Search
English Turkish Sentence Translations Page 150820
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Lady, we, we're in fucking El Monte. | Venice mi? Bayan, biz kahrolası El Monte'deyiz. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Where? | Bayan, biz kahrolası El Monte'deyiz. Nerede? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Do you guys kill pigs here? | Nerede? Burada domuzları mı öldürüyorsunuz? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| No, that happens way before they get here. | Burada domuzları mı öldürüyorsunuz? Hayır, bu iş onlar buraya gelmeden oluyor. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| We keep the pigs on ice though, until we need them. | Hayır, bu iş onlar buraya gelmeden oluyor. Domuzları bize lazım olana kadar dondurarak saklıyoruz. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Shut the fuck up. | Domuzları bize lazım olana kadar dondurarak saklıyoruz. Kapa çeneni. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Albert, she asked. | Kapa çeneni. Kız sordu, Albert. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Hey, fellas. | Kız sordu, Albert. Fellas. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Now you did it. | Fellas. Şimdi yaptın. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| What are you doing on the floor? | Şimdi yaptın. Bu katta ne arıyorsunuz? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Who the hell are you? | Bu katta ne arıyorsunuz? Sen de kimsin be? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| You know the rules, Mikey. No girlfriends allowed in the plant. | Sen de kimsin be? Kuralları biliyorsun, Mikey. Fabrikaya kız arkadaş getirmek yasak. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Oh no, M r. Spencer, this isn't my girl... | Kuralları biliyorsun, Mikey. Fabrikaya kız arkadaş getirmek yasak. Hayır, Bay Spencer, bu benim kız arkadaşım değ... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I'm not his girlfriend, dude. Believe me. | Hayır, Bay Spencer, bu benim kız arkadaşım değ... Onun kız arkadaşı değilim, dostum. İnan bana. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Mikey, Albert, would you mind explaining to me | Onun kız arkadaşı değilim, dostum. İnan bana. Mikey, bana burada neler... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| what's going on here? | Mikey, bana burada neler... ...döndüğünü açıklayacak mısın? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I'm here to organize a union. | ...döndüğünü açıklayacak mısın? Sendikaları düzenlemek için buradayım. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| What?! | Sendikaları düzenlemek için buradayım. Ne?! | Smiley Face-1 | 2007 | |
| That's right. I always make it a point | Ne?! Doğru. Her zaman çalışanları... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| to get to know the workers personally, | Doğru. Herzaman çalışanları... ...şahsen tanımayı tercih ederim... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| and these two gentlemen were kind enough to give me a little tour. | ...şahsen tanımayı tercih ederim, ...ve bu iki beyefendi bana etrafı gezdirecek kadar naziktiler. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Albert, I thought we cleared up | ...ve bu iki beyefendi bana etrafı gezdirecek kadar naziktiler. Albert, bu sendika saçmalığını... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| all that union nonsense last year. | Albert, bu sendika saçmalığını... ...geçen sene hallettiğimizi düşünüyordum. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| We did, sir. I was just showing her the way out. | ...geçen sene halletiğimizi düşünüyordum. Hallettik, efendim. Ben de tam ona çıkış yolunu gösteriyordum. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Look, M r. Spencer, is it? | Hallettik, efendim. Ben de tam ona çıkış yolunu gösteriyordum. Bak, Bay Spencerdı değil mi? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| How much stake do you personally have in this organization? | Bak, Bay Spencerdı değil mi? Bu müessesede ne kadar payınız var? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Well, not that it's any of your business, | Bu müessesede ne kadar payınız var? Şey, bu seni hiç ilgilendirmez,... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| but I've got a very generous benefit package. | Şey, bu seni hiç ilgilendirmez,... ...ama bol prim paketim var. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| A generous benefit package. | ...ama bol prim paketim var. Bol prim paketi. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Listen to how quickly the lackey adopts | Bol prim paketi. Yalakanın, efendisinin diline... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| the language of his master. | Yalakanın, efendisinin diline... ...ne kadar çabuk ayak uydurduğuna da bakın! | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Ma'am, I am going to ask you one time nicely. | ...ne kadar çabuk ayak uydurduğuna da bakın! Hanımefendi, size bir kez daha nazikçe söyleyeceğim. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Tell your people that we are not interested. | Hanımefendi, size bir kez daha nazikçe söyleyeceğim. Adamlarınıza ilgilenmediğimizi söyleyin. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I'll tell my people all right. | Adamlarınıza ilgilenmediğimizi söyleyin. Tamam, adamlarıma söyleyeceğim. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| But first, I have a little message | Tamam, adamlarıma söyleyeceğim. Ama ilk olarak, sizin adamlarınıza... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| for you to tell your people. | Ama ilk olarak, sizin adamlarınıza... ...söylemeniz için ufak bir mesajım var. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| You tell your people | ...söylemeniz için ufak bir mesajım var. Domuzları öldüren, fırsatçı ödlek... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| the slaughterers of pigs, the profiteering cowards | Domuzları öldüren, fırsatçı ödlek... ...adamlarınıza siz bunu söyleyin... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| who dishonestly hide their dirty business | ...adamlarınıza siz bunu söyleyin... ...yaptıkları kirli işi namussuzca... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| behind a sweet, happy logo of a cute pig, | ...yaptıkları kirli işi namussuzca... ...tatlı ve mutlu domuz logosunun arkasına... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| while they manufacture misery and death. | ...tatlı ve mutlu domuz logosunun arkasına... ...saklayarak, ıstırap ve ölüm imal ediyorlar. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Ma'am. | ...saklayarak, istirap ve ölüm imal ediyorlar. Hanımefendi. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Please, sir, allow me to finish. | Hanımefendi. Lütfen bayım, izin verin bitireyim. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Just look around you. | Lütfen bayım, izin verin bitireyim. Etrafınıza bir bakın. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Do you see it? Can you hear it? | Etrafınıza bir bakın. Görüyor musun? Duyabiliyor musun? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| And you, sir, stand here | Görüyor musun? Duyabiliyor musun? Ve siz, bayım, bu ölüm ambarında... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| in this warehouse of death! | Ve siz, bayım, bu ölüm ambarında... ...duruyorsunuz! | Smiley Face-1 | 2007 | |
| And you have the audacity to tell me | ...duruyorsunuz. Bana bol prim paketinizin... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| that you have a generous benefit package? | Bana bol prim paketinizin... ...olduğunu söyleyecek kadar cesaretlisin he? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| And them? | ...olduğunu söyleyecek kadar cesaretlisin he? Ya onlar? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Do they have a generous benefit package? | Ya onlar? Onların da bol prim paketleri var mı? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I think we all know the answer to that. Don't we? | Onların da bol prim paketleri var mı? Bence hepimiz bunun cevabını biliyoruz, değil mi? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| It is a tale as old as man. | Bence hepimiz bunun cevabını biliyoruz, değil mi? Yaşlı adam kadar palavra. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| The history of all hither to existing society, | Yaşlı adam kadar palavra. Günümüz toplumunun tarihi... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| is the history of class struggle. | Günümüz toplumunun tarihi... ...sınıf mücadelesinin tarihidir. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| The free man and slave, the lord and serf, | ...sınıf mücadelesinin tarihidir. Özgür bir insan ve esir, efendi ve köle... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| in a word, oppressor and oppressed, | Özgür bir insan ve esir, efendi ve köle... ...kısaca, zalim ve mazlum,... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| stood in constant opposition to one another, | ...kısaca, zalim ve mazlum,... ...sürekli birbirlerine karşı duran... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| carrying on an uninterrupted fight. | ...sürekli birbirlerine karşı duran... ...aralıksız bir savaşı taşıyorlar. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| A fight that each time ended | ...aralıksız bir savaşı taşıyorlar. Öyşe bir savaş ki her defasında... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| in either revolutionary reconstitution of society at large, | Öyşe bir savaş ki her defasında... ...ya toplumun geniş bir kesiminde devrimsel bir yapılamayla... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| or in a complete and total ruin! | ...ya toplumun geniş bir kesiminde devrimsel bir yapılamayla... ...veya tam bir çöküşle sonuçlanmıştır! | Smiley Face-1 | 2007 | |
| You tell your people that! | ...veya tam bir çöküşle sonuçlanmıştır. Sen adamlarına bunu söyle. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| You think you're so, um, uh... | Sen adamlarına bunu söyle. Şey olduğunu mu sanıyorsun, eee.. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Jesus! And then you go on and on about this and that | Şey olduğunu mu sanıyorsun, eee.. Tanrım! Sonra şuna ve buna devam ediyorsun... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| and all this other bullshit and all I have to say is | Tanrım! Sonra şuna ve buna devam ediyorsun... ...ve tüm o diğer saçmalıklar ve tüm söyleyemem gereken... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| fuck, man! I mean, this situation is totally fucked. | ...ve tüm o diğer saçmalıklar ve tüm söyleyemem gereken... ...berbat adamım! Bu durum tamamiyle berbat! | Smiley Face-1 | 2007 | |
| with a capital! I mean, have you ever... | ...berbat adamım!Bu durum tamamiyle berbat! Bir sermayeyle! Demek istediğim sen hiç... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Do you like even... | Bir sermayeyle! Demek istediğim sen hiç... Hatta sen hiç... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Well, do you? | Hatta sen hiç... Sen? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| You tell your people that. | Sen? Sen adamlarına bunu söyle. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Meet me in Venice at three. | Sen adamlarına bunu söyle. Benimle Venice'te saat 3'te buluş. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Take this straight to his office and put it in the safe. | Benimle Venice'te saat 3'te buluş. Bunu doğruca ofise götür ve kasaya koy. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I'd probably take your furniture. | Bunu doğruca ofise götür ve kasaya koy. Muhtemelen mobilyalarını alırım. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Are you trying to sell me drugs? | Muhtemelen mobilyalarını alırım. Bana uyuşturucu mu satmaya çalışıyorsun? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Young lady, come here. | Bana uyuşturucu mu satmaya çalışıyorsun? Genç bayan, buraya gel. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Jane. Janel | Genç bayan, buraya gel. Jane. Jane | Smiley Face-1 | 2007 | |
| You give me the creeps. | Jane. Jane Beni ürpertiyorsun. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Christy. Chris ty | Beni ürpertiyorsun. Christy. Chris ty. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Jesus! Jane. Hey. Jane. | Christy. Chris ty. Tanrım. Jane. Jane. Tanrım. Jane. Jane. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| What are you doing? | Jane. Ne yapıyorsun? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I don't even know where I am. | Ne yapıyorsun? Nerede olduğumu bile bilmiyorum. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Do you want a ride? | Nerede olduğumu bile bilmiyorum. Götürmemi ister misin? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Number one: Get to that Hemp Festival. | Götürmemi ister misin? 1. Hemp Festivaline git. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| So you like to smoke a lot of weed, huh? | 1. Hemp Festivaline git. Esrar içmeyi çok seviyorsun, he? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Not really. | Esrar içmeyi çok seviyorsun. Pek değil. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| So are you like a Communist or something? | Pek değil. Sen Komünist falan mısın? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| No, man. I'm not a Communist. | Sen Komünist falan mısın? Hayır, be. Komünist değilim. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| What's in Venice that you've got to go all the way out there for? | Hayır, be. Komünist değilim. Venice'te ne var ki bu kadar yolu oraya gitmek için kat ettin? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I'm supposed to be meeting someone. | Bütün bu yolu gidip Birisiyle buluşmam gerekiyordu. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Can I ask you something? | Birisiyle buluşmam gerekiyordu. Sana bir şey sorabilir miyim? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Sure. | Sana bir şey sorabilir miyim? Tabii ki. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| If you could, with a single act, | Tabii ki. Bir hareket ile hayatının yörüngesini... | Smiley Face-1 | 2007 | |
| change the whole trajectory of your life, would you do it? | Bir hareket ile hayatının yörüngesini... ...değiştirme şansın olsa, değiştirir miydin? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| The trajectory of my life? | ...değiştirme şansın olsa, değiştirir miydin? Hayatımın yörüngesi mi? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| Yeah, the direction your life is headed in. Where you're going. | Hayatımın yörüngesi mi? Evet, hayatının yönü ne tarafa doğru. Nereye gidiyorsun? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| U h, I don't know. U m, | Evet, hayatının yönü ne tarafa doğru. Nereye gidiyorsun? Bilmiyorum. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I guess not. I've got a good job. Why? | Bilmiyorum. Sanırsam yapmazdım. İyi bir işim var. Neden ki? | Smiley Face-1 | 2007 | |
| I'm thinking about changing the trajectory of my life, that's all. | Sanırsam yapmazdım. İyi bir işim var. Neden ki? Ben hayatımın yörüngesini değiştirmeyi düşünüyordum, hepsi bu. | Smiley Face-1 | 2007 | |
| That's cool. | Ben hayatımınm çizgisini de Bu çok iyi. | Smiley Face-1 | 2007 |