Search
English Turkish Sentence Translations Page 151016
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| We seem to have a technical problem. We'll try to solve it | Birtakım teknik problem yaşıyoruz. Kısa bir süre sonra düzelecektir. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| in a short while. Meanwhile, back to the studio for songs. | Bu arada, şarkıları dinlemek üzere stüdyoya dönüyoruz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Hello, Katz. | Selamün aleyküm, Katz. Bu teybimizde bir sorun var. Bir bakabilir misin? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Again? When will you guys buy new ones? This is older than me. | Yine mi? Ne zaman yeni bir tane alacaksınız ki? Bu, benden bile yaşlı! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| If we replace them we won't see you. Be a shame, no? | Biz tamir edebilseydik, artık yanına gelmeyiz. Ayıp olmaz mı bu? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay. show me. Here. | İyi, iyi. Bakalım. Al bakalım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I'll check it inside. | İçeride bakacağım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I'm going to pack. | Hazırlanmaya gidiyorum. Şimdi eve gitmiyorsun. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| No, don't worry. | Merak etme. Sadece yanıma kamp ateşi için birkaç şey alacağım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tarek? | Tarek, Tarek Rana? Nereye kaybolmuştun sen? Neredesin? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Goal! | Gol! İnanamıyorum! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Maccabi Nazareth: 1. Maccabi Tel Aviv: 0. | Maccabi Nazaret: 1. Maccabi Tel Aviv: 0. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Where did you disappear to? | Nereye kaybolmuştun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I went back to Tulkarem. Things didn't work out after my injury. | Tulkarem'e gittim. Sakatlığımdan sonra işler yolunda gitmedi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Well, when are you coming back? | Ne zaman geri dönüyorsun? Dönmüyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What do you mean? What does your father say? | Ne demek istiyorsun? Babanın dediği neydi? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| About what? About soccer. | Ne hakkında? Futbol hakkında. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| My father's out of it. | Babam artık bunun dışında. Ne demek istiyorsun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| He's out of it since the injury. | Sakatlıktan bu yana bu işin dışında kaldı. Dur, Samir'le konuşup burada olduğunu söyleyeyim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Don't bother, Salah. What do you mean? Wait. | Zahmet etme, Salah. Anlamadım? Bekle az. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Hello, Samir? I'm here with Tarek Rana | Alo, Samir? Nazaret'ten Tarek Rana'yla birlikteyim. Onu hatırladın mı? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Sure I remember. Wait, I'll put you on the air. | Elbette. Bekle de seni hoparlöre alayım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I just learned that our reporter Salah Huri | Az önce muhabirimiz Salah Huri'den, geçen yıla kadar Nazaret takımlarından... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| was one of the most promising junior talents at Nazareth, | ...birinde top koşturan ve en çok göze batan yetenekli oyunculardan... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| and who even played with the club. Over to you, Salah. | ...birisiyle birlikte olduğunu öğrendim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Yes, I'm here with Tarek Rana, who's been away for a year. | Evet, şu an yanımda bir yıldır gözlerden uzak olan Tarek Rana var. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Together we're hearing your wonderful crowd. Over to you. | Beraber arkandaki muhteşem topluluğun sesine şahit oluyoruz. Yeniden söz sende. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tell Tarek to get well soon. We haven't forgotten. | Tarek'e geçmiş olsun dileklerimizi ilet. Onu unutmadık. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tarek's on the radio. | Tarek radyoda. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| If he were here with us today it could have been 2 0 | Eğer şu an yanımızda olsaydı, 2 0'lık net bir galibiyet alıp derin bir nefes alırdık. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| We hope we'll see him on the field in Nazareth as soon as possible. | Bir an önce onu yeniden Nazaret sahalarında görmeyi yeğliyoruz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What do you say to that, Tarek? | Ne diyorsun, Tarek? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I... was injured. | Sakatlanmıştım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Thank you, Tarek. Thank you, Samir. | Teşekkürler, Tarek. Teşekkürler, Samir. Sana dönüyoruz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Thank you. And thank you, Tarek Rana. | Ben de teşekkür ediyorum. Tarek Rana'ya da katıldığı için teşekkürler. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| And now back to Bloomfield. | Ve şimdi Bloomfield'e dönüyoruz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What about your injury? | Sakatlığın ne durumda? Doktora göründün mü? Doktorun bili | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Salah, I wasn't injured. | Salah, sakat değildim. Biliyorum. Babam, tehlike içinde. Nazaret'e dönemem. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Who stopped you? | Seni kim durdurdu? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Forget it. This is too big even for you. | Unut gitsin. Bu, senin için bile çok fazla. Tamam, unuturum. Peki ya şimdi? Hiçbir şey. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Nothing. | Hiçbir şey olmayacak. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tarek, I can help you. | Tarek, sana yardım edebilirim. Salah, anlamıyor musun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Of course not. You're not telling me. | Elbette hayır. Anlatmıyorsun ki. Başım belada. Ne belası? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| With the Tanzim. You know the situation. | Tanzim'le. Durumu biliyorsun. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Are you working for them? | Onlar için mi çalışıyorsun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Terrorist stuff? | Teröristlerle? Hayır, deli misin sen? O hâlde ne yapıyorsun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I just check. Sometimes I go in. | Sadece kontrol ediyorum. Bazen de içlerine giriyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| How did you get through the roadblocks? | Barikatları nasıl geride bıraktın? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| They got me a pass. | Geçiş izni verdiler. Ne zamana kadar? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Work permit for three months. | Üç aylık çalışma izni. Seni izliyorlar mı? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, come to me tomorrow. We'll se what we can do. | Tamam. Yarın bana gel. Ne yapabileceğimize bakalım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| It's hard. I was in trouble. | Zor. Başım dertteydi. Yarın gel. Duruma bakalım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I'm going away tomorrow. You're not going anywhere. | Yarın buradan gidiyorum. Hiçbir yere gitmiyorsun. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| You're a soccer player and you need to start training gradually. | Sen bir futbolcusun ve yavaş yavaş antrenmanlara başlamak zorundasın. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Promise me you'll come tomorrow. | Yarın geleceğine söz ver. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| It's too late. Even if I wanted to, it's no longer in my hands. | Çok geç. İsteseydim bile artık elimden gelen bir şey kalmadı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Do you want to? | Bunu istiyor musun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Maybe I do. | Belki de. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Promise me you'll come. You'll lose nothing. | Yarın geleceğine söz ver. Hiçbir şey kaybetmeyeceksin. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I know a lot of people here, not just soccer people. | Burada birçok insan olduğunu biliyorum, sadece futbolcu olmadıklarını da. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Let's see what we can do. | Ne yapabileceğimize bir bakalım. Yarın çık gel. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Promise? | Söz mü? Geleceğim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, say hi to your father. | Tamam. Babana selâm söyle. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tell him to invite me to a concert. I love good music. | Beni konsere davet etmesini söyle. Müziğe bayılırım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| He stopped playing, even stopped watching soccer. | Futbol oynamayı bırak, futbol izlemeyi bile bıraktı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Your father was never a great soccer fan. | Baban hiçbir zaman iyi bir futbol fanatiği değildi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| He'd come to the games with earphones. | Kulağına kulaklıklarını takar, öyle gelirdi maça. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| "Goals and Songs. " | "Goller ve Şarkılar" Şarkılar, şarkılar. Goller senindi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| He's a violin player. What is soccer to him? | O bir keman sanatçısıydı. Futbol onun neyine? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Thank you very much, Katz. See you, 'bye. | Çok teşekkürler, Katz. Görüşürüz. Selâmetle kalasın. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Messiah, Messiah, Messiah. | Kurtarıcı, Kurtarıcı, Kurtarıcı! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Here. Her bike is here. | Burası. Bisikleti burada. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Keren. | Keren. Keren, çık dışarı. Keren! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Maybe they can't find us. | Belki bizi bulamazlar. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| They won't come. | Gelmeyecekler. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Why not? Sure they'll come. | Neden olmasın? Bence gelecekler. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| No one will come. | Hiç kimse gelmeyecek. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, they're not here. Let's go. | Tamam, burada değiller. Gidelim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Yeah, he's right. Let's go. Cowards. | Evet, doğru. Gidelim. Ödlek! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| There's an Arab with a knife hanging around, and you want to go? | Arap'ın teki burada elinde bıçakla geziyor ve sen de gitmek mi istiyorsun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, you go. I'll stay and take care of him alone. | Tamam, gidebilirsin. Ben kalıp onun icâbına bakacağım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What are you going to do? I don't know, | Ona ne yapacaksın? Bilmem. Bir Arap'ın, bana kendi ülkemde saldırmasına göz yumamam. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Everything all right? | Her şey yolunda mı? Birisini mi bekliyorsunuz? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| We're waiting for a friend. | Bir arkadaşı bekliyoruz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I brought lots of food. What a waste. | Bir sürü yiyecek aldım. Ne boş iş ama. Niye boş olsun? Ben açım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I eat like 20 of your friends. | Arkadaşların gibi yirmi tane yerim. Onlar benim arkadaşım değil. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I see. I'll take it from here. | Anladım. Buna daha fazla dayanamayacağım. Evinize gidin. Bunun şakası olmaz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| You'll just be in the way. We'll deal with this. | Sadece ayak altında duruyorsun. Bunu böyle hâlledeceğiz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I too don't want an Arab with a knife hanging around, | Ben de Arap'ın tekinin elinde bıçakla gezmesini istemiyorum... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| and whatever else he has. Go on, go home. | ...ya da elinde ne varsa işte. Haydi, evlerinize dağılın. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Go home, go home. | Evlere, haydi bakalım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Let's go in. | Haydi denize girelim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What? | Ne? Şimdi mi? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Let's go in. | Haydi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| You go in. | Sen gir. Ben daha sonra girerim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Come on, go in with me. | Haydi, birlikte girelim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, so turn around. | İyi, arkanı dön sen. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Don't peep. | Sakın dikizleme. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Not today. | Bugün değil. Haydi, Tarek. Bir kereliğine, lütfen. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tarek. | Tarek, neredesin oğlum? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 |