Search
English Turkish Sentence Translations Page 158175
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| MAN: Do you have any vacation time that you n use? | İzin günü kullanabilir misiniz? Kullanabileceğin izin günlerin var mı? İzin günü kullanabilir misiniz? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I don't have a job right now. | Şu an çalışmıyorum zaten. Şu anda bir işim yok. Şu an çalışmıyorum zaten. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Well, I know that times are hard, | Zor zamanlar geçirdiğinizin farkındayım... Böyle zamanlar çok zordur bilirim... Zor zamanlar geçirdiğinizin farkındayım... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| but I think it's really important for you to separate yourself | ...ancak o fırtına sığınağından uzaklaşmanız çok mühim bence. ...ama kendini fırtına sığınağından... ...ancak o fırtına sığınağından uzaklaşmanız çok mühim bence. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| from that storm shelter. | ...soyutlaman gerçekten çok önemli. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I think you need to break away from it for awhile. | Ondan bir süre kopmanız gerek. Ondan bir süre uzak kalman gerekiyor. Ondan bir süre kopmanız gerek. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| We can start you on some medication that I think will help, | Yardımı olacağını düşündüğüm bir ilaç tedavisine de başlayabiliriz... İlaç tedavisine başlamanın da yardımı olur... Yardımı olacağını düşündüğüm bir ilaç tedavisine de başlayabiliriz... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| but that action alone would mean a lot. | ...ama ondan uzak kalmanın anlamı da çok büyük. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| We usually go on a trip to Myrtle Beach each summer. | Her yaz Myrtle Sahili'ne gideriz normalde. Genelde her yaz Myrtle Sahili'ne gezmeye giderdik. Her yaz Myrtle Sahili'ne gideriz normalde. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| We were gonna go this month. | Bu ay gidecektik aslında. Bu ay da gidecektik. Bu ay gidecektik aslında. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I think that would be okay | İlaç tedavisine şu an başlarsak... Eğer ilaç tedavisine şimdi başlarsak... İlaç tedavisine şu an başlarsak... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| And it would give you all some time to prepare as a family. | Bu da size, bir aile olarak hazırlanma zamanı verir. Aile olarak buna hazırlanmak için de zamanınız olmuş olur. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| But I want to be clear, | Ama şunu netleştireyim... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| when Curtis gets back, he'll need to take more time than that. | Curtis döndüğünde, buna daha fazla zaman ayırması gerekecek. ...Curtis geri döndüğünde, bundan çok daha fazla zamana ihtiyacı olacak. Curtis döndüğünde, buna daha fazla zaman ayırması gerekecek. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| What does that mean? | Bu ne demek? Bu ne anlama geliyor? Bu ne demek? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I mean that he'll need hands on therapy at a real facility. | Düzgün bir tesiste adam akıllı bir terapi görmesi gerek. Gerçek bir tesiste üzerinde terapi uygulanması gerekiyor. Düzgün bir tesiste adam akıllı bir terapi görmesi gerek. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| You mean I have to leave my family? | Ailemi terk etmem gerekecek diyorsunuz yani. Yani ailemden ayrılmam gerektiğini mi söylüyorsunuz. Ailemi terk etmem gerekecek diyorsunuz yani. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I think you need to seriously commit to some treatment. | Ciddi bir tedavi görmeniz gerektiğini düşünüyorum. Sağlam bir tedaviye ihtiyacınız var diye düşünüyorum. Ciddi bir tedavi görmeniz gerektiğini düşünüyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Good, huh? | Güzel oldu, değil mi? İyi oldu, değil mi? Güzel oldu, değil mi? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Let's make a river. | Nehir yapalım bir tane de. Bir nehir yapalım. Nehir yapalım bir tane de. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Good. Yeah. | Güzel oldu, değil mi? Güzel. Evet. Güzel oldu, değil mi? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| We put atop on it. | Tepesini de yapalım. Üstüne de dökelim. Tepesini de yapalım. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| What is it, honey? | Ne oldu, canım? Ne oldu tatlım? Ne oldu, canım? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Are you out of your mind? | Aklını mı kaçırdın sen?! | Take Shelter-6 | 2011 | |
| Not a word. | Tek kelime etmedin. Bir şey söylemedin. Tek kelime etmedin. | Take Shelter-6 | 2011 | |
| How could you do that without talking to me? | Benimle konuşmadan nasıl yaparsın bunu? Böyle bir şeyi benimle konuşmadan nasıl yaparsın? Benimle konuşmadan nasıl yaparsın bunu? | Take Shelter-6 | 2011 | |
| You're right. I don't understand. | Doğru, anlamıyorum! Haklısın. Anlamıyorum. Doğru, anlamıyorum! | Take Shelter-6 | 2011 | |
| I don't understand | Bütün geceyi... Bu aptal... Bütün geceyi... | Take Shelter-6 | 2011 | |
| Oh, my God. Baby. | Olamaz. Hayatım! Aman Tanrı'm. Bebeğim... Olamaz. Hayatım! | Take Shelter-6 | 2011 | |
| I need an ambulance! | Ambulans istiyorum. Ambülansa ihtiyacım var! Ambulans istiyorum. | Take Shelter-6 | 2011 | |
| Hurry up. He's bleeding! | Acele edin, kanaması var! | Take Shelter-6 | 2011 | |
| DISPATCHER Ma'am? | Hanımefendi? Hayatım, neler oluyor? | Take Shelter-6 | 2011 | |
| It's hard to explain, | Açıklaması zor... | Take Shelter-6 | 2011 | |
| I know they just usually do oysters and fries, | Genelde istiridye ve patates kızartması yapıyorlar ama... Biliyorum genelde istiridye kızartırlar... Genelde istiridye ve patates kızartması yapıyorlar ama... | Take Shelter-6 | 2011 | |
| Hey, hey. You ain't fucking sorry. | Üzgün falan değilsin lan. Üzgün falan değilsin. Üzgün falan değilsin lan. | Take Shelter-6 | 2011 | |
| I said not here! | Burada olmaz dedim! | Take Shelter-6 | 2011 | |
| Wake up, babe. | Uyan, canım. Uyan bebeğim. Uyan, canım. | Take Shelter-6 | 2011 | |
| What if it's... | Peki ya... | Take Shelter-6 | 2011 | |
| Do you have any vacation time that you n use? | İzin günü kullanabilir misiniz? Kullanabileceğin izin günlerin var mı? İzin günü kullanabilir misiniz? | Take Shelter-6 | 2011 | |
| Manana? | Yarın görüşürüz. | Take Shelter-8 | 2011 | |
| Well, listen up! | Dinleyin o zaman! | Take Shelter-8 | 2011 | |
| You slept late. Yeah, I need to go. | Geç yattın. Evet, gitmem gerek. Geç yattın. Evet, çıkmam gerek. Geç yattın. Evet, çıkmam gerek. Geç yattın. Evet, gitmem gerek. Geç yattın. Evet, gitmem gerek. Geç yattın. Evet, gitmem gerek. Geç yattın. Evet, çıkmam gerek. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| With the kids? Yeah. | Çocuklarla mı? Evet. Çocuklarıyla birlikte mi? Evet. Çocuklarıyla birlikte mi? Evet. Çocuklarla mı? Evet. Çocuklarla mı? Evet. Çocuklarla mı? Evet. Çocuklarıyla birlikte mi? Evet. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Just write the check, babe, okay? Okay. Bye. | Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yazarsın bebeğim, olmaz mı? Olur. Güle güle. Çek yazarsın bebeğim, olmaz mı? Olur. Güle güle. Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yazarsın bebeğim, olmaz mı? Olur. Güle güle. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| They were just drinking and laughing. | İçip içip kahkaha atıyorlardı. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I saw it. I saw the future. | Gördüm. Geleceği gördüm. İzledim. Geleceği izledim. İzledim. Geleceği izledim. Gördüm. Geleceği gördüm. Gördüm. Geleceği gördüm. Gördüm. Geleceği gördüm. İzledim. Geleceği izledim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Dewart, that was him, that was going to be him in 20 years. | Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart'ı izledim, 20 sene sonraki halini. Dewart'ı izledim, 20 sene sonraki halini. Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart'ı izledim, 20 sene sonraki halini. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You laugh. But this little one in your arms is gonna be shuffling in a bar just like them. | Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gül sen. Ama o kollarına tuttuğun ufaklık, onlar gibi bar müdavimi olacak. Gül sen. Ama o kollarına tuttuğun ufaklık, onlar gibi bar müdavimi olacak. Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gül sen. Ama o kollarına tuttuğun ufaklık, onlar gibi bar müdavimi olacak. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Yep. No. | Aynı onlar gibi. Hayır. Evet. Hayır. Evet. Hayır. Aynı onlar gibi. Hayır. Aynı onlar gibi. Hayır. Aynı onlar gibi. Hayır. Evet. Hayır. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Hannah! What? | Hannah! Ne oldu? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You guys okay? Yeah. | İyi misiniz çocuklar? Evet. Çocuklar iyi misiniz? Evet. Çocuklar iyi misiniz? Evet. İyi misiniz çocuklar? Evet. İyi misiniz çocuklar? Evet. İyi misiniz çocuklar? Evet. Çocuklar iyi misiniz? Evet. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Go play. | Git oyna hadi. Git oyun oyna. Git oyun oyna. Git oyna hadi. Git oyna hadi. Git oyna hadi. Git oyun oyna. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| It's not my fault. I told you. Yeah, all right. | Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil. Sana söylemiştim. Evet, haklısın. Benim hatam değil. Sana söylemiştim. Evet, haklısın. Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil. Sana söylemiştim. Evet, haklısın. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| All right, I'm calling it. Shut it down. | Peki, paydos. Kapa makineyi. Pekâlâ aramayı yapıyorum. Makineyi kapat. Pekâlâ aramayı yapıyorum. Makineyi kapat. Peki, paydos. Kapa makineyi. Peki, paydos. Kapa makineyi. Peki, paydos. Kapa makineyi. Pekâlâ aramayı yapıyorum. Makineyi kapat. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Bye, guys. Thank you for coming. I'll call you about the Lions Club supper. | Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Güle güle çocuklar. Ayağınıza sağlık. Aslanlar Kulübündeki yemek için ararım. Güle güle çocuklar. Ayağınıza sağlık. Aslanlar Kulübündeki yemek için ararım. Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Güle güle çocuklar. Ayağınıza sağlık. "Lions Club"deki akşam yemeği için ararım. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Okay. Love you. Bye, Sam. | Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Seni seviyorum. Görüşürüz Sam. Görüşürüz Hannah! Tamamdır. Seni seviyorum. Görüşürüz Sam. Görüşürüz Hannah! Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Seni seviyorum. Görüşürüz Sam. Görüşürüz Hannah! | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Bye, Hannah! | Görüşürüz Hannah! | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Shit, man. | Yok, yok. Salla, adamım. Salla, adamım. Yok, yok. Yok, yok. Yok, yok. Salla, adamım. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Shit. I gotta go. | Gitmem gerek artık. Kahretsin. Gitmem gerek. Kahretsin. Gitmem gerek. Gitmem gerek artık. Gitmem gerek artık. Gitmem gerek artık. Kahretsin. Gitmem gerek. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| She's still not playing with the others, though. | Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Diğer çocuklar ile oynamıyor hâlâ. Diğer çocuklar ile oynamıyor hâlâ. Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Diğerler çocuklar ile oynamıyor hâlâ. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I still take off my boots, so I won't wake her up. | Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye gene botlarımı çıkardım. Onu uyandırmayayım diye gene botlarımı çıkardım. Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye gene botlarımı çıkardım. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| What? Did you hear me? | Ne? Duydun mu beni? Efendim? Beni duydun mu? Efendim? Beni duydun mu? Ne? Duydun mu beni? Ne? Duydun mu beni? Ne? Duydun mu beni? Efendim? Beni duydun mu? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You got to be home, showered, ready to walk out the door by 6:00 tonight. | Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Akşam 6'da evde olup, duşunu almış bir vaziyette kapının önünde hazır olmalısın. Akşam 6'da evde olup, duşunu almış bir vaziyette kapının önünde hazır olmalısın. Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Akşam 6'da evde olup, duşunu almış bir vaziyette kapının önünde hazır olmalısın. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Nothing. I just want her to eat her breakfast and stop playing with the damn dog. | Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Hiçbir şey. Sadece kahvaltısını yapmasını ve bu aptal köpekle oynamamasını istiyorum. Hiçbir şey. Sadece kahvaltısını yapmasını ve bu aptal köpekle oynamamasını istiyorum. Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Hiçbir şey. Sadece kahvaltısını yapmasını ve bu aptal köpekle oynamamasını istiyorum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| All right. What? | Tamam. N'apıyorsun? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Curtis? What? | Curtis? Ne var? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You didn't eat anything. It's okay. | Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Böyle iyiyim. Hiçbir şey yemedin. Böyle iyiyim. Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Böyle iyiyim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| What I did say was that the top shelf has got to be cleared by the 15th. | Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. Üst katmanın 15'i itibariyle temizlenmiş olması gerektiğini söylemiştim. Üst katmanın 15'i itibariyle temizlenmiş olması gerektiğini söylemiştim. Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. 15. mevkinin oradaki katmanın temizlenmesi gerektiğini söylemiştim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Yesterday slowed us down. We couldn't get the second pilot hole drilled. | Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün bizi yavaşlattı. İkinci öncü deliği açamadık. Dün bizi yavaşlattı. İkinci öncü deliği açamadık. Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün bizi yavaşlattı. Öncü deliği açamadık. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Yes, sir. End of day, Curtis. | Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Evet efendim. Günün sonunda Curtis. Evet efendim. Günün sonunda Curtis. Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Evet efendim. Günün sonunda Curtis. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| All right. Valerie tells me that the father son pancake cook off... | Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Pekâlâ. Valerie bana, baba oğul krep pişirme... Pekâlâ. Valerie bana, baba oğul krep pişirme... Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Pekâlâ. Valerie bana, baba oğul krep pişirme... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Think we got time? Yeah, there's time. | Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı? Evet var. Zamanımız var mı? Evet var. Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı? Evet var. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| We stripped that bit. Yeah. | Dişi kırdık. Evet. Aletin ucunu yalama yaptık. Evet. Aletin ucunu yalama yaptık. Evet. Dişi kırdık. Evet. Dişi kırdık. Evet. Dişi kırdık. Evet. Ucu çıkartmıştık. Evet. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You ever see birds fly like that? What? | Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu hiç görmüş müydün? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu hiç görmüş müydün? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu hiç görmüş müydün? Ne? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Jesus. | Hay anasını. Tanrı'm! Tanrı'm! Hay anasını. Hay anasını. Hay anasını. Tanrı'm! | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Now, in ASL, the male sign is signed at the forehead area. | Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Amerikan işaret dilinde erkek işareti alın bölgesinden yapılır. Amerikan işaret dilinde erkek işareti alın bölgesinden yapılır. Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Şimdi de yaş, cinsiyet, yer üstünde duralım, erkek işareti alın bölgesinden yapılır. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You're not sorry. I am sorry. | Üzgün değilsin. Üzgünüm. Özür dilemedin. Özür dilerim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I think I smell good. | Bence güzel kokuyorum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Man. | Of be. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Good, you're up. Yeah. | Kalkmışsın. Evet. Güzel, uyanmışsın. Evet. Güzel, uyanmışsın. Evet. Kalkmışsın. Evet. Kalkmışsın. Evet. Kalkmışsın. Evet. Güzel, uyanmışsın. Evet. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Yeah. | Doğru ya. Doğru. Doğru. Doğru ya. Doğru ya. Doğru ya. Doğru. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Don't worry about it. Just go. I'll be fine. | Gerek yok, boş ver. Git sen, ben iyiyim. Telaş yapma. Sen git. Bana bir şey olmaz. Telaş yapma. Sen git. Bana bir şey olmaz. Gerek yok, boş ver. Git sen, ben iyiyim. Gerek yok, boş ver. Git sen, ben iyiyim. Gerek yok, boş ver. Git sen, ben iyiyim. Telaş yapma. Sen git. Bana bir şey olmaz. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| You sure? Honey, please. | Emin misin? Hayatım, lütfen. Eminsin değil mi? Tatlım, lütfen. Eminsin değil mi? Tatlım, lütfen. Emin misin? Hayatım, lütfen. Emin misin? Hayatım, lütfen. Emin misin? Hayatım, lütfen. Eminsin değil mi? Tatlım, lütfen. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| We just gotta work it like this for a while, okay? | Bir süreliğine burada kalman lazım, tamam mı? Bir müddet bu şekilde devam edeceğiz tamam mı? Bir müddet bu şekilde devam edeceğiz tamam mı? Bir süreliğine burada kalman lazım, tamam mı? Bir süreliğine burada kalman lazım, tamam mı? Bir süreliğine burada kalman lazım, tamam mı? Bir müddet bu şekilde devam edeceğiz tamam mı? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| While rescue workers made several attempts to reach the family, | Kurtarma ekibi aileye ulaşmak için birkaç girişimde bulunduysa da... Kurtarma ekiplerinin aileye ulaşmak için birkaç girişimde bulunmuş olmasına rağmen... Kurtarma ekiplerinin aileye ulaşmak için birkaç girişimde bulunmuş olmasına rağmen... Kurtarma ekibi aileye ulaşmak için birkaç girişimde bulunduysa da... Kurtarma ekibi aileye ulaşmak için birkaç girişimde bulunduysa da... Kurtarma ekibi aileye ulaşmak için birkaç girişimde bulunduysa da... Kurtarma ekipleri aileye ulaşmak için birkaç girişimde bulundu... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Walter Jacobs' wife and brother in law died. That's what I don't understand. | ...Walter Jacobs'un karısı ve eniştesi öldü. İşte bu yüzden anlamıyorum. Walter Jacobs'un karısı ve eniştesi öldü. İşte bu yüzden anlamıyorum. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I said if he didn't do anything, why did you have to put him outside? | Madem bir şey yapmadı, niye bahçeye koydun onu, dedim. Eğer bir şey yapmadıysa neden onu dışarı attın dedim. Eğer bir şey yapmadıysa neden onu dışarı attın dedim. Madem bir şey yapmadı, niye bahçeye koydun onu, dedim. Madem bir şey yapmadı, niye bahçeye koydun onu, dedim. Madem bir şey yapmadı, niye bahçeye koydun onu, dedim. Eğer bir şey yapmadıysa neden onu dışarı attın dedim? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I just wanted him to be outside for a while. | Bir süre dışarıda kalsın istedim. Bir müddet dışarıda olmasını istedim. Bir müddet dışarıda olmasını istedim. Bir süre dışarıda kalsın istedim. Bir süre dışarıda kalsın istedim. Bir süre dışarıda kalsın istedim. Bir müddet dışarıda olmasını istedim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| right now with Hannah and everything, I just think it'd be better. | ...şu an... ...şu anda Hannah için böylesinin daha iyi olacağını düşündüm. ...şu anda Hannah için böylesinin daha iyi olacağını düşündüm. ...şu an... ...şu an... ...şu an... ...şu anda Hannah ve her şey için böylesinin daha iyi olacağını düşündüm. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Hannah loves Red. Hold on. | Hannah Kızıl'ı seviyor ama. Bir saniye. Hannah Red'i seviyor. Dur şimdi. Hannah Red'i seviyor. Dur şimdi. Hannah Kızıl'ı seviyor ama. Bir saniye. Hannah Kızıl'ı seviyor ama. Bir saniye. Hannah Kızıl'ı seviyor ama. Bir saniye. Hannah, Red'i seviyor. Dur şimdi. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| ...the gas cloud spread across their six acre property. | Gaz bulutu 2,5 hektarlık arazi boyunca yayıldı. ...gaz bulutu 24 dönümlük bir araziye yayıldı. ...gaz bulutu 24 dönümlük bir araziye yayıldı. Gaz bulutu 2,5 hektarlık arazi boyunca yayıldı. Gaz bulutu 2,5 hektarlık arazi boyunca yayıldı. Gaz bulutu 2,5 hektarlık arazi boyunca yayıldı. ...gaz bulutu 24 dönümlük bir araziye yayılmış durumda. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I tried using some wet rags and some towels to breathe through, | Nemli bez ve havluyla ağzımı kapatıp nefes almaya çalıştım... Islak bez parçaları ve havlularla nefes almaya çalıştım... Islak bez parçaları ve havlularla nefes almaya çalıştım... Nemli bez ve havluyla ağzımı kapatıp nefes almaya çalıştım... Nemli bez ve havluyla ağzımı kapatıp nefes almaya çalıştım... Nemli bez ve havluyla ağzımı kapatıp nefes almaya çalıştım... Islak bez parçaları kullanmaya ve havlularla nefes almaya çalışıyoruz... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Jacobs survived despite enduring 1 1 hours of exposure to the gas cloud... | Jacobs gaz bulutuna 11 saat maruz kalmasına rağmen sağ kurtuldu. 11 saat boyunca gaz bulutlarına maruz kalmasına rağmen Jacobs hayatta kaldı... 11 saat boyunca gaz bulutlarına maruz kalmasına rağmen Jacobs hayatta kaldı... Jacobs gaz bulutuna 11 saat maruz kalmasına rağmen sağ kurtuldu. Jacobs gaz bulutuna 11 saat maruz kalmasına rağmen sağ kurtuldu. Jacobs gaz bulutuna 11 saat maruz kalmasına rağmen sağ kurtuldu. 11 saat boyunca gaz bulutlarına maruz kalmasına rağmen Jacobs hayatta kaldı... | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Babe? Yeah? | Hayatım. Efendim? Bebeğim? Efendim? Bebeğim? Efendim? Hayatım. Efendim? Hayatım. Efendim? Hayatım. Efendim? Bebeğim? Efendim? | Take Shelter-11 | 2011 | |
| What is that? I'm sorry. | Ne oldu? Özür dilerim. Ne oldu? Üzgünüm. Ne oldu? Üzgünüm. Ne oldu? Özür dilerim. Ne oldu? Özür dilerim. Ne oldu? Özür dilerim. Ne oldu? Üzgünüm. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I got a sore throat. I'm sorry I'm taking it out on you. | Boğazım ağrıyor da. Acısını senden çıkardım, kusura bakma. Boğazım ağrıyor. Bunun acısını senden çıkardığım için üzgünüm. Boğazım ağrıyor. Bunun acısını senden çıkardığım için üzgünüm. Boğazım ağrıyor da. Acısını senden çıkardım, kusura bakma. Boğazım ağrıyor da. Acısını senden çıkardım, kusura bakma. Boğazım ağrıyor da. Acısını senden çıkardım, kusura bakma. Boğazım ağrıyor. Bunun acısını senden çıkardığım için üzgünüm. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| No. She needs breakfast. I got it. | Hayır, kahvaltı etmesi gerek. Ben hallederim. Olmaz. Kahvaltı yapması lazım. Ben hallederim. Olmaz. Kahvaltı yapması lazım. Ben hallederim. Hayır, kahvaltı etmesi gerek. Ben hallederim. Hayır, kahvaltı etmesi gerek. Ben hallederim. Hayır, kahvaltı etmesi gerek. Ben hallederim. Olmaz. Kahvaltı yapması lazım. Ben hallederim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| I'm sorry that you feel bad, but you need to drop the attitude. | Kendini kötü hissettiğin için üzgünüm ama bu tavırlarına bir son vermen gerek. Kendini kötü hissettiğin için üzgünüm ama bu davranışlarına bir son vermelisin. Kendini kötü hissettiğin için üzgünüm ama bu davranışlarına bir son vermelisin. Kendini kötü hissettiğin için üzgünüm ama bu tavırlarına bir son vermen gerek. Kendini kötü hissettiğin için üzgünüm ama bu tavırlarına bir son vermen gerek. Kendini kötü hissettiğin için üzgünüm ama bu tavırlarına bir son vermen gerek. Kendini kötü hissettiğin için üzgünüm ama bu davranışlarına bir son vermelisin. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| What's wrong with you? I'm sorry. I'm sorry. | Ne oldu sana? Üzgünüm, kusura bakma. Neyin var böyle? Üzgünüm. Neyin var böyle? Üzgünüm. Ne oldu sana? Üzgünüm, kusura bakma. Ne oldu sana? Üzgünüm, kusura bakma. Ne oldu sana? Üzgünüm, kusura bakma. Neyin var böyle? Özür dilerim. Özür dilerim. | Take Shelter-11 | 2011 | |
| Where the hell have you been? I know. I'm sorry. I had to run an errand. | Nerede kaldın? Özür dilerim. Bir iş çıktı da. Hangi cehennemdeydin? Üzgünüm. Bir iş için çıkmam gerekti. Hangi cehennemdeydin? Üzgünüm. Bir iş için çıkmam gerekti. Nerede kaldın? Özür dilerim. Bir iş çıktı da. Nerede kaldın? Özür dilerim. Bir iş çıktı da. Nerede kaldın? Özür dilerim. Bir iş çıktı da. Hangi cehennemdeydin? Üzgünüm. Bir iş için çıkmam gerekti | Take Shelter-11 | 2011 |