Search
English Turkish Sentence Translations Page 158172
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Yeah, that's all right. I'll see somebody on Monday. | Hayır, gerek yok. Pazartesi birine görüneceğim zaten. Hayır, bir şeyim yok. Pazartesi birine görünürüm. Hayır, gerek yok. Pazartesi birine görüneceğim zaten. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Thanks. | Sağ olun. Teşekkürler. Sağ olun. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I haven't been honest | Sana karşı... Sana karşı dürüst olmadım. Sana karşı... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| with you. | ...dürüst olmadım. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I've been having these dreams. | Birtakım rüyalar görüyorum. Rüyalar görüyorum. Birtakım rüyalar görüyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I guess they're more like nightmares. | Daha çok kâbus gibi. Daha çok kabus gibi. Daha çok kâbus gibi. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| It's why I've been acting like this. | Bu şekilde davranmamın sebebi bu. O yüzden bu şekilde davranıyorum. Bu şekilde davranmamın sebebi bu. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| They, um... | Rüyalar... Kabuslar... Rüyalar... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| They always start with a kind of storm. | ...hep bir fırtınayla başlıyor. Kabuslar hep bir çeşit fırtınayla başlıyor. ...hep bir fırtınayla başlıyor. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Like a real powerful storm. | Çok şiddetli bir fırtınayla. Gerçekten çok güçlü bir fırtına gibi. Çok şiddetli bir fırtınayla. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| And there's always this, uh... | Sürekli koyu renkli... Devamlı... Sürekli koyu renkli... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| This dark, thick rain. | ...ve yoğun bir yağmur yağıyor. ...karanlık, yağmurlu. ...ve yoğun bir yağmur yağıyor. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Like fresh motor oil. | Motor yağı gibi. Taze motor yağı gibi. Motor yağı gibi. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| And then | Sonra da... Ondan sonra... Sonra da... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| the things, | ...bir şeyler... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| people, it just makes them crazy. | ...insanları çıldırtıyor. ...insanlar delirmeye başlıyor. ...insanları çıldırtıyor. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| They attack me. Sometimes... | Bana saldırıyorlar. Bazen... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Sometimes they go after Hannah. | ...bazen Hannah'nın peşine düşüyorlar. Bazen Hannah'ın peşine düşüyorlar. ...bazen Hannah'nın peşine düşüyorlar. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| First one I had, | İlk rüyamda... İlk gördüğümde... İlk rüyamda... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Red nearly chewed through my arm. | ...Kızıl neredeyse kolumu koparmıştı. ...Red neredeyse kolumu koparıyordu. ...Kızıl neredeyse kolumu koparmıştı. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| That's why you put him out back? | Bu yüzden mi bahçeye koydun? O yüzden mi onu dışarı attın? Bu yüzden mi bahçeye koydun? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| What was the dream? Tonight. | Bu gece ne rüya gördün? Bu geceki rüyanda ne gördün? Bu gece ne rüya gördün? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| It was Dewart. | Dewart'ı gördüm. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| We were at the job site. | Şantiyedeydik. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| The storm started and something happened. | Fırtına başladı ve bir şey oldu. Fırtına başladı ve bir şeyler oldu. Fırtına başladı ve bir şey oldu. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| His face... | Yüzü... Onun yüzü... Yüzü... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| His eyes were | ...gözleri... Gözleri... ...gözleri... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| different. | ...farklılaştı. ...tuhaftı. ...farklılaştı. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| He came after me with a pickax. | Kazmayla peşime düştü. Baltayla peşime düştü. Kazmayla peşime düştü. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| And we fought. | Dövüştük. Sonra dövüştük. Dövüştük. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| And he ran it through my leg. | Sonra da kazmayı bacağıma sapladı. Bacağımla birlikte uzaklaştı. Sonra da kazmayı bacağıma sapladı. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| (STUTTERING) It's hard to explain, | Açıklaması zor... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| because it's not just a dream. | ...çünkü sadece rüya değil bunlar. ...çünkü sadece bir rüya değil. ...çünkü sadece rüya değil bunlar. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| It's a feeling. | Hissediyorum. Hissediyorum da. Hissediyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I'm afraid | Korkarım... Bir şeylerin olabileceğinden korkuyorum. Korkarım... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| something might be coming. | ...bir şey olmak üzere. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Something that's | Doğru olmayan... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| not right. | ...bir şey. ...bir şeylerin olacağından. ...bir şey. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I cannot describe it. | Açıklayamıyorum. Tarif edemiyorum. Açıklayamıyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I just need you to believe me. | Bana inanmanı istiyorum. Bana inanmana ihtiyacım var. Bana inanmanı istiyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I've been to a counselor. | Bir danışmana gidiyorum. Bir danışmana gözüktüm. Bir danışmana gidiyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I've seen her... | Onunla... Ona... Onunla... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I've seen her a few times. | ...birkaç kez görüştüm. Birkaç defa gittim. ...birkaç kez görüştüm. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| You know what I come from. | Geçmişimde neler olduğunu biliyorsun. Beni tanıyorsun. Geçmişimde neler olduğunu biliyorsun. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| And I promised myself... | Bu yüzden kendime... Kendi kendime söz verdim... Bu yüzden kendime... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I promised myself I would never leave. | ...asla çekip gitmeyeceğime dair söz verdim. Asla ayrılmayacağıma dair kendime söz verdim. ...asla çekip gitmeyeceğime dair söz verdim. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| And I am doing everything that I can | Bunu gerçekleştirmek için de... Yapabildiğim her şey... Bunu gerçekleştirmek için de... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| to make that true. | ...elimden gelen her şeyi yapıyorum. ...bunu gerçekleştirebilmek için. ...elimden gelen her şeyi yapıyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Okay, since the doctor's approved her surgery, | Doktor ameliyatını onayladığına göre... Tamam, doktor ameliyatını onayladıktan sonra... Doktor ameliyatını onayladığına göre... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| we just need to get her scheduled. | ...geriye sadece tarihi belirlemek kaldı. ...ona bir program çıkartmamız gerekiyor. ...geriye sadece tarihi belirlemek kaldı. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| The next possible opening is the 21st of next month. | Bir sonraki boşluk önümüzdeki ayın 21'inde. Önümüzdeki ayın 21'i boş gözüküyor. Bir sonraki boşluk önümüzdeki ayın 21'inde. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| That's six weeks. | Altı hafta var. 6 hafta sonra. Altı hafta var. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Six weeks? | Altı hafta mı? Sorun olur mu? 6 hafta mı? Sizin için uygun mu? Altı hafta mı? Sorun olur mu? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| It's wonderful. | Harika. Çok iyi olur. Harika. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| This point just to the west. | Şu noktadan batıya doğru. Bir sorun çıkacağını sanmıyorum. ...bu işaret batıya doğru gidiyor. Bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Şu noktadan batıya doğru. Bir sorun çıkacağını sanmıyorum. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| We should be able to get 20, maybe 30 in this next week. | Önümüzdeki hafta içinde 20 30 delik açmış olmamız lazım. Bu hafta 6 ila 9 metre arasında deleriz tahminimce. Önümüzdeki hafta içinde 20 30 delik açmış olmamız lazım. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| But we're looking to see how that's gonna shape up, so... | Ama bunun nasıl şekilleneceğini görmemiz lazım, o yüzden Ama bunu nasıl geliştirebileceğimize bakmamız... Ama bunun nasıl şekilleneceğini görmemiz lazım, o yüzden | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Curtis? Yeah. | Curtis? Efendim? Curtis? Evet. Curtis? Efendim? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| What do you think? | Ne diyorsun? Ne düşünüyorsun? Evet. Harika. Ne diyorsun? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Yeah. That sounds good. | Tamamdır. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Come in. | Gir. Girin. Gir. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| What you need, Curtis? | Ne istiyorsun, Curtis? Ne istiyorsun Curtis? Ne istiyorsun, Curtis? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I need a favor, Jim. | Bir şey rica edeceğim, Jim. Nedir? Bir iyiliğe ihtiyacım var Jim. Nedir? Bir şey rica edeceğim, Jim. Nedir? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Can you take Dewart off my crew? | Dewart'ı benim ekipten alır mısın? Dewart'ı ekibimden çıkartabilir misin? Dewart'ı benim ekipten alır mısın? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Just reassign him someplace else. | Başka bir yere göndersen. Onu başka bir yerde görevlendir. Başka bir yere göndersen. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| What's the trouble? He not pulling his weight? | Sorun nedir? Üzerine düşeni yapmıyor mu? Sorun nedir? Üstüne düşeni yapmıyor mu? Sorun nedir? Üzerine düşeni yapmıyor mu? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| No, nothing like that. He's a good worker. | Hayır, öyle bir şey değil. Sıkı çalışıyor. Hayır, öyle bir şey değil. İyi bir işçi. Hayır, öyle bir şey değil. Sıkı çalışıyor. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| He's a good man. He's my friend. | İyi bir adam. Arkadaşım da hem. İyi bir adam. Arkadaşım. İyi bir adam. Arkadaşım da hem. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I think it'd be easier | Bu kadar yakın olduğum birinin üstü olmak... Sanırım bu yakın olduğum birisine yetki vermemek daha iyi olur. Bu kadar yakın olduğum birinin astı olmak... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| You know, I understand. | Anlıyorum ama... Anlıyorum. Anlıyorum ama... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| This is part of what it means to manage people, Curtis. | ...insanları idare etmenin bir parçası da budur, Curtis. Burada insanları idare etme kısmı başlıyor Curtis. ...insanları idare etmenin bir parçası da budur, Curtis. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| You're gonna have to learn that. | Bunu öğrenmen gerek. Bunu öğrenmek zorundasın. Bunu öğrenmen gerek. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Yes, sir. I appreciate that, but... | Haklısın, patron. Teşekkür ederim fakat... Evet efendim. Bunu takdir ediyorum ama... Haklısın, patron. Teşekkür ederim fakat... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Well, it would just be very helpful in this case. | ...bu durumda bana çok yardımı dokunacak. Bu durumda baya bir yardımı dokunacak. ...bu durumda bana çok yardımı dokunacak. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Well, I can put him with Russell. | Russell'ın yanına koyarım. Onu Russell'ın ekibine veririm. Russell'ın yanına koyarım. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Anybody else you'd prefer? | İstediğin başka biri var mı? Hayır, sen kimi münasip görürsen. Aklında başka birisi var mı? Hayır. Kimi düşünüyorsanız o iyidir. İstediğin başka biri var mı? Hayır, sen kimi münasip görürsen. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Okay. Okay. | Tamam. Pekâlâ. Tamam. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| You been missing a lot of work, Curtis. | İşe çok gelmemezlik ediyorsun, Curtis. Birçok kez işe gelmedin Curtis. İşe çok gelmemezlik ediyorsun, Curtis. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I know. My daughter's had a lot of doctor's visits. | Farkındayım ama kızımı sürekli doktora götürdük bu ara. Farkındayım. Kızımın çok miktarda doktor randevuları var. Farkındayım ama kızımı sürekli doktora götürdük bu ara. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I haven't let anything get behind. | İşleri aksatmadım ama. İşleri yavaşlatmadım. İşleri aksatmadım ama. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| No. But don't. Okay? | Tamam ama gelmemezlik etme, tamam mı? Hayır. Ama yapma, tamam mı? Tamam ama gelmemezlik etme, tamam mı? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Yes, sir. | Peki, patron. Evet efendim. Peki, patron. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| SAMANTHA: I know they just usually do oysters and fries, | Genelde istiridye ve patates kızartması yapıyorlar ama... Biliyorum genelde istiridye kızartırlar... Genelde istiridye ve patates kızartması yapıyorlar ama... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| but what if we did something healthier on the side? | ...yanında sağlıklı bir şey de yapsak olmaz mı? ...ama olaya sağlık açısından bakarsak? ...yanında sağlıklı bir şey de yapsak olmaz mı? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| What, like 'slaw? | Lahana salatası gibi mi? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I don't know. Maybe a vegetable or salad. | Bilmem. Sebze veya salata olabilir. Bilemiyorum. Sebze ya da salata olabilir. Bilmem. Sebze veya salata olabilir. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Dewart's been telling me how strange Curtis has been acting lately. | Dewart, Curtis'in son zamanlarda çok tuhaf davrandığından söz etti. Dewart son zamanlarda Curtis'in acayip davrandığını söyledi. Dewart, Curtis'in son zamanlarda çok tuhaf davrandığından söz etti. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I am so sorry. | Çok üzüldüm. Çok üzgünüm. Çok üzüldüm. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| It's not like you don't have enough | Sanki Hannah'nın durumu yetmiyormuş gibi... Sanki Hannah ile çok meşgul değilmişsin gibi bir de bu çıktı. Sanki Hannah'nın durumu yetmiyormuş gibi... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Things are fine. | Her şey yolunda. İşler yolunda. Her şey yolunda. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| We're fine. | Bir şeyimiz yok. Biz iyiyiz. Bir şeyimiz yok. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Can I look at one of these gas masks? | Şu gaz maskelerine bakabilir miyim? Gaz maskelerine bakabilir miyim? Tabii. Şu gaz maskelerine bakabilir miyim? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Which one you want to look at? | Hangisine bakmak istersiniz? Hangisine bakmak istiyorsunuz? Hangisine bakmak istersiniz? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| The newest one. | En yenisi hangisiyse. Son çıkanına. En yenisi hangisiyse. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| Anything cheaper? | Ucuz bir şey yok mu? Daha ucuzu var mı? Ucuz bir şey yok mu? | Take Shelter-4 | 2011 | |
| No. That's the cheapest one I got in the store. | Hayır. Dükkândaki en ucuz maske o. Hayır. Dükkandaki en ucuzu bu. Hayır. Dükkândaki en ucuz maske o. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| They go all the way up to $290. | Fiyatlar 290'a kadar çıkıyor. Diğerleri 290 dolardan kapı açıyor. Fiyatlar 290'a kadar çıkıyor. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| I don't know what you want to spend, | Ne kadar harcamak istiyorsunuz bilmem ama... Ne kadar bütçen var bilmiyorum... Ne kadar harcamak istiyorsunuz bilmem ama... | Take Shelter-4 | 2011 | |
| but a gas mask ain't something you want to go cheap on. | ...gaz maskesi ucuza kaçılacak bir şey değildir. ...ama gaz maskesi ucuzuna kaçılacak bir şey değildir. ...gaz maskesi ucuza kaçılacak bir şey değildir. | Take Shelter-4 | 2011 | |
| You got any kids' sizes? | Çocuk boyu var mı? Çocuk boyları var mı? Çocuk boyu var mı? | Take Shelter-4 | 2011 |