• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 155555

English Turkish Film Name Film Year Details
I know I am. Olduğumu biliyorum. Biliyorum, hazırım. Olduğumu biliyorum. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I'm going to make them proud. Onları gururlandıracağım. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Radek, I'm going to make you proud. Radek, seni gururlandıracağım. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
The Wraith Replicator war is in full swing. Wraith Çoğalıcı savaşı tam gaz... Wraith çoğalıcı savaşı tam doruğunda. Wraith Çoğalıcı savaşı tam gaz... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
From what I hear, the Replicators are kicking some serious ass in their last offensive. Duyduğuma göre, son saldırılarında çoğalıcılar ciddi hasar vermişler. Duyduğum kadarı ile, çoğalıcılar son saldırılarında ciddi şekilde kıçlarını tekmeliyorlar. Duyduğuma göre, son saldırılarında çoğalıcılar ciddi hasar vermişler. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
That's good news, John. Well done. Bu iyi haber John. İyi işti. Bu güzel bir haber, john. Tebrikler. Bu iyi haber John. İyi işti. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Hey! I'll have the reports ready for you. Hey! Raporları senin için hazır ederim. Hey! Senin için raporumu hazırlayacağım. Hey! Raporları senin için hazır ederim. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Uh... what's new? Ne var ne yok? Uh... Yeni olan ne? Ne var ne yok? Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Just making preparations for the change in command here. Buradaki komuta değişikliği için hazırlık yapıyorduk sadece. Sadece buradaki komuta düzenindeki değişiklikler için hazırlıklar yapıyorum. Buradaki komuta değişikliği için hazırlık yapıyorduk sadece. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
You don't have to tell me. I already know. Bana söylemen gereksiz. Ben zaten biliyorum. Bana söylemene gerekmiyor. Zaten biliyorum Bana söylemen gereksiz. Ben zaten biliyorum. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Really? Sahi mi? Gerçekten mi? Sahi mi? Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I just want to say that I think the I.O.A. could not have made a better choice. Tek söylemek istediğim şu: UDİ daha iyi bir seçim yapamazdı. Söylemem gerekir ki I.O.A daha iyi bir seçim yapamazdı. Tek söylemek istediğim şu: UDİ daha iyi bir seçim yapamazdı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Thanks, Rodney. Sağ ol, Rodney. Teşekkürler, Rodney. Sağ ol, Rodney. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
No, no, no, no, you are too kind. Yo, yo, yo sen çok naziksin. hayır, hayır, çok kibarsın. Yo, yo, yo sen çok naziksin. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Uh... "thank you, Rodney?" Sağ ol Rodney. " Uh... "teşekkür ederim, Rodney. " Sağ ol Rodney. " Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
No, no, wait a minute. You mean the... Yo, yo bekle bir dakika. Yani diyorsun ki... hayır, hayır, bekle bir dakika. Demek istediğin... Yo, yo bekle bir dakika. Yani diyorsun ki... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Yeah. She's our new boss. Evet. Yeni patronumuz o. Evet, yeni patronumuz O. Evet. Yeni patronumuz o. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I thought you guys were dead. Öldüğünüzü sanmıştım. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Believe me, so did we. İnan bana, biz de öyle. İnan bana , öyleydi. İnan bana, biz de öyle. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
How did you manage to survive the Wraith attack on Sateda? Sateda'daki Wraith saldırısından nasıl kurtulmayı başardınız? Sateda'daki Wraith saldırısından kurtulmayı nasıl başardınız? Sateda'daki Wraith saldırısından nasıl kurtulmayı başardınız? Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
We weren't there. Orada değildik. Anlamadım. Orada değildik. Orada değildik. Anlamadım. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
When we first made the decision to fight back against the Wraith, Wraithlere karşı savaşma kararını ilk aldığımızda, onların bize gelmesini beklemedik. Wraithlere karşı savaşmaya ilk karar verdiğimizde, Wraithlere karşı savaşma kararını ilk aldığımızda, onların bize gelmesini beklemedik. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
we didn't just wait for them to come to us. Onların bize gelmesini beklemedik. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
We started running ops against some of their known strongholds. Onların bazı bilinen kalelerine karşı operasyonlar yapmaya başlamıştık. bilinen mevzilerinin bazılarına karşı operasyonlar başlattık. Onların bazı bilinen kalelerine karşı operasyonlar yapmaya başlamıştık. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
They were quick strikes. Hızlı saldırılardı. Çabuk saldırılardı. Hızlı saldırılardı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Get in, hit 'em hard, get out. İçeri gir, onlara sert vur, dışarı çık. içeri gir, darbeyi vur, dışarı çık. İçeri gir, onlara sert vur, dışarı çık. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Only on this particular occasion, we kind of messed up the getting out part. Sadece bir tane durumda, dışarı çık kısmını batırdık. sadece bu istisnai durumda, dışarı çıkma kısmında işi batırdık. Sadece bir tane durumda, dışarı çık kısmını batırdık. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I saw the darts hit your position. Dartların sizin pozisyonunuzu vurduğunu gördüm. Dartların bulunduğunuz pozisyonu vurduğunu gördüm. Dartların sizin pozisyonunuzu vurduğunu gördüm. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
What you didn't see was that we'd found a network of caves in the hillside. Görmediğin şey ise tepe tarafında bir mağaralar sistemi bulmuş olmamız. Görmediğin şey, tepe boyunca mağaralar ağı bulmuş olduğumuzdu. Görmediğin şey ise tepe tarafında bir mağaralar sistemi bulmuş olmamız. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
When the Wraith attacked Wraithler saldırdığında giriş kapandı ve biz içeri de kapalı kaldık. Wraithler saldırdığında Wraithler saldırdığında giriş kapandı ve biz içeri de kapalı kaldık. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
the entrance collapsed, and we were sealed in. giriş çöktü ve içeride kapalı kaldık. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
It took us three days to dig our way out. Oradan kazarak çıkmamız üç günümüzü aldı. Bir çıkış yolu bulmak için kazmamız üç gün sürdü. Oradan kazarak çıkmamız üç günümüzü aldı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
And by then, the place was crawling with them. O zamana kadar orası Wraithlerden geçilmiyordu. ve o zaman kadar, her yer onlarla kaynıyordu. O zamana kadar orası Wraithlerden geçilmiyordu. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
It was obvious they were gearing up for an attack. Saldırı için hazırlandıkları belliydi. Bir saldırı için hazırlandıkları çok açıktı. Saldırı için hazırlandıkları belliydi. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Took another two weeks before we could find our way through the gate, and by then... Geçide kadar ulaşmamız iki haftamızı aldı ve o zamana kadar... Kapıdan geçmek için bir çıkış yolu bulmak iki hafta daha aldı ve o zaman kadar Geçide kadar ulaşmamız iki haftamızı aldı ve o zamana kadar... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
it was too late. ...çok geç kalmıştık. çok geçti. ...çok geç kalmıştık. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
When we got back to Sateda, there was nothing left. Sateda'ya geri döndüğümüzde, geride bir şey kalmamıştı. Sateda'ya geri döndüğümüzde, geride hiç bir şey kalmamıştı. Sateda'ya geri döndüğümüzde, geride bir şey kalmamıştı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I'm sorry. Üzgünüm. Sizi asla arkada bırakmamalıydım. Üzgünüm. Üzgünüm. Sizi asla arkada bırakmamalıydım. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I should have never left you behind. Sizi asla geride bırakmamalıydım. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Don't be an idiot, Ronon. Aptal olma Ronon. Aptal olma, Ronon. Aptal olma Ronon. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
When you took second squad back to the gate, İkinci ekibi geçide geri götürdüğün zaman... İkinci takımı kapıyo götürdüğünde İkinci ekibi geçide geri götürdüğün zaman... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
you had no way of knowing those darts were going to come through ...o Dartların geleceğini bilmen imkansızdı. o dartların geleceğini bilmenin hiç bir yolu yoktu ...o Dartların geleceğini bilmen imkansızdı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
And if we'd have gone back with you Biz de sizinle geri dönmüş olsaydık... ve biz de seninle birlikte geri gitmiş olsaydık Biz de sizinle geri dönmüş olsaydık... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
then we would have died in the attack on Sateda along with everybody else. ...diğer herkesle birlikte Sateda'daki saldırıda ölmüş olurduk. Sateda'ki saldırıda herkes gibi ölmüş olurduk. ...diğer herkesle birlikte Sateda'daki saldırıda ölmüş olurduk. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
The only reason why you survived Senin hayatta kalmanın tek nedeni seni kaçak yapmış olmaları. Hayatta kalmanın tek nedeni Senin hayatta kalmanın tek nedeni seni kaçak yapmış olmaları. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
was because they made you a runner. seni bir koşucu yapmalarıydı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
You heard about that? Bundan haberiniz var mıydı? Bunu duydun mu? Bundan haberiniz var mıydı? Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
A while back, we started hearing stories. Bir süre önce, hikayeler duymaya başladık. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
They said you were seven feet tall and had the strength of five men. Senin iki buçuk metre boyunda ve beş adamın gücünde olduğunu söylüyorlardı. Senin 2 metre boyunda ve 5 erkeğin gücüne sahip olduğun anlatılıyordu. Senin iki buçuk metre boyunda ve beş adamın gücünde olduğunu söylüyorlardı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
People like to exaggerate. İnsanlar abartmayı severler. İnsanlar abartmayı sever. İnsanlar abartmayı severler. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
They also said you killed a hundred Wraith. Ayrıca senin yüz tane Wraith öldürdüğünü söylediler. Yüz tane de Wraith öldürdüğün de söyleniyordu. Ayrıca senin yüz tane Wraith öldürdüğünü söylediler. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
That part sounds about right. O kısmı doğru işte. Bu kısım doğru. O kısmı doğru işte. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Well, then... Peki o zaman... O halde... Peki o zaman... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
to the misery of our enemies düşmanlarımızın perişanlığına... düşmanlarımızın ızdırabına düşmanlarımızın perişanlığına... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
and the reunion of friends ve ölümden dönen dostların tekrar buluşmasına. ve arkadaşların ölümden dönüp ve ölümden dönen dostların tekrar buluşmasına. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
come back from the dead. yeniden bir araya gelmesine. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Oh, yeah. Evet. Oh, evet. Evet. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
On the day I left Chulak Chulak'ı terk ettiğim gün Usta Brataca bana dedi ki... Chulak'tan ayrıldığım gün Chulak'ı terk ettiğim gün Usta Brataca bana dedi ki... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
master Bratac said to me Üstad Bratac bana dedi ki Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
"draw from your past "Geçmişini birlikte götür, ama geçmişinin senden götürmesine izin verme. "geçmişine çizgi çek "Geçmişini birlikte götür, ama geçmişinin senden götürmesine izin verme. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
but do not let your past draw from you." ama geçmişinin sana çizgi çekmesine izin verme. " Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
That's good advice. Bu iyi bir öğüt. Bu iyi bir tavsiye. Bu iyi bir öğüt. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Still, I know I'm going to miss this place, Yine de, burayı ve hepinizi özleyeceğimi biliyorum. Bu yeri özleyeceğimi biliyorum, Yine de, burayı ve hepinizi özleyeceğimi biliyorum. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I would have been offended had you felt otherwise. Başka türlü hissetseydin gücenirdim. Aksi yinde hissetsen alınırdım. Başka türlü hissetseydin gücenirdim. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
10 years is a long time. On yıl uzun bir zaman. 10 yıl uzun bir süre. On yıl uzun bir zaman. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
It has been 10 years well spent. İyi geçen bir on yıldı. İyi harcanmış bir 10 sene İyi geçen bir on yıldı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
We have defeated numerous enemies and overcome many threats. Çok sayıda düşmanı bozguna uğrattık, birçok tehlikenin üstesinden geldik. Sayısız düşmanı yendik ve birçok tehditin üstesinden geldik. Çok sayıda düşmanı bozguna uğrattık, birçok tehlikenin üstesinden geldik. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
It was never dull. Hiç sıkıcı olmadı. Asla sıkıcı değildi. Hiç sıkıcı olmadı. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
We have accomplished much here, Burada çok şey başardık, ama şimdi Atlantis'in yardımına ihtiyacı var. Bir çok görevin üstesinden geldik burada Burada çok şey başardık, ama şimdi Atlantis'in yardımına ihtiyacı var. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
but now it is Atlantis that is in need of you. ama şimdi sana ihtiyacı olan Atlantis Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Part of me is looking forward to going, but... Bir parçam gitmek için sabırsızlanıyor, ama... bir parçam gitmeyi çok istiyor ama... Bir parçam gitmek için sabırsızlanıyor, ama... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
you know, there's a part of me that thinks maybe it's too soon, ...belki de çok erken olduğunu düşünen bir parçam daha var... bilirsin, çok erken olduğunu düşünen bir parçam da var, ...belki de çok erken olduğunu düşünen bir parçam daha var... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
that I'm leaving my work here unfinished. ...buradaki işimi sona erdirmediğim için. ki buradan işimi bitirmeden ayrılıyorum. ...buradaki işimi sona erdirmediğim için. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Your work will continue İşin sadece başka bir yerde devam edecek. İşind evam edecek İşin sadece başka bir yerde devam edecek. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
only in a different place. sadece farklı bir yerde Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
You have been bestowed an incredible honor, Colonel Carter, Sana büyük bir onur bahşedildi, Albay Carter... Sana inanılmaz bir onr bahşedildi Albay Carter, Sana büyük bir onur bahşedildi, Albay Carter... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
and I believe you should embrace it. ...bence bunu kucaklamalısın. ve bunu kabul etmen gerektiğine inanıyorum. ...bence bunu kucaklamalısın. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
And know this... Ve şunu unutma... ve şunu bil... Ve şunu unutma... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
though we may not be leaving with you, ...seninle birlikte gelmiyor olsak da... seninle birlikte gitmesek bile, ...seninle birlikte gelmiyor olsak da... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
SG 1 will never be far away. Sg 1 asla uzakta değil. SG 1 asla uzakta olmayacak. Sg 1 asla uzakta değil. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
So I can expect you guys to come and visit sometime? O zaman gelip ziyaret etmenizi bekleyebilir miyim? Sizin beni bazan ziyaret etmenizi umabilir miyim? O zaman gelip ziyaret etmenizi bekleyebilir miyim? Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Undomesticated equines could not keep me away. Vahşi aygırlar bile beni uzak tutamaz. evcilleştirilmiş atlar beni uzakta tutamaz. Vahşi aygırlar bile beni uzak tutamaz. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Nice call back. İyi hafıza. Güzel deyim. İyi hafıza. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Indeed Kesinlikle. Öyle Kesinlikle. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
It's a selection of fruits from the various worlds we trade with. Ticaret yaptığımız çeşitli gezegenlerden meyveler. Ticaret yaptığımız gezegenlerden meyve seçimi. Ticaret yaptığımız çeşitli gezegenlerden meyveler. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I thought it'd be thoughtful. Düşünceli bir davranış olur dedim. Düşünceli olacağını düşündüm. Düşünceli bir davranış olur dedim. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Try lame. Aptalca desene şuna. Zayıh deneme. Aptalca desene şuna. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Really, and what would you suggest? Sahi mi, sen ne önerirsin? Gerçekten mi, ne önerirsin? Sahi mi, sen ne önerirsin? Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
You know, maybe some flowers. Belki birkaç çiçek. Bilirsin, belki biraz çiçek. Belki birkaç çiçek. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
You could brighten up her quarters. İkamethanesini aydınlatabilirsin. Odasını canlandırabilirsin. İkamethanesini aydınlatabilirsin. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Oh, flowers. Çiçekler tabi ya. Oh, çiçekler. Çiçekler tabi ya. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Here, take this, and go. İşte al bunu ve git. işte, bunu al, ve git. İşte al bunu ve git. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Colonel Carter Albay Carter, Atlantis'e hoşgeldiniz. Albay Carter Albay Carter, Atlantis'e hoşgeldiniz. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
It's nice to be here. Burada bulunmak güzel. Burada olmak güzel. Burada bulunmak güzel. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I want you all to know how honored I am to accept this appointment. Bu tayini kabul etmekten ne kadar büyük bir onur duyduğumu bilmenizi istiyorum. bu görevi kabul etmekle ne kadar çok onur duyduğumu bilmenizi istiyorum. Bu tayini kabul etmekten ne kadar büyük bir onur duyduğumu bilmenizi istiyorum. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I've come here fully committed to this expedition, Bu keşif ekibine Atlantis'e tam bir bağlılık içinde geldim... Buraya bu göreve, kendimi tamamen adayarak geldim Bu keşif ekibine Atlantis'e tam bir bağlılık içinde geldim... Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
to Atlantis, and most importantly, to each and every one of you. Atlantis'e ve en önemlisi her birinize Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I look forward to working with all of you. Hepinizle çalışmayı dört gözle bekliyorum. Hepinizle çalışmak için sabırsızlanıyorum. Hepinizle çalışmayı dört gözle bekliyorum. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
Nice speech. Güzel konuşmaydı. Teşekkürler. Güzel konuşma. Güzel konuşmaydı. Teşekkürler. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
I also do weddings and award shows. Ayrıca evlilik ve ödül töreni konuşmaları da yaparım. Düğünlerde ve ödül törenerinde de konuşuyorum Ayrıca evlilik ve ödül töreni konuşmaları da yaparım. Stargate: Atlantis Reunion-1 2007 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155550
  • 155551
  • 155552
  • 155553
  • 155554
  • 155555
  • 155556
  • 155557
  • 155558
  • 155559
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact