Search
English Turkish Sentence Translations Page 150689
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Well, the Smallville Ledger was way too small minded to appreciate investigative reportage, so | Smallville muhasebe defteri araştırmacı gazeteciliğin değerini pek bilmiyordu, | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| It is a story about human triumph over adversity. | bu insanın güçlükleri aşmasıyla alakalı bir hikaye. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Fine. Forget the Daily Planet. | Pekala. Daily Planet’i unut gitsin. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| no matter what my differences are with Lex, I don't want to see him get hurt. | Lex ile aramda ne çeşit bir anlaşmazlık olursa olsun, onun incindiğini görmek istemem. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Then do it. | Öyleyse yap. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| inhabited my body and gave me powers. | benim bedenimi ele geçirdi ve güçlerini bana verdi. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Now, why would I mock a guy who just shot me ? | Biraz önce beni vuran bir adamla niye dalga geçeyim? | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| All right, you win. | Pekala, sen kazandın. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| It's in the vault in the center cabinet. | Odanın merkezindeki dolabın içindeki kasada. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| All those hostile takeovers haven't aged you a bit. | Bütün o darbe girişimi sizi hiç mi hiç yaşlandırmamış. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Well, perhaps I should give some credit to a nightly nip. | Belki de bunu geceleri bir tek atmama borçluyum. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| It's a nice gesture. | Çok nazik bir jest. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| has been abducted. | kaçırıldı. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Will take on a whole new meaning to you. | senin için çok farklı bir anlam ifade etmeye başlayacak. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| God, and I was expecting ceiling fans and cigarette butts. | Tanrım, bende tavan vantilatörü ve sigara izmaritleri bekliyordum | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| That's not funny. I�m not kidding. | Hiç komik değil. Şaka yapmıyorum. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| I don't see anything else working. Come on. Let's see what you got. | İşe yarayacak başka bir şey aklıma gelmiyor. Hadi bakalım, nelerin var görelim. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Good thing you didn't have garlic today. | İyi ki bugün sarımsak yememişsin. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Then go back to the Planet. Wait for me there. | O zaman Planet'a geri dön. Beni orada bekle. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Lex ! Lex, what have they done to you ?! | Lex! Lex, sana ne yaptılar böyle? | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Because now that we have your serum, | Serumun şuan elimizde olduğuna göre, | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| The serum was tailored for my blood chemistry. | Serum benim kanımın kimyasına göre hazırlandı. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| See if there's anything to cut this fence with. | Bak bakalım şu telleri kesecek bir şey var mı? | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Block went rogue. | Block bizi oyuna getirdi. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| I tried to stop him, but he would have killed me, too. | Onu durdurmaya çalıştım ama beni de öldürecekti. | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Well, we couldn't have that now, could we ? | Artık bunu yapamaz, değil mi? | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| Translation by Zed, Tibo, Windcharger & Jayson Synchro par DaddyK!FF, Rereading by Tbdb Thanks to Rockguitar www.forom.com | Çeviren: zagato | Smallville Sneeze-4 | 2006 | |
| well, thank you for the lift. with any luck, my car will be out of the garage tomorrow. | Getirdiğin için sağol. Biraz da şansla arabam yarın garajdan çıkacak. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| oh, bummer. i love being your chauffeur. we can chat, | Oh çok kötü. Şoförün olmayı seviyorum. Konuşabiliyoruz, | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| and i get to spend a little quality time with my new best friend. | En iyi arkadaşımla biraz kaliteli zaman geçirmiş oluyorum. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i'm proud of you, lois. | Senle gurur duyuyorum, Lois. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| living in your own apartment, buying a brand new car... you've really grown up. | Kendi dairende yaşıyorsun, yepyeni bir araba aldın... Gerçekten büyüdün. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| oh, let's not get carried away. the car's my safety net. | O kadar uçmayalım. Arabam benim güvenlik ağım. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| when i screw up and lose my job and apartment, i'm gonna need somewhere to sleep. | Berbat edip işimi ve dairemi kaybedersem, bir yerde uyumam gerekecek. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| see ya. bye. | Görüşürüz, hoşçakal. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| shelby ? | Shelby? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| mom ? mom. | Anne? Anne. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| mom. mom, wake up. | Anne. Anne, uyan. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| are you okay ? mom ? | İyi misin? Anne? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i must have fainted. | Bayılmış olmalıyım. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i i haven't eaten anything today. | Bütün gün bir şey yemedim. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| that sound, flash of light... what was that ? | O ses, çakan ışık... neydi o? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| "Solitude" | "Solitude" | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| according to the weather bureau, | Meterolojiye göre, | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| at 10:35 last night, other than a little rain, there was nothing over smallville. | dün gece saat 10:35'te, birazcık yağmurdan başka birşey yokmuş Smallville'de. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| that doesn't rule out heat lightning. | Bu ısı şimşeği yok demek değil. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| nothing was reported. | Hiçbir şey rapor edilmemiş. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| clark, most people i know are interested in the forecast, not the pastcast. what's going on ? | Clark, birçok insan gelecek tahminleri ister, geçmiş hava tahminlerini değil. Neler oluyor? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| last night i heard a sound, it sounded like thunder. and then i saw a bright light. | Dün gece bir ses duydum, yıldırıma benziyordu. Sonra parlak bir ışık gördüm. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| when i went outside, i found my mom unconscious. | Dışarı çıktığımda annemi baygın buldum. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i thought she may have been struck by lightning. | Ona yıldırım çartığını sanıyorum. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| perfectly fine, like nothing happened. that's the weird part. | Çok iyi, sanki hiçbir şey olmamış gibi. Garip yanı da bu. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| maybe she passed out. has she seen a doctor ? | Belki bayılmıştır. Doktora gittiniz mi? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| first thing this morning, but they couldn't find anything wrong with her. | Sabahtan ilk iş olarak, ama ne sorunu olduğunu bulamadılar. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| then why are you so worried ? | O zaman neden endişelisin? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i just want to know where that sound and that light came from. | O sesin ve ışığın nerden geldiğini bilmem gerekiyor. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| maybe someone was setting off fireworks in the field next to you, or, | Belki yan tarlada birileri havai fişek atıyordur, ya da | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| you know, maybe your superhearing picked up a car backfiring two counties away. | senin süper duyuşun iki eyalet ötedeki bir arabanın egzos patlamasını duydu. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| what does it matter ? your mom's fine. you don't have anything to worry about. | Sorun ne? Annen iyi ya. Endişelenmen gereken bir şey yok. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| all right, why do i feel like i'm getting the abridged version of this story ? | Tamam, neden bu öykünün kısaltılmış versiyonunu dinlediğimi düşünüyorum acaba? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i think jor el might have something to do with this. | Sanırım Jor el'in bu işte parmağı var. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| your biological father ? | Biyolojik babanın mı? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| when i died and he brought me back, he made a deal. | Öldüğümde beni geri getirdi, bir anlaşma yaptı. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| he's come back to collect. | Onu toplamaya geldi. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| don't take this the wrong way, | Bunu yanlış anlama, | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| but after 800 pictures, you don't get any prettier. | ama 800 fotoğraf sonrasında, daha güzelleşmiyorsun. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| that's enough. thanks, guys. | Bu kadar yeter. Sağolun çocuklar. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| how about a latte ? | Bir kahveye ne dersin? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| you might as well, i don't know, go out to their farm and milk their cows. | Aslında çiftliklerine gidip ineklerini falan sağabilirsin de. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| in case you don't know where your paycheck comes from, i own the talon. | Maaşının nerden geldiğini bilmiyorsundur diye söylüyorum, Talon bana ait. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| what don't you own ? | Neye sahip değilsin ki? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i guess now you want to own the government. | Sanırım şimdi devlete de sahip olmak istiyorsun. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| why are you so angry, lois ? | Neden bu kadar kızgınsın Lois? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| what have i ever done to you ? | Sana ne yaptım ki? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| you just remind me of a lot of those pseudopoliticians i grew up around. | Sadece bana yanlarında büyüdüğüm yalancı politikacıları hatırlatıyorsun. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| you know, men who bought their way into office. | Bilirsin, büroya girme yolunu satın alanlar. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| but do you really think you can beat jonathan kent ? | Ama gerçekten Jonathan Kent'i yenebileceğini düşünüyor musun? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| there must be enough dirt on you to create a landmass the size of texas. | Teksas gibi büyük bir alanı dolduracak kadar yaptığın pislikler olmalı senin. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| please, grab a shovel and start digging. | Lütfen, bir kürek al ve kazmaya başla. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i have nothing to hide. | Saklayacak bir şeyim yok. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| let me give you a little friendly advice. | Sana dostane bir öğüt vereyim. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| bow out of the race before a pesky little squirrel digs up one of your rotten acorns. | Küçük bir sincap çürümüş meşe palamutlarını ortaya çıkarmadan önce yarıştan ayrıl. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| well, thanks, lois. | Teşekkürler Lois. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| the savvy political advice of a muffin peddling college dropout. | alınmış sağduyulu politik öğütten daha değerlisi yoktur. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| speaking of, do you have banana/blueberry today ? | Hazır lafı açılmışken, bugün muzlu ve yaban mersinli olandan var mı? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| many humans believe the earth was created in seven days. | Birçok insan dünyanın yedi günde yaratıldığına inanıyor. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i'm surprised it took you that long to trust me. | Senin bana güvenmenin de o kadar sürdüğüne şaşırdım. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i want to know more about jor el. | Jor el hakkında daha fazlasını bilmek istiyorum. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| what son doesn't want to learn more about his absentee father ? | Hangi evlat kayıp babası hakkında fazlasını öğrenmek istemez? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| that's why we must start at the very beginning, kal el. | Bu yüzden en başından başlamalıyız, Kal El. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i don't have time, professor. i'm worried. he's done something to my mother. | Zamanım yok, Profesör. Endişeliyim. Anneme bir şey yaptı. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| is your concern based on the bargain jor el made with you ? | Endişen Jor el'in seninle yaptığı anlaşmaya mı dayanıyor? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| how do you know about that ? | Onu nerden biliyorsunuz? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i know more than you can imagine. i've been keeping an eye on you for months. | Hayal edebileceğinden fazlasını biliyorum. Aylardır seni inceliyordum. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| does your mother have any markings on her skin ? | Annenin derisinde hiç iz var mı? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| why, does that have something to do with jor el ? | Neden, bunun Jor el'le ne ilgisi var? | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| all in due time. | Hepsi uygun bir zamanda. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| wait, he's my father. i have the right to know everything about him. | Bekleyin, o benim babam. Onun hakkında her şeyi bilme hakkım var. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i agree. when you're ready. | Katılıyorum. Hazır olduğunda. | Smallville Solitude-1 | 2005 | |
| i'm ready now ! | Ben şimdi hazırım! | Smallville Solitude-1 | 2005 |