Search
English Turkish Sentence Translations Page 151033
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Should something happens, l'll find someone to take care ofthem. | Bir şey olmalı, onlara bakması için birilerini bulurum. | Solaris-1 | 1972 | |
| Oh, don't look for the film with the campfire. l'm taking it with me. | Kamptaki filmi arama. Onu yanımda götürüyorum. | Solaris-1 | 1972 | |
| Oh, sure, do that... | Oh, elbette, olur... | Solaris-1 | 1972 | |
| Ready, Kelvin? Ready! | Hazır mısın Kelvin? Hazırım! | Solaris-1 | 1972 | |
| You have nothing to worry about. Have a good trip. | Hiçbir şey için endişelenme. İyi yolculuklar. | Solaris-1 | 1972 | |
| When is the lift off? You're already under way! | İniş ne zaman? Şu an iniyorsun! | Solaris-1 | 1972 | |
| Station Solaris! Can you do something? | Solaris istasyonu! Bir şey yapabilir misiniz? | Solaris-1 | 1972 | |
| l seem to be losing stability. | Galiba dengemi kaybediyorum. | Solaris-1 | 1972 | |
| Where are you all? You've got company! | Hepiniz neredesiniz? Misafiriniz var! | Solaris-1 | 1972 | |
| Doctor Snout? | Doktor Snout? | Solaris-1 | 1972 | |
| Snout? | Snout? | Solaris-1 | 1972 | |
| l'm Kelvin, psychologist. | Ben psikolog Kelvin. | Solaris-1 | 1972 | |
| lt appears you weren't expecting me. | Anlaşılan beni beklemiyordunuz. | Solaris-1 | 1972 | |
| Did you receive the radiogram? | Radyogramı aldınız mı? | Solaris-1 | 1972 | |
| Yes, certainly. | Evet, elbette. | Solaris-1 | 1972 | |
| Why are you so upset? | Neden bu kadar tedirginsiniz? | Solaris-1 | 1972 | |
| Where is Guibariane? And Sartorius? | Guibariane nerede? ve Sartorius? | Solaris-1 | 1972 | |
| Sartorius is in his quarters. Guibariane is dead. | Sartorius kendi lojmanında. Guibariane öldü. | Solaris-1 | 1972 | |
| He committed suicide... | İntihara kalkıştı... | Solaris-1 | 1972 | |
| l knew Guibariane. lt's not like him to... | Guibariane'i tanırdım. Bu onun yapacağı... | Solaris-1 | 1972 | |
| He was in a state of profound depression. | Derin depresyon halindeydi. | Solaris-1 | 1972 | |
| Since these mysterious disorders began... | Bu gizemli düzensizlik başladığından beri... | Solaris-1 | 1972 | |
| Maybe you'd better rest, take a bath. You may take any room. | Belki dinlenseniz iyi olur, duş alın. İstediğiniz odaya yerleşebilirsin. | Solaris-1 | 1972 | |
| Come here in an hour. | Bir saat içinde burada olun. | Solaris-1 | 1972 | |
| l'm impatient to meet with Guibariane... l mean Sartorius. | Guibariane'le tanışmaya sabırsızlanıyorum... Yani Sartorius. | Solaris-1 | 1972 | |
| l doubt if he'll let you in. He's up in his laboratory. | İçeri girmenize izin vereceğinden kuşkuluyum. Yukarda laboratuvarında. | Solaris-1 | 1972 | |
| Listen, l'm aware that something extraordinary has happened, | Bakın, olağanüstü bir şey olduğunun farkındayım... | Solaris-1 | 1972 | |
| and perhaps l... | ve belki ben... | Solaris-1 | 1972 | |
| Doctor Kelvin... | Doktor Kelvin... | Solaris-1 | 1972 | |
| You see... Please, come in an hour. | Anlıyorsunuz... lütfen bir saat içinde burada olun. | Solaris-1 | 1972 | |
| Go now, and rest. | Şimdi gidip dinlenin. | Solaris-1 | 1972 | |
| Now there're only three of us on the station: you, me and Sartorius. | Şu an istasyonda sadece üçümüz varız: Siz, ben ve Sartorius. | Solaris-1 | 1972 | |
| You know what we look like from our photographs. | Bizi fotoğraflarımızdan tanırsın. | Solaris-1 | 1972 | |
| lfyou see anything out of the ordinary, not me or Sartorius, | Olağanüstü bir şey görürsen, ben ya da Sartorius'tan başkasını, | Solaris-1 | 1972 | |
| try not to lose your head. | aklınızı kaybetmemeye çalışın. | Solaris-1 | 1972 | |
| What would l see? That depends on you. | Ne görebilirim ki? Bu size bağlı. | Solaris-1 | 1972 | |
| Hallucinations? No... but don't forget. | Sanrılar? Hayır... Ama unutmayın. | Solaris-1 | 1972 | |
| Forget what? That we're not on earth. | Neyi unutmayayım? Yeryüzünde olmadığımızı. | Solaris-1 | 1972 | |
| Why don't we have our talk tonight? | Neden bu konuşmayı bu gece yapmıyoruz? | Solaris-1 | 1972 | |
| No, let's make it tomorrow morning! | Hayır, yarın sabaha bırakalım! | Solaris-1 | 1972 | |
| A. GUlBARlANE | A. GUIBARIANE | Solaris-1 | 1972 | |
| HUMAN BElNG | İNSAN | Solaris-1 | 1972 | |
| TO C. KELVlN | C. KELVIN'E | Solaris-1 | 1972 | |
| l still have a little time left. | Hala biraz zamanım var. | Solaris-1 | 1972 | |
| There're certain things l must tell you, | Sana muhakkak söylemem gereken şeyler var. | Solaris-1 | 1972 | |
| that l must warn you about. | Seni uyarmalıyım. | Solaris-1 | 1972 | |
| l suppose you've been told what happened to me. | Sanırım sana bana ne olduğu söylendi. | Solaris-1 | 1972 | |
| lf not, Snout or Sartorius can tell you the details. | Eğer söylenmediyse, Snout ya da Sartorius sana detayları anlatır. | Solaris-1 | 1972 | |
| What happened to me, | Bana ne olduğunun, Bana ne olduğu... | Solaris-1 | 1972 | |
| it matters little. | pek önemi yok. | Solaris-1 | 1972 | |
| The trouble is that no one can really explain it. | Asıl sorun kimsenin bunu tam olarak açıklayamayacak olması. | Solaris-1 | 1972 | |
| l'm afraid that what's happened to me is only a beginning. | Korkarım bana olanlar sadece başlangıç. | Solaris-1 | 1972 | |
| l wouldn't wish it, of course, | Olsun istemem, elbette, | Solaris-1 | 1972 | |
| but it may happen to all ofyou. | ama bunlar hepinizin başına gelebilir. | Solaris-1 | 1972 | |
| Here, it may happen to anyone, for sure. | Burada, herkese başına gelebilir, seni temin ederim. | Solaris-1 | 1972 | |
| But don't think that l've gone mad. | Ama çıldırdığımı düşünmüyorum. | Solaris-1 | 1972 | |
| lf l have enough time, l'll tell you why l did this. | Vaktim olursa, sana bunu neden yaptığımı anlatırım. | Solaris-1 | 1972 | |
| lf it does happen to you, you will know it's not madness. | Eğer senin de başına gelirse, bunun çılgınlık olmadığını anlarsın. | Solaris-1 | 1972 | |
| That's the main thing. | En önemli konu bu. | Solaris-1 | 1972 | |
| As for continuing our program of research, | Devam edersek araştırma programımız, | Solaris-1 | 1972 | |
| l'm ofthe same opinion as Sartorius. | Ben Sartorius'la aynı kanıdayım. | Solaris-1 | 1972 | |
| Bombard the plasma ofthe ocean by high powered X rays. | Okyanusun plazmasını yüksek güçte X ışınları ile bombalayın. | Solaris-1 | 1972 | |
| lt's prohibited, but there's no other choice. | Yasak, ama başka bir seçenek yok. | Solaris-1 | 1972 | |
| We or rather you will be drawn in. | Biz Daha doğrusu siz aynı safta olacaksınız. | Solaris-1 | 1972 | |
| lt may offer a way to break this deadlock. | Belki bu çıkmazdan kurtulmanıza yardımcı olur. | Solaris-1 | 1972 | |
| lt's your only chance to establish contact with this monster. | Bu canavarla temas kurmanızın tek yolu. | Solaris-1 | 1972 | |
| There's no other solution left. | Başka bir çözüm kalmadı. | Solaris-1 | 1972 | |
| lfyou... | Eğer sen... | Solaris-1 | 1972 | |
| Doctor Sartorius, my name is Kelvin. l arrived two hours ago. | Doktor Sartorius, adım Kelvin. İki saat önce geldim. | Solaris-1 | 1972 | |
| Look, l'm in a ridiculous situation here. | Bakın, ben burada komik bir durumdayım. | Solaris-1 | 1972 | |
| Either you open up, or l'll break the door! | Ya siz kapıyı açın, ya da ben kırarak gireyim! | Solaris-1 | 1972 | |
| All right, l'll open the door, but don't come in. l'll come out. | Tamam, açıyorum, ama içeri girmeyin. Ben dışarı çıkıyorum. | Solaris-1 | 1972 | |
| My name is Kelvin. | Adım Kelvin. | Solaris-1 | 1972 | |
| You must have heard of me. l worked with Guibariane. | Beni duymuş olmalısınız. Guibariane'le çalışmıştım. | Solaris-1 | 1972 | |
| Dr. Snout told me about Guibariane... l can't believe it. | Dr. Snout bana Guibariane'e olanları anlattı...İnanamıyorum. | Solaris-1 | 1972 | |
| So, you know the story. | Demek hikayeyi biliyorsun. | Solaris-1 | 1972 | |
| Yes, it's horrible. l have no details, l only know he's dead. | Evet, korkunç. Detayları bilmiyorum, tek bildiğim öldüğü. | Solaris-1 | 1972 | |
| All of us may die. | Hepimiz ölebiliriz. | Solaris-1 | 1972 | |
| But he insisted upon being buried on the earth. | Ama o yeryüzüne gömülmekte ısrar etti. | Solaris-1 | 1972 | |
| Guibariane wanted to be in the earth, with the worms. | Guibariane dünyada olmak istedi, kurtçuklarla... | Solaris-1 | 1972 | |
| Have you ever heard of Burton? | Burton'u hiç işittiniz mi? | Solaris-1 | 1972 | |
| Yes, he was on the search party for Fechner. | Evet, Fechner'in araştırma ekibindeydi. | Solaris-1 | 1972 | |
| Fechner died a magnificent death, and Guibariane was a coward. | Fechner'in ölümü görkemliydi, ama Guibariane bir korkaktı. | Solaris-1 | 1972 | |
| Please... He's dead! Whyjudge him? | Lütfen... O öldü! Neden yargılayalım ki? | Solaris-1 | 1972 | |
| Duty to the truth is the only concern that should count. | Gerçeğe karşı vazife önemsenmesi gereken tek şeydir. | Solaris-1 | 1972 | |
| You are misguided in your search. Look... | Araştırmalarınızda yolu şaşırmışsınız. Bakın... | Solaris-1 | 1972 | |
| This courage you pretend to is only inhumanity. | Tasladığınız bu cesurluk insanlık dışı bir şey. | Solaris-1 | 1972 | |
| Go away. You're obviously overemotional. | Gidin. Görünen o ki çok hassassınız. | Solaris-1 | 1972 | |
| You must adapt yourself. Good health to you. | Adapte olmalısınız. Sağlığınız için iyisi bu... | Solaris-1 | 1972 | |
| l saw Sartorius and we spoke. | Sartorius gördüm, konuştuk. | Solaris-1 | 1972 | |
| l don't find him very likable. | Onu çok cana yakın bulmadım. | Solaris-1 | 1972 | |
| He's a very talented scientist. | Çok yetenekli bir bilim adamı. | Solaris-1 | 1972 | |
| l'm afraid l don't feel so well. | Korkarım onun hakkında bu kadar iyi düşünmüyorum. | Solaris-1 | 1972 | |
| There's nothing wrong with you, but you won't listen to advice. | Sizin henüz bir sorununuz yok, ama laf dinlemiyorsunuz. | Solaris-1 | 1972 | |
| Aside from the three of us, is there anyone else on the station? | İstasyonda üçümüzden başka biri var mı? | Solaris-1 | 1972 | |
| What were you warning me against? | Beni neye karşı uyarıyordunuz? | Solaris-1 | 1972 | |
| A human being? Was she real? | Bir insan. Gerçek miydi? | Solaris-1 | 1972 | |
| Can she be touched or felt, or wounded, hurt? | Dokunup duyulabilir mi, ya da yaralanıp incinebilir mi? | Solaris-1 | 1972 | |
| When did you see her the last time, today? | Onu en son ne zaman gördünüz, bugün mü? | Solaris-1 | 1972 | |
| And you, how do l know who you are? | Ya sen, senin kim olduğunu nasıl bilebilirim? | Solaris-1 | 1972 |