Search
English Turkish Sentence Translations Page 152054
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Sorry. I couldn't put it off. It's okay. | Affedersin. Sonraya bırakamazdım. Önemli değil. | Spawn-2 | 1997 | |
| Even an accused child killer needs a good defense, right? | Sanık koltuğundaki çocuk katili bile iyi bir savunmayı hak eder, değil mi? | Spawn-2 | 1997 | |
| We're gonna need some general information during these proceedings... | Bu işlemler sırasınca bazı genel bilgilere ihtiyacımız olacak... | Spawn-2 | 1997 | |
| Kyle, you're accused of murdering eight children. | Kyle, 8 çocuğu öldürmekle suçlanıyorsun. | Spawn-2 | 1997 | |
| I been a good boy. I don't hurt nobody no more. | Uslu bir çocuk oldum. Kimseyi incitmem artık. | Spawn-2 | 1997 | |
| Kyle, you were given a toxicology test when you were arrested. Correct? | Kyle, tutuklandığın zaman toksikoloji testinden geçmişsin. Doğru mu? | Spawn-2 | 1997 | |
| Then again, the police found conclusive evidence in Kyle's room... | Ve ayrıca, polis Kyle'ın odasında kesin kanıtlar bulmuş... | Spawn-2 | 1997 | |
| Poor Kylie here's all I got left. | Huzura erecek mi? Bilmem gerek. | Spawn-2 | 1997 | |
| The media spokesperson for the New York City Police Department... | New York Şehri Polis Departmanı'nın temsilcisi... | Spawn-2 | 1997 | |
| Asked to possibly reopen the Kyle Watson child killer case... | Polis tarafından yapılan bariz bir gafletin sonucunda, çocuk katili... | Spawn-2 | 1997 | |
| But you look so good. | Ama çok güzel çıkmışsın. | Spawn-2 | 1997 | |
| Stop it, you! | Bırak şunu! | Spawn-2 | 1997 | |
| Just doesn't make sense. | Mantıklı gelmiyor. | Spawn-2 | 1997 | |
| I'll have to show you. | Sana göstermem gerek. | Spawn-2 | 1997 | |
| So get a hobby. | Kendine bir hobi bul, o hâlde. | Spawn-2 | 1997 | |
| that evidence may actually have been planted. Wow. | ...kanıtların düzenlenmiş olabileceğini buldular. İlginç. | Spawn-2 | 1997 | |
| Somebody check if those cops ever worked for the L.A.P.D. | Biri, şu polislerin L.A.P.D'de çalışıp çalışmadıklarını kontrol etsin. | Spawn-2 | 1997 | |
| back to our all big band sounds. | ...müzik yayınına geri dönüyoruz. | Spawn-2 | 1997 | |
| Both great artists... | İkisi de muazzam sanatçılar. | Spawn-2 | 1997 | |
| incident after incident... | Terry iyi bir adam ve iyi bir baba, ama... | Spawn-2 | 1997 | |
| Our tits are in a fucking wringer. We don't need trouble from Rome. | ...ve genç ki. | Spawn-2 | 1997 | |
| l'm waiting for your answer, smart boy. | Cevabını bekliyorum, parlak çocuk. | Spawn-3 | 1997 | |
| l won't say anything. l swear. | Hiçbir şey söylemeyeceğim. Yemin ederim. | Spawn-3 | 1997 | |
| l was just trying to help. Okay? | Yalnızca yardım etmeye çalışıyorum. Tamam mı? | Spawn-3 | 1997 | |
| How do l deal with this? | Bununla nasıl başa çıkayım? | Spawn-3 | 1997 | |
| l see you asking me to do you a favor... | Sana bir iyilik yapmamı istediğini... | Spawn-3 | 1997 | |
| All l'm saying is this smells like the work... | Tek dediğim; soktuğumun hükümet eğitimli suikastçilerinden... | Spawn-3 | 1997 | |
| Okay, man. What'd l do, huh? | Pekâlâ, ahbap. Ne yaptım? | Spawn-3 | 1997 | |
| What'd l do, man? | Ne yaptım ben, ahbap? | Spawn-3 | 1997 | |
| lt's the ice cream guys! Let's go! | Dondurmacı bu, arkadaşlar! Haydi, haydi! | Spawn-3 | 1997 | |
| l've got nowhere else to go, that's all. | Gidecek başka yerim yok, hepsi bu. | Spawn-3 | 1997 | |
| What'd l tell you, huh? He's something, ain't he? | Size ne demiştim, ha? Onda bir şeyler var, değil mi? | Spawn-3 | 1997 | |
| By the time l hang up this phone, he better be over the Atlantic. | Ahizeyi yerine koyduğum sırada Atlantik'in üstünde olsa iyi olur. | Spawn-3 | 1997 | |
| l hear you're going to take a pass on the presidential race. | Başkanlık yarışından vazgeçmek üzere olduğunuzu duydum. | Spawn-3 | 1997 | |
| How do you know that? l've barely told my wife! | Bunu nasıl biliyorsun? Karıma ancak söyledim! | Spawn-3 | 1997 | |
| To be honest, l never wanted the Oval Office. | Dürüst olmak gerekirse, Oval Ofis'i hiç istemedim. | Spawn-3 | 1997 | |
| There are rules to follow. lt's my task to make sure you do. | Uyulması gereken kurallar var. Uyduğundan emin olmak benim işim. | Spawn-3 | 1997 | |
| What am l into here? | Neyim ben burada? | Spawn-3 | 1997 | |
| lf you know what the hell's going on, old man... | Eğer neler döndüğünü biliyorsan, ihtiyar... | Spawn-3 | 1997 | |
| Don't kill me, please. l'm not worth it. | Beni öldürme, lütfen. Buna değmem. Ben bir hiçim. | Spawn-3 | 1997 | |
| Yeah! l've seen him. | Evet! Onu gördüm. | Spawn-3 | 1997 | |
| Nobody goes back there. lt's a pit. | Kimse oradan geri dönmez. Orası bir çukur. | Spawn-3 | 1997 | |
| ln most instances, those places have a hidden power. | Çoğu zaman, bu yerlerin gizli güçleri vardır. | Spawn-3 | 1997 | |
| lf he's dead, just leave him. Probably better off. | Eğer öldüyse, bırakalım öyle kalsın. Herhalde böylesi daha iyidir. | Spawn-3 | 1997 | |
| Well, l can get your thermals back up and your full UV specs... | Termalleri ve UV donanımlarını düzeltebilirim... | Spawn-3 | 1997 | |
| Can l use the eye? Yes or no? | Gözü kullanabilecek miyim? Evet mi hayır mı? | Spawn-3 | 1997 | |
| l'm a good boy. | Uslu bir çocuğum ben. | Spawn-3 | 1997 | |
| l'm no doctor, but based on what l've heard... | Ben doktor değilim ama duyduklarıma dayanarak... | Spawn-3 | 1997 | |
| l already done lost my husband and my little girl. | Zaten kocamı ve küçük kızımı kaybettim. | Spawn-3 | 1997 | |
| Poor Kylie here's all l got left. | Bir tek zavallı Kylie kaldı. | Spawn-3 | 1997 | |
| l don't hurt nobody. | Ben kimseye zarar vermem. | Spawn-3 | 1997 | |
| What? l don't like downtime. You know that. | Ne? Boş zaman geçirmeyi sevmem. Bunu biliyorsun. | Spawn-3 | 1997 | |
| ln local news, it looks like police... | Yurttan haberlerde, polis... | Spawn-3 | 1997 | |
| You prostrate yourself before him. Understand? | Onun ayaklarına kapanacaksın. Anladın mı? | Spawn-4 | 1997 | |
| about what happened to Overkill. | ...çok, çok üzgün olduğumuzu söyle. | Spawn-4 | 1997 | |
| Don't worry. l got it covered. | Endişelenmeyin, Bay Twist. Ben hallederim. | Spawn-4 | 1997 | |
| Angela. Hey, you can't | Angela. Hey, içeri... | Spawn-4 | 1997 | |
| Angela. Really. | Angela. Gerçekten. | Spawn-4 | 1997 | |
| You realize it's this kind of behavior that makes it difficult to trust you. | Bu tarz davranışların, sana güvenmeyi zorlaştırdığını biliyorsun. Kimse sizi öldürmeye cesaret edemez. | Spawn-4 | 1997 | |
| l'm here. l'm talking to you, Ambassador. | Buradayım. Seninle konuşuyorum, Büyükelçi. | Spawn-4 | 1997 | |
| Hey! Let the little guys have some. | Hey! Bırak da, ufaklıklar da yesin. | Spawn-4 | 1997 | |
| Nobody wants nothing to do with it. | Kimse onunla bir şey yapmak istemiyor. | Spawn-4 | 1997 | |
| and a latent print off the little girl's eyeball, clear as Christmas. | ...ve küçük kızın gözbebeğinden alınan gizli bir kanıt, Noel gibi aşikâr. | Spawn-4 | 1997 | |
| Thumb from the left hand of your perp. Not Watson's. | Senin failin sol baş parmağı. Watson'a ait değil. | Spawn-4 | 1997 | |
| l haven't seen a maneuver like that since Al Simmons. | Al Simmons'tan beri böyle beceriklisini görmemiştim. | Spawn-4 | 1997 | |
| Who else have you talked to about this? | Başka kime bundan bahsettin? | Spawn-4 | 1997 | |
| l'm glad you did. | Öyle yaptığına memnunum. | Spawn-4 | 1997 | |
| You've got some balls coming here, hero. | Epey cesurmuşsun, kahraman. | Spawn-4 | 1997 | |
| We both know it. | İkimiz de bunu biliyoruz. | Spawn-4 | 1997 | |
| Why they're willing to express such intimate, often sexual thoughts... | Neden cinsel içerikli imâları, genellikle cep telefonları... | Spawn-4 | 1997 | |
| l'll tell you why, Twitch. People are friggin' morons. | Bak sana ne diyeceğim, Twitch. İnsanlar aylak moronlardır. | Spawn-4 | 1997 | |
| On the national front... | Ulusal haberlerde... | Spawn-4 | 1997 | |
| Something tells me you're not gonna bite. | İçimden bir ses, senin bunu yemeyeceğini söylüyor. | Spawn-4 | 1997 | |
| Forget it. They had to use dental records to identify them. | Unut bunu. Teşhis edebilmek için diş kayıtlarına bakmak zorunda kaldılar. | Spawn-4 | 1997 | |
| lt ain't healthy. | Sağlıklı değil. | Spawn-4 | 1997 | |
| Of course, what do l know, right? | Tabii, ben ne bilirim, değil mi? | Spawn-4 | 1997 | |
| Warriors can feel forces massing against them. | Savaşçılar, üzerlerine doğrultulmuş güçleri hissedebilir. | Spawn-4 | 1997 | |
| The agonizing wait for battle becomes a way of life... | Acı veren savaş bekleyişi, yaşam tarzına dönüşür... | Spawn-4 | 1997 | |
| Whoever the bastard is, he's dead. He just doesn't know it yet. | Bu piç her kimse, artık ölü. Bunu henüz bilmiyor sadece. | Spawn-4 | 1997 | |
| Suspect holding possible kidnap victim. | Şüpheli, olası kaçırılan kurbanı tutuyor. | Spawn-4 | 1997 | |
| Now, l may have done that... | Şimdi, bunu yapmış olabilirim... | Spawn-4 | 1997 | |
| Killing kids. That's about catching the innocence. | Çocukları öldürmek. Günahlardan arınmanın yolu bu. | Spawn-4 | 1997 | |
| Take a peek. See the party? | Bir göz atın. Partiyi görüyor musunuz? | Spawn-4 | 1997 | |
| Bottoms up, big guy. | Kaldır kıçını, koca adam. | Spawn-4 | 1997 | |
| Requesting help. Officer down, Madison and 43rd Street. | Destek isteniyor. Memur vuruldu, Madison ile 43. Cadde. | Spawn-4 | 1997 | |
| Where is he? What you talking about? Where's who? | Nerede o? Ne diyorsun sen? Kim nerede? | Spawn-4 | 1997 | |
| l clocked him. l know it. | Ona nişan aldım. Bunu biliyorum. | Spawn-4 | 1997 | |
| lt's concerned with the family, which is the backbone of this country. | Aile kavramını içermektedir ki; bu da bu ülkenin omurgası demektir. | Spawn-4 | 1997 | |
| lf successful, it will enable us to thrive... | Eğer başarılı olursak, dünyadaki en büyük ülke olarak... | Spawn-4 | 1997 | |
| in spite of resistance from Capitol Hill? | ...beyannamesi için oy kullanacağınızı mı söylüyorsunuz? | Spawn-4 | 1997 | |
| Grenade fragments and a big hole, sir. | Bomba kalıntıları ve büyük bir çukur, efendim. | Spawn-4 | 1997 | |
| Get him outta there. | Götürün onu buradan. | Spawn-4 | 1997 | |
| What about the weapons we've lost? | Kaybettiğimiz silahların yerini bulmak için ne yapıyoruz? | Spawn-4 | 1997 | |
| Not worried about the Boy Scout? | İzci Çocuk, seni endişelendirmiyor mu? | Spawn-4 | 1997 | |
| Overzealous, like our little South American project. | Fazla isteklisin. Aynı, küçük Güney Amerika projemizdeki gibi. | Spawn-4 | 1997 | |
| She's got some ex cop digging into deep evidence files. | Delil dosyalarını kurcalayan eski bir polisle çalışıyor. | Spawn-4 | 1997 | |
| Then you're on. | Sonra sıra senindir. | Spawn-4 | 1997 | |
| Are you going to do what's right... | Doğru olanı mı yapacaksın... | Spawn-4 | 1997 | |
| Why? He didn't ask for help. | Niçin? Yardım istemedi. | Spawn-4 | 1997 | |
| Look, you can't push people out of the way... | Bak, kendi özel alanını yaratıyorsun diye... | Spawn-4 | 1997 |