• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 151015

English Turkish Film Name Film Year Details
I had a little baby in my belly. Karnımda küçük bir bebek vardı. Onu altı aylıkken kaybettim. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Everyone said it was God's punishment. Herkes Tanrı'nın cezalandırdığını söyledi. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I wasn't married. Evli değildim. Tanrı seni affetmeyecek mi? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I don't want Him to anymore. Artık O'nu istemiyorum. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Do you think there is a God? Bunun Tanrı olduğunu düşünüyor musun? Bilmem. Belki de değildir. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
If I knew there was life after death I'd kill myself. Eğer ölümden sonraki yaşamın varlığını bilsem, kendimi öldürürüm. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Maybe that's why you don't know. Belki de bu yüzden bilmiyorsun. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
So I won't die? Ölmeyecek miyim? Yaşayacaksın. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Did you find a place? Uygun bir yer buldun mu? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
There aren't any people. It's Sabbath. Tomorrow. Pek insan yok. Bugün, Şabat. Yarın yapacağım. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
No, today. Hayır, bugün yapacaksın. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Trust me, I'll fix the button tomorrow. Güven bana. Düğmeyi yarın tamir edeceğim. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Trust you? Where are you? Sana güveneyim mi? Neredesin? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I'm in Tel Aviv. But there's no one around. Tel Aviv'deyim. Ama etrafta kimse yok. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Tarek. Tarek... Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Are there people around you? Salim, activate him. Etrafında kimse yok mu? Salim, etkinleştir onu. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Tarek. Go away. Tarek. Uzaklaş. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
What are you doing? Go away. Ne yapıyorsun? Uzaklaş buradan. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
What did I do? Nothing. Ne yaptım? Hiçbir şey. Daha sonra açıklarım. Lütfen git. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Tarek. Tarek Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Activate him, Salim. No, let him do it. Etkinleştir, Salim. Hayır, bırak yapsın. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Tarek, wait. Tarek, bekle. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Go away. Uzaklaş. Yarın ne olduğunu öğrenecekler. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
They've said it on the radio. Radyodan duyuracaklar. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Activate him. But it's Saturday. Etkinleştir. Ama bugün cumartesi. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Go away. What did I do? Buradan git. Ne yaptım ben? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Go away. Why? What did I do? Git buradan! Neden? Ne yaptım? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Nothing. I'll explain later. Please go. Hiçbir şey yapmadın. Daha sonra açıklarım. Lütfen git. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
What, you're doing yoga now? Ne yani, yoga mı yapıyorsun? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Everyone's screwed up here. Burada herkes kafayı sıyırmış. Etrafta insan yok ve restoran kontrol altında. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Trust me, tomorrow morning he'll go to the market Güven bana. Yarın sabah pazara gidecek ve birkaç yaşlı bayan yerine... Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
instead of a couple of old ladies. It's a waste. ...elli Yahudi'yi havaya uçuracak. Boşa. Güven bana. Bırak yapsın. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Besides, if Command knew we activated him without his consent Ayrıca, eğer Kumandan, Tarek'i onun rızası olmadan etkinleştirdiğimizi öğrenirse... Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
we'd have trouble. You know that, don't you? ...başımız belaya girer. Anlıyorsun, değil mi? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Tomorrow 8:00 in the morning, Yarın sabah 8'de. Yoksa başımız belada. Hiçbir sorun olmayacak. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
We won't activate you. I convinced him. Etkinleştirmiyoruz seni. Onu ikna ettim. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
But tomorrow for sure, right? Sure. Ama yarın kesin olacak bu, tamam mı? Elbette. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Okay, buddy. Go to the beach. Tamam, kardeşim. Sahillere koş bakalım. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
The sun is shining, no? Güneş parlıyor, değil mi? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Almost. Hemen hemen. Tel Aviv nasıl? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Great. Güzel. Tamam, gitmeliyim. Selâmetle. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
What? What's the matter with you? Ne? Neyin var senin? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
What planet are you from, you nutcase? Hangi gezegenden geldin sen? Deli misin sen? Nereden bileyim? Tulkarem'den geldim işte. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Were you really a soccer player, a builder, a Kibbutznik and all that? Sen gerçek bir futbolcu, müteahhit ve Kibutzlu musun? Hepsi bu mu? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
More or less. Except a Kibbutznik. Aşağı yukarı. Kibutz'u anlatsana. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
And what are you doing here? That's a long story. Ne yapıyordun orada? Uzun bir hikâye. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
So tell me. Anlatsana. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I started playing Futbola, Tulkarem'in mahalle takımlarından birisinde başladım. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
One day a sports announcer, Bir gün, çok ünlü Arap spor spikerlerinden biri beni gördü. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
In that game I scored and we won. O maçta da golü ben attım ve maçı kazandık. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
And Salah, the radio announcer, Ve bir radyo spikeri olan Salah, maçtan sonra babamla konuştu. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
He suggested I should play in Nazareth, Futbola Nazaret'te devam etmemi önerdi. İşte bu şekilde oraya geldim. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Every day my dad drove me an hour and a half each way. Babam beni her gün bir buçuk saat götürüp getirirdi. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
The trouble started with the Intifada, Başımıza gelenler büyük bir isyanla patlak verdi. Bazen barikatları geçmek zor bir hâl alıyordu. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
But it didn't always work, so we would run. Fakat her zaman işe yaramıyor, biz de oradan kaçmaya başladık. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
That's how it went on for months. Aylarca böyle sürüp gitti. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
My father realized we'd have to go back to the roadblocks. Babam barikatları geçemeyeceğimizi anladıktan sonra, geri dönmemizi istedi. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Then it was more difficult to get through. Barikatı geçmek daha da zorlaştı. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I didn't want to go to the training anymore. Artık daha fazla eğitime gitmek istemiyordum. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I couldn't bear the humiliation, Aşağılanmayı kaldıramadım. Asker göremedim. Barikatı geçeceğimiz için mutluyduk. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
But my father wouldn't give up. Babam vazgeçmedi. Futbol oynamak her şeyin üstündedir, anladın mı? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
He was crazy for soccer. I liked to play, Futbola delirirdi. Oynamayı severdi ama aynı zamanda başka şeyleri de severdi. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
But he loved it more than his violin. Futbol oynamayı keman çalmaktan daha fazla severdi. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
He'd watch my games wearing earphones... Kulaklıklarını takarak maçlarımı seyrederdi; bilirsin "Şarkılar ve Goller", spor programı... Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
so as not to miss any goal in any game. ...onu izlerdi. Bu şekilde hiçbir golü kaçırmazdı. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
After a while Bir süre sonra... Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
the bombings and the operations started. ...bombalama ve operasyonlar başladı. Özel kimliği olmadan diğer tarafa geçemiyordu. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
So he got these passes. Kimlikle geçmesi gerekiyordu. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Ali, Ali, Ali, you're not a kid anymore. Ali, Ali. Artık çocuk değilsin. Bana gerçek bir şeyler getirmedikçe... Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
you won't get your passes until the year 2050! ...buradan 2050 yılına kadar çıkamayacağını iyi biliyorsun! Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Ali, you're forcing me here. Ali, mecbur bırakma beni. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
So we got through another year. Bır yılı daha atlattık. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
After a year rumors began. Bir yıl sonra söylentiler başladı. Herkesin gözü bizim üzerimizdeydi ve babam: Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
"Never mind, It'll pass. " "Kafanıza takmayın, hepsi geçecek." dedi. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I knew it wouldn't pass. Geçmeyeceğini biliyordum. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
The rumors about my father reached the Tanzim, Babam hakkındaki söylentiler ta Tanzim'e kadar uzanmıştı. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
and then it was all over... Ve birden her şey sonlandı. Artık benim için Nazaret yok. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
And now? Peki ya şimdi? Neresi? Tulkarem. Boktan. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Because of the situation? Bu durumdan dolayı mı? Olan bitenden dolayı. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Also in my family. Ailem de buna dahil. Parçalanmış bir aile gibiyiz. İtibârımız ayaklar altında. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
And for us a bad reputation is bad. Ve bizim için, eğer itibârın yerlerdeyse, sen de yerdesindir demektir. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Can't you clear him? Onun adını temize çıkartabilir misin? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I can. Çıkartabilirim. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
But not with a rag. Ama öyle gazete bozuntularıyla değil. Tanzim'den dolayı mı onlara kızgınsın? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
What? Ne? Babana ve futbol kariyerine yaptıklarından dolayı. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
They? Onlar mı? Sen daha küçük bir kızsın. Hiçbir şeyi anlayamazsın. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I'm not angry at people who barely have anything to eat. Yemeklerini bile güçbela yiyebilen insanlara asla kızgın değilimdir. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I'm angry at... Hem sana ne bacım, kime istersem ona kızarım. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Tarek, wait. Tarek, bekle. Bir dakika bekler misin? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I didn't mean it. Go away. Öyle demek istememiştim. Git buradan. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Go back to your kiosk and your nonsense. Büfene ve saçmalıklarına geri dön. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I'm sorry. Özür dilerim. Kime kızgın olduğunu bilmiyordum. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Do you know who I'm angry at? Kimden dolayı kızgın olduğumu biliyor musun? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
At me? Benden dolayı mı? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
I'm angry at everyone except you. Seni adamdan saymayanlara kızıyorum. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
We're enjoying the great atmosphere of the stadium, Stadyumdaki harika atmosfer altında maç izleme keyfi bir başka. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
but first the lineup: Ve sahaya ilk çıkanlar: Ayash, Mussa, Keinan ve Lockman defansta. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Our reporter Salah in a short interview with Nazareth's trainer. Muhabirimiz Salah, Nazaret'in antrenmanında. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Over to you, Salah. Söz sende, Salah. Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
Salah? Salah? Salah, beni duyuyor musun? Sof Shavua B'Tel Aviv-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 151010
  • 151011
  • 151012
  • 151013
  • 151014
  • 151015
  • 151016
  • 151017
  • 151018
  • 151019
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact