiz var. | Taken-28 | 2002 | |
| Yeah, she's all right. How do you know? | Kitap için teşekkürler. | Taken-28 | 2002 | |
| Let me think! | Neden adamlarımla ölmeme izin vermediniz? | Taken-28 | 2002 | |
| The FBI, Ray. What should I tell them? | Belki bir gün açıklayabilirim. | Taken-28 | 2002 | |
| What demands? What are you asking them to do? | Bana orada neden öylece oturup boşluğa baktığınızı anlatmak ister misiniz? | Taken-28 | 2002 | |
| "Let me speak to the man in charge of your super secret operation | Sen ve kardeşinin benim ailemin işlerini baltalama merakınız var bu yüzden sana karşı dürüst olacağım. | Taken-28 | 2002 | |
| Sit down. Okay, here's the thing. | Bana kardeşinin fikrini değiştiren şeyi hemen söylemek zorunda değilsin. | Taken-28 | 2002 | |
| RAY: One SWATteam or anything, I start shooting these people. | Jacob arka koltukta. | Taken-28 | 2002 | |
| I mean, you should be angry, too. | Öyleler. | Taken-28 | 2002 | |
| Get your hands up. | Yakında işine dönecek misin? Önce burada bazı insanlarla görüşeceğim. | Taken-28 | 2002 | |
| Answer your question? | Merhaba. | Taken-28 | 2002 | |
| Get out! | Kişisel bir ilan vermek istiyorum. | Taken-28 | 2002 | |
| It got a little complicated. I'm handling it. | Ne korkuttu seni? Ne gördün? | Taken-28 | 2002 | |
| Do you know what this is about? | Bu artık her şeyin ortaya çıkmasıyla ilgili. | Taken-28 | 2002 | |
| Because they'd just think he was crazy, | Onlar alındıklarında karşı koydular, savaştılar. | Taken-28 | 2002 | |
| this is as much sense as the world will ever make. | Seni orospu çocuğu. | Taken-28 | 2002 | |
| Luke, when he died, he wasn't mad at you anymore. | Şu tarafa. Hadi. | Taken-28 | 2002 | |
| At the same time, we bring two men through the hallway. | Birbirimizi iyi bilmediğimizi düşünüyordum. | Taken-28 | 2002 | |
| I never believed that part of your story "My grandfather was an alien." | magazaya gittiğinde.. | Taken-28 | 2002 | |
| Are you just gonna sit there while he bleeds to death? | Şerif pek işbirlikçi olmadığını söyledi. | Taken-28 | 2002 | |
| Ray! She doesn't mean it! | O zaman ben çok geç kaldım demek ki. Bayan? | Taken-28 | 2002 | |
| Hello. Ray? | Ofisime gel. | Taken-28 | 2002 | |
| Mary...you can't do this. Do what? | Daha iyi hissediyor musun? | Taken-28 | 2002 | |
| Mary, don't do this. | Howard'ın arabasıyla Sierra dağına tırmanıyorlarmış. | Taken-28 | 2002 | |
| You don't have the stomach for it, and you don't have the brains. | Seni korkuttum. | Taken-28 | 2002 | |
| You look like shit, man. | Berbat görünüyorsun, dostum. | Takers-1 | 2010 | |
| Keep telling yourself that. | Bunu kendine söylemeye devam et. | Takers-1 | 2010 | |
| That right there? | Bu mu? | Takers-1 | 2010 | |
| That is the best homework assignment the city ever came up with. | Bu, bugüne kadar şehin görebileceği en iyi ödev. | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah. Me and the kid start this weekend. | Evet, ben ve oğlum bu hafta sonu başlıyoruz. | Takers-1 | 2010 | |
| That is, of course, unless Amanda botches everything up, like she always does. | Tabii Amanda, her zamanki gibi her şeyi mahvetmezse. | Takers-1 | 2010 | |
| I could have Monica give her a call. They always got along pretty well. | Monica onu arayabilir. Onlar hep iyi anlaşmışlardır. | Takers-1 | 2010 | |
| You know, Eddie, I appreciate it, but it's best if you stay out of it. | Biliyorsun, Eddie bunu takdir biliyorum ama bu olayın dışında kalsanız daha iyi. | Takers-1 | 2010 | |
| Yo, D'Mac, what's up? | Evet, D'Mac, nedir? | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah, I'm interested. What do you got? | Evet, ilgileniyorum. Ne var? | Takers-1 | 2010 | |
| Haitians. Boyle Heights. | Haitililer mi? Boyle Heights. | Takers-1 | 2010 | |
| Yeah, I know the place. | Evet, orayı biliyorum. | Takers-1 | 2010 | |
| 3 B, got it. | 3B. Anladım. | Takers-1 | 2010 | |
| Ya yo changing hands. | İşler değişti. | Takers-1 | 2010 | |
| You really wanna mess with this low level shit? | Gerçekten bu seviyesi düşük şeye bulaşmak istiyor musun? | Takers-1 | 2010 | |
| Are we good? All signs point to it. | Tamam mıyız? Tüm işaretler, iyi. | Takers-1 | 2010 | |
| Which one of you gentlemen is gonna sign for this? | Siz beyler, hanginiz bunu imzalayacaksınız? | Takers-1 | 2010 | |
| I heard there was a problem with the toilet? | Tuvaletle ilgili bir sorun olduğunu duydum. | Takers-1 | 2010 | |
| All right, fellas. We got less than one hour. Let's go. | Pekala, beyler. Bir saatden az vaktimiz var. Gidelim. | Takers-1 | 2010 | |
| Police, freeze! Shit! | Polis, teslim ol! Lanet olsun! | Takers-1 | 2010 | |
| Get him! On the floor, God damn it! | Yakala onu! Yere yat, Allah'ın belası. | Takers-1 | 2010 | |
| You got him? He got away. | Yakaladın mı? O kaçtı. | Takers-1 | 2010 | |
| What? He got away! | Ne? O kaçtı! | Takers-1 | 2010 | |
| Not a word, Welles. Not a goddamn word! | Tek bir kelime etme, Welles. Lanet olası tek bir kelime! | Takers-1 | 2010 | |
| Son of a bitch! | Orospu evladı! | Takers-1 | 2010 | |
| Chief. We got a problem with the elevators. | Şef, asansörle ilgili bir sorunumuz var. | Takers-1 | 2010 | |
| Get down! And stay down! | Yere yat ve orada kal. | Takers-1 | 2010 | |
| Now that I have your attention, get on the floor, right now! | Şimdi dikkatinizi çekebildim, yere yatın, hemen. | Takers-1 | 2010 | |
| Take it easy, take it easy. Everyone! | Sakin ol, sakin ol. Herkes! | Takers-1 | 2010 | |
| You, too, come on! Get down! | Sende, hadi! Yere yat! | Takers-1 | 2010 | |
| Everything's reading "Malfunction." | Herşey arızalandı. | Takers-1 | 2010 | |
| The hell is this? I don't know. | Bu da ne böyle? Bilmiyorum. | Takers-1 | 2010 | |
| We're not here to hurt you! | Size zarar vermek istemiyorum. | Takers-1 | 2010 | |
| You stay calm, you go home for dinner, you understand me? | Eğer sakin olursanız, akşam yemeğine eve gidebiliceksiniz, beni anladınız mı? | Takers-1 | 2010 | |
| Nobody move! And get down on the floor! | Kimse kıpırdamasın! Ve yerde kalın! | Takers-1 | 2010 |