Search
English Turkish Sentence Translations Page 156042
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
It's actually the same woman, but does this look familiar? | Aslında aynı kadın ama, tanıdık geliyor mu? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
No, huh? It could be this one. It could be any one of these. | Hayır, tamam. Bu da dahil herhangi biri olabilir. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
No. Are you related to this woman? | Hayır. Bu kadınla akraba mısın? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Uh, actually, well, not quite yet exactly, but I was hoping... | Aslında pek sayılmaz. Yani henüz değilim. Benim düşündüğüm... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Cuervo? No, iced coffee with a straw, please. | Cuervo? Hayır, buzlu kahve ve kamış lütfen. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Maybe? | Olabilir. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Are you here to meet someone? | Biriyle buluşmaya mı geldiniz? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Yes, ma'am. So am I. | Evet bayan. Ben de öyle. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I'm thinking it could be you. | Ve o kişi siz olabilirsiniz. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Are you from Texas? | Texaslı mısınız? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
This... I'm sorry. This is a little odd for me. | Bu, bu benim için biraz tuhaf, ben... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Oh, listen. It's okay. Don't... Don't read anything into it. | Dinle sorun değil. Bundan bir şey çıkarma. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I... I was just on my way over from the west side, | Ben... yolumun üzerindeydi ve bir, "Los Angeles'a hoş geldin"... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
and I thought you might need a welcome to L.A. drink. | ...içkisi içmek istersin demiştim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Thank you very much. That's very, very friendly of you to... | Çok teşekkür ederim, bu yaptığınız beni, beni... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Um... My God, you're so familiar to me. | ...tanrım, çok tanıdık geliyorsunuz. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I'm Roz. I'm Fletcher. | Ben, Roz. Ben de, Fletcher. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well! It's great to meet you. Well. | Neyse. Tanıştığımıza çok sevindim. Evet. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I'm just on my way to the marina. You're leaving? | Ben artık Marina'ya gitmeliyim. Gidiyor musun? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I just had time to pop in. I just... | Ancak uğrayacak kadar vaktim vardı. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
It's so nice to meet a man from Texas. | Ama Teksaslı biriyle tanışmak çok hoş. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Wh What if I'm full of surprises? If you leave, you might miss 'em. | Ama ya sürprizlerle dolu biriysem?! Gidersen, onları kaçırabilirsin. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I'm not surprised by much. | Sürprizler beni şaşırtmaz. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
You can't go. | Gidemezsin... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
We have a lot to talk about. | ...konuşacağımız çok şey var. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, I guess I could make a call. | Öyleyse, bir telefon açmam gerekecek. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Elaine. Roz! | Elaine. Roz? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Hi. I'm hung up here. | Merhaba, ben burada kaldım. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
You got him? | Onu avladın mı? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I'll catch up to you later. I really want you to see this new painting I'm working on. | Dinle sana sonra yetişirim. Ve yeni tablomu görmeni çok istiyorum. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Okay. Bye. Bye. | Tamam görüşürüz. Görüşürüz. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Anyway, this is Sycamore Avenue. Uh huh. | İşte burası Sycamore bulvarı. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I live just back there. | Hemen şurada oturuyorum. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Beautiful trees. Mmm, pretty. | Ağaçlar çok güzel. Güzeldir. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
They lose their leaves. That's how we know it's winter. | Yaprakları dökülünce kış olduğunu anlıyoruz. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I wonder what kind they are. Oh, they're sycamore trees. | Türlerini bile bilmiyorum. Sycamore ağaçları. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I get it. Sycamores. Sycamore Avenue. | Anlıyorum! Sycamore ağaçları, Sycamore bulvarı. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I'm learning things from you already. | Şimdiden çok şey öğrettin. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I must be the man you're waitin' for. | Ben beklediğin adam olmalıyım. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I know all these useful things about the names of trees and the like. | Ağaç isimleri ve benzeri yararlı şeyleri bilirim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Hey, look up. No, keep walkin'. | Yukarı bak! Yürümeye devam et. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Take my arm. It's kind of scary, sort of like jumpin' with your eyes closed. | Kolumdan tut! Korkutucu bir şey! Gözlerin kapalı atlamak gibi. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
So did I hear you say somethin' about a painting? | Bir tablodan bahsettiğini duydum galiba. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Yes. I paint. Mm hmm. | Evet, resim yapıyorum. Öyle mi? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I'm one of those starving artists you hear about. Really? | Şu klasik aç kalmış ressamlardanım. Cidden mi? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I I'd love to see your work. | Eserlerini görmek isterdim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
You like art? Oh, yeah! Um... | Sanatı sever misin? Evet... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I, uh, I'm an artist. I stack rocks. | ...ben de bir sanatçıyım. Taş dizerim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Really? Yeah. They're these, um, cairns... | Gerçekten mi? Evet. Aslında taş yığınları, | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
these monument kind of things. | ...anıt gibi şeyler yaparım. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
What you do is, you get a bunch of rocks, | Önce bir miktar taş alırım. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
and you stack 'em up... | Ve üst üste dizerim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
and you cram stuff in the cracks... | Sonra çatlakları doldururum. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
and it's like a work of art. | Ve bir sanat eserine benzer. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Do you want to see? Sure. | Göstereyim mi? Tabii. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, first things first. | Her şey sırayla. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
First I'm gonna have to get my Elvis rock stackin'swamp mojo lined up here. | Öncelikle Elvis taşlarımı ve bataklık tılsımımı alıp karıştıracağım. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
We ell. | Evet! | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
And I'm gonna need your hand. | Sonra elini alacağım. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Ta da | Bitti. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
See, I made it, but I didn't make it. | Ben yaptım ama, onları ben yapmadım. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I mean I didn't make the rocks, but... | Yani taşları ben yapmadım ama... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I arranged them according to this moment. | ...bu ana göre ben düzenledim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
And... And the shape of your hand informed the way that it grew. | Ve elinin şekli de, nasıl yükseleceğini belirledi. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Look at it. | Ona bak! | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I see it. I mean really. | Görüyorum. Eminim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Look at it. See, it's got kind of a shape in there... | Ciddi ciddi. Dikkatli bak! Görüyor musun şöyle bir şekil var... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
that goes down and then around, and if you look at it with one eye maybe, | ...aşağı iniyor, dolaşıyor, tek gözle bakarsan, | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
you can see a face. | ...belki bir yüz görebilirsin. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Maybe some lips or some eyes. | Belki dudak ya da göz görebilirsin. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, say good bye. | Artık vedalaş. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Couldn't last forever. | İlelebet duramazdı. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, uh, | Şimdi... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
why don't you tell me about San... whatever? | ...bana şeyden bahsetsene, "San" neydi? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
San Antonio. San Antonio. | San Antonio. San Antonio. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Is it nice? | Güzel midir? | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Is it nice? Yeah, it's nice. | Güzel midir? Evet güzeldir. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
It's, uh, well, it's its own world, really. | Ayrı bir dünyadır aslında. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Every time I leave there and I come back, I get the feeling... | Ne zaman oradan ayrılıp geri dönsem sanki başka... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
that I'm comin' back to somethin' that I haven't discovered anywhere else. | ...hiçbir yerde bulamadığım bir şeye dönmüş gibi olurum. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
It's, uh, it's kind of hard to explain in words, really. It's... | Bunu kelimelerle açıklamak kolay değil. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
It's like an old woman who's lived long enough to know who she is. | Kendini tanıyacak kadar uzun yaşamış bir kadın gibi. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
You know? There's ghosts there. | Orada hayaletler var. Gerçekten hayaletler var. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I mean really, there are, and if you listen, you can hear them at night partying, | Geceleri dinlersen parti yapıp eğlendiklerini... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
...havin' a great old time. | ...duyabilirsin. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Sounds amazing. Well, most people who go there... | Kulağa hoş geliyor. Oraya gidenlerin çoğu... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
would probably just see the mini malls, | ...muhtemelen ağaçlık yolları, | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
the potholes in the streets and a lot of lawns that need waterin', | ...yollardaki derin çukurları ve sulanması gereken çimleri görür. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
but the really cool stuff's hidin' out. | Ama asıl güzellikler gizlidir. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I mean, you really have to know where to look for it. | Nerede arayacağını bilmen gerekir. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, I like it here. | Ben burayı seviyorum. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Uh, no, it isn't. I'm just... | Hayır, hayır değil, e... sadece... | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, I like it too. | Ben de seviyorum. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
So, I guess you're here on business. | Herhalde buraya iş için geldin. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, actually, I was, uh, I was goin' to China, | Hayır aslında ben Çin'e gidecektim, | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
but I decided to stay here instead. | ...ama burada kalmaya karar verdim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Oh? That makes no sense to me. | Bu bence pek mantıklı değil. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Well, let's just say that there really wasn't any reason for me to go. | Aslında gitmem için bir neden yoktu diyelim. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
I guess you're really worried about your business, being out of the country and all. | Herhalde yurtdışındayken işlerin kontrolden çıkacağından endişelendin. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |
Oh, not really. My grandmother's left in charge of that. It'll be all right. | Pek sayılmaz, işleri büyükanneme bıraktım, o halleder. | Still Breathing-1 | 1997 | ![]() |