Search
English Turkish Sentence Translations Page 151035
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| l can hardly hear you. What are you doing right now? | Seni zar zor duyuyorum. Ne yapıyorsun şimdi? | Solaris-2 | 1972 | |
| Sartorius wants to see us in the laboratory. | Sartorius bizi görmek istiyor. Laboratuvarda. | Solaris-2 | 1972 | |
| Yes, l'll be right with you. | Tamam, hemen yanına geliyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| Chris, what's wrong with me? | Chris, benim sorunum ne? | Solaris-2 | 1972 | |
| ls it epilepsy? | Sara mı? | Solaris-2 | 1972 | |
| We've been waiting for you. | Sizi bekliyorduk. | Solaris-2 | 1972 | |
| l couldn't get away sooner. | Daha erken kaçamazdım. | Solaris-2 | 1972 | |
| Are these yours? No, they're Snout's. | Bunlar sizin mi? Hayır, Snout'un. | Solaris-2 | 1972 | |
| As far as l'm able to observe, they are structured... | Gözlemleyebildiğim kadarıyla, onlar yapılandırılmış... | Solaris-2 | 1972 | |
| Let's call them ''The Visitors''. | Onlara'Ziyaretçiler' diyelim. | Solaris-2 | 1972 | |
| While our structure is atomical, theirs is based on neutrinos. | Bizim yapımızın atom, onlarınki ise nötron temelli. | Solaris-2 | 1972 | |
| But any neutrino system would lack stability. | Ama nötron sistemleri kararsızdır. | Solaris-2 | 1972 | |
| There must be a magnetic field out of Solaris stabilizing them. | Solaris'in dışında onları kararlı kılan bir manyetik alan olmalı. | Solaris-2 | 1972 | |
| You've got an excellent specimen. | Sizinki kusursuz bir model. | Solaris-2 | 1972 | |
| She is my wife! | O benim karım! | Solaris-2 | 1972 | |
| My congratulations. l'm delighted. | Tebrikler. Memnun oldum. | Solaris-2 | 1972 | |
| Take a blood sample from your ''wife''. | 'Karın'ızdan bir kan örneği alsanıza. | Solaris-2 | 1972 | |
| Why should l? You'll see things a lot clearer. | Neden? Daha rahat anlarsınız. | Solaris-2 | 1972 | |
| What do you think, Snout? | Sen ne düşünüyorsun, Snout? | Solaris-2 | 1972 | |
| l'm fed up with the lot ofyou! | Hepinizden bıktım! | Solaris-2 | 1972 | |
| l used acid to burn the blood, but it regenerates itself. | Kanı yakmak için asit kullandım, ama kendini tekrar oluşturuyor. | Solaris-2 | 1972 | |
| Self regeneration? lmmortality! Faust's problem. | Oto oluşum mu? Ölümsüzlük! Faust'un derdi. | Solaris-2 | 1972 | |
| There's no need of absorbent cotton. | Hidrofilli pamuğa hiç gerek yok. | Solaris-2 | 1972 | |
| Are you qualified to perform an autopsy? | Siz otopsi yapabilecek vasıfta mısınız? | Solaris-2 | 1972 | |
| She's my wife. Don't you understand? | O benim karım. Anlamıyor musunuz? | Solaris-2 | 1972 | |
| lt's more humane to experiment on them than on the earth rabbits. | Onların üzerinde yapılan deney tavşanlardakilerden daha insancıldır. | Solaris-2 | 1972 | |
| lt would be like cutting off my own leg. | Kendi bacağımı kesip koparmak gibi olurdu. | Solaris-2 | 1972 | |
| Did you feel pain when you broke through the door? | Kapıyı kırmaya çalışırken acı hissettin mi? | Solaris-2 | 1972 | |
| Pain? Of course! | Acı mı? Elbette! | Solaris-2 | 1972 | |
| So if l ever catch you attempting anything on her... | Sizi ona herhangi bir şey yapmaya kalkarken yakalarsam... | Solaris-2 | 1972 | |
| You're very lucky to have established an emotional contact with them. | Onlarla duygusal bir bağ kurduğunuz için çok şanslısınız. | Solaris-2 | 1972 | |
| lt may feel pleasant, but... | Hoş gelebilir, ama... | Solaris-2 | 1972 | |
| What? Are you envious? Perhaps. | Ne insanı? Ne? Kıskandınız mı? Belki. | Solaris-2 | 1972 | |
| No, you can't feel any guilt, the guilt is mine. | Hayır, hiç suçluluk duymayın, suç bende. | Solaris-2 | 1972 | |
| When you have turned yourself into a hopeless cripple, | Kendinizi umutsuz bir kötürüme çevirdiğinizde, | Solaris-2 | 1972 | |
| you can call on us. We will empty your chamber pot. | bizi çağırırsınız. Sizin lazımlığınızı temizleriz. | Solaris-2 | 1972 | |
| Toward whom are you guilty? Toward you, among others. | Kime karşı suçluluk duyuyorsunuz? Diğerlerinin içinde size de. | Solaris-2 | 1972 | |
| My father shot most ofthe film. l shot bits of it. | Filmin çoğunu babam çekti, birazını da ben çektim. | Solaris-2 | 1972 | |
| l don't even know my own self. Who am l? | ben kim olduğumu dahi bilmiyorum. Kimim ben? | Solaris-2 | 1972 | |
| As soon as l close my eyes l can't recall what my face is like. | Gözlerimi kapatır kapatmaz yüzüm nasıldı unutuveriyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| Yes, all humans do. | Evet, bütün insanlar bilir. | Solaris-2 | 1972 | |
| That woman in the white fur coat, she hated me. | Şu beyaz kürklü kadın, benden nefret ederdi. | Solaris-2 | 1972 | |
| That woman died long ago, before we ever met. | O kadın öleli çok oldu, biz daha tanışmamıştık. | Solaris-2 | 1972 | |
| Stop fooling me. | Beni kandırmayı kes. | Solaris-2 | 1972 | |
| l do remember that l came over for tea, | Çay içmeye geldiğimi hatırlıyorum, | Solaris-2 | 1972 | |
| and she told me to leave the house. | bana evi terk etmemi söylemişti. | Solaris-2 | 1972 | |
| So l left at once. l remember it very well. | Ben de derhal terk ettim. Bunu çok iyi hatırlıyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| After that, l went away. That was the last time we ever saw each other. | Sonra, ben gittim. Bu birbirimizi gördüğümüz son andı. | Solaris-2 | 1972 | |
| To another city. | Başka bir şehre. | Solaris-2 | 1972 | |
| Why? l was transferred. | Neden? Taşındım. | Solaris-2 | 1972 | |
| Why didn't you take me with you? | Beni niye yanında götürmedin? | Solaris-2 | 1972 | |
| Because you refused to come. | Çünkü sen gelmeyi reddettin. | Solaris-2 | 1972 | |
| Yes, l remember that. | Evet, bunu hatırlıyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| Sorry, l thought you were awake. | Üzgünüm, uyanıksın sanmıştım. | Solaris-2 | 1972 | |
| The rate of regeneration has slowed. | Tekrar yapılanma yavaşladı. | Solaris-2 | 1972 | |
| For two or three hours we can be rid of our visitors. | İki üç saatliğine ziyaretçilerimizden kurtulabiliriz. | Solaris-2 | 1972 | |
| And you've come in the middle of the night to tell me that? | Gecenin bir yarısı bunu söylemeye mi geldin? | Solaris-2 | 1972 | |
| l'll tell you exactly why l came. | Sana aslında neden geldiğimi söyleyeyim. | Solaris-2 | 1972 | |
| We thought that since the ocean | Düşündük ki okyanus biz uyurken | Solaris-2 | 1972 | |
| extracts our visitors from us during our sleep, | 'Ziyaretçi'lerimizi bizden aldığına göre | Solaris-2 | 1972 | |
| it might be in our interest to communicate to it our waking thoughts. | onu uyanıkken ki düşüncelerimize nakletmeye çalışabiliriz. | Solaris-2 | 1972 | |
| Yes, but how? By X rays. | Evet ama nasıl? X ışınlarıyla. | Solaris-2 | 1972 | |
| Perhaps it will get the message and spare us all these apparitions. | Belki mesajı alır ve bizi bu hayaletlerden kurtarır. | Solaris-2 | 1972 | |
| Again your idiotic X ray theories about the greatness of science? | Yine senin şu bilimin büyüklüğü hakkındaki aptal X ışını teorilerin mi? Yine mi bilimin yüceliği hakkındaki şu gülünç x ışını vaazları? | Solaris-2 | 1972 | |
| We'll modulate the beam with the brain waves of one of us. | Işık demetlerini birimizin beyin dalgalarıyla modüle ederiz. | Solaris-2 | 1972 | |
| One of us means me, of course? A transcription of my thoughts? | Birimiz ben demek, tabii ki? Düşüncelerimin bir kopyası mı? | Solaris-2 | 1972 | |
| What if l want her to die, to disappear? | Ya onun ölmesini yok olmasını istersem? | Solaris-2 | 1972 | |
| Give everything back to that... mass ofjelly? | Her şeyi geri vermek istersem şu... jöle tabakasına? | Solaris-2 | 1972 | |
| lt's already invaded my soul. | Ruhumu çoktan istila etti. | Solaris-2 | 1972 | |
| Chris, we're losing time. Sartorius has another project. | Chris, zaman kaybediyoruz. Sartorius'un başka bir projesi var. | Solaris-2 | 1972 | |
| The annihilator. To destroy only neutrino systems. | Yok edici. Sadece nötron sistemleri üzerine etki eden. | Solaris-2 | 1972 | |
| l convinced him that we should start with the encephalogram. | Onu Beyin Halogramı ile başlamamız gerektiğine ikna ettim. | Solaris-2 | 1972 | |
| And one more thing... For now, forget all about it. | Bir şey daha... Şimdilik, hepsini unut. | Solaris-2 | 1972 | |
| Tomorrow's my birthday. You're invited. | Yarın benim doğum günüm. Davetlisin. | Solaris-2 | 1972 | |
| You're trying to patch it up? Yes, l am. | Aramızı düzeltmeye mi çalışıyorsun? Evet. | Solaris-2 | 1972 | |
| Not so loud, she's sleeping. | Ses çıkarma, uyuyor. | Solaris-2 | 1972 | |
| So she knows how to sleep already? This is going to end badly. | Şimdiden nasıl uyunur öğrendi ha? Bunun sonu kötüye varacak. | Solaris-2 | 1972 | |
| What do you propose then? | O halde ne öneriyorsun? | Solaris-2 | 1972 | |
| Nothing. So you'll come? To the library tomorrow? | Hiçbir şey. Gelecek misin? Yarın, kütüphaneye? | Solaris-2 | 1972 | |
| We'll set up the table. At least there are no windows there. | Masayı düzenleyeceğiz. En azından orada pencere yok. | Solaris-2 | 1972 | |
| ln the meantime let's go and see Sartorius. | Aynı zamanda gidip Sartorius'u görelim. | Solaris-2 | 1972 | |
| She's sleeping. Suppose that she follows us? | Uyuyor. Sence peşimizden gelir mi? | Solaris-2 | 1972 | |
| Try leaving the door unlocked this time. | Bu sefer kapıyı kilitlememeye çalış. | Solaris-2 | 1972 | |
| What door? lt's just a mirage. | Ne kapısı? Bu sadece bir serap. | Solaris-2 | 1972 | |
| Why aren't you sleeping? | Niye uyumuyorsun? | Solaris-2 | 1972 | |
| We have to talk. About what? | Konuşmalıyız. Ne hakkında? | Solaris-2 | 1972 | |
| l don't know where l came from. Do you know? | Nereden geldiğimi bilmiyorum. Sen biliyor musun? | Solaris-2 | 1972 | |
| lfyou do know, and you can't tell me, for some reason, | Eğer biliyor da, bir sebepten bana anlatamıyorsan, | Solaris-2 | 1972 | |
| perhaps one day you will, Chris? | bir gün anlatırsın değil mi, Chris? | Solaris-2 | 1972 | |
| What are you talking about? l don't understand anything. | Sen neden söz ediyorsun? Hiçbir şey anlamıyorum. | Solaris-2 | 1972 | |
| You won't tell, you're afraid to. | Söylemeyeceksin, korkuyorsun söylemeye. | Solaris-2 | 1972 | |
| So l'll have to tell you. | Demek ben sana anlatacağım. | Solaris-2 | 1972 | |
| l'm not Hari. Hari is dead... | Ben Hari değilim. Hari öldü... | Solaris-2 | 1972 | |
| She took poison. | Zehir aldı. | Solaris-2 | 1972 | |
| And l'm someone else. | Ve ben başka biriyim. | Solaris-2 | 1972 | |
| Who've you been talking to? Sartorius told me. | Sen kiminle konuştun? Sartorius bana anlattı. | Solaris-2 | 1972 | |
| When? Last night? | Ne zaman? Dün gece mi? | Solaris-2 | 1972 | |
| lt would've been less painful ifyou'd told me yourself. | Kendin anlatsaydın daha az acı verirdi... | Solaris-2 | 1972 | |
| Oh, my God! What's the difference? | Aman Allahım! Farkı ne? | Solaris-2 | 1972 | |
| How did you live all that time? | Bütün bu zaman nasıl yaşadın? | Solaris-2 | 1972 |