Search
English Turkish Sentence Translations Page 147826
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Thank you, Fanny. | Teşekkür ederim, Fanny. Teşekkürler, Fanny. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I am determined to leave this house before the week is out. | Hafta bitmeden bu evden ayrılmaya kararlıyım. Bu hafta bitmeden bu evi terk etmeye kararlıyım. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Welcome to Devonshire. | Devonshire'a hoşgeldiniz. Devonshire' a hoş geldiniz. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
We must see what we can do for them, eh? Lovers, husbands, that sort of thing. | Onlar için ne yapabileceğimize bakmalıyız, ha?Aşıklar, kocalar, o türden şeyler. Onlar için ne yapabileceğimize bakmalıyız, ha? Aşıklar, kocalar, o türden şeyler. Onlar için ne yapabileceğimize bakmalıyız. Sevgili, koca, bu tür şeyler. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Colonel Brandon, Miss Marianne Dashwood. | Albay Brandon, Bayan Marianne Dashwood. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Elinor, he's too old! | Elinor, o çok yaşlı! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Colonel Brandon, do you know Mr Willoughby? | Albay Brandon, bay Willoughby'i tanıyor musunuz? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Sense & Sensibility Episode 2 | Sense & Sensibility Bölüm 2 Sense and Sensibility Bölüm 2 | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
What do you think of this one? Yes. that will do beautifully. | Bu nasıl? Evet. Çok güzel olacak. Peki bu nasıl? Evet. Bu çok güzel olur. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Mamma, it's two years old! Look how faded it is. | Anne, iki yıllık!Bak ne kadar solmuş. Anne, iki yıllık! Bak ne kadar solmuş. Anne, bu iki yıllık! Baksana nasılda soluk. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Louise... The muslin then? That's not very old. | Louise... O zaman müslin? Çok eski değil. Louise... Kaputbezinden mi? O zaman çok da eski değil. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
But he's seen me in it twice already. | Ama beni iki kere onu giyerken gördü. Ama zaten beni iki kez bunun içinde gördü. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
There's nothing to wear. Why are we so poor? | Giyecek hiçbir şey yok. Neden bu kadar fakiriz? Giyecek hiçbir şeyim yok. Neden bu kadar fakiriz ki? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Mr Willoughby will be delighted with you in your old dress Marianne. | Bay Willoughby seni eski elbisen içinde görünce çok beğenicek Marianne. Bay Willoughby seni eski elbiselerinle de beğenecektir Marianne. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
He can't seem to take his eyes off you whatever you wear. | Ne giyersen giy gözlerini senden ayıramıyor. Ne giyersen giy, gözleri senden başka birşey görmüyor. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Well, perhaps... | Evet, belki... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Dear Elinor, if I could borrow your yellow gloves... | Sevgili Elinor, senin sarı eldivenlerini ödünç alabilirsem... Sevgili Elinor, eğer senin sarı eldivenlerini ödünç alabilseydim... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Course you could. | Elbette. Tabiki alabilirsin. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Never knew you were a dancing man. | Danseden biri olduğunuzu bilmiyordum. Dans ettiğinizi bilmiyordum. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
A word with you, Willoughby. | Konuşalım, Willoughby. Konuşabilir miyiz Willoughby? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
By all means. | Elbette. Tabiki. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
What are your intentions towards Miss Marianne Dashwood? | Bayan Marianne Dashwood'a karşı niyetiniz nedir? Bayan Marien Dashwood'la ilgili niyetiniz nedir? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I beg your pardon?! | Afedersiniz?! Pardon, anlamadım? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I believe you heard me. What are my intentions? | Duydunuz. Niyetim nedir? Beni duyduğuna eminim. Niyetim mi ne? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
And what right have you to ask me? | Ve ne hakla bunu sorabiliyorsunuz? Bana bunu ne hakla soruyorsunuz? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I am not aware that you are a relation of the lady. | Bayanın sizin akrabanız olduğunu sanmıyorum. Bayanın akrabanız olduğundan haberim yok. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Is she under your protection? | Sizin korumanız altında mı? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I have her interest at heart. Oh, you have, have you? | Onunla kalpten ilgileniyorum. Oh, öyle, öyle mi? Onunla kalpten ilgileniyorum. Oh! Gerçekten öyle mi? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Well, then, let me ask you this... What are your intentions with regard to her? | Pekala, o zaman, şunu sormama izin verin...ona karşı niyetiniz nedir? O zaman şunu sormama izin verin, Marianne'e karşı niyetiniz nedir? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Whatever they are, they are entirely honourable. | Her ne olursa olsun,niyetim tamamen onurlu Her ne olursa olsun, niyetim tamamen onurlu Her ne olursa olsun, niyetim tamamen onurlu. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Can you say the same thing? | Siz de aynı şeyi söyleyebilir misiniz? Aynısını söyleyebilir misin? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I cannot be blamed if Marianne prefers my company to yours. | Marianne benim arkadaşlığımı sizinkine tercih ediyorsa suçlu ben değilim. Marianne benim dostluğumu, sizinkine tercih ediyorsa suç bende değil. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
We are closer in age, in temperament, in taste... | Yaş olarak daha yakınız,mizaçta,zevklerde... Yaş olarak daha yakınız, mizaçta, zevklerde... Yaşımız daha yakın, huylarımız, zevklerimiz... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
In short, in everything. | kısacası, her şeyde. ...kısacası her şey. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I commiserate with you, but there it is. | Kederinizi paylaşıyorum,ama görüyorsunuz. Kederinizi paylaşıyorum, ama görüyorsunuz. Kederinizi paylaşıyorum ama durum bu. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
And to answer your question, | Ve sorunuzu cevaplamak gerekirse, Sorunuzu cevaplamak gerekirse,... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Yes, of course my intentions are entirely honourable. | Evet, elbette niyetim gayet onurlu. ...evet, elbette niyetim gayet onurlu. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
You will excuse me now. | Şimdi izin verin. Şimdi izin verir misiniz? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Oh, I'm so happy, Elinor! | Oh, çok mutluyum, Elinor! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Yes, I think everybody is aware of that. | Evet, sanırım herkes bunun farkında. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I believe you disapprove of me. | Beni onaylamıyorsun. Sanırım beni onaylamıyorsun. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
But how would you have me behave? | Ama nasıl davranayım? Nasıl davranmamı bekliyorsun? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Oh, I have been open and sincere where I ought to be reserved. | Oh,ihtiyatlı olmam gereken yerde açık ve samimi davrandım. Oh, ihtiyatlı olmam gereken yerde açık ve samimi davrandım. Oh, sessiz durmam gereken yerde açık ve samimi davrandım. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I should have sat quietly and talked of nothing but the weather and roads. | Sessizce oturmalı ve sadece havalar ve yollardan konuşmalıydım. Sanırım oturup sadece havadan sudan bahsetmeliydim. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
No one would expect that of you. | Kimse senden bunu beklemiyor. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
But to be so very open in your preference for Mr Willoughby, | Ama başka herkesle dansetmeyi reddedince, Ama yalnızca Bay Willoughby'ye bu kadar samimi davranıp... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
to the point of refusing to dance with anybody else. | Bay Willoughby'e olan duygularını açığa vuruyorsun. ...başkalarıyla dansetmemen duygularını belli ediyor. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Why should I hide my feelings? They are true and honest. | Duygularımı neden saklayayım? Onlar gerçek ve dürüst. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Don't be angry with me, Elinor. I only wish you could be as happy as I am. | Bana kızma, Elinor. Ben sadece senin de benim kadar mutlu olmanı istiyorum. Bana kızma Elinor. Dilerim sen de en az benim kadar mutlu olursun. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I am perfectly content. You are not. You know you're not. | Ben halimden memnunum. Değilsin.Bunu biliyorsun. Ben halimden memnunum. Değilsin. Olmadığını biliyorsun. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Why doesn't Edward come? | Edward neden gelmiyor? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I suppose, because he has other obligations. | Sanırım,başka sorumlulukları var. Sanırım, başka sorumlulukları var. Sanırım, başka sorumlulukları var. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Or perhaps he simply prefers to be elsewhere. | Ya da belki başka bir yerde olmayı yercih ediyor. Ya da başka yerde olmayı tercih ediyor. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
How can you be so calm about it, Elinor? | Nasıl bu kadar sakin olabilirsin, Elinor? Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun Elinor? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Would it serve any good for me to be agitated? | Izdırap çeksem bunun bana bir yararı olur mu? Üzülmenin bana bir faydası olacak mı? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Should I lie sobbing and calling his name? | Ağlayıp onun adını sayıklayarak mı yatmalıyım? Ağlayıp adını sayıklayarak mı yatmalıyım? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I think it's best not to hope too fervently | Bence hiç olmayacak bir şey Bence hiç olmayacak bir şey için... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
for something that may never happen. | için umutlanmamak en iyisi. ...heveslenip umutlanmamak en iyisi. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Then let me hope for you. | O zaman bırak senin yerine ben umutlanayım. Senin yerine ben umutlanayım. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Isn't she beautiful, Elinor? | Güzel değil mi, Elinor? Ne güzel değil mi Elinor? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
She's the best present I could have wished for. | Dileyebileceğim en güzel hediye. Dileyebileceğim en güzel hediye bu. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I bred her myself, Miss Dashwood. | Onu kendim yetiştirdim, bayan Dashwood. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Docile, good tempered, and exactly calculated to carry a woman. | Uysal, iyi huylu,ve bir hanımı taşımak için tamamen uygun. Uysal, iyi huylu, ve bir hanımı taşımak için tamamen uygun. Uysal, iyi huylu, ve bir hanımefendiyi taşımak için eğitilmiş. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I hope you'll share her with your sister. | Umarım onu kızkardeşinizle paylaşırsınız. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I believe you both love to ride. What do you think of her? | İnanıyorum ikiniz de at sürmeyi seviyorsunuz.Sizce nasıl? Eminim ikiniz de at sürmeyi seviyorsunuz. Nasıl buldun? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Oh, she's a lovely creature. | Oh, çok güzel bir yaratık. Çok güzel bir yaratık! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Just imagine, Elinor... How delightful to gallop over the downs on her! | Bir düşün, Elinor... Sırtında dört nala gitmek ne güzel olur! Bir düşün Elinor, sırtında dört nala gitmek ne güzel olur! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Yes, and it is very generous of you, Mr Willoughby. | Evet,çok naziksiniz,Bay Willoughby. Evet, çok naziksiniz, Bay Willoughby. Evet, çok cömertsiniz Bay Willoughby. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
But Marianne cannot possibly accept such a gift. | Ama Marianne böyle bir hediyeyi kabul edemez. Ama tabi Marianne böyle bir hediyeyi kabul edemez. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Elinor, why ever not? | Elinor, niçin olmasın? Elinor neden olmasın? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
For reasons both of practicality and property. | Paradan dolayı. Bizim için işe yarar ve uygun olmadığı için. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Excuse me, Mr Willoughby. Elinor! | Afedersiniz, Bay Willoughby. Elinor! Afedersiniz Bay Willoughby. Elinor! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Wait there. | Orada bekle. Burada bekle. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Why should I not have a horse? Because we cannot afford to keep one. | Neden bir atım olamıyormuş? Çünkü masrafını karşılayamayız. Neden bir atım olamıyor? Çünkü masrafını karşılayamayız. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
We have no money for stabling, for pasturing. | Ahır için paramız yok,otlak için. Ahır için paramız yok, otlak için. Ahır için paramız yok, otlak için de. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
You would need a servant to look after it, | Ona bakmak için hizmetçiye ihtiyacın olur, Bakımı için hizmetçiye ihtiyacın olacak... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
and another horse for the servant to ride. | ve hizmetçi için de başka bir at. ...ve onun için de başka bir ata. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
The whole notion is impossible! It is not! | Bu fikir tamamen imkansız! Değil! Bunun düşüncesi bile imkansız! Değil! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I am sure it could be done! Mamma, could it not? | Eminim ki bunu halledebiliriz! Anne, olmaz mı? Üstesinden gelebiliriz! Anne ne dersin? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
It does seem a little harsh, Elinor. | Bu biraz insafsızca, Elinor. Biraz sert davranmıyor musun Elinor? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
If we economised on something else...? | Başka şeyleri idareli kullanabilirsek...? Belki biraz idareli harcarsak...? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
We economise on everything, Mamma. | Her şeyi idareli kullanıyoruz,Anne. Her şeyi idareli kullanıyoruz, Anne. Biz zaten idareli harcıyoruz anne! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
We can barely afford meat, and sugar, and tea! | Eti zar zor alabiliyoruz,ve şeker ve çayı! Eti zar zor alabiliyoruz, ve şeker ve çayı! Et, şeker, çay, bunları bile zar zor alabiliyoruz! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
We are poor already. Do you want us to be destitute? | Zaten fakiriz.Yoksul olmamızı mı istiyorsun? Zaten fakiriz. Muhtaç olmamızı mı istiyorsun? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
You have said enough! | Yeterince söyledin! Yeterince konuştun! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
But it is very humiliating to have to refuse. | Ama reddetmek zorunda kalmak çok küçük düşürücü. Ama reddetmek zorunda kalmak çok utanç verici. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I think Mr Willoughby will understand when he understands our circumstances. | Bence Bay Willoughby durumumuzu öğrenince anlayış gösterecektir. Bence bay Willoughby durumumuzu anlayınca, bunu da anlayacaktır. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
And Marianne, | Ve Marianne, | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
it would not be proper to accept such a present from a man we know so little. | çok az tanıdığımız bir adamdan böyle bir hediyeyi kabul etmek uygun olmazdı. ...ayrıca çok az tanıdığın bir beyden böyle bir hediye kabul etmen uygun olmazdı. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Know so little?! | Çok az tanıdığımız mı?! Çok mu az! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I know him better than any other creature in the world, | Onu dünyadaki herkesten daha iyi tanıyorum, Onu dünyadaki herkesten daha iyi tanıyorum. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
except you and Mamma. | Sen ve annem hariç. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
And I understand him better than I understand you at this moment! | Ve onu şu anda seni anladığımdan daha çok anlıyorum! Ve onu şu anda seni anladığımdan daha iyi anlıyorum! | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Girls... | Kızlar... Kızlar.. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Mrs Dashwood... | Bayan Dashwood... | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Forgive me. There's nothing to forgive. | Affedin. Affedecek bir şey yok. Beni affedin. Affedecek bir şey yok. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I put you and your sister in an awkward position... | Kızkardeşinizi ve sizi garip bir duruma düşürdüm... Kız kardeşinizi ve sizi uygunsuz bir duruma düşürdüm. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
It was thoughtless of me. | Düşüncesizce davrandım. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I should have considered more carefully, | Daha dikkatli düşünmeliydim, Daha dikkatli düşünmeliydim. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
and I beg your pardon for it. | Ve bu yüzden affınızı diliyorum. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |