Search
English Turkish Sentence Translations Page 158087
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| But last night..? | Ama dün gece... | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hello? Go.. go. | Alo? Yürü... Yürü. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What's the matter, young man; you look lost? | Yine ne var, genç adam? Bir şey mi arıyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Come on, let's hear a story. About a little girl. | Gelin, size bir hikâye anlatayım. Küçük bir kızın hikâyesini. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Very innocent; exactly like Zoya. | Çok masum bir kız bu. Tıpkı Zoya gibi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Her parents used to toil in the sun whole day. | Anne babası gün boyu kızgın güneş altında durmadan çalışırlarmış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| And only then they could arrange meals twice a day. | Anca öylelikle günde iki öğün yemek yiyebiliyorlarmış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| On the other hand whole day that small girl.. | Diğer taraftan, küçük kız... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. used to move here and there in the house. | ...gün boyu evin içinde dolanıp dururmuş. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Absolutely upset. | Çok üzgün halde. | Tahaan-1 | 2008 | |
| One day.. it rained heavily! | Bir gün.. şiddetli bir yağmur başlamış! | Tahaan-1 | 2008 | |
| And the roof of that old tattered house.. | Ve yıkık dökük evlerinin damı... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. was leaking from many places. | ...her yerinden akmaya başlamış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Water kept dropping inside from there. | Deliklerden damlalar ha bire içeri akıyormuş. | Tahaan-1 | 2008 | |
| For long she kept watching this with petrified eyes. | Şaşkın gözlerle, kız bunu seyretmiş uzun uzun. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Then for sometime.. she fell asleep. | Sonra bir an için, uykuya dalmış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Then, her house got drowned in water? | Sonra ev suların altında mı kalmış? | Tahaan-1 | 2008 | |
| All the clouds disappeared somewhere. | Tüm bulutlar ortadan kaybolmuş. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Bright sun came out. | Hava parlamış, güneş açmış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Through that hole light was coming in. | Damdaki bir delikten içeri süzülen güneş ışığı... | Tahaan-1 | 2008 | |
| And fell on a dead butterfly on her shirt. | ...gömleğindeki ölü kelebeğin üzerine vuruyormuş. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Slowly that butterfly became alive. | Kelebek yavaş yavaş canlanmaya başlamış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| What! Became truly alive? Became alive! | Ne! Gerçekten canlanmış mı? Canlanmış! | Tahaan-1 | 2008 | |
| And then it came out of her shirt and started flying.. | Ve sonra gömleğinden havalanarak, evin dört bir tarafında... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. here and there.. here and there in the whole house. | ..bir o yana, bir bu yana... Bir o yana bir bu yana uçmaya başlamış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| The girl's happiness knew no bounds. Then? | Kız mutluluktan havalara uçmuş. Sonra? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Then that light kissed the face of that small girl. | Sonra o ışık, küçük kızın yüzüne bir öpücük kondurmuş. | Tahaan-1 | 2008 | |
| That's it! Since then her life got changed. | Vesselam, o günden sonra hayatı değişmiş. | Tahaan-1 | 2008 | |
| She understood that life is not for being upset. | Anlamış ki, hayatta üzülmeye değmez. | Tahaan-1 | 2008 | |
| It is like a pleasant dream. | Hayat güzel bir rüya gibidir. | Tahaan-1 | 2008 | |
| It has to be lived to the full! | Onu dolu dolu yaşamak gerekir! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Say what? Could such light touch me also? | Ne diyorsun? Böyle bir ışık bana da dokunabilir mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Yes, my child yes. | Evet, evladım. Evet. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Birbal.. Tahaan, why don't you teach him properly? | Birbal.. Tahaan, neden onu adam gibi eğitmiyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| I wonder who is teaching whom? | Kim kimi eğitiyor merak ediyorum? | Tahaan-1 | 2008 | |
| You're teaching the donkey or the donkey is teaching you. | Sen mi eşeği yoksa eşek mi seni? | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'It's not the question of only your husband. ' | 'Tek kaybolan senin kocan değil. ' | Tahaan-1 | 2008 | |
| '8 thousand men are missing here. ' | 'Sekiz bin kayıp insan var burada.' | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'Now even no hope is left any more ' | 'Artık hiç umut kalmadı.' | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'We don't even know if he's alive or not. ' | 'Hayatta olup olmadığını bile bilmiyoruz.' | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'Shall I consider myself a widow? | 'Kendimi bir dul olarak mı görmeliyim? | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'Oh Allah, to die is better than this. ' | 'Allah'ım, ölüm bundan iyidir.' | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother, where are you taking all this? | Anne, bütün bu şeyleri nereye götürüyorsunuz? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Why are you taking of this carpet? | Halıyı neden topluyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Birbala? Birbala? | Birbala? Birbala? | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'Everyone is gone; even Birbal is not here!' | 'Herkes gitmiş. Birbal bile yok!' | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother, wait! Mother, wait! Mother, where is Birbal!? | Anne, dur! Anne, dur! Anne, Birbal nerede? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother, wait! | Anne, dur! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan, wait! Where are you running!? | Tahaan, dur! Nereye koşuyorsun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hey wait. Don't run! | Hey dur. Koşma! | Tahaan-1 | 2008 | |
| I'm getting late! | Yetişemeyeceğim! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Why.. why you beat him!? Why!? | Niye? Ona niye vuruyorsun? Niye? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Why you beat him!? Why!? | Niye vuruyorsun? Niye? | Tahaan-1 | 2008 | |
| This donkey kicked me twice | Bu eşekten iki çifte yedim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Leave.. Leave Leave.. Leave him! | Bırak... Bırak... Bırak onu! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Leave.. Leave! This donkey is not yours any more | Bırak.. Bırak! Bu eşek artık senin değil. | Tahaan-1 | 2008 | |
| This belongs to Lalaji. Go from here! | O artık Lalaji'nin eşeği. Git buradan! | Tahaan-1 | 2008 | |
| If you listen to me then your problems will end forever. | Beni dinlersen eğer, hiçbir sorununuz kalmaz. | Tahaan-1 | 2008 | |
| This is your solution. If you sell this house to us.. | Tek çareniz bu. Evi bize satarsanız... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. then this loan will get repaid. And then you just relax. | ...böylece borç ödenmiş olur. Siz de rahatlarsınız. | Tahaan-1 | 2008 | |
| That is all right. But I can't ruin my business.. | Sorun değil. Ama kayıp bir adamı bekleyerek... | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. waiting for some missing person. | ...işlerimin bozulmasına izin veremem. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Look, I kept this proposal considering your feelings. | Bak, durumunuzu da dikkate alarak, böyle bir teklifte bulundum. | Tahaan-1 | 2008 | |
| The rest is up to you. | Gerisi size kalmış. | Tahaan-1 | 2008 | |
| But, mother Biral..? | Ama anne, Birbal… | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hello!? Hello!? | Alo! Alo! | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hello, I am Moli speaking. | Alo! Benim, Moli. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I've sent a money order of rupees 5000, receive it. | Sana 5000 rupi havale gönderdim, alırsın. | Tahaan-1 | 2008 | |
| There is no letter for you. If it comes I'll send. | Size mektup yok. Gelirse ben gönderirim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Well, policemen were looking for you. | Şey, polisler sizi arıyordu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| You didn't get informed? Then go. | Haber verilmedi mi? Gidin öyleyse. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother, but what about Birbal? | Anne, Birbal ne olacak? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Your husband is missing? | Kocanız kayıp mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Boy, go home. | Çocuk, sen evine git. | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'Curfew is imposed in the whole region. ' | 'Bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edildi.' | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'This morning militants tried to trespass near Karnal sector. ' | 'Militanlar bu sabah Karnal dolaylarına sızmayı denediler. ' | Tahaan-1 | 2008 | |
| 'BSF restricted them. ' | 'Ancak BSF bu girişimi engelledi.' | Tahaan-1 | 2008 | |
| '6 militants got killed in the firing and 3 wounded. ' | '6 militanın öldüğü çatışmalarda, 3 militan da yaralandı.' | Tahaan-1 | 2008 | |
| Anyone among them? | Onlardan biri mi? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hey boy, come here. | Hey çocuk, buraya gel. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Don't you know curfew is imposed here? | Sokağa çıkmak yasak, bilmiyor musun? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Family will be worried; go home. Come on.. come on. | Ailen seni merak edecek. Evine git. Hadi... Hadi. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan? Tahaan? | Tahaan? Tahaan? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Tahaan, you went to Lalaji's place last night? | Tahaan, dün gece Lalaji'nin evine mi gittin? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Not that, I was.. Mother, he was out for long. | Doğru değil. Ben sadece... Anne, epeydir ortalarda yoktu. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I saw him sneaking into house very late at night. | Dün gece geç saatte eve gizlice girdiğini gördüm. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Birbal! What a surprise! It seems he followed me. | Birbal! Şu işe bakın! Beni izlemiş olacak. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Mother, you know they beat him so much.. | Anne, onu nasıl dövüyorlar bir bilsen. | Tahaan-1 | 2008 | |
| .. beat him so much that I couldn't tolerate. | Dayanamayacağı kadar çok dövüyorlar. | Tahaan-1 | 2008 | |
| So I just went and cut his rope. | Bu yüzden ben de gidip, ipini kestim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| And did you think what they'll think about you? | Peki, ne diyecekler hiç düşündün mü? | Tahaan-1 | 2008 | |
| They'll call you a thief. | Sana hırsız diyecekler. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Take him back to them? | Onlara geri mi vereyim? | Tahaan-1 | 2008 | |
| Hey you thief! You stole the donkey! Leave.. Leave me. | Hırsız! Eşeği çaldın, ha! Bırak... Bırak beni. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Sir, this child stole the donkey. Stole? | Bayım, bu çocuk eşeği çaldı. Çaldı mı? | Tahaan-1 | 2008 | |
| No, he doesn't steal. | Hayır, çaldığı yok. | Tahaan-1 | 2008 | |
| It's matter of only 2 days, Mr. Mirza. | İki günlük işi var, Mirza bey. | Tahaan-1 | 2008 | |
| I've ordered for a new truck. | Bir kamyon daha sipariş verdim. | Tahaan-1 | 2008 | |
| Then all the deliveries will be before time | Artık siparişler vaktinden evvel yerlerine ulaşacak. | Tahaan-1 | 2008 | |
| You just keep the payment ready. | Sen ödemeyi hazır et yeter. | Tahaan-1 | 2008 |