Search
English Turkish Sentence Translations Page 150884
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You're right, I apologize. That was ill mannered. | Kusura bakma, haklısın. Kabalık ettim. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Oh, that's alright. I blame my parents. | Sorun değil. Sanırım ailemi suçlamalıyım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It seems everybody does. Everybody blames my parents? | Herkes öyle yapıyor. Herkes ailemi mi suçluyor? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| No, no! Their own. Thank god. | Hayır! Kendi ailesini. Şükürler olsun. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| What do you look like, Ingeborg? | Nelerden hoşlanırsın, Ingeborg? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| What? Uh ... | Ben... | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Have you ever had a cock up your ass? | Kıçını uzun zamandır yerinden kaldırdın mı? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| May I buy you that glass of wine? | Sana şarap ısmarlayabilir miyim? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I just got my allowance. | Maaşımı yeni aldım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| What do you do for your allowance? | Maaşını kazanmak için ne yapıyorsun? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I keep my room nice and tidy. | Odamı güzel ve temiz tutuyorum. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I've been apartment hunting. I'll soon have a place of my own. | Emlakçılık yapıyordum. Ama yakında kendi büromu açacağım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| You should save your money, then, and not buy red wine for old ladies. | Para biriktirmelisin, bunun için de yaşlı kadınlara şarap ısmarlamamalısın. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I felt like surprising you. | Sanırım seni şaşırttım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Well, you're buying the next round. I'll buy you a glass of milk! | Sonraki içecekler senden. Ben bir bardak süt alacağım! | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I wouldn't mind another glass. | Sanırım bir bardak daha içemeyeceğim. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Let me take your jacket. | Ceketini alayım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Please, come in ... | Lütfen, rahatına bak. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Shall we settle the money first? | İlk önce parayı alsam olur mu? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| And get it out of the way. | Onu ilk olarak aradan çıkartalım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Pardon me? | Duyuyor musun? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Yes, of course. | Pekala | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| How much is it? | Ne kadar istiyorsun? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| That'll be 398. | 398 Kron. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Your change. Do you need a bag? No. | Poşet ister misin? Hayır. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Chapter 3 ''How About Something Else?'' | Bölüm 3 ''Başka bir şeye ne dersin?'' | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Yes? Hi, is Jonas in? | Evet? Merhaba. Jonas içeride mi? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| He doesn't live here anymore. Do you know where he lives now? | Artık burada kalmıyor. Nerde kaldığını biliyor musun? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| No. Nowhere, I think. | Hayır. Hiçbir fikrim yok. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Are you his dad? Yes. | Onun babası mısın? Evet. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| He owes me money. Oh, I see! | Bana borcu vardı. Anlamadım! | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It's not a whole lot, just a little token. | Belki hepsini karşılamaz ama bu kadar verebilirim. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Would you tell him I stopped by? Sure. After kicking his ass. | Görürsen onu aradığımı söyler misin? Kıçına tekmeyi bastıktan sonra söylerim. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| What's your name? Jonas. | Adın ne? Jonas. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Is there anyone I can call? No. No one. | Aramak istediğin biri var mı? Hayır. Kimse yok. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I put your clothes in the washer. You peed your pants. | Elbiselerini makineye attım. Pantolonuna işedin. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Nut you can borrow some of ours. I think these will fit you nicely. | Bunları alabilirsin. Sanırım sana tam uyar. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I'm leaving for work, Jonas. This is the key to the house. | Ben işe gidiyorum, Jonas. Bunlar evin anahtarları. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| There's a TV in the living room and food in the fridge. | Oturma odasında televizyon ve dolapta yiyecek bir şeyler var. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| We'll be back around 5. | Saat beş gibi dönmüş oluruz. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I'm putting my trust in you, so please don't run off with our silver. | Sana güveniyorum. Güvenimi boşa çıkarma. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Of course not. | Çıkarmayacağım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Be a decent boy, Jonas. | Uslu bir çocuk ol, Jonas. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It's like a sauna in here. Yes. | Burası sauna gibi. Evet. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It gets hot in here very fast. The ventilation isn't working properly. | Burası çabuk ısınır. Havalandırması adam gibi çalışmıyor. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Are you done? Yes, this can wait. | İşini bitirdin mi? Evet, bunlar bekleyebilir. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| How does this work? I'm not very handy with machines. | Bu nasıl çalışıyor? Bu makinelerden pek anlamıyorum. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| There is this woman at work. A woman at work? | İş yerinde bir kadın var İş yerinde bir kadın mı var? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I'm referring you to a colleague of mine. | Seni üniversiteden bir arkadaşıma yönlendiriyorum. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| He's an untraditional psychologist with a novel therapeutic approach. | Gelenekçi olmayan bir psikiyatrist. Terapötik tedaviyle ilgili bir kitap yazdı. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I'll give you his number, and you'll call him. Or not. | Numarasını vereyim, hemen ara. Ya da arama, sen bilirsin. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It's up to you. Have you heard of aversion therapy? | Artık her şey sana kalmış. Kaçınma terapisi diye bir şey duydun mu? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I understand you feel quite inhibited by your handicap, is that right? | Yaşadığın sorun nedeniyle kendini biraz çekingen hissediyorsun, değil mi? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Yes. I gave my son a dog to have an excuse for going to the park. | Evet. Ara sıra parka gidebilmek için bahane olsun diye oğluma köpek aldım. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| You should get rid of the dog. It was run over. | Köpekten hemen kurtul. Arabanın altında ezilmişti zaten. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Excellent. And you were convicted? Yes. | Harika. Sen mi attın arabanın altına? Evet. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I'll show you a video | Sana bir video izleteceğim. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| and simultaneously stimulate your sense of smell. | Aynı zamanda koklama duyunu harekete geçireceğim. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It's quite intense. Use the bucket, if you feel sick. | Ağır bir video. Miden bulanırsa, kovayı kullanabilirsin. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| The first time Tove and I moved in together it was in a commune. | Tove ve ben bir söyleşide tanıştık. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| And I still smoke ... | Arada sırada... | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| ... one joint a week. | ...içiyorum bunu. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Just the one. | Haftada bir tane falan. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Don't tell Tove. | Tove'ye söyleme. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| You should stay clear of hard drugs. Do you? | Kafa yapanlardan uzak durmalısın. Duruyorsun, değil mi? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Do I do drugs? Do you stay clear of them? | Uyuşturucuları mı diyorsun? Uyuşturucu kullanıyor musun? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Sure, of course. Good. | Tabii ki hayır. Aferin. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It's the stupidest thing you can do to yourself. | Kendine yapabileceğin en aptalca şey budur. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| But a joint a week ... | Ama haftada bir defa... | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| ... should be mandatory. | ...içmek iyi oluyor. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Go on, take a puff. It'll be a week until the next one. | Çek bir fırt daha. Devamı ancak bir hafta sonra. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| As long as you're staying here, that is. | Burada kaldığın sürece bu kurala uyacaksın. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Anna, it's mom. | Anna, benim annen. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I just wanted to hear how you're doing. | Halini hatırını sorayım dedim. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I don't think you should be alone. Call me, Anna. | Yalnız kalmana gerek yok. Ara beni Anna. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Is this the one I left? Weren't there others? | Bu türden başka kaldı mı? Diğerlerinden olmaz m? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| No, just this. How about something else? | Hayır, bunlardan istiyorum. Başka bir şey ister misin? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| We sometimes shoot new movies. | Bazen yeni filmler çekiyoruz. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| You make them yourselves? Yes. | Kendi başınıza mı çekiyorsunuz? Evet. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| We could have a little chat. | Biraz konuşabiliriz. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| It's usually 5 grand before the shoot and another 5 grand after. | İşten önce beş bin dolar, iş bitince beş bin dolar daha. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| How does that sound? | Tamam mı? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| This is the time and place. You just show up. | Yer ve zaman burada yazıyor. Sende kalsın. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| They'll fill you in once you're there. | Kabul edersen zamanında orada ol. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Anything else you'd like to know? Questions? | Bilmek istediğim, kafana takılan bir şey var mı? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Any particular outfit I should wear? No, it'll come off pretty quickly. | Giymem gereken özel bir kıyafet var mı? Hayır, yok. Hemen olup bitecek zaten. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Don't you want the advance? Sure. Yes, of course. | Avansını istemiyor musun? Evet. Tabii ki. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| My leg is cramping. | Ayağıma kramplar giriyor. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Do your legs cramp up when you dance? | Senin ayaklarına da dans ederken kramp giriyor mu? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| You forget to stretch, honey. It's important at your age. | Esneme hareketlerini yapmadın tatlım. Senin yaşındakiler için bu çok önemli. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| 'At my age', give me a break. You're only as old as you feel, right? | Ne varmış yaşımda! Her zaman hissettiğin yaştasındır. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| That's what they say. He doesn't want to hear that. | Herkes öyle söylüyor. Bunu duymak isteyeceğini sanmıyorum. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| Why not? He's still a kid! | Neden istemesin? O, hala bir çocuk! | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| So were you, when we first met! With a snotty nose and scraped knees. | Tanıştığımızda, sen de onun yaşındaydın! Dizlerinde yara olan sümüklünün tekiydin. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| He was adorable! | Ama çok şirindi! | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| You sat there quietly in the back row for 10 years, right honey? | On yıldır sessizce yerinde oturuyorsun, değil mi tatlım? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| My parents met in school, too. | Benimkiler okulda tanışmışlar. | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| They've been together forever. Why do you say that? | O günden bu zamana kadar beraberdiler. Neden bunu söyledin? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| What? Why do you talk about your parents? | Neyi? Neden ailenden bahsettin? | Smukke mennesker-1 | 2010 | |
| I don't know. It's just ... | Bilmiyorum. Ben, sadece... | Smukke mennesker-1 | 2010 |